Yeşil Mürekkep - Osman Balcıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yeşil Mürekkep kimin eseri? Yeşil Mürekkep kitabının yazarı kimdir? Yeşil Mürekkep konusu ve anafikri nedir? Yeşil Mürekkep kitabı ne anlatıyor? Yeşil Mürekkep PDF indirme linki var mı? Yeşil Mürekkep kitabının yazarı Osman Balcıgil kimdir? İşte Yeşil Mürekkep kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Osman Balcıgil
Yayın Evi: Destek Yayınları
İSBN: 9786053111795
Sayfa Sayısı: 408
Yeşil Mürekkep Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sabahattin Ali, Bulgaristan'a kaçmasını sağlayacak kişinin istihbarat ajanı olduğunun farkına varamadı. Kendisini, adı ölüm olan o dipsiz kuyuya bıraktı.
"Kuyucaklı Yusuf", "İçimizdeki Şeytan", "Kürk Mantolu Madonna", bir dolu öykü ve çoğu şarkı olacak şiirler yazamayacaktı artık. Devlet eliyle öldürülecek, "Ankara" isimli yeni romanı da yarım kalacaktı. Başkentte devletin acımasız çarklarının nasıl döndüğünü, siyasilerin ve bürokratların kirli ellerinin nerelere uzanabildiğini yazacaktı mümkün olsa.
Yazamadı.
Başına indirilen bir odun parçasıyla, kanlar içinde yığıldı yere. Yeşil mürekkepli dolmakalemi düştü cebinden. Çantasından, yeni romanının sayfaları savruldu etrafa. Yazıları yetim kalmıştı. Biricik kızı Filiz de öyle. Gözleri bir daha açılmamak üzere kapanırken, cüzdanında güzel Aliye'nin fotoğrafları da ağlıyordu.
Kısacık bir hayata, nesilden nesile miras kalacak eşsiz eserler sığdırmayı başarmış, vatansever bir aydındı Sabahattin Ali. Yazılarıyla haksızlığa, baskıya ve dayatmalara başkaldıran, aşka âşık bir sevda adamıydı.
"Ela Gözlü Pars Celile"nin yazarı Osman Balcıgil'in kaleminden dökülen "Yeşil Mürekkep" acılı kuşağın mücadelesini tarihe not düşen emsalsiz bir roman.
Yeşil Mürekkep Alıntıları - Sözleri
- Şöyle diyordu mektubunun bir satırında: "Sana yazmak benim için hiç olmazsa kitap okumak kadar lazım
- Niçin ruhumuzun asla ısınamadığı kalıplarda kalmaya mecburuz? Bir insana bundan daha büyük bir işkence olur mu?
- Duyun u Umumiye Osmanlı İmparatorluğu'nun dış borçlarını denetleyen yabancıların borçlarını tahsil etmekle görevli kurum binası Bugün İstanbul Lisesi olarak kullanılmaktadır
- Dünyayı yaşanılmaz hale getiren, insandı.
- Belaların arka arkaya gelmek gibi bir huyu vardır.
- "Seni çok göreceğim geldi. Mamafih bu hasret öyle bir hasrettir ki, yan yana olduğumuz zamanlarda bile bakidir."
- "Mamafih bu hasret öyle bir hasrettir ki, yan yana olduğumuz zamanlarda bile bakidir."
- İyi ve kötü, güzel ve çirkin, güçlü ve zayıf, umut ve umutsuzluk birbirlerinin ikiz kardeşidir…
- Cemal Kutay...Konya doğumlu tarihçi. Yayımlanmış 187 kitabı var
- "Ama..." dedi kendi kendine."Susmak, susmayı kabullenmek, gerçekleri görüp de susarak bir hayat geçirmek de onursuzluk olurdu."
- Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?"
- “Seneler sürer her günüm Yalnız gitmekten yorgunum Zannetme ki sana dargınım Ben gene sana vurgunum Başkalarına gülsem de Senden uzakta kalsam da Sevmediğini bilsem de Ben yine sana vurgunum.” ~Sabahattin Ali
- Çünkü sen sevginle beni dünyada erişabilecek saadetlerin en büyüğüne eriştirdin
- Niçin ölmemeli Ayşe, niçin hayat dedikleri bu korkulu rüyayı görmekte bu kadar ısrar etmeli…
- “Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim Akarsuyun Meyve çağında ağacın Serpilip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına: –çürüyen diş, dökülen et– bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler. Ve elbette ki sevgilim, elbet Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: İşçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet.” ~Nazım Hikmet
Yeşil Mürekkep İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yeşil Mürekkebin sahibi "Sabahattin Ali": Bizden adam çıkmaz, diye bir söz var bilir misiniz? Katiyen yanlış. Bizden öyle adamlar çıkıyorki aklınız hayaliniz şaşar. Lakin gelin görün biz ne kıymetlerini biliyoruz ne de eserlerine kıymet veriyoruz. Bu kitap Sabahattin Ali'nin hayatını anlatıyor. Anlatmaya doğumundan itibaren başlamıyor. Almanya'ya gidişiyle başlıyor zamanla gelişen yazı merakı, Nazım Hikmet ile tanışması, ilk romanları, davaları, çektiği zorluklar, sefaleti ve acı ölümüyle bitiyor. Ben Sabahattin'in neredeyse bütün kitaplarını okudum. Hepsi harikaydı. Hepsinde vatanı için çalışan bir beynin bileğe verdiği emirlerden doğan yazılar vardı. Bu kitabı okumadan önce Sabahattin'in üç önemli romanı olan yazım sırasına göre 1. Kuyucaklı Yusuf 2. İçimizdeki Şeytan 3. Kürk Mantolu Madonna Kitaplarını okumanız,Butün Şiirleri kitabını okumanız Yeni dünya, Sırça Köşk ve Değirmen adlı hikaye kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Kitapta bolca yer var onlara. Nasıl yazıldıkları, neden yazıldıkları, yazılırken yazarın başına gelenler çok güzel bir şekilde anlatılmış. Sabahattin Ali benim nazarımda değil Türk Edebiyatı, dünya edebiyatının en iyi yazarlarındandır. Bakınız kitapları ve kitaplarında anlattığı değerlerini anlatma ve savunma şeklinden dolayı söylüyorum bunu. Yani onun desteklediği kişiler inandığı değerlerin tamamına doğru demiyorum. Demek yobazlık olur zaten. Yazarlar ve kitapları eleştirilecek tartışılacak beğenilecek ya da beğenilmeyecek ki insan denen fani bir yerlere gelsin, ilerlesin. Şimdiye kadar bir yazara ölümüne tutunup toz kondurmayan kimseyle tartışmaya girmem. Misal ben Orwell'ı çok severim ama çok güzelde gömerim. Bu tüm yazarlara yapılmalı. Edebiyat budur. İlah değil bu adamlar. Ama sıkıntı ne biliyor musunuz? Bu adamlar kimseyi öldürmüyor, kimsenin ırzına geçmiyor, çalmıyor çırpmıyor... sadece diyorki benim fikrim bu bana bu doğru geldi ya da şu yanlış bence düzeltilmeli, diyor. Ama devrin toplumu ve siyasileri ne yapıyor tahmin edelim bakalım. Bizden misin değil misin? Bizdensen konuşmaya, yazmaya, yaşamaya hakkın var. Bizden değilsen yok. Mantık bu. Adama nerde özgürlük nerde adalet, derler. Cevap verelim: Adalet, adalet içindir. İnsanlara bir mana ifade etmez. Duyulmak istenileni söylüyorsan özgürce yaşayabilirsin. Ne yazık değil mi? Ama öyle. Sabahattin Ali de bu mantığın kurbanı. Bir yazar düşünün. Kuyucaklı Yusuf diye bir kitap yazıyor. Kitabından dolayı adama dava açılıyor. Kitabın sakıncalı olup olmadığını anlamak için devrin en büyük yazarlarından biri olan Reşat Nuri Güntekin'e kitap gönderiliyor. Reşat Nuri kitabı okuyor ve diyorki, kitap sakıncalı değildir aksine Sabahattin Ali bu toplumun en iyi yazarlarından biri olacaktır diyor. Bunun gibi bir şey diyor. Tam söz uzun. Unuttum şu an. Merak eden kitaptan bulabilir. Öyle bir yazar işte Sabahattin Ali. Tahmin edildiği gibi de oluyor. Sabahattin Ali'yi biz romanlarıyla tanırız. Ama bu adam kalem oynatmaya şiirlerle başlamıştır. Sonradan devrin sorunlarını anlatmak için roman yazmaya karar vermiştir. Her romanıyla her kitabıyla gündeme bomba gibi düşmüş kafalarda soru işareti bırakmıştır. Kalemiyle o kadar kişiyi rahatsız etmiştirki en son öldürülmüştür. Günlerce işkence gördükten sonra ormanın ortasında kafasına sopayla vurularak öldürülmüştür. Doğruyu yazan yazarların sonu da hep böyle oluyor. Hani hep diyorum ya, yazmak çok tehlikeli, diye. Evet, hem de çok tehlikeli. Siz kimseyi öldürmeden fikirleri öldürüyorsunuz yazarak. Sizi öldüren 3-5 yıl ceza alır ama siz yazarsanız Nazım Hikmet gibi 28 Necip Fazıl gibi 100 küsür sene ceza alabilirsiniz. Öyledir işte yazmak. Cesaret ister. Yürek ister. Herkes yapamaz. Yapanları da böyle susturuyorlar işte. Ne yazık! Kitabın sonunda "Nick Nick" diyor otomatik olarak ağzınız. Böyle bir aydının hayatı ve sonu böyle olmamalıydı diyorsunuz. Ama oluyor. Hayat işte bu, demeyin. Cahillerin ortasına düşmek diyin. İnsanlara, fikirlere put gibi tapanlar yüzünden diyin. Ülkemiz için çok kıymetli olan bu adamın hayatını merak ederseniz kesinlikle okumalısınız bu kitabı. Her satırda sanki yeşil mürekkebinden akan sözlerin tadı var... Keyifli okumalar... (Oğuzhan Güneş)
Yeşil Mürekkepli yazılar...: Ülkem güzel vatanım.. Sende ne güzel ne aydın, ne kültürlü evlatlar yetişti yıllardır.. Ne romanlar, ne şiirler yazıldı bu vatan için... İyi ki doğdular, iyi ki yazdılar... *Dışarıda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Beni bu sesler oyalar Aldırma gönül aldırma.. ...S.Ali/Sinop Cezaevi Bir süre önce ünlü şairimiz Nazım Hikmet'in annesinin hayatının anlatıldığı Ela Gözlü Pars Celile kitabı ile kalemini tanıdım sevgili yazarımız Osman BALCIGİL'in. Yeşil Mürekkep kitabında ise yazarımız; hayatı, romanları, şarkılara güfte olmuş şiirlerive zamansız ölümü ile bugün bile zihinlerimizde gönlümüzde sağlam bir yer edinen Sabahattin Ali'yi bizlerle buluşturuyor. Ülke insanları ile yaptığı sohbetlerden karakterler yaratan, buradan sadece Türkiye'de değil tüm dünya da yayımlanan romanlar yazan bir usta yazar Sabahattin Ali.. İnandığı doğruları sivri dilinden kalemine akıtan ve bu nedenle de sürekli yönetimin hatalarını açıklıkla yazdığı için tepkiler alan, hakkında davalar açılan, suçlu bulunup hapse atılan yine de bıkmayan yılmayan bir yazar... Kısacık hayatına pek çoğumuzun bildiği o güzelim romanları, şiirleri sığdırdı.. İyi ki doğmuş Sabahattin Ali ve iyi ki bize bu güzel eserleri bırakmış.. Sevgili Osman BALCIGİL o kadar akıcı yazmış ki kitabı sayfalar peş peşe akarken göz yaşlarımı tutamadığım anlar oldu.. Yüreğinize, bilginize, kaleminize sağlık Sayın BALCIGİL.. Keşke imkanım olsaydı da ben de bu satırları Yeşil Mürekkep ile yazabilseydim.. Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap sevgili 1000Kitap dostlarım... (hayallereyolculukvar)
Yeşil Mürekkep: Çok eskiden bende hayatını kısaca yazmıştım : http://emrebuluttt.blogspot.com/2013/05/turk-edebiyatinin-mozarti-sabahattin-ali.html?m=1 Biyografi tarzının bir ürünü olan kitap/yesil-murekkep--68435, yazar/Osman-Balcigil ile de tanışmamı sağladı aynı zamanda.3 4 tane kitabını da bundan vesile ile listeye ekledim. Kitap, bir tren yolculuğu ile başlıyor. yazar/sabahattin-ali nin gerçek yaşam öyküsü olan bu biyografik roman, Almanya ya eğitim alma amaçlı gider.Burada ömrünün sonuna kadar da dostlukları devam edecek olan Melahat Hanımla tanışır.Almanya daki eğitiminde Maria Puder le sevgili olur.Yani kitap/kurk-mantolu-madonna--557 kitabının baş karakterinin ismi gerçek sevgilisinin de aynı zamanda adıdır.Almancasını bu dönemde olağanüstü geliştirir.2 senelik eğitimi sonunda yaşanan bir olay neticesinde ülkesine yollanır.Komunizm propogandası konusunun kovulma nedeni olduğu söylenir. Notlarını hep yeşil mürekkeple aldığından dolayı kitabın adı da burdan gelir.Resimli Ay dergisi ve yazar/nazim-hikmet-ran e olan hayranlığı Türkiye ye geldiği dönemde canlanır.Pertev ve yazar/huseyin-nihal-atsiz Beylerle olan dostluğu ve Ayşe ve Nahit aşkları da gene aynı dönemlere denk gelir.Çok çabuk aşık olan biridir Ali.Nazım Hikmet, ona romana giriş yapmasını önerende kişidir aynı zamanda.Atsız Mecmuasında yani Atsız a ait bir dergide yazmaya başlar.Bu dönemde Kuyucaklı Yusuf u yazmış ve hayatının ilk ihanetlerinin birini de dostu Cemal den görmüştür. Aliye Hanım la evlenmiş ve soyadı kanununa göre kendine Ali soyadını seçmiştir Sabahattin.Sinema sektöründe Carl Ebert in yanında dramaturg olarak görev yapar.İçimizdeki Şeytan kitabının yazım sürecinde ve devamında Atsız la düşmanlık seviyesine gelirler.Kürk Mantolu Madonna ve Yeni Dünya kitapları da bu dönemin devamında çıkar.2.Dünya Savaşı çıkmıştır.Atsız ile davalık olurlar.Mavi Yolculuk a çıkarlar arkadaşlarıyla beraber ve bu süreçte çeşitli notlar alarak kendine yeni bilgiler ekler Ali. yazar/aziz-nesin ile birlikte Markopaşa dergisini çıkarırlar ve bu dergi aşırı popüler olur o dönem için.Komünizm davalarından dolayı polisin sürekli takibindedir.Hakkında sürekli yeni davalar açılır Ali nin.Artık bu durumdan sıkılmaya başlamıştır Ali.Cezaevine sık sık girer ve kısa süreli cezaevi günlerinin ardından cezaevinden çıkar Ali.Cimgoz ailesinin misafiri olur cezaevi günlerinin ardından. Kamyonda çalışma düşüncesi oluşur Ali'nin.Hem çeşitli farklı bilgiler ve kültürler bu gezilerinden öğrenebilecektir.Aliye Hanım ve kızı yazar/filiz-ali yi de sürekli bu kamyon yolculuklarında görür Ali.Ama bu dönem içerisinde hakkında tekrar dava açılacağını öğrenen ve cezaevine kesinlikle geri girmek istemeyen Ali, cezaevinde tanıştığı arkadaşlarıyla kaçmak için yola çıkar.Bu kaçış hikayesi onun sonu olur.Onu öldürenler 4 sene gibi bir ceza alarak kurtulurlar. Kitaptan çıkarılacak ders çok fazladır.Yazarın edebi bir dili yok.Sürekli aynı kelimeleri, deyimleri, atasözlerini tekrarlıyor ama konu gereğinden fazla iyi.O nedenle kitap seni asla sıkmıyor.İçine çekiyor sürekli.Anlatılan kişide Sabahattin Ali.Sürekli ünlü kişilerin isimleri geçiyor. yazar/hasan-ali-yucel gibi mesela. Bu da kitabın cazibesini arttırıyor.Kitaba puanım 9. Kitapta geçen bazı kitaplarında adını eklemek istiyorum: 1. kitap/paris-duserken--6509 2. kitap/ataturk-ve-komunizm--71334 3. kitap/insanlar-arasindaki-esitsizligin-kaynagi--8087 4. kitap/fontamara--159226 5. kitap/uc-romantik-hikaye--64818 6. kitap/gyges-ve-yuzugu--123847 7. kitap/kagni-ses-esirler--555 8. kitap/tarihteki-garip-vakalar--197211 9. kitap/dort-oyun--24806 10. kitap/daglar-ve-ruzgar--93761 11. kitap/iki-gozum-ayse--44982 12. kitap/filiz-hic-uzulmesin--27588 13. kitap/sabahattin-ali--33695 14. kitap/petrol--104364 15. kitap/savas-ve-aclar--153163 (Emre Bulut)
Yeşil Mürekkep PDF indirme linki var mı?
Osman Balcıgil - Yeşil Mürekkep kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yeşil Mürekkep PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Osman Balcıgil Kimdir?
Ulusal gazete, dergi ve televizyonların haber bölümlerinde muhabir, editör ve yönetici olarak uzun yıllar çalıştı (1977-2000). Bu dönemde yaptığı araştırma, yazdığı yazı ve televizyon programlarıyla pek çok ödüle layık görüldü. Latin Amerika’da yaptığı çalışması 1988 yılında Gazeteciler Cemiyeti tarafından yılın röportajı olarak seçilmesini sağladı. Haberciliğini, siyasal ve sosyal konularda yazdığı araştırma türünde kitaplarına da yansıtan Balcıgil, Sürekli Basın Kartı sahibi.
2000 yılında gazetecilik yaşamını noktalayan Osman Balcıgil’in roman formundaki son çalışması Zerdüşt’ün Sırrı Destek Yayınevi tarafından 2012 Temmuz’unda yayınlandı. 2011’de aynı yayınevinden yayınlanan Bilginin Efendisi, üç hafta gibi kısa bir süre içinde ikinci baskısını yaparak önemli bir başarıya imza atmıştı.
Osman Balcıgil Kitapları - Eserleri
- Pisagor Tepkisi
- Dante'nin İstanbul Cehennemi
- Zerdüşt'ün Sırrı
- Bilginin Efendisi
- Mason Locasında Aşk ve Kılıç
- 53. Risale
- Ters Kanatlı Şahin
- Celile
- Yeşil Mürekkep
- İdamın Günlüğü
- İpek Sabahlık
- Ben Celile Nazım Hikmet'in Annesi
- Ben Sabahattin Ali
- Karanlık Oda
- Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale
- Ben Suat Derviş
- Latin Amerika'nın Atardamarları
- Putlar Yıkılırken
- 50 Maddede Ezoterizm
- En Hüzünlü Eylül
- Kara İblis Firarda
- Toplum: Her Şeye Müstehak Toplum: Layığı Bu Değil
- Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var
Osman Balcıgil Alıntıları - Sözleri
- Erdal Eren, gerçekleştirdiği iddaa edilen Zekeriya Önge'nin öldürülmesi olayının üzerinden henüz sadece kırksekiz gün geçmişti ki, idama mahkum edildi. Eren'in davası bir dönemin yargılanmaları hakkında fikir sahibi olmak isteyenler için son derece "iyi" bir örnek kuşkusuz. Daha da önemlisi, genel olarak idamların geri alınmaz bir cezalandırma biçimi olduğunu ifade etmeye imkan vermesi... Onsekiz yaşında olduğu da kuşkulu olan bu genç idamından bir kaç saat önce yazdığı mektupta, annesi ve babasına, kendisine bu cezanın işlemediği bir suçtan dolayı verildiğini anlatıyor, onlara " Bununla amaçlanan insanlara gözdağı vermektir." diye sesleniyordu. (İdamın Günlüğü)
- Kendini bırakma Suat... Bırakmayacağım abla. Kendim beni bırakana kadar bırakmayacağım. (Ben Suat Derviş)
- Günün günü var. İnsanın ihtiyacı olduğunda, kendi parası gibisi yoktur. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
- 'Bakin Bay Sebottendorf, önceki konuşmalarımda da size bunu anlatmaya çalıştım. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Milliyetçi bir dalganın Turkiye'yi teslim alması, bu dalganın giderek Almanya ve oteli Avrupa ülkeleriyle bütünleşmesi kuşkusuz Türkiye için de iyi olur. Bunun için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz, gösteriyoruz. Yalnız, sizin de anlamanız gereken bir şey var, Anadolu toprakları Avrupadan farklı. Burada yaşayan insanlar, dünyevî ve uhrevî meselelerden, Avrupalilarin anladıklarını anlamıyor. (Ters Kanatlı Şahin)
- Bir ara sol koltuğunun altındaki revolveri, sağ iç cebindeki Enam-ı Şerif'i yokladı... Sonra mottosu haline getirdiği cümleyi yüksek sesle tekrarladı: "Tıpkı eski günlerde olduğu gibi ha! Şeytan da zaten. (Ters Kanatlı Şahin)
- Güz sabahı üzüm bağında Sıra sıra, büklüm büklüm Salkımlarda tanelerin, Tanelerde aydınlığın, Aydınlıkta yüreğimin. Tekrardaki mucize gülüm, Tekrarın tekrarsızlığı! (Putlar Yıkılırken)
- “Aslanım Beşiktaş!” dedi içinden. Facebook’ta dolaşan “Takımım Fenerbahçe –ya da Galatasaray– yükselenim Çarşı” mesajları da gösteriyordu ki Çarşı grubu sadece Beşiktaşlıların değil tüm sporseverlerin gözünde devleşmişti. (Pisagor Tepkisi)
- "Ama..." dedi kendi kendine."Susmak, susmayı kabullenmek, gerçekleri görüp de susarak bir hayat geçirmek de onursuzluk olurdu." (Yeşil Mürekkep)
- "Özlemi çıkart geriye bir şey kalnaz..." (53. Risale)
- "Aradan yaklaşık on ay geçtikten sonra, 12 Ocak 1949 tarihli gazetelerde 'Sabahattin Ali Bulgar sınırında öldürüldü' şeklinde bir haber yer aldı. Değerli yazarın cesedini bir çoban bulmuştu." (Ben Sabahattin Ali)
- "Hayat korkakları affetmez.Kaybettigin tek savaş uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir." Che Gueavera (Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var)
- Bırakın bir rüyayı anlatmayı, gözle görülüp elle tutulan olayları anlatmak bile sanıldığı kadar kolay değildir. (Dante'nin İstanbul Cehennemi)
- Geçmek bilmez ki ama şimdi o kadar saat. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
- Ya ben umutsuz bir vakayım yada felsefeler kifayetsiz. (Mason Locasında Aşk ve Kılıç)
- “İnsanlarda tek zorlu kanun Savaşlarda yoksulluğa karşı Kendilerini ayakta tutmaları Ölüme karşı yaşamalarıdır…. “ #Eluard (Ters Kanatlı Şahin)
- Çünkü savaş sadece silah ve askerle değil, cephe gerisindekilerin maneviyatını yüksek tutmak suretiyle de yapılır. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
- Boylarımız uzadı ama karakter kıtlığı çekiyoruz. Para üzerine para koyuyoruz ama ilişkilerde sıfıra sıfır elde var sıfır. Pencerelerinin içinde çok şeye sahip olduğumuz, boş odalarımızda yaşama zamanındayız. (Mason Locasında Aşk ve Kılıç)
- Nasıl yaşayacağına, toplumun kendisi karar vermeli. Birileri değil. (Karanlık Oda)
- İbn-i Heysem " Gün ,güneş ufkun ondokuz derece altında ağarmaya başlıyor günün agarma olayı güneş ondokuz dereceye çıktığında bitiyor" o zaman ki şartlarda bu bulgulara ulaşmak müthiş gerçekten (53. Risale)
- "Çünkü yapılmış olan,yapılan ve eğer mudahele edilmezse binlerce yıl daha yapılmaya devam edilecek olan, bilgelerin bilgeliklerinin yok edilmesi ve akıllıların akıllarının boşa çıkartılmasından başka birşey değil.Demek istediğim, birileri tanrı rolüne soyunmuş,ötekilerde bunu kabullenmiş durumda.Tanrinin bundan haberi olduğunu hiç sanmıyorum. (Pisagor Tepkisi)