Yolda Üç Kişi - Tuna Kiremitçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yolda Üç Kişi kimin eseri? Yolda Üç Kişi kitabının yazarı kimdir? Yolda Üç Kişi konusu ve anafikri nedir? Yolda Üç Kişi kitabı ne anlatıyor? Yolda Üç Kişi PDF indirme linki var mı? Yolda Üç Kişi kitabının yazarı Tuna Kiremitçi kimdir? İşte Yolda Üç Kişi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Tuna Kiremitçi
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9789759918026
Sayfa Sayısı: 204
Yolda Üç Kişi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yakup... Leyla... Halil... Aşkla, tarihle ve yara izleriyle birbirine bağlanan üç kişi, üç uzun yol... Biri yirmi beş yaşında, ömründe ilk kez ayak bastığı yabancı topraklarda hayatın ve dünyanın köşe bucağından haberdar oluyor tanıştıkları ve yaşadıklarıyla. Uzakta, şehrinde yaşayan bir kadına hayranlık duyuyor. O kadın kırkına merdiven dayamış. Bir oğlu, ayrı yaşadığı bir kocası, ona hayatı zindan etmiş ve etmekte olan bir babası, aşkta bütünlenen bir devrimcilik geçmişi var. Sonuncusu, kadının kocası... Hayatı nerdeyse bir büyük sırdan yaratılmış, devrime inanmış, cazibeli bir adam... Yakup, Leyla ve Halil, Tuna Kiremitçi'nin yeni romanı Yolda Üç Kişi'de buluştular. Üç ayrı dünya bir dünya kurdular. Bazen birlikte yürüdüler, bazen başka yollara saptılar, geçmişlerini ortaya koydular.
Git Kendini Çok Sevdirmeden ve Bu İşte Bir Yalnızlık Var adlı romanlarıyla geniş bir okuyucu kitlesiyle buluşan Kiremitçi, hem kendi kuşağına hem de 78 kuşağına içeriden baktığı yeni kitabında farklı bir anlatım yakalıyor. Yazarı da romanın kurgusuna katıyor. Anlatıcının varlığını bize sık sık hissettiriyor, onun olaylara bakışını açık açık ele veriyor. Tuna Kiremitçi, kalemini bir kamera gibi kullanıyor. Ama bu öyle bir kamera ki kahramanların içini de okuyor. Yolda Üç Kişi, duygulara seslenen, duygulardan beslenen sağlam ve güçlü bir roman.
"Yakup, Leyla ve Halil yollarında gidiyorlardı. Onları düşsel bir kavşakta ben buluşturdum. Yol arkadaşlığı yapan bir üçlüden çok yazgıları kesişmiş üç kişi gibi geldiler bana. Tanıdığım insanlardı hepsi; içlerinde benden ve sevdiklerimden parçalar vardı. İyi anlaşacaklarını umuyordum başlangıçta; ne var ki onları oluşturan çizgiler netleştikçe, umduğum gibi geçimli olamayacaklarını anlamak zorunda kaldım. İstemesem de öğrendim: Yoldaş da olsalar, aynı yolun yolcusu değillerdi..."
(Kitaptan bir bölüm...)
"Çünkü her yaratıcı yaşam, kendi okyanusunu içinde taşır. Hepsinin derinliklerinde adını bilmediğimiz canlılar, karanlıklar vardır. Diplerinde yan gelmiş şilepler, küflü ticaret gemileri, uzun parmaklı bir sultanın en son yüzlerce yıl önce okşamış olduğu altınlar yatar. Burada en tehlikeli uğraş dalgıçlıktır: İçimizin günışığı görmeyen derinliklerine dalınca, orada neyle karşılaşacağımızı bilemeyiz. Dar ağızlı mağaralar ya da avizeleri yosun tutmuş yolcu gemileri bizim için yeni hazinlere açılan kapılar da olabilir, sonunda kısılıp kalacağımız birer tuzak da. Emin olabileceğimiz tek şey, okyanusun hepsini aynı aşkla içine aldığıdır. Gelin gibi süslenmiş yelkenlileri de çağırır, savaşa yolladığımız donanmaları da. Geçmişte bize umut taşımış, yelkenleri aşkla dolmuş, toplarından öfkemizi kusmuş o gemileri bekleyen kopkoyu bir unutuluştur.
Batan her geminin ardından okyanus yüzeyinde geçici bir yara izi kalır. Sonra o da yitip gider."
(Kitaptan bir bölüm...)
The years shall run like rabbits,
For in my arms I hold,
The Flower of the Ages,
And the first love of the world.
But all the clocks in the city
Began to whirr and chime:
"O let not Time deceive you,
You can not conquer Time.
W.H.Auden
(Yolda Üç Kişi, 9. sayfa)
Yolda Üç Kişi Alıntıları - Sözleri
- Doğup büyüdüğümüz sokaklarda yürürken kenti görmeyiz bile. Bütün o yapılar ve parklar bizi sık sık anılarımıza götürür. O gördüğümüz iskele değil ilk sevgilimizden ayrıldığımız yerdir. Köşeyi dönünce karşımızda heykel müzesini değil şarhoşken bahçesinde göbek attığımız tarihsel yapı buluruz.Kent, anılarımızın bir kamuflaj giysisi gibi kuşanıp usulca görünmez olur ve geçmiş, karşımıza çıkan her yeni sokakla biraz daha şişerek evrenin sonundaki patlamaya doğru genleşir.
- Birini sevmemize yol açan ilk şey, o kişinin yanındaki kendi varlığımızı sevmemizdir çoğu zaman.
- "İnsanın babasının ölmesi çok tuhaf bir şeymiş Halil " dedi Leyla ve ekledi "İçi üşüyor insanın..."
- Birisi tarafından sevilmenin en güzel yanı budur aslında; kendi gözümüzdeki imgemizi de parlatır, değerli kılar sevgilimiz.
- Birini sevmemize yol açan ilk şey , o kişinin yanındaki kendi varlığımızı sevmemizdir çoğu zaman. (Tuna Kiremitçi / Yolda Üç Kişi , Syf:55)
- Güzel şeyler ya çoktan yaşanıp bitmiştir ya da henüz başlamamıştır.Nostaljiyle o şiirsel umut içimizde itişip durur. Zamanın ruhu vardır çünkü; bize durmadan yazgiyi anımsatan, o siyahlar giymiş yolcunun köprümüze adım adım yaklaştığını fısıldayan bir ruh.Gereginden fazla gerçekçi olduğu için biz onu sevmeyiz pek.
- Yaşam bize sürpriz yapmayı çok sevdiği için, kopuşun bizi nerede ve ne zaman beklediğini bilemiyoruz.Her an başımıza bir şey gelebilir ve sonrasında aynı insan değilizdir artık.Kopuştan sonra dünyaya bir gün önceki gibi bakamayız.
- Güzel şeyler ya çoktan yaşanıp bitmiştir ya da henüz başlamamıştır...
- ...fethetmek mümkün değildi zamanı...
- "Elleri fosfor saçan o kişi, altını çizdiği satırlar aracılığıyla sonraki okurlara bir şey mi iletmek istemektedir?"
- Doğup büyüdüğümüz sokaklarda yürürken kenti görmeyiz bile. Bütün o yapılar ve parklar bizi sık sık anılarımıza götürür. O gördüğümüz iskele değil ilk sevgilimizden ayrıldığımız yerdir. Köşeyi dönünce karşımızda heykel müzesini değil şarhoşken bahçesinde göbek attığımız tarihsel yapı buluruz.Kent, anılarımızın bir kamuflaj giysisi gibi kuşanıp usulca görünmez olur ve geçmiş, karşımıza çıkan her yeni sokakla biraz daha şişerek evrenin sonundaki patlamaya doğru genleşir.
- Birini sevmemize yol açan ilk şey, o kişinin yanındaki kendi varlığımızı sevmemizdir çoğu zaman.
- "İnsanın babasının ölmesi çok tuhaf bir şeymiş Halil " dedi Leyla ve ekledi "İçi üşüyor insanın..."
- Birisi tarafından sevilmenin en güzel yanı budur aslında; kendi gözümüzdeki imgemizi de parlatır, değerli kılar sevgilimiz.
- Birini sevmemize yol açan ilk şey , o kişinin yanındaki kendi varlığımızı sevmemizdir çoğu zaman. (Tuna Kiremitçi / Yolda Üç Kişi , Syf:55)
- Güzel şeyler ya çoktan yaşanıp bitmiştir ya da henüz başlamamıştır.Nostaljiyle o şiirsel umut içimizde itişip durur. Zamanın ruhu vardır çünkü; bize durmadan yazgiyi anımsatan, o siyahlar giymiş yolcunun köprümüze adım adım yaklaştığını fısıldayan bir ruh.Gereginden fazla gerçekçi olduğu için biz onu sevmeyiz pek.
- Yaşam bize sürpriz yapmayı çok sevdiği için, kopuşun bizi nerede ve ne zaman beklediğini bilemiyoruz.Her an başımıza bir şey gelebilir ve sonrasında aynı insan değilizdir artık.Kopuştan sonra dünyaya bir gün önceki gibi bakamayız.
- Güzel şeyler ya çoktan yaşanıp bitmiştir ya da henüz başlamamıştır...
- ...fethetmek mümkün değildi zamanı...
- "Elleri fosfor saçan o kişi, altını çizdiği satırlar aracılığıyla sonraki okurlara bir şey mi iletmek istemektedir?"
Yolda Üç Kişi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Farklı hayatlar farklı bakış açıları: Üç farklı kişilik, üç farklı hayat ve bunların çakıştığı noktalar anlatılmaya çalışılmış. Anlatım tarzında yazarımız, farklı şekiller denemiş; üçüncü tekil şahıs, di dili geçmiş zaman veya geniş zamanları kullanarak anlatıciyi değiştirdiği paragraflar olmuş... Bunu cesur ve anlamlı buldum. Beğendim, zaman zaman denenebilir. Kitabın genelinde ise; ülkemizin son yarım yuzyilina bazı dokundurmalar, farklılıklara saygı duyma ihtiyacı gibi duyarlı dokunuşlar dışında ekstra olağanüstü bir öykü, olay beklenmemeli. Boş zamanınızda okuyabileceginiz, fazla yormayacak, ikinci veya üçüncü kez okumayacaginiz ama pişman da okumayacaginiz bir eser olacak, bence. İyi okumalar dostlar...... (Hüseyin Kartal)
Yakup, Leyla ve Halil; kendi yollarında ilerleyen, düşsel kavşaklarda birbirlerine denk gelen, hepimiz gibi aynı hayatın yolcularıdır aslında. Leyla ve Halil henüz üniversite yıllarında tanışmış ve idealleri doğrultusunda birbirlerine yakınlaşmış iki devrimci genç iken aynı yolda yürümeye karar vermişlerdir. Ve aynı yolu paylaşmaktan ; üniversiteden mezun olduklarında, sürgün edilerek yıllarca işkence görüp ardından memleketlerine yeniden döndüklerinde, evlenip Deniz'e sahip olduklarında ve hatta Halil artık ayrılmak isteyip de evden ayrıldığında bile vazgeçmemişlerdir. Yakup ise kendini bulmaya çalışan ve bu yolda Leyla'nın büyüsüne kapılan toy bir gençtir yalnızca. Kendi varolma savaşımızı verirken elini tuttuklarımız, birlikte yürümek istediklerimizden ibarettir aslında yaşam dediğimiz süreç. Ve canımız yandığı kadar, ağız dolusu gülebildiğimiz kadar, kalbimizin aşkla atışını hissedebildiğimiz kadar varız. Tuna Kiremitçi, ayrılıkların sevgiyi bitiremeyeceğinin en güzel anlatımını şairane betimlemeleri ve akıcı diliyle soluksuz okuyabileceğimiz Yolda Üç Kişi adlı romanı ile sunuyor bize. Keyifli okumalar. (Jiyan Zeynep SELBER)
Kitabın adı:Yolda Üç Kişi Yazarın adı:Tuna Kiremit Okuyanın adı:Sıdıka Topal Sayfa sayısı:208 Pek beni sarmamasına rağmen okuyup bitirdim. Yakıp,Leyla ve Halil üç arkadaştır. Zaman zaman bir araya gelirler zaman zaman da ayrı düşerler. Herkes kendi aleminde , doğrusunda ve görüşünde yaşayıp giderler. Bir zaman sonra herkesin hüznü sevinci kendini ilgilendirmeyen başlıyor ve o aynı yol yol olmaktan çıkıyor yürüdükleri yolun gidişatı çehresi değişiyor mu tak sepeti koluna herkes kendi yoluna mı gitti... (SIDIKA TOPAL)
Farklı hayatlar farklı bakış açıları: Üç farklı kişilik, üç farklı hayat ve bunların çakıştığı noktalar anlatılmaya çalışılmış. Anlatım tarzında yazarımız, farklı şekiller denemiş; üçüncü tekil şahıs, di dili geçmiş zaman veya geniş zamanları kullanarak anlatıciyi değiştirdiği paragraflar olmuş... Bunu cesur ve anlamlı buldum. Beğendim, zaman zaman denenebilir. Kitabın genelinde ise; ülkemizin son yarım yuzyilina bazı dokundurmalar, farklılıklara saygı duyma ihtiyacı gibi duyarlı dokunuşlar dışında ekstra olağanüstü bir öykü, olay beklenmemeli. Boş zamanınızda okuyabileceginiz, fazla yormayacak, ikinci veya üçüncü kez okumayacaginiz ama pişman da okumayacaginiz bir eser olacak, bence. İyi okumalar dostlar...... (Hüseyin Kartal)
Yakup, Leyla ve Halil; kendi yollarında ilerleyen, düşsel kavşaklarda birbirlerine denk gelen, hepimiz gibi aynı hayatın yolcularıdır aslında. Leyla ve Halil henüz üniversite yıllarında tanışmış ve idealleri doğrultusunda birbirlerine yakınlaşmış iki devrimci genç iken aynı yolda yürümeye karar vermişlerdir. Ve aynı yolu paylaşmaktan ; üniversiteden mezun olduklarında, sürgün edilerek yıllarca işkence görüp ardından memleketlerine yeniden döndüklerinde, evlenip Deniz'e sahip olduklarında ve hatta Halil artık ayrılmak isteyip de evden ayrıldığında bile vazgeçmemişlerdir. Yakup ise kendini bulmaya çalışan ve bu yolda Leyla'nın büyüsüne kapılan toy bir gençtir yalnızca. Kendi varolma savaşımızı verirken elini tuttuklarımız, birlikte yürümek istediklerimizden ibarettir aslında yaşam dediğimiz süreç. Ve canımız yandığı kadar, ağız dolusu gülebildiğimiz kadar, kalbimizin aşkla atışını hissedebildiğimiz kadar varız. Tuna Kiremitçi, ayrılıkların sevgiyi bitiremeyeceğinin en güzel anlatımını şairane betimlemeleri ve akıcı diliyle soluksuz okuyabileceğimiz Yolda Üç Kişi adlı romanı ile sunuyor bize. Keyifli okumalar. (Jiyan Zeynep SELBER)
Kitabın adı:Yolda Üç Kişi Yazarın adı:Tuna Kiremit Okuyanın adı:Sıdıka Topal Sayfa sayısı:208 Pek beni sarmamasına rağmen okuyup bitirdim. Yakıp,Leyla ve Halil üç arkadaştır. Zaman zaman bir araya gelirler zaman zaman da ayrı düşerler. Herkes kendi aleminde , doğrusunda ve görüşünde yaşayıp giderler. Bir zaman sonra herkesin hüznü sevinci kendini ilgilendirmeyen başlıyor ve o aynı yol yol olmaktan çıkıyor yürüdükleri yolun gidişatı çehresi değişiyor mu tak sepeti koluna herkes kendi yoluna mı gitti... (SIDIKA TOPAL)
Yolda Üç Kişi PDF indirme linki var mı?
Tuna Kiremitçi - Yolda Üç Kişi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yolda Üç Kişi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Tuna Kiremitçi Kimdir?
İlk şiirleri, Galatasaray Lisesi yıllarında Varlık dergisinde yayımlandı. Kendisine "Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü"nü kazandıran "Ayabakanlar" adlı kitabı 1994 yılında okuyucuyla buluştu. 1997’de Bosnalı şair İzzet Sarayliç’le "Erguvan Balkan Şiir Ödülü"nü paylaştı. Bunu 1998 tarihli ikinci şiir kitabı olan "Akademi" izledi.
Tuna Kiremitçi'nin 2002’de çıkan ilk romanı "Git Kendini Çok Sevdirmeden" büyük yankı uyandırdı ve o yılın önemli edebiyat olaylarından biri kabul edildi. 2003'te ikinci romanı "Bu İşte Bir Yalnızlık Var" ve şiirlerini derlediği "Bazı Şiirler Bazı Şarkılar" yayımlandı. 2005 yılında yayımlanan "Yolda Üç Kişi" adlı romanı da geniş bir okuyucu kitlesiyle buluşmuş ve beğeni kazanmıştır.
Daha sonra da 2007 tarihli "Dualar Kalıcıdır", 2009'da "Küçüğe Bir Dondurma", 2011'de "Selanik'te Sonbahar" ve 2012'de "Gönül Meselesi" romanları yayımlanmıştır.
Genellikle sıradan insanların trajedilerini, günümüz toplumundaki kadın-erkek ilişkilerinin açmazlarını ve yaşlanmanın melankolisini hüzünlü, yer yer de gülümseten bir anlatımla işlediği romanları, Profesör Gürsel Aytaç tarafından Türk edebiyatında "romantik ironi" örnekleri olarak değerlendirilmiştir (Hürriyet Gösteri; Temmuz-Ağustos 2005).
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde sinema eğitimi gören, kısa filmleri çeşitli festivallerde ödüller alan Tuna Kiremitçi, 2009 yılında ilk uzun metrajlı filmi "Adını Sen Koy"un çekimlerini tamamlamıştır.
Ayrıca, 1990'lı yıllarda Kumdan Kaleler topluluğuyla Etnik Rock çalışmaları yapmış, besteci ve solist olarak bir albüme ("Denize Doğru"; 1996) imza atmıştır.
2010 yılında polisin yabancı uyruklu kadınları pazarlayan bir fuhuş mafyasına yaptığı operasyonda ismine mafyanın müşterileri arasında rastlamış, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade vermeye çağrılmıştır.
Romanları 10 dile (Fransızca, Almanca, Bulgarca, Yunanca, Romence, Estonca, Portekizce, Boşnakça, Arapça, Çince) çevrilen Kiremitçi, bir oğul babasıdır. Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde yazmıştır.
11 Haziran 2010 tarihi itibarı ile Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yazmaya başlamışsa da 2012 yılında görevine son verilmiş, gazetenin kadrosundan çıkarılmıştır.
Tuna Kiremitçi Kitapları - Eserleri
- Git Kendini Çok Sevdirmeden
- Bu İşte Bir Yalnızlık Var
- A. Ş. K. Neyin Kısaltması
- Yolda Üç Kişi
- Gönül Meselesi
- Dualar Kalıcıdır
- Sonun Geldi Sevgilim
- Selanik'te Sonbahar
- Kendi Seven Ağlamaz
- Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları
- Küçüğe Bir Dondurma
- Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz
- Mezun Cinayetleri
- Bazı Şiirler Bazı Şarkılar
- Bir Uyumsuz Bulut
- En Sağlam Direniş Kalbi Temiz Tutmak
- Güneş'i Kıskandıran Kız
- Akademi
- Ayabakanlar
Tuna Kiremitçi Alıntıları - Sözleri
- "Değiştik, değişiyoruz. Sence bıraktığın yerde miyim?" (Git Kendini Çok Sevdirmeden)
- İnsan hangi yaşta olursa olsun kendini savunmasız ve köşeye sıkışmış hissettiği anlar vardır. Bu duyguyu yaşayan, her şeyi hiç olmadığı bir berraklıkta görür. (Mezun Cinayetleri)
- İntihar etmenin en iyi tarafı buydu; başarısız olduktan sonraki her şey insana tatlı geliyordu... (Sonun Geldi Sevgilim)
- Başkalarının hayatını o kadar merak ediyorsanız roman okuyunuz. (Sonun Geldi Sevgilim)
- "Muhafazakar takılan bazı insanların diğer taraftan cinselliği en saçma sapan şekilde yaşadığını görüyoruz. Karısını uluorta döven herifi kimse ayıplamazken sokakta sevgilisiyle öpüşen ayıplanıyor. İkiyüzlülük dediğim bu. Televizyonda gördüğümüz o delirmiş insanların sebebi de bu tatminsizlikler." (Bir Uyumsuz Bulut)
- Yalnızlık bozulmayan büyüsü ömrümüzün... Zinciri ruhumuzun, isyan halinde bile. (Dualar Kalıcıdır)
- Yalnızlık her yerde yalnızlıktır çocuğum. Tıpkı dualarımızın her yerde aynı olması gibi. (Dualar Kalıcıdır)
- Kimse kimsenin aslında kim olduğu ile ilgilenmiyor. Sadece hepimiz kendi oyunlarımızı oynuyoruz. (Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları)
- "Elleri fosfor saçan o kişi, altını çizdiği satırlar aracılığıyla sonraki okurlara bir şey mi iletmek istemektedir?" (Yolda Üç Kişi)
- Doğanın özenerek yarattığı bir uçurtma gibi süzülüyordu yürürken. (Gönül Meselesi)
- “Biz kadınlar sanıyoruz ki öpülen kurbağalar ebediyen prens kalır. Oysa öyle bir şey yok.......... (Gönül Meselesi)
- Aşk ciddi bir anlaşılmazlıktır. Yoksa bu kadar roman, piyes ve şarkı niye yazılsın? (Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz)
- "Hayal adamları... Aklı beş karış havada olanlar... Laftan sözden anlamayanlar... Hayat onlar sayesinde bir boka benziyor. Yoksa şu güvercinlerden ne farkımız var?" (Bu İşte Bir Yalnızlık Var)
- Asya fazla kaderci isyankâr ruhum için. Avrupa ise gaddar kalender meşrebime. (En Sağlam Direniş Kalbi Temiz Tutmak)
- "İnsan bazen içinden gelen seslere kulak vermeliydi." (Güneş'i Kıskandıran Kız)
- Yardım etmek iyidir. Ruhu iyileştirmenin en hızlı yolu. (Kendi Seven Ağlamaz)
- ''Birine gerçeklerden bahsetmeyeli o kadar zaman olmuştu ki, lafa nereden başlayacağımı bilemeyip susuyordum.'' (Bu İşte Bir Yalnızlık Var)
- “Şehrin öbür kıyısında oturtuyorsun. Aramızdaki yol ne kısa ne uzun: Tam bize göre bir yol; değişken. (Bazı Şiirler Bazı Şarkılar)
- Acılar çekiyoruz. Yolumuzu kaybediyor, buluyor, sonra yine kaybediyoruz.’ (Sonun Geldi Sevgilim)
- Züğürt tesellisi mi bilmiyorum ama, insan ruhuna biraz da hatırladığı o gereksiz şeyler derinlik katıyor galiba. (A. Ş. K. Neyin Kısaltması)