Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yeryüzünün Lanetlileri kimin eseri? Yeryüzünün Lanetlileri kitabının yazarı kimdir? Yeryüzünün Lanetlileri konusu ve anafikri nedir? Yeryüzünün Lanetlileri kitabı ne anlatıyor? Yeryüzünün Lanetlileri PDF indirme linki var mı? Yeryüzünün Lanetlileri kitabının yazarı Frantz Fanon kimdir? İşte Yeryüzünün Lanetlileri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Frantz Fanon
Çevirmen: Şen Süer
Orijinal Adı: Les Damnes De LaTerre
Yayın Evi: Versus Kitap
İSBN: 9789944989480
Sayfa Sayısı: 314
Yeryüzünün Lanetlileri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Frantz Fanon’un sömürgeciliğin sömürge halkları üzerindeki psikolojik sonuçlarını analiz etmeye çalıştığı en ünlü eseri olan Yeryüzünün Lanetlileri sömürgecilik karşıtı mücadelenin ve Üçüncü Dünya’nın özgürlüğünün manifestosu olarak bilinmektedir.
Afrika’daki ulusal kurtuluş hareketlerinin ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Kara Panterler örgütünün esin kaynağı olmuştur. Avrupalılar, bu kitabı açın, içine bakın. Karanlıkta birkaç adım attıktan sonra bir ateş çevresinde toplanmış yabancıları göreceksiniz; yaklaşın ve onları dinleyin. Sizin acentelerinize ve buraları koruyan paralı askerlere layık gördükleri yazgıyı tartışıyorlar.
Belki sizi görecekler, ama seslerini bile alçaltmadan aralarında konuşmaya devam edecekler. Kayıtsızlıkları sizi can evinizden vurur: Onların babaları, gölgelerde yaşayan o yaratıklar, sizin yarattıklarınız, ölü canlardı; onlara ışık veren sizdiniz, onlar yalnızca size hitap ederlerdi ama siz bu zombilere cevap vermeye tenezzül etmezdiniz. Onların oğulları sizi görmezden geliyor. Onları ısıtan ve aydınlatan ateş size ait değil. Siz, saygılı bir mesafeyle duran siz, kendinizi kaçak, geceye özgü, işi bitmiş hissedeceksiniz. Şimdi sıra sizde. Bir başka şafağın doğacağı bu karanlıklarda artık zombi sizsiniz.
Yeryüzünün Lanetlileri Alıntıları - Sözleri
- Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl!
- ''Sömürgecisine itiraz edemeyen hep kardeşine düşman kesilir ve gücünü ona göstermeye çalışır.''
- "Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl!"
- ''Az gelişmiş ülkelerin devlet adamları, konuşmalarında normal olarak yok olması gereken bir saldırganlık ve öfke tonunu sürekli korur.''
- Ama servetiniz, çevrenizdeki yoksulluğu görmenize engel olan bir zırh içine soktu sizi.
- ''Bir hükümet layık olduğu halk tipine sahiptir. Halklar da layık oldukları bir yönetime sahip olurlar.''
Yeryüzünün Lanetlileri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kendini soluksuz okutan kitaplardan. Emperyalizm ve sömürgecilik konusunda uygulayanı değil, uygulananı baz alan ve uygulanan üstünde ortaya çıkan psikolojik, politik, ekonomik sonuçları tek tek işleyen, bunu yaparken de oldukça samimi ve dürüst bir şekilde konuya yaklaşarak emperyalizm'i mahkum eden Frantz Fanon harika bir kitap ortaya çıkarmış. Bir yandan Batı medeniyetinin dinamiklerini ele alarak eleştirilerini yoğunlaştırırken diğer taraftan insanların ve toplumların, sömürgeci zihniyetin karşısında durmasının getirmiş olduğu insani kazanımları ele almış. Bu anlamda gelişmiş ülkeler dışında kalan tüm dünyanın bir araya gelmesi ve kendi bağımsızlığını elde etmesi gerektiğini çok içten cümlelerle aktarıyor. Bunların dışında, sömürgeci zihniyetin karşısında durmayan insanların yaşadıkları buhranların ve duygu durum bozukluklarının yanında mahkumiyet hayatlarını açık açık anlatması bakımından, sömürgeciliğin ne olduğunu bilmeyen, örneğin ''keşke yunan kazansaydı'' gibi bir zihniyete sahip olan insanlar için de aydınlatıcı tarafı olduğunu söylemeliyim. Siyaset yapmak, emir kulu olmak, x başkanının, y tarikat liderinin önünde el pençe durarak koltuk sevdası gütmek değil, bizzat kamu yararına işler ve halkın yanında duran politik bir ilkesellik gerektirdiğini altını çizerken, anti-emperyalist duruşun önemini bir kez daha hatırlatmış oluyor bizlere. Yazar bu kitabında, özellikle siyaset yapan insanda daha yoğun olan güç istenci felsefesine atıfta bulunuyor. Koltuk ya da makam sahibi olmanın, sömürüden kurtuluşunuz anlamına gelmeyeceği için gerçek bir özgürlük hareketinin güç iradesi niteliği taşıyacağını, siyasetle iç içe olan güç istencinin gerçekleştirilmesinin de ancak buna bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Kitap her anlamda çok ama çok başarılı. Bunu okumadıysanız kaçırmayın derim. Keyifli okumalar. (Uğur De Molinari)
Frantz Fanon'nun özel olarak Cezayir devriminden, genelde de bütün dünyada sömürgeleştirilmiş, ezilen halkların bağımsızlıklarına ve bağımsızlıklarını kazanmalarına dair yazdığı kitap bir nevi eylem kılavuzu niteliğinde. Her bir aşamada nasıl davranılması hangi tutumun geliştirilmesi gerektiği ince detaylarla yazılmış. Jean Paul Sartre'ın muhteşem önsözüyle başlıyor kitap, okuduğum en etkileyici önsöz olabilir. Sartre'ın Avrupaya, Avrupalıya (bir yerde kendine) karşı hesaplaşması hem çok samimi hem de maalesef çok doğru tespitler içeriyor. Egemen ulusların sömürgelerine ve sömürgeleşmeye nasıl baktılarıyla ilgili fikir sahibi olduktan sonra Frantz Fanon'un beş bölüme ayırdığı kitaba başlıyoruz. Bu beş bölümde en etkileyici kısımlar; birinci bölüm olan 'Şiddet Üzerine' ve beşinci bölüm olan 'Sömürge Savaşı ve Zihinsel Bozukluklar' idi bana göre. Yazar kitabın başından sonuna kadar özgürleşmenin, sömüren devlete, baskı altına alan kolluk güçlerine direnmenin ve karşı çıkmanın sadece şiddetle mümkün olabileceğini anlatmış. Geleneksel anlaşma yöntemlerinin ya da uzlaşmacı yaklaşımın sömürenle sömürülen arasında sonuç vermeyeceğini, kendimiz olabilmek, onurlu yaşamak için şiddetin mücadelemizin parçası olması gerektiğini, sömüren devletin vatandaşı olarak anlatıyor. Sömürge devletlerinin kazanımlarını ve kazanacaklarını kaybetmeme sevdası uğruna, sömürgelere yaşattığı duygusal tahribatı psikiyatr olan yazar beşinci bölümde vakaları dört kategoriye ayırarak yazmış. Özgürlük mücadelesi içinde ezilen ve ezen insanların zihinsel bozukluklarına yer vermiş. İşkenceye maruz kalan da işkenceyi yapan da aynı yerden geçerek normalleşmeye çalışıyor. Yeryüzünün Lanetlileri kitabında Fanon bu nevrotik toplumsal yapıdan ve ezilmekten silahlı mücadeleyle kurtulabileceğimizi, mücadeleyi kazanmanın silahla mümkün olabileceğini iddia ediyor. Ancak bu şekilde yeni ulusların, oluşumların inşa edilebileceği görüşünde ve bu görüşünü de pratiğe aktarabilmiş. Kendi devletine karşı Cezayir'in bağımsızlığı için savaşmış. Devletinin yaşattığı zulmü görmüş ve zulme ses çıkarıp, karşı durmuş. Yazarın bize gerçekten insan olmamızla ilgili çokça tavsiyesinin bulunduğu kitabın üslubu sade ve anlaşılır, okuması rahat ve akıcı. Ufku genişleten, didaktik ve güncel bir eser. (Ekin)
Sömürgecilik karşıtı mücadelenin başyapıtı Yeryüzünün Lanetlileri. Yayınlandığı dönemde fırtınalar koparmış ve Fransa'da yasaklanmış. Jean Paul Sartre'nin çok beğendiği bu kitap için bir önsözü de var. Kendisi de Fransız olan yazar aslında bir psikiyatr. Ancak bir süre sonra mesleğini bırakır ve Cezayir Savaşı 'na katılır. Bağımsızlık savaşında edindiği deneyimleri daha sonra bu kitapta bir araya getirir. Kitap beş bölümden oluşuyor: Şiddet Üzerine, Kendiligindenligin Gücü ve Zaafları, Ulusal bilincin sınavı ve Sıkıntıları, Ulusal Kültür Üzerine ve Sömürge Savaşı ve Zihinsel Rahatsızlıklar. Kitapta yazar,şiddet şiddeti doğurur diyerek konuyu açıyor. Şimdi yazacaklarım yazarın anlattıklarından yola çıkarak kendi düşüncelerimdir. Sömürülen agresiflesir .Çünkü şiddet görmüştür. Öfke görmüştür. Işkence görmüştür. Dili, dini,kültürü, toprağı, sosyal yaşamı, elinden alınmıştır. Normal bir insan gibi davranmasını bekleyemeyiz. Iki yüzlü Avrupa demokrasisi ancak kendine kadar var! Ancak kendine yetiyor ki onda bile sistem.kendi vatandaşlarını siyasetçiler, bilim adamları ve kanunlarla birlikte zapt u rapt altına almaya çalışıyor. Kendi ülkesinde çok demokratmış gibi üçüncü dünya ülkelerine demokrasi götürmeye kalkıyor. Bakınız Irak,Suriye, Ukrayna.... Burada amaç demokrasi görünümlü doğal zenginlik yağmalamasıdır . Sömürgeciler gönderildikten sonra yerine gelen ulusal burjuvazi Avrupa burjuvazinin bir taklidi olduğu için yararsizdir.Hslk ve burjuvazi arasında derin uçurumlar açılır. Bu uçurum derinleştikçe hoşnutsuzluk büyür. Bunu örtmek için burjuva liderinin savaşta ne yaman bir komutan oldugu söylenir. Halkı ikna edebilmek.icin hamasi nutuklar atılır. Sürekli geçmiş ne kadar da kötüydü vurgusu yapılır. Oysaki Avrupalı sömürge ulusların yerini bu sefer ulusal burjuvazi almıştır. Değişen tek şey yoneticilerdir. Hükûmet veya siyasi parti teknik dile başvurup halka cahil muamelesi yapar. (Nazan Türk)
Yeryüzünün Lanetlileri PDF indirme linki var mı?
Frantz Fanon - Yeryüzünün Lanetlileri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yeryüzünün Lanetlileri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Frantz Fanon Kimdir?
Frantz Fanon (Fort-de-France, Martinik, 20 Temmuz 1925 - Washington, DC, 6 (altı) Aralık 1961), kolonisizleştirme ve kolonileştirmenin psikopatolojisi hususunda belki de 20. yüzyılın en belli başlı düşünürüydü. Yapıtları, kırk yılı aşkın bir müddet kolonileştirme-karşıtı kurtuluş hareketlerine ilham verdi.
Fanon, o zamanlar bir Fransız kolonisi, şimdiyse bir Fransız bölgesi olan Karayip Adası Martinik’te doğdu. Afrika köleleri, Tamil sözleşmeli hizmetçileri ve bir beyaz adam artyöreli melez bir aileye doğdu. Ailenin durumu, Martinikliler’e göre görece iyiydi ama orta sınıftan uzaktı. Yine de yalnız siyah öğrencileri kabul eden Lycée Schoelcher’in giderlerini karşılayabildiler.
Fransa, 1940’ta Naziler’in eline düştükten sonra, Fransız deniz güçleri Martinik’te durduruldu. Fransız askerler, adada durmak zorunda kalarak gerçek birer ırkçıya dönüştüler. Birçok taciz ve cinsel suistimal suçlaması yükseldi. Martinikliler’in Fransız Ordusu’nca suistimal edilmesi, Fanon üzerinde önemli bir etkiydi, çünkü bu, onun yabancılaşma duygularını ve kolonisel ırkçılığın gerçeklerinden iğrenmesini pekiştirdi. Fanon, on sekiz yaşında adadan ayrıldı ve Özgür Fransız Güçleri’ne katılmak üzere Dominika’ya yolculuk etti. Daha sonra Fransız ordusuna alındı ve Fransa’da, özellikle Alsace çarpışmalarında hizmet verdi. 1944’te Colmar’da yaralandı ve Croix de Guerre Madalyası aldı.
Naziler yenilgiye uğratıldığında ve Bağlaşık güçler Ren üzerinden Almanya’ya –foto-gazetecilerle- geçtiklerinde Fanon’un alayı tüm beyaz olmayan askerlerden temizlendi ve siyah asker arkadaşları, onun yerine, Toulon’a gönderildi.
Fanon, 1945’te Martinik’e döndü. Dönüşü kısa sürdü. Orada, yaşamı üstünde en büyük etkiye sahip olacak olan arkadaşı ve akıl hocası Aimé Césaire’in parlamento kampanyasına katıldı. Fanon kendini hiçbir zaman komünist olarak tanımlamasa da, Césaire, komünist yaftasıyla, 4. Cumhuriyet’in ilk Ulusal Meclisi’ne Martinik’ten parlamento delegesi olarak katıldı. Fanon, bakaloryasını alacak kadar uzun kaldı ve sonra tıp ve psikiyatri çalışacağı Fransa’ya geçti. Yazın, drama ve felsefe çalışacağı, kimi zaman Merleau-Ponty’nin derslerine katılacağı Lyon’da eğitim gördü. 1951’de psikiyatride yeterlilik derecesi aldıktan sonra, psikopatolojide kültürün önemli ama çoğunlukla göz ardı edilmiş rolüne vurgu yaparak Fanon’un düşüncesini güçlendirecek olan köktenci Katalan François de Tosquelles gözetiminde psikiyatri stajı yaptı. Stajdan sonra, Fanon, Fransa’da, bir yıl daha ve sonra (1953’ten başlayarak) Cezayir’de psikiyatri uygulamalarını sürdürdü. 1956’da istifa edene dek kaldığı Cezayir’deki Blida-Joinville Psikiyatrik Hastanesi’nde başhekimdi.
Fanon, Fransa’dayken ilk kitabını yazdı, Black Skin, White Masks (Kara Deri, Beyaz Maskeler), kolonisel boyun eğdirmenin insan ruhuna olan etkisinin bir çözümleyimi. Bu kitap, Fanon’un siyah bir insan, Fransa’da, Fransızlar’ca, deri rengi nedeniyle geri çevrilen Fransız eğitimli bir aydın olma deneyiminin kişisel bir anlatımıydı.
Fanon Fransa’dan ayrılıp, savaş sırasında bir süre askeri görev için bulunduğu Cezayir’e gitti. Blida-Joinville Psikiyatrik Hastanesi’nde psikiyatristlik işi buldu. Tedavi yöntemlerini köktencileştirmesi oradadır. Özellikle de, hastalarının kültürel artyöresine bağlı toplumsal sağaltıma başladı. Hemşireler ve stajyerler de yetiştirdi. Kasım 1954’te Cezayir devriminin başlamasıyla, Dr. Chaulet’yle bağlantılarının bir sonucu olarak, Ulusal Kurtuluş Cephesine (Fransızca: Front de Libération Nationale, kısaca FLN) katıldı.
The Wretched of the Earth (Yeryüzünün Lanetlileri)’nde, Fanon, derinlemesine olarak, Fransız güçlerinin Cezayirliler’e yaptığı işkencelerin etkilerini tartıştı. Fransız paraşütçü birimlerinin işkenceye katılmaları gerçeği, işkenceye karıştıkları ileri sürülenlere ‘olaylar’ için af çıkarıldığı Fransa’da siyasal çalkantılara neden oldu. Terörizm zanlılarına işkence yapmayı açıkça onaylayan General Paul Aussaresses’in yaptıkları nedeniyle değil yeterince vicdan azabı sergilememesi nedeniyle yargılanması bundandır.
Fanon, Cezayir boyunca, özellikle Kabyle bölgesinde, Cezayirliler’in kültürel/psikolojik yaşamını çalışmak üzere kapsamlı yolculuklar yaptı. Kayıp çalışması, ‘The marabout of Si Slimane’ buna bir örnektir. Bu yolculuklar, aynı zamanda, gizli etkinlikleri, özellikle bir FLN üssünü gizleyen Chrea kayak alanına gitmesi için bir araçtı. 1956 yazında, ünlü ‘Sömürge Bakanı’na İstifa Mektubu’nu kaleme aldı ve Fransız özümsemeci yetiştirme biçimiyle ve eğitimiyle arayı açtı. Ocak 1957’de Cezayir’den kovuldu ve Blida Hastanesi’ndeki ‘isyan yuvası’ dağıtıldı. Fanon, Fransa’ya gitmek üzere ayrıldı ve sonunda gizlice Tunus Kenti’ne yolculuk yaptı. Ömrünün sonuna dek yazacağı ‘El Mücahit’in yayın kurulunun bir parçası oldu. Geçici Cezayir Hükümeti’nin Gana Büyükelçisi olarak da hizmet gördü ve Accra, Conakry, Addis Ababa, Leopoldville (bugün Kinşasa), Kahire ve Trablus’ta konferanslara katıldı. Bu dönemdeki kısa yazılarından çoğu, ölümünden sonra, Toward the African Revolution (‘Afrika Devrimi’ne Doğru) kitabında toplandı. Bu kitapta Fanon, savaş stratejisi uzmanı olarak bile belirginleşir; bir bölümde, savaşa güneyden cephe açmayı ve erzak hattının nasıl oluşturulacağını tartışır.
Tunus Kenti’ne dönüşünde, üçüncü bir cephe açmak için Sahara’daki yorucu yolculuğundan sonra, Fanon’a, kan kanseri tanısı kondu. Tedavi için Sovyetler Birliği’ne gitti ve bir iyileşme yaşadı. Tunus Kenti’ne dönüşünde, vasiyetini, The Wretched of the Earth (‘Yeryüzünün Lanetlileri’)’ni yazdırdı. Yatağa tutsak olmadığı zamanlarda, Cezayir-Tunus sınırındaki Ghardiamo’da ALN (Armée de Libération Nationale, Ulusal Kurtuluş Ordusu) subaylarına dersler verdi. Roma’da, Sartre’a son bir konuklukta bulundu ve daha fazla kan kanseri tedavisi için ABD’ye gitti. İronik olarak, ABD’ye tedavi için yaptığı yolculukta, CİA tarafından yardım edildi. Washington'da 6 Aralık 1961’de, ‘İbrahim Fanon’ adıyla öldü. Cenazesi Tunus’ta ziyaretçilere gösterildikten bir süre sonra, Cezayir’de gömüldü. Daha sonra, bedeni, Batı Cezayir’de, Ain Kerma’daki şehitliğe taşındı. Fanon, eşi Josie, oğulları Olivier ve kızları Mireille’de yaşıyor.
Frantz Fanon Kitapları - Eserleri
- Yeryüzünün Lanetlileri
- Siyah Deri Beyaz Maskeler
- Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi
- Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar
Frantz Fanon Alıntıları - Sözleri
- ''Bir hükümet layık olduğu halk tipine sahiptir. Halklar da layık oldukları bir yönetime sahip olurlar.'' (Yeryüzünün Lanetlileri)
- "Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl!" (Yeryüzünün Lanetlileri)
- Son duam da şu: Ey ruhum, hep soru soran bir ruh olarak kal kaldığın yerde!" (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
- Avrupa'nin toprak ve emek hırsı; kıtaların işgal edilmesi, milyonların köleleştirilmesi, şiddetin boy göstermesi ve yerkürenin her köşesinde geride kurbanlar bırakmasıyla sonuçlanmıştır. Barut, İncil, alkol ve Avrupa-merkezci psikoloji, bu tarihi mülk edinme ve büyüklenme misyonunun taşıyıcıları olmuştur. Bu hırs, Fanon'un tabiriyle yarılmış, ikiye bölünmüş bir dünya yaratmıştır ve bu iki dünyanın sakinleri de farklı türlerdir: efendiler ve köleler, sömürgeleştirenler ve sömürgeleştirilenler, burjuva ve işçiler. Zaman içinde toprakların işgali ruhların işgaline dönüşmüştür. (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
- ''Sömürgecisine itiraz edemeyen hep kardeşine düşman kesilir ve gücünü ona göstermeye çalışır.'' (Yeryüzünün Lanetlileri)
- Devrim, özünde, kısmi tedbirlerin, uzlaşmaların ve geri dönüşlerin düşmanıdır. Sonuna kadar götürüldüğünde halkları kurtarır; yarı yolda kaldığında halkların aleyhine olur ve onları yıkıma götürür. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
- Tarihte ezilenlerin yakarışına kulak veren bir tahakküm gücü örneği hiç yoktur; maddi çıkarlar karşısında hislerin ve sağduyunun esamisi bile okunmaz. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
- On yedi ay boyunca merkeze başvuran bin hastadan yetmiş ikisi sismoterapiyle tedavi edildi. Genelde elektroşoku sadece hastanın blokajını açmak veya çok acı veren bir endişe devresini kesmek için kullanırız. Bu seansların genel ortalaması hiçbir zaman üçü aşmadı. Pek az yan etki saptanmıştır (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
- Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl! (Yeryüzünün Lanetlileri)
- Hegel efendi-köle paradigmasının ayrıntılarını Zihnin Fenomenolojisi adlı eserinde vermektedir. Marx'tan Sartre'a kadar pek çok düşünür bu paradigmada Avrupa'yı anlamak, eleştirmek ve dönüştürmek için gerekli fikirleri bulmuşlardır. Hegel, insanın kendi bilincine ancak bir başkası tarafından tanınmakla varacağını ileri sürer. Tanınma arzusu engellendiğinde bir çatışma, bir mücadele doğar. Karşısındakini tanımak ihtiyacı duymaksızın tanınan efendi, muhatabı tarafından tanınmadan onu tanıyan da köle olur. Efendi yalnızca tanınma arzusunu gidermez, köleyi kendi iradesinin bir oyuncağı da kılmış olur, o artık efendinin ihtiyaçlarını giderecek uygun bir vasıtadır. Kojeve'nin Hegel yorumu bu paradigmayı daha iyi anlamamızı sağlamaktadır. Tanınma arzusu, ötekinin sizin değerlerinizi kendi değerleriymiş gibi onaylaması, bütün insanların temel de toplumsal varlıklar olduğunu söyler bize. Tanınma ancak ötekinin mevcudiyeti ve onunla yüzleşmek ile mümkündür. Öteki tarafından tanınmak birinin özdeğerini, kimliğini, hatta insanlığını teyid eder: "Ancak başkası/öteki tarafından tanınmakladır ki, insan hem kendisi hem de başkaları için gerçekten insan olur." (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
- "Istırap, onlarda belli belirsizdir, tıpkı hayvanlardaki gibi dağınık. Yeri belli bir acı olmaktan ziyade, genel bir rahatsızlık." (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
- Millet uyum içinde ve dinamik bir biçimde yaşamaya koyuldu mu, her şey mümkün hale gelir. (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
- Ama servetiniz, çevrenizdeki yoksulluğu görmenize engel olan bir zırh içine soktu sizi. (Yeryüzünün Lanetlileri)
- konuşmak kesinlikle öteki için var olmak demektir... (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
- İnsan, hayatta yaşanan her büyük sarsıntıda boyutlarını yeniden keşfetmeye, konumunu güvence altına almaya ihtiyaç duyar. Biz bu konumun yıkımında etkin bir rol oynamamalıyız. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
- "Kendini reddeden bir dünyada, evrensel kardeşliğin gerçekleşmesi imkansız rüyasını görmeye adamıştır kendini." (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
- İçlerine ustalıkla korku, aşağılık kompleksi, ürperiş, boyun eğiş, umutsuzluk, uşaklık aşılanmış milyonlarca insandan söz ediyorum. (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
- Mauriac ne derse desin, bağımsızlık bahşedilecek bir şey değildir, Fransız hükümetlerinin bahşedip etmeme iradesine asla bağlı kalmaz. Bağımsızlık lütfedilen bir iyilik değil, inşa edilen canlı bir gerçekliktir. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
- İster bedensel kirliliği düşünelim, ister ruhsal kirliliği, kirlilik de "kara"yla ifade edilir her yerde. (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
- Aimé Césaire, Avrupalıların Hitler karşıtı olma sebebinin Avrupalıların sömürgeleştirdikleri halklara uyguladıklarını, Hitler'in Avrupalılara uygulamayı denemesinden ileri geldiğini söyler. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)