diorex

Yolgeçen Hanı - Pınar Selek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yolgeçen Hanı kimin eseri? Yolgeçen Hanı kitabının yazarı kimdir? Yolgeçen Hanı konusu ve anafikri nedir? Yolgeçen Hanı kitabı ne anlatıyor? Yolgeçen Hanı PDF indirme linki var mı? Yolgeçen Hanı kitabının yazarı Pınar Selek kimdir? İşte Yolgeçen Hanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.07.2022 23:00
Yolgeçen Hanı - Pınar Selek Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Pınar Selek

Yayın Evi: İletişim Yayınevi

İSBN: 9789750508875

Sayfa Sayısı: 399

Yolgeçen Hanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir kaçışın hikâyesi ve 12 Eylül'ün ardından gelen şarkılar... Kimliklerinin peşine düşmüş dört genç: Devrime olan inancını asla yitirmeyen ve bu uğurda sevdiklerini terk etmeyi göze alan Elif, hayatının anlamı müziği Fransa'da keşfeden Hasan, küçük bir mahallede masallarla kurduğu dünyasından ve annesiyle yaşadığı evden uzaklaşıp hayata tutunmaya çalışan Sema ve ailesine bakmak için ustası Artin'den zanaat öğrenen Salih...

Bambaşka düşleri, hayatları ve dertleri olan bu dört genci buluşturan ve kaderlerinin kesişeceği bir mahalle: Dostluğu, yoldaşlığı ve sırlarını paylaşacakları Güngör abla ve Kemal; dansı ve özgürlüğü düşleyen Gülistan; kızı Elif'in gidişinin acısını unutmaya çalışan Eczacı Cemal; bir genelevden gelip mahalleye sığınan Hande; geçmişin acılarını ve kayıplarını yaşayıp yine de İstanbul'unu terk edemeyen Madam Zabel...

Mihalis, Gülcan, Ohannes, Nahide, Rafi ve diğerleri... Hepimizin hayatından izler taşıyan, tanıdık olduğu kadar çarpıcı karakterler...

Yolgeçen Hanı, Pınar Selek'in darbe sonrası yılların acılarını, tüm renk ve sesleriyle hayatın ve insanların canlılığına sarmalayarak anlatmayı başardığı; gücünü, samimiyetinden ve doğallığından alan ilk romanı.

(Tanıtım Bülteninden)

Yolgeçen Hanı Alıntıları - Sözleri

  • ''Rafi...Sen hiç aşık olmadın mı?'' ''Olmasaydım,böyle ses çıkarabilir miydim?Aşıklar olmasaydı,dünya çekilmezdi Hasan.Bu müzik olmazdı.Kendimden taşmasaydım,fışkırmasaydım, bu kadar çok şeyi göremezdim.''
  • ''Bir yarım umuttur elimizde kalan.''
  • ''Hani Kavafis diyordu ya...'Başka bir ülke bulamazsın...Baska bir deniz bulamazsın...Bu kent arkandan gelecektir...Dönüp dolaşıp bu kente grleceksin sonunda.'
  • Bizim tarihimizde,gitmek de kalmak da ölümdü...Şimdi başka yollar bulunabilir.
  • Aşk pazarı bu.Canlar satılır .Satarsın bu canı. kimse alamaz.dönüp de bakmaz...
  • Hasan'ın dilinden düşmeyen sözü tekrarlıyordum:''Vurdu yine başıma yaşamak''
  • ''Ben sende imkansızlığı sevdim.Ama asla umutsuzluğu değil...?
  • ''Galiba,Yunanlı şairin dediği gibi,sevinç ve acıyı bana yine sevgili yurdun toprağı veriyor...Doğru değil ama gerçek.Benim bugünkü gerçeğim!''
  • Yönünü bilmeyen yelkenciye hiçbir rüzgar yardim etmez
  • Osman Balcı ne güzel söylüyordu:''Mevlana der ki,sevgili her acıya lezzet verir.''
  • Bülbül bazen bir bahçeden uçar.Ormanda şarkı söylemek için.

Yolgeçen Hanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabın dili temiz ve sade oldukça güzel,! çok beğendim. (Rahşan Gürsoy)

Yolgeçen Hanı PDF indirme linki var mı?

Pınar Selek - Yolgeçen Hanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yolgeçen Hanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Pınar Selek Kimdir?

Pınar Selek, (d. 8 Ekim 1971, İstanbul), Türk sosyolog, yazar ve düşünür. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümünde lisans ve yüksek lisans öğrenimi gördü. Azınlıklarla ilgili çalışmalarıyla tanınır.

Yaşamı

Selek, 1971'de İstanbul'da doğdu. Ortaöğretimi Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde tamamladıktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü birincilikle bitirdi. Ardından aynı üniversitede sosyoloji üzerine yüksek lisans yaptı. Ayrıca Fransa'da bulunan Sophiantipolis UDEL Üniversitesi'nde ekonomi-politik dersleri gördü. Günümüzde Strasbourg Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi alanında doktora çalışmasını bitirmiş ve öğretim görevlisi olmuştur.

Pınar Selek transseksüeller, sokak çocukları ve seks işçileri gibi ayrımcılığa uğrayan gruplar hakkında yaptığı araştırma ve çalışmalarıyla tanındı. 1998 yılında PKK üzerine yürüttüğü araştırması nedeniyle terör suçu şüphesi altına alındı. Söz konusu dönemde PKK için propaganda yapmak iddiasıyla tutuklandı ve filistin askısı, elektroşok ve kafatasına elektrik verilmek suretiyle ağır işkence gördü. Berlin’deki Überleben İşkence Kurbanları için Tedavi Merkezi, 2010 yılında, gördüğü işkencenin etkilerini doğrulayan bir rapor hazırladı. İki buçuk yıl sonra salıverilmesinin ardından 2002 ve 2006 yıllarında beraat etti. Mısır Çarşısı'ndaki patlamanın bombadan kaynaklandığı yönünde kesin bilirkişi raporu bulunmamaktadır. 

24 Kasım 2010 tarihinde davanın yeniden açılacağı açıklandı.Savcının ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet istemiyle açtığı davanın 9 Şubat 2011 tarihli ilk celsesi de beraat kararıyla sonuçlandı; ancak Yargıtay kararı bozup 24 Ocak 2013'te ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırdı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili olarak yargılanmaktadır. 24 Ocak 2013 tarihinde 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyolog Pınar Selek'in ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Selek 25 Ocak 2013 tarihinde Strazburg'da yaptığı basın toplantısıyla mücadelesine devam edeceğini açıkladı.

Pınar Selek avukat Alp Selek'in kızıdır.

Pınar Selek Kitapları - Eserleri

  • Sürüne Sürüne Erkek Olmak
  • Yolgeçen Hanı
  • Maskeler Süvariler Gacılar
  • Cümbüşçü Karıncalar
  • Şiddet, Siyaset ve Medenilik
  • Su Damlası
  • Evden Uzakta
  • Barışamadık

Pınar Selek Alıntıları - Sözleri

  • Otoriter rejimlerde şiddet genellikle otorite suistimali ve keyfilik olarak ortaya çıkar. Otoriter rejimler, otorite suistimalinin çeşitli tezahürleriyle varlıklarını sürdürürler. Hatta daha genel bir değerlendirmeyle, otorite suistimalinin otoriter rejimlerdeki en yaygın şiddet biçimi olduğu söylenebilir. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • . Türkiye coğrafyasının çeşitli yerlerinden gelmiş insanlar var. . (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Ancak bu on beş yıllık süreç ötekileştirilen travesti-transeksüellerin gerçekliklerinde özgürlük alanlarını genişletici ciddi bir değişim yaratmadı. On beş yıl önce Ülker Sokak’ta gördüğümüz kâbusu beş yıl önce Eryaman’da, iki yıl önce Şişli’de gördük, bugün Tarlabaşı’nda görüyoruz. Olayların bu derece benzer olması ironik neredeyse. Ancak bu benzerlik ironiden değil toplumsal yaşamın ataerkil-militarist-kapitalist-heteroseksist yapısında on beş yıl içinde hiçbir kırılma olmamasından, aksine bu yapının yarattığı şiddeti her gün başka bir kesime sıçratmaya devam ederek şiddetin meşruluğunu arttırmaya çalışmasından kaynaklanıyor. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • Bizim tarihimizde,gitmek de kalmak da ölümdü...Şimdi başka yollar bulunabilir. (Yolgeçen Hanı)
  • Tüm dünyaya böyle bir suçun olduğunu söyleyeceksiniz. Böyle bir şeyi asla düşünmemiş kadınların dikkatini bu konuya çekeceksiniz. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • "Hınç, zihnin kendi kendini zehirlemesi olarak yaşanıyor." (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Bazen gitmek güzel ama bazen dönmek gerek. Bitmediyse devam etmek... (Cümbüşçü Karıncalar)
  • "Herkes ezile ezile ezmeyi öğreniyor." (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Gökkuşağı olacak bir gün yaşam tüm erkeklerin altından geçtiği. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • Aşk pazarı bu.Canlar satılır .Satarsın bu canı. kimse alamaz.dönüp de bakmaz... (Yolgeçen Hanı)
  • "Adamın biri geneleve gitmiş. 'Genç ve güzel bir kadını' yukarı çıkarmış. Aradan beş dakika geçmemiş ki kadın çığlık çığlığa aşağı inmiş. Kendine güvenen başka bir kadın çıkmış yukarı ... Iki dakika sonra 'Bu adam bana ağır... diye bağırarak geri gelmiş. Ardından deneyimli başka bir 'orospu' şansını denemiş, o da dayanamayıp geri dönmüş. Sonunda genelevin görmüş geçirmiş maması işi üstlenmiş, ama o da çığlıklarla teslim olmuş. Adam, 'beni tatmin edecek hiçbir kadın yok,diye söylenirken, genelevin ayak işlerine de bakan 'ibnesi' onunla yukarı çıkmış. Aradan beş dakika geçmiş, on dakika geçmiş ... Ses yok. Sonunda ikisi de mutlu mesut inmişler aşağıya. Kadınlar 'ibneye' 'Nasıl oldu? Nasıl dayandın?' diye sormuşlar. 'Ibne' gururla gülümsemiş: 'Eee, biz erkek adamız... (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Resmi tarih beyazdır, erkektir, savaşçıdır, mülk sahibidir, hetero- seksüeldir. Beyaz olmayan ırkların, kadınların, ezilenlerin, mülksüzlerin, heteroseksüel olmayanların tarihi, resmi tarihin içinde kaybolur gider. Ancak, ne yaparsanız yapın gerçeği değiştiremezsiniz. Yaşanan hiçbir deneyim, cisimleşmiş hiçbir varlık, boşlukta kaybolmaz, başka bir şeye dönüşerek var eder kendini. Olmamış gibi devam edemezsiniz. Yaksanız da ötekinin külleri gelip bulur sizi. Türkülerle, ağıtlarla, sözle, yazıyla... Dilsizleştirilmeye çalışsanız da yok edemezsiniz dillerini. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • Binlerce yıllık insanlık macerası, aynı zamanda da hararetli bir özgürlük yolculuğudur. Ölüm-yaşam kıskacındaki insan kısacık hayatında belirsizlikler ve güç ilişkileri ile boğuşur; kendi akışını, varlığını, arayışını sürdürmek, gürleştirmek ya da kendi durgunluğunu, sabitliğini korumak istenciyle, doğayla bir mücadele yürütürken, genellikle toplumsal varoluş içinde sönümlenir. Çağımızın toplumsal ilişkileri içinde,, belli değerler doğrultusunda yetişen ''birey'', üretim-tüketim-eğitim-eğlence ve özel hayat gibi kategorize ettiği yaşam alanlarında, toplumsal kurumların belirlediği sınırlara göre yaşamaktadır. (...) Bu sınırlar, zorunluluklar, değerler ve görevler içinde, insan, kendi kendini, oluşturduğu uygarlıkla tutsak etmiştir. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • "Uyumak, alışmak anlamına da geliyor. Hamur böylece mayalanıyor." (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Bürokrasi, iş bölümü ve işleyiş üçgeninde mecburiyete boyun eğen birey, kendi eyleminden sorumlu olmadan, yerine getirdiği görevin sonuçlarına ''kayıtsız'' kalarak büyük sistemin işlemesini sağlar. Bu, kapatılan ve dışlanan insandır. İnsanlar, tahakküm benzetmelerinin, belli görev, üslup ve anlayış duvarlarının arasına kıstırılır; bir süre sonra o duvarların şeklini alır; çeşitli aidiyetlerle ''homojen biz'' yaratılır, ''ötekiler'' ise, dışlanır. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • İnsan hep aynı şarkıda kalıyorsa, bir sebebi vardır. Ölülerle helalleşmeden geçilemiyor galiba yeni şarkılara. (Cümbüşçü Karıncalar)
  • Anlamadığımız şeyler vardı, bilginin söz geçiremediği. Bu kısacık hayatta, çoğalmak ve büyümek yerine yüzünü varolana dönmeyi, özgür bir kuşla arkadaş olmayı öğrenebilirdi insan. Hüküm kurmadan sevmeyi. Hafiflemeyi. (Cümbüşçü Karıncalar)
  • Kamusal otorite arkasına sosyal iktidarı alır, siyasi egemenlik erkeksileşir. Ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal bir süreç olarak örgütlenen militarizmin, kadınlık ve erkekliğin inşasıyla olan ilişkisini görmezsek, toplumsal yaşama, ataerkil ve askeri değerlerin neden giderek daha fazla hakim olduğunu kavramakta zorlanırız. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • Bu yüzden kimse dokunmuyordu soluk kaldırımın üstüne konan bu tuhaf ama güzel çiçeğe. (Cümbüşçü Karıncalar)
  • Devleti bölen, ülkeyi bölen, toplumu bölen, dini bölen bir iç düşman her zaman bir yerlerde vardır. Eyleme geçmemişe, geçmeye hazırlanıyordur. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)

Yorum Yaz