Yeniden Doğanlar - Vehbi Vakkasoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yeniden Doğanlar kimin eseri? Yeniden Doğanlar kitabının yazarı kimdir? Yeniden Doğanlar konusu ve anafikri nedir? Yeniden Doğanlar kitabı ne anlatıyor? Yeniden Doğanlar PDF indirme linki var mı? Yeniden Doğanlar kitabının yazarı Vehbi Vakkasoğlu kimdir? İşte Yeniden Doğanlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Vehbi Vakkasoğlu
Yayın Evi: Nesil Yayınları
İSBN: 9799756401841
Sayfa Sayısı: 190
Yeniden Doğanlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Türkiye'de İslam'a yeniden uyananların hayatlarını ve değişim süreçlerini ele alan kitap, Ulvi Alacakaptan'dan, Cenk Koray'a, Canan Ceylan'dan Kudret Şandra'ya birçok ünlünün ibret dolu öykülerini gündeme getiriyor. Vehbi Vakkasoğlu'nun sözkonusu kişilerle yaptığı konuşmalar, toplumun önündeki insanların samimi içten itiraflarıyla dolu. Niçin İslam'ı unuttular ve niçin İslam'a uyandılar? İslam'da kendilerini kurtarma adına buldukları neydi?
Yeniden Doğanlar Alıntıları - Sözleri
- Gelin “Allah!" diyelim. Kalpten pası silelim.
- ...Ananın verdiği eğitimi hiç kimse veremiyor.
- Her kötülüğün başı cahilliktir.
- Biz her şeyden önce ve her şeyden önemlisi, Allah'a kul olmalıyız. Gerçek ve kalıcı zevk ve huzur, bundadır, çünkü...
- Sadece “Ben Allah'ı seviyorum.” demekle Allah gereğince sevilmiş olmaz. Allah'ı gerçekten sevenler, O'nun emirlerini de sevmelidirler.
- Şimdi geçmişimi nedametle, pişmanlıkla anıyorum. Allah'ın huzurundan kovulduğum o yıllar için yanıyorum. Şeytan'a uşaklık ettiğim ömrüme hayıflanıyorum. Bir rüyadan uyanmış gibiyim. İçenlerin, sürünenlerin, vurulanların, dolandırılanların, soyulanların içinden geliyorum. Ve benim eski heveslerimi taşıyan gençlere de şöyle seslenmek istiyorum: “Gençler, dikkat edin! Artistlik sevdasıyla bataklara düşmeyin. Düşerseniz, korkulu bir rüya görecek ve dertlerden dert, felâketlerden felâket beğenmiş olacaksınız." Benim hayatıma milyonlarca kimse imrenmiştir. Ama ben o hayattan kurtulduğuma çok seviniyor ve o hayatı ateş olarak görüyorum! Başkalarının gülistan olarak gördüğü hayat, benim için yangın yeridir. İslâmî yaşamda huzur buldum. Sabah, öğle, akşam... Günün her saatinde ne yapacağım, nasıl yaşayacağım, kimlerle görüşeceğim belli. Kavgasız, gürültüsüz, ihtirassız bir hayat.
- Senin kapın kullar için. N'olur bağışla, suçum!.. Suç işledim, bin bir biçim... Sana geldim, affet beni! Sevmişim, Seni ezelden... Geçmişim, bin bir güzelden... Ey yeri göğü düzelten, Sana geldim, affet beni!.. Kâinat büyük bir yapı, Sana ait bütün tapu. Başka yok, çalacak kapı... Sana geldim, affet beni!..
- ... Bir çocuğun geleceği, sadece bankaya yatırılan paralarla veya tahsil yaptırarak sağlanmaz. Hem sadece bunu yapip, hem de “Bak, senin için ne fedakârlıklara katlandım!” diye onlardan saygı beklemek doğru değildir. Yapılanlar zaten vazifedir. Ama başka vazifeler de vardır. Bankadaki para, servet ve zenginlik, genç için tek garanti kaynağı olmamalı. Kader sırları var. Madde bugün var, yarın yoktur. İnsanın Allah'a ve cemiyete karşı görevleri var. Bu görevleri en güzel anlatan, Kur'an'dır ve Hz. Muhammed'in yoludur. Ne okullarda verilen bilgiler, ne de felsefî fikirler, bunun özüne inememektedir; belki bir parça detay verir, ama özüne inemez.
- Seneler geçtikçe düşünmeye başladım, "Yıllardan beri ne yaptım?" diye kendi kendime sordum. Yedim, içtim, zevk ve sefa içinde yüzdüm, giyindim, gezdim, gördüm ve amaçsız bir şekilde yaşadım. Sonu olmayan bir servet ve geçici bir söhret kazandım. Yeşilçam'ın bütün süslü çirkinliklerini tattım. Fakat bir türlü ruhi bunalımlardan kurtulamayarak huzursuzluk içinde bocalayıp durdum. Gerçek mutluluğu hiçbir zaman bulamadım. Çünkü hep sathi, basit ve gelip geçici bencil zevkler içindeydim. Servetin ve şöhretin geçici olduğunu iyice idrak ettim. Nihayet, niçin yaratıldığımı ve insanla hayvanı ayıran farkları düşündüm. İnsanla hayvan arasındaki farkın muhasebesini sakin bir kafayla yapınca uyandım. Zaten annemin yaşadığı dinî hayat da beni etkiliyordu. Gördüğüm bazı rüyaların da yolumu düzeltmeme büyük yararı oldu.
- Zaten ben inanıyorum ki bir insan, eğer yanlış düşüncesinden veya yaşama biçiminden memnunsa ya da kendini hesaba çekmiyorsa, davranışlarını sorgulamıyorsa; gerçeği, yani Allah'ı bulması çok güçtür. Meğer ki Allah hidayet ede.
- İnsan, kendini tanıdıkça Allah'a yaklaşıyor. Kendi varlığının sırlarını sezen insanda, Allah düşüncesi doğmaya başlıyor ve pekişiyor. Ben buyum ve benimle beraber çiçekleri, böcekleri, yıldızları, dünyaları yaratan o Yüce Yaratıcı ne kadar büyüktür ve insan havsalasının alamayacağı ölçüde sonsuzdur.
- Tövbemi ve dönüşümü pekiştiren bir olay da o sırada sanatçı bir arkadaşımın cenaze törenidir. Bu arkadaşımın cezanesini, her zaman etrafında pervane olan yalancı dostları değil, belediye kaldırmıştı! “Benim de akıbetim böyle mi olacak?” diye çok korktum ve çevremden soğudum. Nihayet 1976'da “Benden bu kadar!.." diyerek, saz, söz ve plâk dünyasından kesin olarak ayrıldım. 1978 yılında da Allah, hac yapmayı nasip etti.
- Dans, erkekte aşağılık duygusunu gidermek, kendi kendine bir moral vermek, boş zamanlarını öldürmek ve şehevî zevklerin tatmininde bir araç olarak kullanmak gibi düşüncelerle oluyor. Kadınlarda ise hovarda bir erkeğe sahip olma, hayatını yaşama ve gayrimeşru yoldan bir servet veya şöhret kazanma aracıdır.
- Bir de "Şu 'kalp temizliği' işini doğru anlayalım." derim. Adama bir şey söylemeye kalktığınızda, "Sen kalbime bak; benim kalbim temizdir.” gibi sözler söylüyor. Arkadaş, içki sende, kumar sende, zina sende, gıybet dedikodu sende, haksızlık sende; senin kalbin nasıl temiz olur? Sende zaten kalp kalmamış ki temiz olsun!
- ... Birkaç saat içinde simsiyah kesilen küçük Meltem, "Anneciğim!..” diye inlemiş ve gözlerini artık ebediyen yummuştu. Çaresizliğin acısını onlarla birlikte duyan doktor bile ağlıyordu. Biricik yavrularını ebediyete uğurlamış olarak evlerine dönmüşlerdi, ama âdeta yaşamak istemiyorlardı! Birdenbire girdikleri bu şoku nasıl atlatacaklardı? O çok sevdikleri Meltem'ciğin boşluğunu nasıl ve neyle dolduracaklardı? Onun acısının ilâcı ne olacaktı? Birkaç gün sonra bir gece, hanımıyla birlikte durumu konuşurlar: "Ölümlü bir dünyadayız. Hem de yeri ve zamanı belli olmayan bir ölümle her an karşı karşıyayız. İşte, sevgili yavrucuğumuz, bir gecede uçup gitti! Bir varmış, bir yokmuş gibi... Mevlâ böyle istedi. Zaten her şey O'nun istediği gibi olmuyor mu? İnsan ne kadar da çaresiz, ne kadar da fakir ve zayıf!.. Bundan sonra biz de Allah'ın istediği ve emrettiği gibi yaşamalıyız. Madem O'nun yarattığı ve her türlü nimetler ikram ettiği, akıllı varlıklarız; öyleyse O'nu tanımalı, emirlerine boyun eğmeli ve hakikî kulluk yoluna yönelmeliyiz. İslâmca yaşarsak, hem bu dünyada, hem de öteki dünyada yüzümüz ak, alnımız açık olur.”
Yeniden Doğanlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Girdiğim bir kitap mezatında toplu olarak aldığım bir kitap lotunun içerisinde bulduğum kitaptır. 1987'de basılmış eski hali ve kapağı ile elimde bulunan kitap dönemin ünlüleriyle yapılan röportajlardan oluşuyor. Vehbi Vakkasoğlu o dönemde sinema, müzik ve televizyon dünyasında yıldızı parlayıp inanış yönünden değişen isimlere bu değişim hikayelerini sormuş. İlginç isimlerin hikayeleri bulunan kitap röportaj yapılan tüm ünlülerin içe dönüşlerini konu ediniyor. (Enes Akil AKBALIK)
Yeniden Doğanlar PDF indirme linki var mı?
Vehbi Vakkasoğlu - Yeniden Doğanlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yeniden Doğanlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Vehbi Vakkasoğlu Kimdir?
Kahramanmaraş'da doğan yazar,İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü'nden mezun oldu.
Öğretmenlik mesleğine Milli Eğitim'in değişik kademelerinde 35 yıl emek verdi.Türk çocuklarının eğitimine katkıda bulunması için Berlin'e tayin edildi.6 yıl Almanyada çalıştı.
İlk kitabı olan 'Mehmet Akif' 1968 yılında yayınlandı.O günden bugüne 40 esere imza attı.Bunlar tarih,edebiyat, din ve psikoloji konularındadır.
Eğitimciliği ve eserleriyle yepyeni bir gençlik yetişmesinde hizmeti büyük oldu. İlk gençlik yıllarından itibaren, toplumu eğitici binlerce konferans ve seminerler gerçekleştirdi. Hayatın manası, muhtevası ve özü sevgidir gerçeğini yaşayarak yaydı ve kitaplarıyla gönüllere yerleştirdi. 'Sevgi Merkezli Eğitim' projesiyle hem eğitimcilere, hem anne-babalara hem de gençlere etkili rehberlik yaptı.
Sadece 'Bir Destandır Çanakkale' başlığıyla yurtiçi ve yurtdışında verdiği konferanslar 1200'ü buldu."Ailede Sevgi İletişimi" konusunu da binlerce defa değişik açılardan topluma yansıttı.
Yeni bir Çanakkale ruhuyla dirilmenin ve sevginin özünü yakalayarak kendine gelmenin önemli temsilcilerinden biri oldu.
Bu çerçevede sevenlerinden oluşan 'Sevgi Ailesi' bütün dünyada hızla gelişmekte ve sevgi bayrağını her gün biraz daha yükseltmektedir. Mutluluğu, gönüllerden gönüllere sevgi iletişimi kurmaktır.
Ona göre, eğitim hizmetlerinden emekli olmak imkansızdır zira 'Hocanın rahmetlisi olur, emeklisi olamaz' Bu sebeble, bütün yeryüzünü bir okul haline getirmeye, seminer ve konferanslar halkasını genişletmeye çalışıyor. 'Gidemediğin yer ne kadar senin değilse, giremediğin gönül de o kadar senin değildir',der...Gençleri çok sever.Gençlerle gönül saflarını sık tutmanın, geleceğimizin garantisi olduğuna inanır.
Vehbi Vakkasoğlu Kitapları - Eserleri
- Başkasının Günahına Ağlayan Adam
- Üzüntüsüz Yaşamak
- Biz Evleniyoruz
- Öğretmenin Not Defteri 1
- Öğretmenin Not Defteri 2
- Öğretmenin Not Defteri 3
- Önce Alkışladılar Sonra Öldürdüler
- Bir Destandır Çanakkale
- Ailede Sevgi İletişimi
- Akif Dede
- Sandal Hoca
- Aşk Çağlayanı Mevlana
- Doğru Düşünme Ve Başarma Sanatı
- Çanakkale'de Şahlananlar
- Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi
- Kalp Sevmekten Yorulmaz
- Ailede Sevgi Sohbetleri
- İçinizdeki Dostu Keşfedin
- Farkınız İslam Olsun
- Kalpten Kalbe Terapi Mektupları
- Bilinmeyen Kadın
- Dünyada İslam'a Koşanlar
- Osmanlı İnsanı
- Osmanlıdan Cumhuriyete İslam Alimleri
- Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar
- Bu Vatanı Terkedenler
- Yeniden Doğanlar
- Osmanlı İnsanı
- Mehmet Akif
- İslam Alimleri
- Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Son Bozgun
- Çanakkale Aslanları
- Yunus Emre
- Avrupa'nın Gerçek Yüzü
- Çanakkale Sesleniyor
- Allah'ı Nasıl Anlamalı Çocuklarımıza Nasıl Anlatmalı
- Öğretmenin Not Defteri 1-2-3
- Öğrencime Mektuplar 2
- Domatesin Eziğini Seçen Adam
- Tarih Aynasında Ziya Gökalp
- Allah'ı Nasıl Anlamalı Nasıl Anlatmalı?
- Gönül Çağlayanı Yunus Emre
- Nikah Şekeri
- Bir Sevda
- Son Bozgun
- Son Bozgun
- Son Bozgun
- İslam Dünya Gündeminde
- İmam Azam Ebu Hanife Bir Yeryüzü Yıldızı
- Tarih Aynasında Ziya Gökalp
- Aşk Kapısı Mevlana
- Ögrencime Mektuplar/1
- Mutlu Evlilik Mutlu Yuva
- Öğretmenin Not Defteri 4
- Gençler İçin Hatıralarla Necip Fazıl
Vehbi Vakkasoğlu Alıntıları - Sözleri
- * İslam dini, her türlü üstünlük ve imtiyazı ortadan kaldırmış, fertler arasında gerçek bir hukuki eşitlik kurmuştur. Mü'minler ancak kardeştirler Peygamber Efendimiz, "Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz!" buyurmuştur. * İslam bütün manasiyle ahlak ve fazilet dini olduğu gibi, en yüksek mertebede ilim ve hakikatin koruyucusudur. İslamiyet'te din ile ilim ikizdir. (İslam Alimleri)
- Siz olayları büyütürseniz büyürler ; küçültürseniz küçülürler . (Ailede Sevgi İletişimi)
- Sakın ola, köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme! Olur ya tam yarı yolda köprü yıkılıverir; öteki tarafa ayının yeğeni olarak gidersin. (Gençler İçin Hatıralarla Necip Fazıl)
- Çanakkale görmek, en zor zamanın kahramanı olmak demekti... Bazen aç, susuz ve silahsız savaşmak... Bazen tek zeytini üç ısırımlık yapmak ve tek kurşunla iki düşman vurarak, cephaneyi de iktisatlı kullanmaktı. (Çanakkale Sesleniyor)
- Öğrenmek maksadıyla bana her şeyi sorabilirsiniz. utanmak güzel bir haslettir ama öğrenmeye mani olmamalıdır .efendimiz” haya imandandır”buyurur. ancak mahrem yerinize bir hastalık olsa bunu doktora göstermek günah değildir. ama aynı doktora hasta değilken aynı yerinizi gösterseniz bu hayasızlık olur ve tabii ki günahtır (Sandal Hoca)
- Bugün insanı alkışlayanlar, yarın o’nu paralamasını da bilirler!... (Bu Vatanı Terkedenler)
- Bir de "Şu 'kalp temizliği' işini doğru anlayalım." derim. Adama bir şey söylemeye kalktığınızda, "Sen kalbime bak; benim kalbim temizdir.” gibi sözler söylüyor. Arkadaş, içki sende, kumar sende, zina sende, gıybet dedikodu sende, haksızlık sende; senin kalbin nasıl temiz olur? Sende zaten kalp kalmamış ki temiz olsun! (Yeniden Doğanlar)
- Bir zamanlar ticaret vesile idi, vasıta idi, araç idi... Şimdi amaç oldu, gaye oldu, hedef oldu. Ticaret ile malını çoğalt da nasıl olursa olsuna gelindi. Halbuki ticarette bulunmak malı artırır, fakat rızkı değil... Kimse rızkından, nasibinden fazlasını yiyemez, kullanamaz. (Farkınız İslam Olsun)
- Çok odalı evler, aile fertlerinin önce gövdelerini ayırdı birbirinden, sonra da gönüllerini... (Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi)
- Aynı hastane odasında, aynı hastalıktan yatan iki hastadan biri ziyaretçilerine hep: "- İyiyim, daha da iyileleceğimi umuyorum." diyor. Diğeri ise daima: "- Çok kötüyüm." cevabını veriyor. Aynı tedaviyi gören bu iki hastanın durumu aynen dedikleri gibi çıkıyor. (Ailede Sevgi Sohbetleri)
- "İncitmemek eldedir, kolaydor. Ama incinmemek, elde değildir, daha zordur." (Domatesin Eziğini Seçen Adam)
- Doğru düşünce, doğruluk dürüstlük ve samimiyet ortamlarını sever. Doğru düşüncenin gelişmesi için araştırmacı, meraklı, bilgiye önem veren gençler yetiştirilmelidir. (Doğru Düşünme Ve Başarma Sanatı)
- Akşam üstü karanlıklar içinden Milyonlarca yıldızı kim parlatır? İşte bütün bu şeyleri vareden, Yapan, eden, yaratan hep Allah'tır. (Öğretmenin Not Defteri 2)
- Dost dostunu hatırlamazmış. Zira hatırlamak unutmayı gerektirirmiş. (İçinizdeki Dostu Keşfedin)
- Dünyada insanın en önemli işi, yüzünü ağartacak çocuk yetiştirmektir. Bertrand Russell (Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi)
- İşte Ziya Gökalp, bu imansız cereyanın tesirini ruhunda duyar duymaz kendisiyle, inancıyla, muhitiyle ve hatta hayatıyla tezada düştü. Yaşamak manasızlaştı onun için. Bunu kendisi de daha sonra şöyle ifade edecektir: "Zaman geçtikçe ümitlerim sönüyor, hayatın ruhî değeri gözümden düşüyordu. Bu durum öyle bir biçim aldı ki artık hayvan gibi yalnız yemek içmek için yaşamaktansa ölümü üstün tutmak düşüncesini benimsemek zorunda kaldım. Bu sebeple kendimi öldürmek istedim." (Tarih Aynasında Ziya Gökalp)
- İslâm'ı 'insâniyet-i kübrâ' olarak ta'rîf eden Bediüzzaman çok haklı. İnsanın güzelliği ve üstünlüğü kazanması ancak İslâm ile mümkündür. Müslümana düşen İslâm'ın güzelliklerine PERDE değil AYNA olabilmektir. Müslümanlar İslâm'ın farkını, yaşayarak göstermeli. (Farkınız İslam Olsun)
- "İnsan ruhunu yenmek mümkün olamıyor!" (Bir Destandır Çanakkale)
- • İyilik ticaret değildir.Allah için yapılır ve unutulur. • (Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar)
- Önemli olan, kötülüklerden üzülmektir, pişman olmaktır. (Öğretmenin Not Defteri 1-2-3)