diorex
Dedas

Yedinci Gün - Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yedinci Gün kimin eseri? Yedinci Gün kitabının yazarı kimdir? Yedinci Gün konusu ve anafikri nedir? Yedinci Gün kitabı ne anlatıyor? Yedinci Gün PDF indirme linki var mı? Yedinci Gün kitabının yazarı Orhan Hançerlioğlu kimdir? İşte Yedinci Gün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.08.2022 22:00
Yedinci Gün - Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Hançerlioğlu

Tasarımcı: Murat Özgül

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751415240

Sayfa Sayısı: 111

Yedinci Gün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsan olmanın erdemine vurgu yapan bu roman, en zor koşullarda bile bireyin ufkunda beliren yaşama sevinci ve umudun yeşermesi konusunda bir başyapıt özelliğine sahip.

Felsefe alanında kalıcı eserlere imza atmış olan ünlü düşünür ve

yazar Orhan Hançerlioğlu'nun MEB 100 Temel Eser arasında yer alan romanı Yedinci Gün'ü yeni bir kapak tasarımı ve tek kitap olarak sunuyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

 

Yedinci Gün Alıntıları - Sözleri

  • Yaşamamız gerek Gönül.. Yaşamak bizim de hakkımız olmalı.
  • Dünyadaki bütün sevgilerin toplamı kadar seviyorum seni. .
  • “Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta..”
  • Herkes yalnızdır şu dünya üstünde.. Anası, babası, çoluğu çocuğu olanlar bile yalnızdır. İnsan yalnız yaratılmış nasılsa..
  • Sırlarımız içimizdeyken bizim emrimizdedirler, ama dışarıya çıkar çıkmaz biz onların emrine boyun eğmek zorunda kalırız.
  • ''Ben bu dünyayı sevmiyorum...Yaşamak? Evet ama nasıl yaşamak? Ben bu yaşamayı sevmiyorum.''
  • Kendimi, amacına inanmadığım bir makinenin dişlilerinden biri haline koymuştum. Bütün öteki çarklar nasıl dönüyorsa ben de onlara bakarak öylece dönüyordum…
  • …Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta…
  • Geçmiş bütün ürpertileriyle karşısına dikilmişti.
  • Çocukları, onun bu sessizce ortadan çekilişine üzülmüşler miydi acaba?... Sevgi sevgilisini, Işık mutfağı unutabilmişler miydi? Yoksa her ikisi de evdeki telaştan faydalanıp büsbütün kendi âlemlerine mi dalmışlardı? Bütün bu soruları gereği gibi karşılaşamıyordu. "Ne tuhaf..." diye düşündü, "oysa bu soruları karşılayabilmem gerekirdi. Demek ki yıllar yılı baştan aşağı yalancı bir kişiliği hep aynı tempo içinde sürdürebilmek pahasına çocuklarımı bile tanıyacak zaman bulamamışım..."
  • Hiçbir şey gereken sonucu değiştiremezdi. Olaylar, gök boşluğunda kayan bir yıldız hızıyla bu sonuca doğru koşuyordu.
  • İki dünya arasında, leş gibi kokan bir havayı ciğerlerine çekerek, insan iradesinin bütün gücüyle böylesine dimdik ayakta durabilmek, küçücük bir itme, miskin bir davranışla birinden öbürüne geçebilmek ne kadar da kolaydı. Bu kolaylık karşısında bütün o direnmeler, sızlanmalar, yaltaklanmalar, sürünmeler değer miydi?
  • Şu anda, kafasında açıkça bildiği hiç bir düşünce yoktu.
  • Bütün bu semtler, kendisi gibi solgun, değişmiş, yaşlanmıştı. Aşina yüzler yerlerini yabancılara bırakmışlardı.
  • Yaşamak?... Ama nasıl yaşamak?... "Ben bu yaşamayı sevmiyorum," diye mırıldandı.

Yedinci Gün İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ömer’in askerlik döneminde tercih etmesi gereken iki yoldan birini yürümeye başlamasını anlatan bir hikaye. Kırk küsür yaşında yürüdüğü yolun ne kadar monotonlaştığını ve artık yaşamın anlamsızlığını fark ettiği an, gemileri yakarak yoldan çıkışını akıcı bir şekilde dile getiriyor. Geçmişin izlerini barındıran yeni bir gelecek kurmasını anlatan hikaye bana biraz basit geldi. Çerez niyetine tercih edebilirsiniz. Zaten Bir kaç gün de okur çıkarırsınız elden. Ömer’in tercihini gerçek hayatta gerçekleştirmek bu kadar basit değil bana göre. Evet Ömer’in hissettiklerini bir çok insan hissetmekte lakin yeni bir yola girerken geçmişte bıraktıklarını bırakamazsın kolay kolay. Yeni hayatın sorumlulukları, yeni zorluklar bize o adımı attırmakta zorlar ne yazık ki. Ama Ömer’in aklına uyacak olursanız tüm olasılıkları hesaplamalısınız… (Berat)

(Spoiler içerir ) Geçmişle hesaplaşmanın ancak geleceği kurmakla mümkün olduğu durumlarda , şimdiki zaman ne işe yarar ? İstanbul’da ölümü ararken kendiyle karşılaşan mutsuz bir genel müdür Ömer .. Aslında kaçtığı ,müsteşarı yumruklamasının ardından kopacak olaylar değil , aslında kaçtığı Rezzan mutsuz evliliği mutsuz iş hayatı ..Bilinç altı ,onun mutluluğu nerde bulacağını biliyordu ve tesadüfler onun kendisini bulmasına yardımcı oldu .. En çok Gönül’ün yıllarca sakladığı mektuplarla dolu çekmecesi etkiledi beni bu romanda ..Güzel sevmiş Gönül Hanım , böyle sevilmek herkese nasip ola ... Kurgu zayıf olsa da anlatım sürükleyici yazarın dili sade ve akıcı bir solukta okunan bir kitaptı ..Kitabı beğendim ama MEB’in ortaöğretim için önerdiği 100 temel eser içinde olması düşündürücü ... (Hicranizm)

Yedinci Gün PDF indirme linki var mı?

Orhan Hançerlioğlu - Yedinci Gün kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yedinci Gün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Orhan Hançerlioğlu Kimdir?

1939 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Keşan ve Karaisalı’da kaymakamlık yaptı. İstanbul Belediye Müfettişi, Emniyet Şube Müdürü, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü yaptı. 1954’ten sonra İETT Hukuk İşleri Müdürü olarak çalıştı. 1978’de emekli oldu.

Sanat hayatına şiirle girdi. Bir şiir kitabı çıkardı (Kıvılcım, 1936). Bazı dergilerde şiir yayımlamaya devam etti. Bir süre hikâye ile uğraştı. Bir hikâyesi Şadırvan dergisi yarışmasında birincilik kazanmıştı. 1951’den 1957’ye kadar her yıl bir roman çıkardı. İlk romanı "Karanlık Dünya" ile dördüncü romanı "Ekilmemiş Topraklar"’da Anadolu sorunlarını ele aldı. Diğer romanlarını ise büyük şehir yaşamlarından seçtiği sahnelerle ördü. Romanlarını birer büyük hikâye ölçüsüyle daraltması, her birinde yeni bir biçim denemesine girişmesi, dikkati çeken özelliklerindendir.

1956 yılında "Ali" adlı romanıyla Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazanmıştır. Orhan Hançerlioğlu 1956-58 yılları arasındaTRT uzun dalga radyo yayınında akşam saatlerinde yer alan "Binbir gece masalları" adlı yayında masalları seslendirdi.

Orhan Hançerlioğlu Kitapları - Eserleri

  • Ali - Kutu Kutu İçinde
  • Bordamıza Vuran Deniz - Yedinci Gün
  • Ruhbilim Sözlüğü
  • Büyük Balıklar - Oyun
  • Ekonomi Sözlüğü
  • Ticaret Sözlüğü
  • Karanlık Dünya
  • Türk Dili Sözlüğü
  • Yedinci Gün
  • Toplumbilim Sözlüğü
  • İslam İnançları Sözlüğü
  • Felsefe Sözlüğü
  • Düşünce Tarihi
  • Dünya İnançları Sözlüğü
  • Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne
  • Felsefe Ansiklopedisi
  • Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi
  • Karanlık Dünya
  • İnanç Sözlüğü

Orhan Hançerlioğlu Alıntıları - Sözleri

  • Mânâsı olmayan bir şey ise yaşamıyor demektir. Taşların, toprakların, ağaçların ve böceklerin bile bir mânâ ifade ettiği bu dünya üzerinde kendimden şüphe etmem de ne yaparım? (Karanlık Dünya)
  • Ahmet birkaç defa bu adamın yaşamaktan ne zevk aldığını düşünmüştü. İçinde bulunduğu dünyanın farkında olmayan bu sağlam makinede ne güneşin doğuşundan, ne kuşların ötüşünden, ne mevsimlerin geçişinden hiçbir iz yoktu. Bu adam acaba ne için yaşıyordu?... (Karanlık Dünya)
  • Yaşamayı neşe ile karşılamaya başladığı günden beri yüzünün asık bulunuşu mutlaka esaslı bir sebebe dayanırdı. (Karanlık Dünya)
  • Yaşamamız gerek Gönül.. Yaşamak bizim de hakkımız olmalı. (Yedinci Gün)
  • İyilik ve kötülük. İşte bütün mesele bu iki ruhu mümkün olduğu kadar zarar vermeyecek surette bağdaştırabilmektedir. Ne yazık ki dünya kurulalı beri be din, ne felsefe, ne kanun bu işi bir türlü beceremedi… (Karanlık Dünya)
  • Dünyadaki bütün sevgilerin toplamı kadar seviyorum seni. . (Yedinci Gün)
  • Bulunduğum yere alıştım, ama itiraf etmeliyim ki memnun değilim. Tabi ki mümkün olmayan hayaller, tatmini imkânsız hayaller içindeyim. (Karanlık Dünya)
  • Başkalarına karşı maske taşımaya o kadar alışmışızdır ki, sonunda kendimiz bile gerçek yüzümüzü unuturuz. (Düşünce Tarihi)
  • Ne var ki artık, yoksulluk ve acı çeken insan yığınlarına öğütler yetmiyor.Onları baskı altında tutacak, başkaldırmalarını önleyecek bir güç gerekmektedir.Bu güç ‘devlet’tir. (Düşünce Tarihi)
  • Sonraki acıyı bilmeyen bilgisiz yakın mutluluğu seçer, yarasına bıçak vurdurmaz. Sonraki mutluluğu bilen bilgili yakın acıyı seçer, yarasına bıçak vurdurur. Her ikisi de seçimlerinde zorunluğun peşinden gitmektedirler. Ancak bilgidir ki gerçek zorunluğu sahtesinden ayırabilir. Bilgisizin zorunluğu mutsuzluğa, bilgilinin zorunluğu mutluluğa ulaştırır. İşte bu bilgidir ki kişiyi özgür kılar, zorunlu olaylara egemen yapar. SOKRATES (Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi)
  • Yapabilseydim eğer... Ne kadar isterdim, düşünmemeyi. (Ali - Kutu Kutu İçinde)
  • Yaşamak?... Ama nasıl yaşamak?... "Ben bu yaşamayı sevmiyorum," diye mırıldandı. (Yedinci Gün)
  • “Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta..” (Yedinci Gün)
  • "Acımasız ve zorba" olarak bildiğimiz "Ceberrut" aslında tanrıya ulaşmanın bir aşaması. Tanrınında büyüklüğünü dile getiren bu sözcük aslında "güç" anlamına gelen İbranice "geburah" sözcüğünden türemiştir. Ayrıca bu terim tanrının niteliklerini de dile getirir. Buna karşın tanrının kendiliğine lâhût denir. İslam gizemciliğine göre en üste lâhût alemi, ortada ceberrut âlemi, altta da melakût alemi vardır. Tanrıya bu alemleri geçerek ulaşılır. (İnanç Sözlüğü)
  • Davranışlarını akla göre düzenleyenler delilerden daha deli olduklarından insanlıklarını unutur "tanrılığa özenirler." (Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne)
  • Kazık, çakılmıştı bir kez. Çıkarmak kolay olmayacaktı elbet. (Düşünce Tarihi)
  • İdealizmin vardığı sonuç şudur: Evrende tek varlık (Ruh, Tanrı) vardır, o da var bulunmayandır. (Felsefe Sözlüğü)
  • Düşünmelisiniz... Başüstüne... Ama neyi düşünmeli, nasıl düşünmeli? Maziyi düşünsem, faydasız. İstikbalimi düşünsem, karanlık. O kadar karanlık ki onu göremiyorum. (Karanlık Dünya)
  • Geçmiş bütün ürpertileriyle karşısına dikilmişti. (Yedinci Gün)
  • Descartes, "Düşünüyorum, öyleyse varım" (Felsefe Sözlüğü)

Yorum Yaz