Yıldızlar Mektup Yazar - Nazlı Eray Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yıldızlar Mektup Yazar kimin eseri? Yıldızlar Mektup Yazar kitabının yazarı kimdir? Yıldızlar Mektup Yazar konusu ve anafikri nedir? Yıldızlar Mektup Yazar kitabı ne anlatıyor? Yıldızlar Mektup Yazar kitabının yazarı Nazlı Eray kimdir? İşte Yıldızlar Mektup Yazar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Nazlı Eray
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789755105406
Sayfa Sayısı: 176
Yıldızlar Mektup Yazar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Üstünde eski Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth'in resmi bulunan çakmakla yakılan bir sigaranın dumanlarında başlayan romanın coğrafyası; Viyana'yı, Berlin'i, Amerika'yı; Bodrum yolundaki Yalnızlıklar Ormanı'nı; geçmişi ve bugünü; Viyana gecelerinde Dr. Sigmund Freud'un yaptığı rüya analizleri ile, insan ruhunu kapsayan geniş bir alana yayılıyor. Malta'da şehit düşmüş, Boyabatlı Tayyareci Nuri Bey; ormandaki Soğuk Savaş Ustası; evin duvarındaki Japon No Tiyatrosuna ait bir eleştirmen maskesi; Mayerling Av Köşkü'nde sevgilisi Marie Vetsera'yı ve kendini vurmak üzere olan arşidük Rudolf von Hapsburg, striptizci Melanie, billur sesi ile, 1938 Berlin Kabareleri'nden fırlayan Rosita Serrano, Gizemli 900 900'lü hatlar... Nazlı Eray, bu romanında sizleri satırların arasında soluk soluğa koşturarak dolaştırırken, kah hüzünlendirip, kah güldürüyor; tarihin sayfalarındaki kalın tozu üfleyip onu keyifle medya dünyasının önüne seriyor.
Yıldızlar Mektup Yazar Alıntıları - Sözleri
- "Açık bir insan olduğunuz için, tüm yaşamınız boyunca Soğuk Savaş Ustaları ile çarpıştınız... Anımsamıyor musunuz onları gerçekten? Size karşı kapılarını kapatan, zırhlarını indiren, duygularını gömen, suskunlukları ile sizi cezalandıran Soğuk Savaş Ustaları'nı... Size acı çektiren, acı çektirmeyi başaran; sevginizi, haykırışlarınızı bir taş duvar gibi size geri yansıtan o taştan insanları; sizden, duygularınızdan, doğrularınızdan korkup sizi yok yere cezalandıran o insanları... Hiçbirini mi anımsayamadınız?"
- "... Üstümde çok ağır bir yük hissediyorum. Bu yük bazen o kadar ağırlaşıyor ki; sırmalı kadife ceketime dev bir mezartaşı çimentolanmış sandığım oluyor. Sırtıma... Çimentolanmış bir mezartaşı. Aynaya gidip bakıyorum, görüyorum onu. Tersten, üstündeki yazıyı okuyorum. 'Rudolf von Hapsburg' yazıyor. Üstünde doğum tarihim var. Ölüm tarihinin olduğu yer boş. O anda bembeyaz bir el bana bir divit kalem uzatıyor. Ucu kana batırılmış. Onu yavaşça alıp, kanla, ölüm tarihimi mezar taşımın üstüne ben yazıyorum."
- "Yudum yudum yeni bir İstanbul gününe uyanmaya başlarım.. "
- "Balkonumdaki çiçekler ben uyurken büyürler.."
- "Tarihte daima gizemli bir şey kalmalıdır."
- " Ben yalnızlığımı çok iyi kullanmayı öğrenmiş bir insanım.. Onu bir müzik aleti gibi kullanmayı bilirim"
- "Henüz ellerinde ısınmadan ellerim Nereye böyle? Kal bu gece.."
- Açık bir insan olduğunuz için tüm yaşamınız boyunca Soğuk Savaş Ustaları ile çarpıştınız. Anımsamıyor musunuz onları gerçekten? Size karşı kapılarını kapatan, zırhlarını indiren, duygularını gömen, suskunlukları ile sizi cezalandıran Soğuk Savaş Ustalarını... size acı çektiren, acı çektirmeyi başaran; sevginizi haykırışlarınızı bir taş duvar gibi size yansıtan o taştan insanları; sizden duygularınızdan doğrularınızdan korkup sizi yok yere cezalandıran o insanları... hiç birini mi anımsayamadınız? Hayret doğrusu, dedi Soğuk Savaş Ustası
- “Dr. Freud, mutlu olmak istiyorum! Artık çabalarımın sonuna geldimi hissediyorum. Mutlu insanların dünyasına gitmek istiyorum, Doktor. Ama acaba öyle bir yer var mı? Bunaldım bunaldım. Soğuk savaşlardan, haksız küslüklerden, surat sallamalardan bıktım artık, Doktor. “
- “Ben de çok yalnızım. Bu dünyada kimsenin benim kadar yalnız olabileceğini düşünmüyordum.”
- “Sabırsızsınız. Her şey birden olmaz ki! Hele Yalnızlıklar Ormanı’nda..”
Yıldızlar Mektup Yazar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
ŞA HA NE bir NAZLI ERAY kitabı.Off off hikayelerimden de anlamışsınızdır nasıl etkilendim nasıl beğendim .. Tek kelimeyle bu kaleme aşığım ! Beni bu dünyadan gerçekten uzaklaştıran , uçup gitmemi sağlayan bir yazar @nazli_eray yani defalarca okuyabilirim. Yine güzel bir büyülü gerçekliğin içerisindeydim. Berlin’den , Bodrum’a ordan İstanbul’a , Yalnızlıklar Ormanı’na , Dr Freud ‘un randevularına , Viyana’ya oooo nerelere nerelere gittim kimlerle gezdim. İmparatoriçe Elisabeth ‘in birden belirmesine, Tayyareci Nuri Bey ile sohbetlere, Rosita Serrano dinleyerek bu kitabı okumaya bayıldım. Mayerling Av Köşkü’ne de gittim hatta bi cinayeti engellemiş olabilirim İşte anlatılmıyor Nazlı Eray kitapları cidden okumak gerek . (Merve Kayalı @sandalkitapligi)
Kitabın Yazarı Nazlı Eray Kimdir?
Nazlı Eray, Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda tercüman olarak çalışmaya başladı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi ve 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal Üye’sidir. Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Nazlı Eray, anılarının bir bölümünü Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) adıyla kitaplaştırdı.
Nazlı Eray Kitapları - Eserleri
- İmparator Çay Bahçesi
- Aydaki Adam Tanpınar
- Aşık Papağan Barı
- Aşk Artık Burada Oturmuyor
- Orphee
- Ömür Uzatma Kahvehanesi
- Arzu Sapağında İnecek Var
- Pasifik Günleri
- Ayışığı Sofrası
- Kız Öpme Kuyruğu
- Sis Kelebekleri
- Kayıp Gölgeler Kenti
- Ah Bayım Ah
- Aşkı Giyinen Adam
- Farklı Rüyalar Sokağı
- Marilyn Venüs'ün Son Gecesi Marilyn Monroe Ankara'da: Cursum Perficio!
- Beyoğlu'nda Gezersin
- Halfeti'nin Siyah Gülü
- Uyku İstasyonu
- Ay Falcısı
- Deniz Kenarında Pazartesi
- Frej Apartmanı'nın Esrarı
- Ölüm Limuzini
- Uyku İstasyonu
- Tozlu Altın Kafes
- Elyazması Rüyalar
- Gece Çiçeği İstanbul
- Aşk Yeniden İcat Edilmeli
- Eski Gece Parçaları
- Yoldan Geçen Öyküler
- Rüya Yolcusu
- Yıldızlar Mektup Yazar
- Büyülü Beyoğlu
- Karga Feramuz'un Aşkı
- Geceyi Tanıdım
- Kalbin Güney Batısı
- Sinek Valesi Nizamettin
- İki Kafalı Topaç Villy
- Örümceğin Kitabı
- Bir Böcek Sevdim
- Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni
- Geceyi Tanıdım - Yoldan Geçen Öyküler
- Hazır Dünya
- Düş İşleri Bülteni
- Nazlı Eray: Ömür Uzatma Kahvehanesi Seçme Öyküler
- Ekmek Arası Rüya
- Kuş Kafesindeki Tenor
- Sihirli Saray
- Naz ve Köşkteki Vampir
- Çığlık Atan Mumya
- Gören Gözler Duyan Kulaklar
- Naz ve Büyülü Bahçe
- Mırmır Osman
- Billur Ahtapot ile Mor İnci
- Aşk Artık Burada Oturmuyor
- Kapıyı Vurmadan Gir
- Kalbinde Kadın Taşıyan Erkekler Birahanesi
- Geceyi Tanıdım Erostratus
Nazlı Eray Alıntıları - Sözleri
- Meze tabaklarında anılar ve eski aşklar var. (Ayışığı Sofrası)
- Arada gerçeği yitirmek ne güzel. (Düş İşleri Bülteni)
- “İnsan her şeyi hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç.” (Elyazması Rüyalar)
- Anlatacak o kadar çok şey var ki... İçimde birikmiş şeyler, belleğime hücum eden anılar. (Halfeti'nin Siyah Gülü)
- "... Üstümde çok ağır bir yük hissediyorum. Bu yük bazen o kadar ağırlaşıyor ki; sırmalı kadife ceketime dev bir mezartaşı çimentolanmış sandığım oluyor. Sırtıma... Çimentolanmış bir mezartaşı. Aynaya gidip bakıyorum, görüyorum onu. Tersten, üstündeki yazıyı okuyorum. 'Rudolf von Hapsburg' yazıyor. Üstünde doğum tarihim var. Ölüm tarihinin olduğu yer boş. O anda bembeyaz bir el bana bir divit kalem uzatıyor. Ucu kana batırılmış. Onu yavaşça alıp, kanla, ölüm tarihimi mezar taşımın üstüne ben yazıyorum." (Yıldızlar Mektup Yazar)
- “Ceviz kabuğunun içindeydim. Şimdi Tanrı beni fındık kabuğunun içine soktu.” (Ayışığı Sofrası)
- Ben, Bekleme Ustası olurken, her bir şeyin çok usul usul ve sabırla bekleneceğini sanıyordum. Oysa beklenmedik olaylar peş peşe geliyordu! (Kız Öpme Kuyruğu)
- " Evet. Dikkat edilmezse en çabuk eskiyen duygu aşktır" (İmparator Çay Bahçesi)
- "İnsan her şeyi hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç." (Elyazması Rüyalar)
- "Tarihte daima gizemli bir şey kalmalıdır." (Yıldızlar Mektup Yazar)
- Yüzümde, çok sevdiği birini yitirmiş olan bir insanın acısı ile dolaşıyordum. (Deniz Kenarında Pazartesi)
- Ölüm, üstünde uçan bir kuş. Ama, kanadı sana henüz değmedi. (Uyku İstasyonu)
- Uçsuz bucaksız, sonsuz ve yarınsız bir yolculuğa çıkıyordu. (Kayıp Gölgeler Kenti)
- "Yapayalnız bir insanım. Beni ancak ağaçlar, bitkiler, kapıların ve pencerelerin dışları, sokaklar ve o sonsuz yıldızlı gece sever." (Uyku İstasyonu)
- Kavanozdaki ölüyle baş başa kalmıştım. (Kayıp Gölgeler Kenti)
- Yoldaki büfenin birinden bir şişe vişne suyu alıp oracıkta hepsini içivermek dünyanın en güzel şeyiymiş gibi geliyor bana. (Ah Bayım Ah)
- Neden korkuyorsun? Ölümden mi? Yok olmaktan, belleğini yirirmekten, ya da bedenine bir nüzul inmesinden mi? Neden korkuyorsun? (Ayışığı Sofrası)
- ''Sevgi tılsımlı bir şey... Onu en iyi, yitirdiğin zaman anlayabilirsin.'' (Uyku İstasyonu)
- "Para bir bıçak gibidir," dedi Sibil. "Keser ve yaralar kimi zaman." (Ayışığı Sofrası)
- İpi kopmuş bir uçurtma gibiyim. Ama gökyüzünde değilim. Başka bir yerlerde kaybolmuş gitmişim. (Kalbin Güney Batısı)
Editör: Nasrettin Güneş