diorex
Dedas

Yedinci Mühür - Ingmar Bergman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yedinci Mühür kimin eseri? Yedinci Mühür kitabının yazarı kimdir? Yedinci Mühür konusu ve anafikri nedir? Yedinci Mühür kitabı ne anlatıyor? Yedinci Mühür PDF indirme linki var mı? Yedinci Mühür kitabının yazarı Ingmar Bergman kimdir? İşte Yedinci Mühür kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.06.2022 21:00
Yedinci Mühür - Ingmar Bergman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ingmar Bergman

Çevirmen: A. Turan Oflazoğlu

Orijinal Adı: The Seventh Seal

Yayın Evi: İz Yayıncılık

İSBN: 9753554532

Sayfa Sayısı: 80

Yedinci Mühür Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ingmar Bergman'ın artık efsane haline gelmiş eseri... Kitabı dünyanın neredeyse tüm dillerine çevrilmiş olan, sinema filmi tüm zamanların en ses getirmiş filmler listesinde üst sıralarda yer alan Yedinci Mühür, Turan Oflazoğlu'nun özgün çevirisiyle, Türkçe'de...

(Tanıtım Bülteninden)

Yedinci Mühür Alıntıları - Sözleri

  • Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi.
  • Aşk, bütün vebaların en karasıdır...
  • Bugün birey, sanat yaratıcılığının en yüksek biçimi ve en büyük derdi olmuştur.
  • “İnanç taşıması zor bir yüktür. Ne kadar yüksek sesle çağırırsan çağır, karanlıktan sıyrılıp hiç gelmeyen birini sevmek gibi.”
  • Film, tepki yaratmak için yapılır. Seyirci hiç mi hiç tepkide bulunmazsa, o film ilgisiz ve değersiz bir yapıttır.
  • "Nasıl ve neden olduğunu anlamadan yaşamın faniliğini ve nihayetinde her şeyin geçici olduğunu düşündü."
  • Şövalye: Kimse ölümün karşısında, her şeyin bir hiç olduğunu bile bile yaşayamaz. Ölüm: İnsanların çoğu ölüm ya da yaşamanın boşluğu üstüne kafa yormaz ki.
  • + Mutsuz gördüm seni? - Canımı sıkan biriyleyim. + Kim? - Kendim.
  • Kendimize inancımız yokken, inananlara nasıl inan bağlayabiliriz?
  • Korku içindeyken bir görüntü yaratırız, sonra Tanrı deriz o görüntüye.
  • ŞÖVALYE: Yüzümden yana dönmüş bir ayna boşluk. Orda kendimi görüyorum da, korkuyla, tiksintiyle doluyor içim. Ölüm karşılık vermez. ŞÖVALYE: Benzerlerime, insanlara ilgisizliğim, onları eşliğinden ayırdı beni. Şimdi bir hayaletler dünyasında yaşıyorum. Düşlerim, kuruntularım içre kapatılmışım. ÖLUM: Yine de ölmek istemiyorsunuz. ŞÖVALYE: Hayır, istiyorum. ÖLÜM: Ne bekliyorsunuz? ŞÖVALYE. Bilgi istiyorum. ÖLÜM: İnancalar mı istiyorsunuz? ŞÖVALYE: Adına ne derseniz deyin. Tanrıyı duyularla kavramak, öyle amansızcasına anlaşılmaz bir şey mi? Ne diye yarım-sözverişler ve görünmeyen mucizeler sisinde saklar kendini Ölüm karşılık vermez. ŞÖVALYE: Kendimize inancımız yokken, inananlara nasıl inan bağlıyabiliriz? İnanmak isteyip de inanamıyanlarımızın başına neler gelecek? Peki, ne inanmak istiyen, ne de inanmağa gücü yetenler ne olacak? ŞÖVALYE Tanrıyı neden öldüremem içimde Ona ilenirim, yüreğimden söküp fırlatmak isterim de, neden böyle ağrılar içinde, böyle aşağılanarak yaşar durur? Neden, her şeye karşın, silkip atamadığım şaşırtıcı bir gerçektir o? İşitiyor musunuz beni? ÖLÜM: Evet, işitiyorum. ŞÖVALYE: Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı, elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum. ÖLÜM: Ama sessiz durur o. ŞÖVALYE: Karanlıkta ona doğru haykırıyorum, ama sanki hiç kimse yok orda. ÖLÜM: Hiç kimse yok belki de. ŞÖVALYE: Yaşamak iğrenç bir yılgı öyleyse. Kimse ölümün karşısında, her şeyin bir hiç olduğunu bile bile yaşıyamaz. ÖLÜM: İnsanların çoğu ölüm, ya da yaşamanın boşluğu üstüne kafa yormaz ki. ŞÖVALYE: Ama bir gün yaşamanın o son anına varıp, karanlığa doğru bakmak zorunda kalacaklar. ÖLUM: O gün geldiğinde... ŞÖVALYE: Korku içindeyken, bir görüntü yaratırız, sonra Tanrı deriz o görüntüye. OLOM: Üzgünsünüz... ŞÖVALYE: Bu sabah ölüm ziyaret etti beni. Kendisiyle satranç oynuyoruz da. Bu erteleme, çok önemli bir sorun hazırlamama fırsat veriyor. ÖLÜM. Neymiş bu sorun? ŞÖVALYE: Yaşamım boş bir kovalayış, bir yolculuk, anlamsız bir sürü laf oldu bugüne dek. Buna yandığım, kendimi kınadığım yok, çünkü insanların çoğu böyle yaşıyor. Ama bu ertelemeyi, anlamlı bir tek eylem uğruna kullanacağım. ÖLÜM: Bunun için mi Ölümle satranç oynuyorsunuz? ŞOVALYE: Kendisi kurnaz bir hasım, ama tek taşımı yitirmedim şimdiye dek. ÖLÜM: Bu oyunda Ölümü nasıl altedeceksiniz? ŞOVALYE: Onun daha farketmediği bir düzen kurdum, atla fili birlikte oynayacağım. İkinci elde, savunma hatlarından birini darmadağın edeceğim. ÖLÜM: Bunu unutmam.
  • "Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz."
  • ...ve ben Antonius Block, Ölümle satranç oynuyorum.

Yedinci Mühür İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ben bilgi istiyorum inanç değil. varsayımlar değil sadece bilgi. Tanrıdan elini bana doğru uzatmasını, yüzünü göstermesini ve konuşmasını istiyorum. Ama o hala sessiz. Geceleri onun için hep ağlıyorum. Fakat kimse yokmuş gibi görünüyor. -Belki gerçekten yoktur. Uzun zamandır okuyup da en etkilendiğim kitap ve film kombini. Bir kaç sene önce gördüğüm ölümle satranç oynayan adam diye duyduğum hikayeyi uzun bir dönem sonra izleme fırsatı buldum. İzlediğim şeyleri okumayı da sevdiğim için hemen PDF sini aradım internetten. Din ve tanrı ile harmanlanmış hikayede kara veba dönemi ve varoluşçu edebiyatın hissini daha ilk sahnede alıyorsunuz. İnsanın kendi değerini kaybettiği ölümün her yerde olduğu film her yönden okunmaya çok açık özellikle ressam ve ölümle yapılan konuşmalar dönem duygusunu çok derinden hissettiriyor. Uzun zamandır okuduğum izlediğim en iyi eserlerden oldu. Kesinlikle okuyun... (Furkan dolgun)

Yedinci Mühür filminde 14. yüzyıl ortalarında Antonius Block ve silahtarı Jöns Kutsal topraklarda Haçlılar adına uzun yıllar savaştıktan sonra vatanları olan İsveç’e geri dönerler.Ancak İsveç’te veba salgını vardır artık şehirde ölüm kol gezmektedir. Ölüm beklenmedik bir anda Antonius Block’un karşısına çıkıp Blockun canını almak ister. Fakat Antonius Block ölüme satranç oynama önerisinde bulunur. Böylece Block satranç oyununda ölüme karşı koyabildiği sürece ölüm onun canını almayacaktır. Şövalyenin canının bağışlanması da bu satranç oyununun sonucuna bağlıdır. Satranç oyununda Şövalye’nin yaptığı her hamle onun ileriki hayatını etkileyecektir. Bu durum Sartre’ın özgürlük ve sorumluluk kavramlarını akla getirir. Sartre’ a göre “İnsan özgürlüğe mahkumdur.” İnsan kendi eylemleriyle kendi kendini sürekli dönüştüren,ileriye doğru atılan zorunlu olarak özgür bir varlıktır. Ayrıca özgür olmak da sorumlu olmak demektir. İnsan içinde bulunduğu duruma karşı vereceği kararla gelecek anlam kazanmaktadır. İnsan bu yüzden de bunlardan sorumludur. Tüm bu özgürlük beraberinde sorumluluğuda getirir. İnsanlar hem kendisinden hem de herkesten sorumlu dur. Şövalyenin de ölüm ile satranç oynaması hayatta kalıp kalmayacağını belirleyen zorunlu bir eylemdir. Şövalye ölüm ile satranç oynarken yaptığı hamlelerle oyunun gidişatını belirlerken şövalyenin oyun sırasında yaptığı özgür seçimlerde onun ve etrafındakilerin geleceğini tasarlar.   Yedinci Mühür şövalyenin kitap boyunca ölümle satranç oynayıp aradığı sorulara cevap bulmak için zaman kazanarak Tanrı’yı, hayatı ve yaşamanın anlamını sorgulamasını gösterir. Bergman Yedinci Mühür ile ilgili şu sözleri söyler. “Küçük bir oğlan çocuğu için ayin büyüklere özgü bir işti. Peder kürsüde vaaz verir,cemaat dua eder, ilahi söylerdi. Bense kendimi kilisenin tavan ve duvarlarındaki ortaçağ resimlerine verirdim. Orada insanın hayal gücünün arzulayabileceği her şey vardı: melekler, azizler, ejderhalar, peygamberler, şeytanlar, insanlar…Ortaçağ ressamları bütün bunları büyük bir duyarlılık, yetenek ve neşe ile resimlemişlerdi.Bu beni çok etkiledi. Bu duvarlardaki dünya benim için baba, anne, erkek ve kız kardeşler ile yaşanan günlük yaşam kadar gerçek hale geldi. Niyetim ortaçağı, kilise ressamları ile aynı şekilde, aynı nesnel ilgi, aynı duyarlılık ve neşe ile yansıtmaktı. Benim insanlarım güler, ağlar, inler, korkar, konuşur, cevap verir, oynar, acı çeker ve soru sorarlar. Onların korkusu veba, Kıyamet Günü ve adı Pelim olan yıldızdır. . Bizim korkularımız başka ancak sözcüklerimiz aynı... (Fulya Serbes)

Bergman'ın Tanrı-insan ilişkisini sorguladığı 1957 yapımı filminin senaryo hali dilimize 1966 yılında Turan Oflazoğlu tarafından çevrilmiştir. Bergman, "filmciyim ben, yazar değil." diyerek kitaba pek önem vermemiş ve filmleriyle anılmak istemiş. Yedinci Mühür'de; hayat ve ölüm, tanrı ve insan, din ve inanç kavramları sorgulanıyor. Ayrıca Bergman'ın iç dünyasını en iyi yansıtan filmlerindendir. Vebanın her yanı sardığı dönemde, bir şövalyenin Ölüm ile karşılaşıp Ölüm'ü satranç oynamaya davet etmesiyle başlıyor kitap. Şövalye yenileceğinin bilincinde ancak; Ölüm'ü biraz olsun oyalayıp zaman kazanıyor ve bu sırada hayatın anlamını ve anlamsızlığını düşünüyor, tanrının varlığını sorguluyor ve kafasındaki sorulara cevap arıyor. Tek kelimeyle muhteşem bir eser. Herkese tavsiye ederim. (KitapKadın)

Yedinci Mühür PDF indirme linki var mı?

Ingmar Bergman - Yedinci Mühür kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yedinci Mühür PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ingmar Bergman Kimdir?

Ingmar Bergman, İsveçli oyun yazarı ve film yönetmenidir.

Bir Protestan papazının oğlu olarak 1918'de İsveç Uppsala'da doğmuştur. Çok sayıda evlilik yapmıştır. Bunlardan birini Max con Sydow ile, son evliliğini ise kült oyuncu Liv Ullmann ile yapmıştır. 30 Temmuz 2007'de sabahın erken saatlerinde İsveç'te Fårö adasındaki evinde 89 yaşında vefat etmiştir. Kızı Eva Bergman tarafından uykusunda öldüğü açıklanmıştır. Bergman 2005 yılında Time dergisi tarafından dünyanın yaşayan en büyük yönetmeni olarak nitelendirilmiştir. 9 defa en iyi yönetmen Oscar’ına aday gösterilen Bergman’ın eserleri, 1960, 1961 ve 1983 yıllarında En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü’nün sahibi olmuştur.

Birçok filminde karakterleri, sanat çevreleri içine yerleştirmiştir. Filmlerinde tavrını daima kadınlardan yana koyar. Mizahi ve eğlenceli filmler de yapmıştır. Papazlar, bir 'sorunsal' olarak dahil edilir filme. Aşkımızın Üstüne Yağmur Yağıyordu, Yedinci Mühür ve Cehennemi Karanlıkta Müzik filmlerinde açıkça iticidirler. Bir Aşk Dersi ile Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri'nde mizahi bir dille hicvedilirler.

Genel olarak gerçek dünyadan ve toplumsal sorunlardan uzak, melankolik ve kapalı bir sinema yapmakla eleştirilir. 1956 Cannes Film Festivali’nde gösterilen Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri, tam bir olay yarattı. Jüri, çok iyi diğer filmlerin de varlığı nedeniyle, bu filme özgü bir ‘ödül yaratmak’ (Şiirsel Hiciv Ödülü) zorunda kaldı. Böylece Bergman, bu 18. filmiyle birlikte bir anda keşfedildi. Bergman’ın bütün filmleri, Avrupa sinemalarını sardı. 1957 Cannes Film Festivali’nde gösterilen baş yapıt (Yedinci Mühür) bu modanın katlanarak artmasında etkili olmuştu.

1970’li yıllar Bergman’ın Avrupa’da bir efsane haline geldiği yıllardır. Mali polisin gelip sahibi olduğu tiyatroyu basması ve gelir bildirimleri ile ilgili olarak Bergman’ı (biraz da hoş olmayan biçimde) sorgulaması üzerine ülkesine küsen sanatçı, 1976 yılında Almanya’nın Münih kentine taşınır ve böylece gönüllü sürgünlük dönemi başlar.

Ingmar Bergman Kitapları - Eserleri

  • Yedinci Mühür
  • Büyülü Fener
  • Aynadaki Gibi - Sessizlik...
  • Sinematografi İnsan Yüzüdür
  • Yaban Çilekleri
  • İmgeler
  • Bir Evlilikten Sahneler
  • Evlilik Manzaraları
  • Pazar Çocuğu
  • Fanny och Alexander

Ingmar Bergman Alıntıları - Sözleri

  • İçten inancımı söyleyeyim mi sana? Duygusal açıdan, kara cahilleriz. Yalnızla seninle ben değil, dünyadaki herkes, însan anatomisi, orta batı bölgelerinin tarım koşulları, pi sayısının kara kökü... daha neler neler öğretiyorlar bize, ama ruhumuz üzerine tek söz yok! Bir çocuğa ruhsal bilinç aşılamaya kalkışmak nerdeyse müstehcen sayılıyor. Ahlaksız bir moruk yerine konuyorsun... Kendini tanımıyorsan, başkalarını nasıl tanıyabilirsin?.. (Evlilik Manzaraları)
  • Bir başkasını yargılamaktan daha hoşa gitmeyen bir şey yoktur; kişiyi bir ağa düşürür bu; yanılmalar, yalanlar ağına. (Yaban Çilekleri)
  • Film, tepki yaratmak için yapılır. Seyirci hiç mi hiç tepkide bulunmazsa, o film ilgisiz ve değersiz bir yapıttır. (Yedinci Mühür)
  • “Gerçek olduğumu hissetmem için birinin bana ulaşmasını bekliyordum.” (Aynadaki Gibi - Sessizlik...)
  • Hiç kimse umursamıyor, kimse ürkütülmüyor, hiç kimse -ola ki başkası­nın mutsuzluğundan alınan o muzip zevkten başka- hiçbir şey hissetmiyor. Hiç kimse karşılaştığı aşağılanma, utanç, korku ve kendisinden nefret duygusuyla titreyen ve çocukluğundan beri ruhsal özürlü olan elli yedi yaşındaki soytarıdan başka hiç kimse hiçbir şey hissetmiyor. Saatler saatleri, günler günleri izliyor. (İmgeler)
  • Tiyatroda herkesin batıl itikadı olması anlaşılabilir bir şeydir. Bizim sanatımız mantıkdışıdır, bir yerden sonra tanımlanamaz ve sürekli olarak rastlantılara açıktır. (...) Benim buna benzer birkaç deneyimim var. Strindberg son yıllarda benden hoşnutsuzluğunu gösterip durdu. 'Ölüm Dansı’nı sahneye koymam gerekiyordu, polis gelip beni götürdü. 'Ölüm Dansı’nı bir kez daha sahneye koymam gerekti, bu kez de Anders Ek ciddi olarak hastalandı. Münih'te 'Bir Düş Oyunu'nun provasını yaparken Avukat'ı oynayan aktör delirdi. Birkaç yıl sonra 'Bayan Julie’yi hazırlıyorduk, Julie delirdi. Stockholm'de 'Bayan Julie'yi sahneye koyma planları yapıyordum, Julie'yi oynamasını istediğim aktrist gebe kaldı. 'Bir Düş Oyunu'na hazırlanırken sahne desinatörüm depresyon geçirdi. Indra’nın kızı gebe kaldı ve ben, üstesinden gelmenin çok güç olduğu ve projeyi tehlikeye atan gizemli bir enfeksiyona yakalandım. Bu talihsizliklerin hepsi bir rastlantı olamaz. Bazı nedenlerden dolayı Strindberg beni istemiyordu. Bu dü­şünce beni çok üzdü çünkü Strindberg’i severim. (Büyülü Fener)
  • “İnanç taşıması zor bir yüktür. Ne kadar yüksek sesle çağırırsan çağır, karanlıktan sıyrılıp hiç gelmeyen birini sevmek gibi.” (Yedinci Mühür)
  • Işıklı ve mutlu bir yaşam resimleme kararım, benim yaşamı katlanılması gerçekten çok güç bulduğum zamanlarda verilmiştir. (İmgeler)
  • Bir seçim yapmak zorunda kalmışlardır. Bir yara, görünüşte önemsiz bir yara açılır, iyileşir ama iz bırakır, izin altında irin oluşur. (Bir Evlilikten Sahneler)
  • Bugün birey, sanat yaratıcılığının en yüksek biçimi ve en büyük derdi olmuştur. (Yedinci Mühür)
  • Yok olmaktan kurtulan tek değer, hayat ve neşe veren sevgidir. (Yaban Çilekleri)
  • "Bireyciler birbirlerinin gözünün içine bakıp birbirlerinin varlığını inkar ediyorlar; ortaklaşa mutluluğun kurtarıcı gücünü tadamadan karanlığa haykırıyorlar. Kendi kısır dönümüzle o kadar zehirlenmiş, kendi dertlerimizle o kadar sınırlanmışız ki, artık doğru ile yanlışı, gangsterin idealiyle an ideali birbirinden ayırt edemiyoruz." (Yaban Çilekleri)
  • "İnsanların kitap okumaması ciddi problemlere yol açar. Kelimelerin bilinçli iletişimin en temel aracı olduğu yerde, kelimesi olmayan insan ne yapabilir?" (Sinematografi İnsan Yüzüdür)
  • ...ve ben Antonius Block, Ölümle satranç oynuyorum. (Yedinci Mühür)
  • "Bizim sınırlarımız yoktur. Bir ilişki kurduğumuzda birbirimizin içine kadar gireriz. Kuşkusuz, bunu yapmadığımız zaman tek başımıza kalırız ve birbirimizden çok uzak oluruz" (Sinematografi İnsan Yüzüdür)
  • Çünkü birçok şey bilmene rağmen aslında hiçbir şey bilmiyorsun. (Yaban Çilekleri)
  • " Ama benim için zamanın anlamı yoktu. ..........fanteziyle gerçek kabul edileni ayırdetmek çok güçtü." (Büyülü Fener)
  • Yaşamdan sessizlik diliyorum artık, bir de beni ilgilendiren şeylere ayırabilecek zaman.. (Fanny och Alexander)
  • " Birinin elinden bahanelerini alırsanız, aklını Kaçırır." (Fanny och Alexander)
  • Sten, küçük sevgilim, dikkat et ki, beynin patlamasın. (Yaban Çilekleri)

Yorum Yaz