Yurdunu Kaybeden Adam - Cengiz Dağcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yurdunu Kaybeden Adam kimin eseri? Yurdunu Kaybeden Adam kitabının yazarı kimdir? Yurdunu Kaybeden Adam konusu ve anafikri nedir? Yurdunu Kaybeden Adam kitabı ne anlatıyor? Yurdunu Kaybeden Adam PDF indirme linki var mı? Yurdunu Kaybeden Adam kitabının yazarı Cengiz Dağcı kimdir? İşte Yurdunu Kaybeden Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Cengiz Dağcı
Yayın Evi: Ötüken Neşriyat
İSBN: 9789754370614
Sayfa Sayısı: 256
Yurdunu Kaybeden Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Bitti. Esirlik yılları bitti artık. Ömrümde ilk defa hür hissediyorum kendimi. Hür insanların yaşadığı topraklardayım. Ölüm korkusu, işkence korkusu bıraktı yakamı.
Yıllarca peşinde koştuğum hürriyete kavuştum, ama içim neden kapalı? Kendimi bildiğim anda kaybettiğim yaşama sevincine neden kavuşamadım yeniden?
Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum.
Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz."
(Tanıtım Yazısından)
Yurdunu Kaybeden Adam Alıntıları - Sözleri
- Fakat duygularım beni kaç defa aldatmıştı. Gene de aldatacak mı acaba?
- Fakat duygularım beni kaç defa aldatmıştı. Gene de aldatacak mı acaba?
- "Bir ara başımı kaldırıp etrafındakilere baktım. Hüngür hüngür ağlayan bu yiğitlerin hepsi askerdi; hem de dünyanın en korkusuz en sağlam askerleri!.. Göğüslerinde yaralar, ayaklarının altında kan, ateş; dere tepe demez haftalarca, yalınayak, gömleksiz yürür; günlerce ekmeksiz, susuz kalır; şikayet bile etmeden; tüfekleriyle düşman tanklarına, toplarına karşı koyarlardı. Ama şimdi ağlıyorlardı. Türkistan'larından uzakta, bu yabancı topraklarda bıraktıkları kardeşleri için, bir asker gibi değil, yetim ve öksüz çocuklar gibi, en acı gözyaşlarını döküyorlardı."
- Ben hayattan kaçıyorum...
- Bütün yazdıklarımı ve yazacaklarımı da kendim gibi kırık dökük görüyorum.
- Fakat yarının derdi hatıralardan daha acıydı.
- “Son fırtına ağacı devirdi. Bizler , uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.”
- "Yalnız Allah'tan dilerim ki, mahkemeye sürüklenip götürülünceye kadar; bir duvar dibinde, düşman kurşunları göğsümü delik değiş edinceye kadar, milletime sevgim, imanım; düşmanlarıma karşı kin ve intikam duygularım sönmesin!"
- “Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da hatıralardır.”
- "Ama içimde, beni yalnız yaşatan değil, sevinç ve huzur içinde yaşatan bir his vardı. Hayatımda gelmiş bütün baharlarımın kokuları benimleydi sanki."
- "Çoluk çocuğa, kadına, isterse gavur olsun, el kaldıran, kurşun sıkan, milletine, Türkistan'ına ve istikbâline tükürüyor demektir."
- "Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum..."
- Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da "Hâtıralardır" (VE)
- Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum.
- Fakat yarının derdi hatıralardan daha acıydı.
Yurdunu Kaybeden Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitaptaki yazım ve noktalama yanlışları fazlasıyla sinirlerimi bozdu ama konusu güzeldi. Sadık Turan'la birlikte biz de memleket hasreti çekip yurdumuzu aradık. Güzel bir kitaptı, okumanızı tavsiye ederim. "Korkunç Yıllar" adlı kitabı okuduktan sonra bu kitabı okuyun derim çünkü bu kitap devamı niteliğindeydi. (Muallime Güler)
Kitap 2. Dünya savaşı sırasında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları anlatan bir eser. Kitabın yazarı Cengiz Dağcı' da Kırım Tatar Türkü bir yazar ve 2. Dünya savaşı sırasında Almanlara esir düşüyor. Alman üniformasıyla Türkistan için Ruslara karşı savaşıyor. Bu yüzden kitapta Cengiz Dağcı için esir düştüğü hatıraları anlattığı günce niteliğinde diyebiliriz. Yurdunu kaybeden adam romanında sadece yurdunu değil kendi benliğini kaybeden büyük Türkistan idealine ulaşmak için mücadele eden Sadık Turan'a tanık oluyoruz. Yüreği hep Kırım'da Türkistan'da olan bir subay Sadık Turan. Okuyucuyu derinden etkileyen sade bir dille yazılmış anlaşılır akıcı bir roman. Bunun dışında Doğu Türkistan, Karabağ, Kırım ve nice yarası kanayan kardeşlerimizin feraha çıkması dileğiyle. (Hacer sevim)
Üzerlerinde Alman üniforması, Türkmenistan için savaşıyorlar. Ben Sadık Turan'ın ne yapmak istediğin bir türlü anlayamadım. Bence kafası karışık ve ne yapacağını bilemeyen biri. Neden asker olduğunu, ne için savaştığını, silahını ne için ateşlediğini gerçekten biliyor mu? Alman üniforması içinde gerçekten neden bulunuyor? Bağımsız Türkistan için mi? Yoksa ne yapacağını bilemediği için mi? Ayrıca Almanların da yaptıkları şeyleri görüyor ve duyuyor buna rağmen neden hâlâ onların safında? Aklımda onlarca soruyla kitabı okudum. İlk olarak Ruslar için savaştılar şimdi Almanlar için savaşıyorlar. Nedense aralarında hiçbir fark göremiyorum. Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur! Sadık Turan bunu hâlâ anlamamış gibi... Sadık Turan'ın korkaklığını açıkça gördüğüm sayfalar 175. Sayfa ve kitabın geri kalan bütün sayfaları. Dediği gibi gerçek bir TÜRK silahını çıkarıp Alman askerini vururdu ama Sadık, Muhan'ı vurmayı seçti. Kendi askerini savunmadı bile. Sahi ne zaman uyanacaksın Sadık Turan?! Askerleri öldü Sadık sessiz kaldı... Peki Marya? Sevdiğin kadın, Sadık? Ona yapılanlara nasıl sessiz kala bildin Sadık?! Seni afedemiyorum bazen Sadık Turan! Bu kadar aciz ve korkak oluşunu... Marya gibi güçlü bir kadının senin gibi bir adamı sevmesini de hazmedemiyorum. İlk kitapta Sadık Turan için olan umutlarım balon olup gökyüzüne karıştılar. (Tuğçe KURT)
Yurdunu Kaybeden Adam PDF indirme linki var mı?
Cengiz Dağcı - Yurdunu Kaybeden Adam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yurdunu Kaybeden Adam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cengiz Dağcı Kimdir?
9 Mart 1919 tarihinde Kırım'ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit'te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946'da Londra'ya yerleşir. İngiltere'deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır.
"Türkçe bana anamın konuştuğu dil" diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar'dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği'nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur.
Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır. Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında "Ben yalnızca Kırım'ın yazarı değilim ama Kırım'ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim" der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikayeler de yazar.
En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya'da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği'nin ve İlesam'ın yılın yazarı, Türk Ocakları'nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı" sempozyumuyla yazarlık macerası ele alındı.
Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields'teki evinde vefat etti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile Türkiye'den katılan kalabalık bir topluluk tarafından, 2 Ekim 2011 Pazar günü 69 yıldır görmediği Yalta'ya bağlı Kızıltaş köyünde toprağa verildi. Yazar böylece ebedi uykusunu doğduğu topraklarda uyumak imkânına kavuştu.
Cengiz Dağcı Kitapları - Eserleri
- Onlar da İnsandı
- Korkunç Yıllar
- Yurdunu Kaybeden Adam
- O Topraklar Bizimdi
- Badem Dalına Asılı Bebekler
- Dönüş
- Ölüm ve Korku Günleri
- Genç Temuçin
- Regina
- Üşüyen Sokak
- İhtiyar Savaşçı
- Yoldaşlar
- Anneme Mektuplar
- Benim Gibi Biri
- Biz Beraber Geçtik Bu Yolu
- Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan
- Yansılar 2
- Bay Markus Burtonun Köpeği
- Yansılar 1
- Ben ve İçimdeki Ben
- Yansılar 3
- Hatıralarda Cengiz Dağcı
- Yansılar 4
- Oy Markus Oy
- Bay John Marple'in Son Yolculuğu
- Haluk'un Defterinden ve Londra Mektupları
Cengiz Dağcı Alıntıları - Sözleri
- Teyze, ben Ramila’yı tanımadan önce de; gördüğüm, düşündüğüm, yaşamış olduğum her şey Ramila’yla ilgiliydi sanırım. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
- 'Hoştu akşamlar; akşamlarda insanları kendine çeken, dertleri, yorgunlukları, kasvetleri unutturan bir kuvvet, tatlı bir boşluk vardı; akşamlar gecenin gözleri gibiydi; her yeri görüyor, her yere uzanıyor, her yere dalıyorlardı.' (Onlar da İnsandı)
- Gidip ırmağın kıyısındaki taşa oturdum, cebimden üzerinde şiirlerim yazılı iki tabaka kağıdı çıkarıp iki kayık yaptım. (Anneme Mektuplar)
- -Ama siz ağacı budamıyorsunuz, Selim! Topraktan çıkarıyorsunuz, kökünden kesiyorsunuz. Sen bunu görmüyor anlamıyor musun? Binlerce yıllardan beri bu Toprak da büyümüş, bu toprağa kök salmış ağacı topraktan çıkarıyor, kesiyor, paramparça ediyorsunuz! (O Topraklar Bizimdi)
- Ramila… Biz beraber geçtik bu yolu. Yolun ucunda kurduğumuz sığınağımızın içerisinde biz beraber bekleyeceğiz sonu. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
- Gözlerinden belliydi, büyük bir kalbi vardı onun. (O Topraklar Bizimdi)
- Tanrım! Benim halkım nerelerde bırakmadı evlatlarını! .... Yel eskende sallanır ağaç dalları Bizim için haram oldu Kırım yolları (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
- Ben, benden başka bir ben daha taşıyorum kendi içimde. (Yansılar 2)
- Yurt dediğin en derin aşklardan güçlü... (Regina)
- Her kazancın bir zararı vardır. (Onlar da İnsandı)
- Tanrı gelir insana yardıma daima. (Onlar da İnsandı)
- Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da "Hâtıralardır" (VE) (Yurdunu Kaybeden Adam)
- “Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da hatıralardır.” (Yurdunu Kaybeden Adam)
- Elli yıldır gönlümü sevindiren, yüreğimi acıtan; bazı gecelerde, elimde kalem, masamın başında otururken beni ağlatan Kırım. Bir yara oldu Kırım benim için. Durmadan kanayan bir yara oldu. (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
- Nereye gitse hayat ona sırtını çeviriyordu. Nereye gitse hayat onun için anlamsızlaşıyordu. (O Topraklar Bizimdi)
- Ölüyü tentenin altına yatırmış, sırtına temiz giysiler giydirmiş; saçlarını da bir güzel taramışlar. Oysa kendileri canlıyken renksiz, pis, âdeta ölü bir hayat yaşadıklarından haberleri yok. (Üşüyen Sokak)
- Tanrım! N'olursun, dünyaya çocuk vermek isteyen ana babayı sen kendi mihrabının önüne çağır; hayatın ne olduğunu onlara anlat. Herşeyden önce onlara hayatın ne olduğunu duyur, Tanrım! (Ölüm ve Korku Günleri)
- Ok yayda iken tehlikelidir, Kargun! Oksuz yayla nitersin? Hiç. (Genç Temuçin)
- ... ölüyorduk en mutlu ölümlerle. (Anneme Mektuplar)
- Bugünü nasılsa atlatırım. Ama yarın… (Üşüyen Sokak)