Yıldız Gezgini - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yıldız Gezgini kimin eseri? Yıldız Gezgini kitabının yazarı kimdir? Yıldız Gezgini konusu ve anafikri nedir? Yıldız Gezgini kitabı ne anlatıyor? Yıldız Gezgini kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Yıldız Gezgini kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jack London
Çevirmen: Fadime Kahya
Orijinal Adı: The Star Rover
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053322863
Sayfa Sayısı: 344
Yıldız Gezgini Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir akademisyen meslektaşını öldürerek San Quentin Hapishanesi'ne düşen eski bir profesör, burada yaşam boyu hapis cezasını çekerken maruz kaldığı korkunç işkenceden kaçmak için zihinsel taktikler geliştirir. Acı çeken bedenini terk ederek, tarihin farklı dönemlerinde, farklı coğrafyalarda geçen önceki yaşamlarına geri döndüğü yolculuklara çıkar. JackLondon'ın korkunç San Quentin'de beş yılını geçiren arkadaşı EdMorrell'dan esinlenerek yazdığı Yıldız Gezgini'nin anlatıcısının her bir geçmiş yaşam deneyimi, bağımsız birer öykü olarak da okunabilir. London bu en özgün yapıtında, astral seyahat ve yeniden doğuş çevrimi üzerine kafa yorar. Ancak insanlık durumunun bu dirayetli gözlemcisinin asıl derdi, ABD'nin gaddar ve çürümüş hapishane sistemini gözler önüne sermektir.
Yıldız Gezgini Alıntıları - Sözleri
- "...dünya öyle kötü bir yer ki yaşam çok hüzünlü, herkes ölüyor ve ölecek... hatta öldüler. Bu yüzden insanlar bugünlerde benim gibi bu kötülükten ve hüzünden kaçmak için şaşkınlık uyandıran şeylerin, hiçbir şeye aldırmayan çılgınca eğlencelerin peşinde koşuyorlar."
- "Yaşam hakkında son derece bilgisizken ölümü bilebilir miyiz?"
- Bugünde yaşıyorum. Ne geçmişe ne de geleceğe kafa yoruyorum...
- Erkek kadından farklıdır. Kadın şimdiki zamana bağlıdır ve bir tek, anlık gereksinimleri bilir. Bizim gözlerimiz yıldızları gözetleyelim diye uzak görüşlüyken, onun gözleri, ayağını bastığı sert topraktan, göğsünün üstündeki aşığının göğsünden, kollarının arasındaki gürbüz bebekten ötesini görmez. Ama yine de çağlar boyunca kimyamız böyle oluştuğundan, kadın düşlerimizde ve damarlarımızda sihir yaratır, bu yüzdendir ki aşıkların doğru biçimde söylediği gibi dünyanın tamamına bedel kadın, bizim için düşlerden, uzak görüntülerden ve yaşamın öz suyundan daha fazlasıdır...
- Çok fazla öğrenmek bir hastalık…
- "Zihnin beden üstündeki efendiliğine inanıyordum."
- "Zeki insanlar zalimdir. Aptal insanlar ise canavarcasına zalimdir."
- Ve unutmanın yolu da unutmaktan geçiyor.
- Derdi olan tek sen değilsin…
- "Taş duvarlarla demir kapılar bedenleri içeride tutmak için. Ruhu içeride tutamazlar."
- "... kısmen unutuyordum. Gönlümden geçen ise tümüyle unutmaktı."
- "Hiç kimse var olmayan bir şeyi uyduramaz."
- Kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yıkmış…
- Taş duvarlarla demir kapılar bedenleri içeride tutmak için. Ruhu içeride tutamazlar.
Yıldız Gezgini İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İki farklı konunun bu kadar güzel harmanlanması ve kıyıda kalmış bir kitabın İBKY ile yeniden değer kazanmasını takdir ettim. Çünkü hem astral seyahat üzerine yazılmış hem de ABD hapishane sisteminin yetersizliğini konu ediniyor. Adalet sistemi ve bunun yetersizliği üzerine yazılınca fazla tanınmamasını da normal bulmadım diyemem yani şimdi. Gerçek bir öyküye dayanması ve bu öykünün neticesinde bu kitabın ortaya çıkmasını çok beğendim. Edward Morrell adındaki mahkumun yaşadıklarını anlatmasıyla ortaya çıkıyor. Oldukça da etkileyiciydi. Bu benim son Jack London kitabımdı. İyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Cinayet işleyen Darrell Standing, San Quentin hapishanesinde ömür boyu hapse mahkum edilir. Bu sırada çeşitli işkenceler görür ve bu işkenceler sırasında ruhunu bedeninden ayrı tutmayı başararak geçmiş yaşamlarında seyahate çıkar. Böylece hiçbir acı hissedemez. Jack London bu kitabı San Quentin hapishanesinde 5 yıl geçiren arkadaşı Ed Morrell'dan esinlenerek yazmıştır. Astral seyahat ve reankarnasyon kitabı ilginç kılsa da yazarın asıl amacı San Quentin hapishanesindeki vahşi sistemi herkese gösterebilmektir. (Jeanne)
MADE IN USA CEZVEYİM , KÖŞE BUCAK GEZMEYİM !: UYARI : İncelemelerimde spoiler yoktur .. Bu platformda okuduğunu anlamayan ve yazdıklarımı spoiler sanan bir takım "ÇOK AKILLI" insanlar vardır !!! Ben spoiler olduğunu düşünmüyorum ama sen olduğunu düşün ve ona göre oku .. Selam sabah yok bu kez kikirikler .. "Bodos konuya girmeli" incelemelerimden biri olacak bu .. Yazacak çok şey var ve biliyorum ki yine istediğim gibi bir inceleme olmayacak , yine arada derede unuttuğum bir dolu konu kalacak .. Nasıl olmasın ki ? Söz konusu isim JACK LONDON !!! Bu adamı cidden çok seviyorum .. Dili , anlatım kabiliyeti ve edebi çerçeveye alabileceğimiz ne varsa onun adına ,hepsini geçiyorum bir kalemde ..Bunların hepsi bir yana ..Bu adamın duruşu , ideolojisi ve yaptıkları öyle yüce ki her kıtada birer tane yaşayan Jack London daha olsa sanırım cennet kavramı öte dünyaya kalmazmış .. Her kitabında ayrı özelliklerini keşfettiğim nadide isimlerden biri kendisi .. Bu kitabıyla da bir kez daha oscarı kendisine gönderiyorum.. Biliyorsunuz ki ben genellikle incelemelerimi spoiler vermeden daha çok kitabın okunmasına katkı sağlayacak ara elemanlarla vermekten yanayım.. Tarih , zaman ve yer değişkenlerini İŞSİZLİK sosuna bandırıp öyle getiriyorum önünüze .. Bu kitabı alıp okuyacaklar ve hatta okuyanların çoğu yüzeysel bir hapishane romanı ardında astral seyahatler tribiyle okuyacaklar ya da okudular .. Ama kitabın içinde öyle bir isim var ki işte o tüm bu romanı bambaşka bir düzleme taşıyor ..Ve haliyle giriş - gelişme - sonuç olarak aktarmak istediğim bu inceleme de böylesine uzuyor.. O yüzden kahveni - çayını - biranı ( AHLAK BOZMAZSAM OLMAAAAAAZ !) al .. Yak sigaranı başlayalım .. Daha önceki incelemelerimde de belirttiğim üzere senin içinden geçti dediğin adamların mensup olduğu felek çemberleri kümesi ,bu adamın içinden geçtiği felek çemberi yanında ancak elinde pamuk helvayla annesine sarılmış , yüksekten manzara seyreyleyip pamuk helvayı dişleyen çocukların bulunduğu bir dönme dolap olabilir .. Az sonra bir kaç kalem de örnek vereceğim için uzun uzadıya saymak istemiyorum başından geçenleri.. İsteyen şu incelememe baksın (gonderi/24776554).. Bu romanın yazımına sebep olan olaylar esasen Jack London ' ın ünlü olmadan önceki hayatını DEMİRYOLLARI ile kesiştiriyor .. Nasıl oluyor o dersen ... Henüz ünlü olmadan ve Martin Eden ' a rol model olacak günlerin startını vermezden öncesinde Jack London avare dediğimiz , amerikan kültüründe ise HOBO olarak nitelendirilen insanlarla geçen bir zaman aralığı atlatıyor.. Korsanlık yaptıktan sonra parasız kalmasından dolayı 16 yaşında seçtiği bu yolla yaz kış demeden yük trenlerinin katarlarında ve vagonların altında yer alan fren makaslarında seyahat ederek yaklaşık 4800 (?!?!) km yol yapıyor 2 sene boyunca.. Dile kolay !! Gel zaman git zaman sonrasında diyor ki " Yauv arkadaş ölmeden şu Niagara Şelaleri'ni bir de ben görem. Orlara gitmişken bir de Kentucky usulü menemen yerim." Tabii Hobo olarak anılan , bizimse avare dediğimiz İŞSİZ( <3 ) güçsüz , toplumun bodrum katında yaşayan bu insanlar amerikan halkı nezdinde "kaka" şahıslar o günlerde (nasıl ? miden kalktı di mi? =) ). Hal böyle olunca şehre indikten bir kaç saat sonra polis tarafından sorgusuz sualsiz toplumun huzurunu bozmaktan haksız yere gözaltına alınıp 1 ay hapis cezasına carptırılıyor bizimki .. Jack "Lundon" (kayıtlarda bu şekilde geçiyor ) ismiyle sicilindeki isyan bayrağını göndere çektiği tarih 29 Haziran 1894.. 1 ay çok kısa bir süre ama bakın bir röportajda kendisine yöneltilen bir soruya o günlerle ilgili ne cevap veriyor Jack London ... "Eğer olur da bir gün Yol isimli kitabımı okursan , ki o kitapta da kendi deneyimlerimin bir kısmını aktardım , New York 'un Buffalo bölgesindeki Erie Country hapishanesinde insanı ele geçirdiğini gördüğüm korkunç şeylerin büyük bir kısmını pek detaya inmeden yüzeysel olarak geçmiş olduğumu görürsün.Orada gördüğüm şeylerin basılabilmesi MÜMKÜN DEĞİLDİ, HATTA NEREDEYSE DÜŞÜNÜLEBİLMESİ BİLE MÜMKÜN DEĞİLDİ." 1 ay geçiyor geçmesine ama bizimkinin de bağrını ikiye bölüp geçiyor .. Unutmuyor o günleri .. Hatta Demiryolu Serserileri adlı kitabında da yapılan haksızlıkların hesabını er ya da geç soracağını belirtiyor .. Dünyaca ünlü bir yazar olup voleyi vurduğunda, dönemin White House ' unu dahi yanında ahır kıvamında bırakacak büyüklükte bir çiftlik arsası alıp içine de Wolf House (VER MEHTERİ!) adını verdiği bir villa konduruyor..Haksız yere hapse atılmış insanlar adına yazışıp , onlara kefil olmak suretiyle çiftliğinde iş vererek hayatlarında hiç sahip olamadıkları ev ve iş sahibi olma şansı veriyor onlara .. Bu sırada bir de mektup arkadaşı ediniyor civardaki cezaevlerinin birinden..İsmi Edward Morrell .. Yani sizin bu kitapta Ed Morrell ismiyle tanıyacağınız mahkumlardan biri ..Mektuplaştıkları yıllar boyunca onu yasal yoldan savunmak için de baya bir çaba sarfediyor .. Özgürlüğüne kavuşturduğu Edward Morrell ' in hikayesini dinledikten sonra , kendi başından geçenleri de göz önüne alarak bu son romanını kaleme alıyor .. Bu bağlamda son günlerinde büyük buhranlar yaşayan Jack London ' ın , kitapta ismi geçen şahıs yoluyla ölümü "BÜKÜP bambaşka bir olguya evirmesi de son derece manidar.. Gerçek hayatta hapisten kurtardığı mahkum , iş kurguya geldiğinde romanda kendisine bambaşka boyutlar açıp onu esaretten kurtarıyor .. Hal böyle olunca şu an toprak altındaki Edward Morrell ' in ismi, bu kitabı okuyacak her birey ile beraber ölümsüzler listesine tekrar tekrar yazılıyor .. Bu açıdan bakıldığında da Jack London ' ın zekasını takdir etmemek mümkün değil.. Kitaba gelecek olursak .. Jack London varoluşu ve evrim teorisini gerek romanlarında gerekse düşünce bazında çokca sorgulamış bir isim .. Misal Ademden Önce kitabı bu kitaptaki bazı fikirlerle paralellikler gösteriyor .. Ademden Önce 'de evrim yani genler yoluyla bize atalarımızdan miras kalan korkularımızı ve alışkanlıklarımızı sorgulayan Amerikalı Viking bu kitapta ise ölüm ve ruh kavramını yine benzer bir yolla sorgulayarak anlatmayı secmiş ..Tüm bunların arka planına ise yozlaşmış amerikan ceza ve hukuk sisteminin muhteşem eleştirisini koymuş ..Şimdi şu anlattıklarımdan yola çıkarak sistemsel bir eleştiri romanı okuyacağınızı düşünüyorsanız ÇOK ama ÇOK yanılıyorsunuz .. Ölümü atlatıp günlerce uyuyabildiğinizi bir düşünün .. Ve uyuyup uyandığınız her rüyada Papa ile başı belada Fransız bir aristokrat , İsa' nın ölümüne şahit olan ve Bizans Lejyonları sancağı altında çarpışan Danimarkalı bir viking , İznik konsülüne katılmış bir münzevi ya da Amerikan İç Savaşına çeyrek kala göç eden bir ailenin küçük çocuğu olduğunuzu bir düşünün .. Hayal mi gerçek mi derseniz , kitabı okuyup kararı siz verin ! Kitap için tanım : MADE IN USA CEZVEYİM , KÖŞE BUCAK GEZMEYİM ! Esen kalın İŞSİZ kalın kokocambolar !! (Tuco Herrera)
Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?
12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.
Jack London Kitapları - Eserleri
- Beyaz Diş
- John Barleycorn
- Martin Eden
- Demir Ökçe
- Ay Vadisi
- Demiryolu Serserileri
- Vahşetin Çağrısı
- Deniz Kurdu
- Uçurum İnsanları
- Alın Teri
- Şampiyon
- Dehşet Ülkesi
- Güneşin Oğlu
- Yanan Günışığı
- Kız, Kar ve Kan
- Düş Ülkelerine Yolculuk
- Sevginin Katıksızı
- Tanrılar ve Köpekler
- Suikast Bürosu
- Kurt Dölü
- Denizin Çağrısı
- Midas'ın Müritleri
- Yıldız Gezgini
- Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
- Ataların Tanrısı
- Beyaz Sessizlik
- Can Yoldaşı
- Devrim
- Dönek
- Gece Doğan
- Halk Avcısı
- İnsanın Sadakati
- Meksikalı
- San Fransisco'nun Güneyi
- Sınıf Farkı
- Makaloa Hasırı Üzerinde
- Bana Göre Hayatın Anlamı
- Hawaii Öyküleri
- Büyük Serüven
- Kurt Kanı
- Yakalanış
- Öyküler
- Uzak Diyarlarda
- Bir Kuzey Macerası
- Gece Geçen Serseriler
- Gemide İsyan
- Geleceğin Hikayeleri
- Beyaz Cehennem
- Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
- Beyaz Diş - Madam Bovary
- Şafak Kızı
- Beyaz Diş - Esrarlı Ada
- Yumruk
- Buzun Çocukları
- Bin Düzine Yumurta
- Adem'den Önce
- Oyun
- Ateş Yakmak
- Acemi Gece
- Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
- Kumarbazlar Cenneti
- Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş
- Ateş Yakmak
- Hayatın Kanunu
- Demir Yolu Çocukları
- Kızıl Veba
- Büyük Sorgu
- Mapuhi’nin Evi
- Ölümcül Dalgalar
- Kadın Denen Mucize
- İlk Savaş, İlk Zafer
- İnsanlığın Sürüklenişi
- Kepaze
- Çinago
- Bütün Dünyanın Düşmanı
- Alice Ruhunu Açınca
- Kahekili’nin Kemikleri
- Dağ Adamı
- Bir Dilim Biftek
- Kırmızı
- Tek Özgürlüğüm
- Güneşe Doğru
- Lost Face And Other Stories
- Theft
- Tom Pomplun
- Kaval Kemikleri
Jack London Alıntıları - Sözleri
- “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
- Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
- Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
- Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
- °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
- Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)
- “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
- Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
- İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
- Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
- Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
- “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)
- Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
- Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
- “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
- Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
- Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
- Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
- Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)
Editör: Nasrettin Güneş