Yüreğe Söz Geçmiyor - Julia Quinn Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yüreğe Söz Geçmiyor kimin eseri? Yüreğe Söz Geçmiyor kitabının yazarı kimdir? Yüreğe Söz Geçmiyor konusu ve anafikri nedir? Yüreğe Söz Geçmiyor kitabı ne anlatıyor? Yüreğe Söz Geçmiyor PDF indirme linki var mı? Yüreğe Söz Geçmiyor kitabının yazarı Julia Quinn kimdir? İşte Yüreğe Söz Geçmiyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Julia Quinn
Çevirmen: Eda Özelmas
Editör: Aslı Güçlü
Orijinal Adı: The Duke and I (Bridgertons #1)
Yayın Evi: Epsilon Yayınları
İSBN: 9789944820813
Sayfa Sayısı: 367
Yüreğe Söz Geçmiyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kadere inanır mısınız? Peki ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse...
Tutkuyu ilişkilerinizde hissederken aşktan korkup her şeyden vazgeçmek zorunda kalırsınız... Bazen imkansızlıklar geçicidir, bazen ise imkansızlıklar hayallerle kesişir...
Julia Quinn, New York Timesin Çok Satanlar listesine giren romanıyla okuyucularıyla buluşuyor. Quinnin etkileyici üslubu karşısında duygulanacak, gerçek aşkın varlığına inanmaya başlayacaksınız. Bir yandan da gülümsemenizi sağlayacak bu içli aşk romanının her sayfasında kendinizden bir parça bulacaksınız...
Yüreğe Söz Geçmiyor Alıntıları - Sözleri
- + Her şey düzelecek. - Emin misin ? + Hayır. Ama buna inanmak zorundayım.
- Seni tanımadan önce, ben yarı ölü bir insandım.
- Gereksiz yere konuşmuyordu, bu yüzden insanlar onu kibirli biri olarak görüyorlardı.
- Hiç kimse mükemmel değildir.
- Sesi, kalbine bir bıçak gibi saplanmıştı.
- Herkes gitti. O da gitti. Ben de gittim. Sen kal.
- Hissettiklerini tanımlayamıyordu.
- Sesinde umutsuzluk kırıntıları vardı.
- ''Sanırım bu da anne olmanın bedeli. Seni kızdırdığı zaman bile onu sevmeye devam ediyorsun.''
- Her geçen saniye, benliğinden daha da uzaklaşıyordu.
- Ona geçmişi hatırlatan her şeyden kaçıyordu.
- Sanki bir renk deryası onu içine almış, kozalamış gibiydi.
- Siz efendim, aşağılık birisiniz.
- Seni de karamsarlığınla baş başa bırakacağım.
- Erkekler birer koyun gibidir. Öndeki nereye giderse, arkasındaki de onu takip eder
Yüreğe Söz Geçmiyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar
5/80 Selam canlar Çok çok çok severek okuduğum bir eser ile geldim. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Önce dizisini izlemeye karar verdim ama sonra baktım ki @duyguseliiikitapligi i ve @kitap.telvesi okuyacaklar. E ben de dedim canlarla okuyayım. Hemen temin edip yetiştim cancagizlarima. Eee biraz da kitabımızdan bahsedeyim. Alfabetik sıraya göre isimleri konulan 6 kardeş. Daphne ise ailenin 4. Çocuğu. Evlenme çağına gelmiş ve balolarda abilerinin korumasında olan bir genç kız. Tabi dük birden çıkıp geliyor ve bütün kızlar peşinde geziyor. Dük olan Simon ile Daphne anlaşma yapıyor ama aşka engel olamıyorlar. Sonrasında neleri oluyor? Okuyun derim başka da birşey demem Tabi birinci kitapta bu kadar olay olunca sonraki 7 kitapta ne olacak merak ediyorum. yazarımız kimmiş biraz araştırdım. Sizlerle de paylaşmak istedim. Julia Quinn, 1970 doğumlu Amerikalı Best Seller aşk romanı yazarıdır. Asıl adı Julie Cotler Pottinger olan yazar, kitaplarının başarılı yazar Amanda Quick ile aynı raflarda olmasını istediği için Julia Quinn takma adını kullanmıştır. Romanları 13 farklı dile çevrilen yazar New York Times çok satanlar listesine dokuz kez girdi. Kesinlikle tavsiye ediyorum #bridgerton #okudumbitti #bookblogger #booklover #instagram #bookstagram #sedosokudu #2022 #sedosokudu #papatyavecitlembik #epsilon #juliaquinn (Seda Öztemel)
27.01.2021 Yorumum: Historical türüne asıl girişimi yaptığım kişi Julia Quinn olduğu için 10 sene öncesi kendisi benim favori yazarımdı. Fakat şu an itibarıyla Sarah Maclean ve Judith McNaught'tan sonra en sevmediğim 3. historical yazarı unvanını elde etmiş oldu. Bridgerton serisini 2006'da bitiren yazar, 2007-2010 yılları arası Bevelstoke ve Two Dukes of Wyndham serilerini yazmış. Fakat 2011'e geldiğimizde işler ilginç bir hal almaya başlıyor. Öncelikle Bridgerton'u ana seri olarak ele alırsak, ilk kitap hariç Bridgerton üyelerinden birini görmesek de yan seri diyebileceğimiz 4 kitaplık Smythe Smith Quarte'yi 2011-2015 arasında yazıyor. Seriyi bitirdikten sonra Rokesbys serisi karşımıza çıkıyor. Rokesbys serisi de Bridgerton serisinin yan ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Bu seri de 4 kitap sürüyor ama 4 Rokesby üyesinden 3 kişi Bridgerton ailesi ile hayatlarını birleştiriyor. Yani aslında Rokesby, Bridgerton'u yeniden popüler etme çabasıyla ele alınmış bir aile. Ve yazar bunu başarıyor da. Kitaptan uyarlama eserleri çekmeyi seven Netflix, bu aileyi yani ilk kez 8 kardeşli olarak karşımıza çıkan ailenin dizisini çekiyor. Şu an itibarıyla 2. sezon onayını alması dışında bir bilgi yok. Kısa bilgiden sonra asıl konuya geçiyorum. Quinn, ilk eserinden beri esprili bir dil kullanır, geneli eğlenceli karakterler yaratır ve bu durum sonucunda ortaya biraz chick-lit biraz da historicalin genel yapısını dışlayan hikayeler ortaya çıkarır. Yazdıkları içinde ticari ve şöhret açısından bakınca tartışmasız Bridgerton serisi hem yazara sempati kazandırdı hem de türde yerini sağlamlaştırdı. Bahsettiğim farklı dil de işin artısıdır. Fakat Bridgerton sonrası yazarın hayal gücünde tıkanmalar yaşanmaya başlandı. Bridgerton sonrası gelen Bevelstoke serisinin aslında 3 kitapla sınırlı kalmadığını biliyor muydunuz? Normalde seride önemli yer kaplayan 3 karakter mevcut fakat sanırım yazar seride kendince aradığını bulamadığı için Bevelstoke'u gözden çıkardı. Söz vermesine rağmen neredeyse 11 senedir serinin devamı gelmedi çünkü. Two Dukes of Wnydham ise başlı başına yazmak için yazılmış. Seride Jack karakteri hariç elle tutulur karakter yok, hikaye deseniz baştan savma. Tabi yazarın etiketi de durumdan olumsuz etkilenmeye başlıyor. O da çareyi eskiye yani onu şöhrete kavuşturan serisine dönerek sorunu en basit yönden çözmeye çalışıyor. Yazdığı 2 Bridgerton yan serisiyle eski popülerliğine bir yere kadar kavuşsa da okuyucuya yine yeterli gelmiyordu. Esprili dilini sürdürmeye devam etse de hikayelerini yazarken kendini Bridgerton kadar başarılı ve sevimli bir hikaye yazmaya zorladığını fazlasıyla belli ediyordu. Bu yüzden okuyucu aradığını genelde bulamıyordu. Son olarak yazar 2018'de biriciği olan Bridgerton'un dizisi geleceğini söylüyor ve yaklaşık 1 ay önce dizi görücüye çıkıyor. Dizi iyi/kötü tartışması yapmayacağım, o konuyu blogumda uzun uzun yazdım. İncelemek isterseniz bu linklere bakabilirsiniz: 1) https://belleninkutuphanesi.blogspot.com/2020/12/bridgerton-on-inceleme.html 2) https://belleninkutuphanesi.blogspot.com/2021/01/bridgerton-yapmclarn-verdigi-isme.html 3) https://belleninkutuphanesi.blogspot.com/2021/01/bridgerton-yapmclarn-verdigi-isme_6.html Benim parmak basmak istediğim konu dizinin popülerliği. 3 madde halinde inceleyecek olursam: 1) Netflix, dizinin çıkmasına 1 ay kala sadece fragmanları üzerinden reklam yapıyor. Seriyi okuyanlar dahil malum sebeplerden ötürü diziyi büyük eleştiri yağmuruna tutuyorlar. Dizinin çıkmasına 3 gün kala ise ilginç bir olay yaşanıyor. Yazar, Instagram'ında dizinin 8 eleştirmen tarafından Rotten Tomatoes üzerinden %100 başarı sağladığını söylüyor. Şu anda durum 88 eleştirmen tarafından %90 başarılı, 1050 seyircinin oyunda ise %88 başarılı. 2) Dizinin çıkışı itibarıyla yaklaşık 2 hafta boyunca genel puanı 4-5 arasında gidip geliyor. Bölüm başına puanlarda sadece ilk bölüm mevcut. Diğerlerine sonradan girişler yapılsa da o puanlar da iç açıcı değil. Önceden eleştirilen kısımlar yine aynı devam ediyor. Sonra her ne oluyorsa bir sabah görüyoruz ki bölüm başına puanlar çoğunlukla 8 civarına gelmiş. Dizinin genel puanı neredeyse 8'e yaklaşmış. Birden izleyen sayısı artmış, izleyenlerin çoğunluğu diziyi güzellemeye başlıyorlar, olumsuz eleştirilere yapılan baskılar artıyor. 3) Netflix'in demirbaşlarından olan Strange Things, sonradan bünyesine aldığı La Casa De Papel, Lucifer gibi dizilerin yeni sezon onayını almaları çok uzun sürerken, bu dizimsi 1 ayını doldurmadan 2. sezon onayını alıyor. Çünkü seyirci bayıldı diziye (!). Daha çok sevilen büyük hayran kitlesi olan yapımlarının değil bu dizinin hemencecik onay alması beni şok etti açıkçası. Peki bu 3 sonucu nereye bağlıyorum ben? Diziye yapılanları gördükten sonra anladım ki Quinn göründüğü gibi tatlı biri değil ya da o özelliğini bahsettiğim şöhret düşüşünden dolayı köreltti. Quinn aslında oldukça hırslı, yeteneği sadece Bridgerton serisi ile sınırlı, bunu anladığı an gerçekte vasatın biraz üstü olan bir seriyi sanki hiç kimse benzer konularda yazmamış gibi davranan ve utanmasa "historical türünün ilk yazarı benim" diyecek kadar egoist biriymiş. Çok büyük hayranlar hariç kimsenin umursamadığı kitaplarının ve dizisinin adının duyulması için (şu zamana kadar çektiklerimiz yetmedi çünkü) resmen saman altından sular yürütmüş. Bu çabacıklar olmasa, Netflix'in aslında hiç umursamadığı şeyin bir anda patlaması hele de hemencecik 2. sezonu alması mümkün değil! Gerçi yeterli paran varsa ve araya birtakım insanlar giriyorsa, eleştirmenleri de sahte yorumcuları da kolayca satın alındığı bir dönemdeyiz. Ama bu kadar belirgin olanını ilk kez gördüm, gördük. :D Bridgerton serisi sonrası gelen 2 serisinde çok anlamadığım, yaratıcılığının Smythe Smith serisinde tükenmeye başladığını fark ettiğim, Rokesby ile çöktüğünü gördüğüm ve Bridgerton dizisi ile de sahte bir başarı elde ettiğine şahit olduğum yazarın sonraki serisi beni gerçekten korkutuyor dostlar. Umarım ya Bevelstoke serisinin devamını getirir ya yeni seri olarak bizdeki adıyla "Bana Sevdiğini Söyle" kitabındaki Hotchkiss kardeşlerin hikayelerine başlar ,onları da yazmak isterim demişti çünkü, ya da Bridgertonları karıştırmayacağı yeni bir seriye başlar. Yeni serisi yine Bridgertonlar ,hele de onların çocukları, üzerinden giderse hepimize geçmişler olsun! İnanın bu kadar uzun bir yazı yazmayı planlamıyordum ama yazmaya başladığım an durduramadım kendimi. Sadece kitabı 10 sene öncesi ile şimdiki duygularımı karşılaştıracaktım. Söz veriyorum, bu kısım gerçekten kısa olacak :) Kitabı 10 sene önce okumuş ve nefret etmiştim. Dizinin çıkışından önce kolay karşılaştırma yapayım diye bir2. kez okudum ve nefretime devam ettim. Simon/Daphne'nin karı/koca olarak gerçekten iticiler. Bunlar yakın arkadaş olarak çok daha iyiler kesinlikle. Simon ve Daphne huy olarak diziden farklı demişler ama bence kitapta ne idilerse dizide de aynısıydı. Dizinin bölüm özetlerinden okuduğum kadarıyla sadece Simon'un kekemeliğini kaldırmışlar ve Daphne de az daha salak olmuş. Ama kitaptaki manipülasyoncu ve sinsi karakterinden hiçbir şey kaybetmemiş. Bir de Anthony için farklı denmiş ama o da dizide kız kardeşinin koca seçimine karışması haricinde kitaptaki Anthony idi. Sadece o aşık tavırları asıl kişiye yani Kate'e değil, metresine gösterdiği için insanlar karakterde kimlik karmaşası yaşandığını düşünmüş. Farklı yapıya sahip dediğim kişiler Lady Danbury ve ucundan Benedict oldu. Lady D, kitaptakine göre daha ılımlı ve Benedict'in "insanları umursamıyorum, benim dünyadaki yerim neresi" tavırları aslında Colin'e aittir. Pardon, Lady Whistledown'un dizide verdiği büyük zarar da karaktere ters düşüyordu. Bu şahıs normalde iğneleyici olsa da kimsenin hayatını mahvetmeyen eleştiriler yapan biridir kitapta. Yaklaşık 10 sene öncesinin yorumu: JQ benim tarihi romanslarda en sevdiğim yazarlardan biridir. Ancak bu romanı bana göre en kötüsü. Simon ve Daphne karakterlerinin birbirlerine yakışmadıklarını düşünüyorum. Simon'a hafiften alaycı ve ayakları yere sağlam basan bir kadın karakter daha hoş dururdu bence. Romanı okurken de baya sıkıldım açıkçası. (Maggie)
Yeri bende her zaman ayrı olacak çiçek gibi bir kitap. Lise yıllarımda hayatımın en kötü anlarından birinde karşıma çıkan ilk sayfasıyla içine çeken ve son sayfasına kadar heyecanla kendini okutan bir tarihi aşk romanıdır kendisi. Hem tarihi aşk romanına bağımlı olmami sağladı hemde kitap okuma alışkanlığı kazanmama sebep oldu. En önemlisi aşkın varlığına inandırdı beni. Serinin her kitabı okumuş olsam da o zamanın verdiği toylukla ne sırasına uygun okudum ne de sindirirek. Bugün tekrar seriye başladım ve o büyülü dünyaya yine çekildim. Aşk romanı sevenlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Yazarın her kitabı ayrı güzel. Kesinlikle bir şans verilmeli. (Zehra Şenöz)
Yüreğe Söz Geçmiyor PDF indirme linki var mı?
Julia Quinn - Yüreğe Söz Geçmiyor kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yüreğe Söz Geçmiyor PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Julia Quinn Kimdir?
Julia Quinn 1970 doğumlu ABD'li Best Seller aşk romanı yazarıdır. Asıl adı Julie Cotler Pottinger olan yazar, kitaplarının başarılı yazar Amanda Quick ile aynı raflarda olmasını istediği için Julia Quinn takma adını kullanmıştır. Romanları 13 farklı dile çevrilen yazar New York Times çok satanlar listesine dokuz kez girdi.
Harvard ve Radcliffe Üniversitelerinde tarih ve sanat eğitimi almıştır.Önceleri hukuk sonra tıp eğitimi almaya karar veren Quinn, Ben & Jerry isimli romanı okuduktan sonra bir roman yazmaya karar verir.
Yale Üniversitesinde Eczacılık ya da Columbia Üniversitesinde Fizyoterapi okumak arasında kalmışken, yazdığı ilk iki roman olan Splendid ve Dancing at Midnightın yayın evi tarafından basılacağı haberini alır. Eczacılık ya da tıp eğitimi almayı kenara koyup kitap yazmaya devam eder.
Julia Quinn Kitapları - Eserleri
- Yüreğe Söz Geçmiyor
- En Çok Beni Sev
- Son Söz Aşkın
- Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü
- Rüyalar Gerçek Olsa
- Sonsuz Sevgilerimle
- Sana Muhtacım
- Öpüşünde Saklı
- Bana Sevdiğini Söyle (Cep Boy)
- Biz Evleniyoruz
- Cennet Gibi
- Kayıp Dük
- Beni Öptüğün Gece
- Hayal Etmediğin Kadar
- Dudaklarımda Şarkısın
- Aşkın On Kanunu
- Yaşanacaksa Yaşanacak
- Sana Kalbimi Açtım
- İlk Öpücük
- Sevgiliye 36 Mektup
- To Catch an Heiress
- The Bridgertons: Happily Ever After
- Brighter Than the Sun
Julia Quinn Alıntıları - Sözleri
- Kelimeler yeterli değil... (Sonsuz Sevgilerimle)
- “Size hakaret ettiğim zamanda sesiniz çıkmıyor,” dedi Thomas, “ ama işin garibi, ben bunu çok eğlenceli bulmuyorum.” “Tahammül edilmez birisiniz,” diye inledi Amelia. “Ama gene de çıktılar,” diye göğüs geçirdi Thomas. “Sözcükler. Dudaklarından.” (Hayal Etmediğin Kadar)
- “Eskiden gülerdin," dedi yumuşak bir sesle. "Eskiden gülerdin ve gözlerin parlardı." "Ya şimdi?" "Şimdi sadece soğuk ve donuksun.” (Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü)
- Gülebildiğimiz her fırsatta gülmeliyiz. (Sana Muhtacım)
- Her bir zerrenle, ait olduğun yerin, o insanın yanı olduğunu bilmek. (Sonsuz Sevgilerimle)
- "Yakışıklıydı. (Yeğen, kont değil.) Çapkındı. (Yine yeğen.)" (Aşkın On Kanunu)
- Cesaret, cesareti doğurur. (Rüyalar Gerçek Olsa)
- "Tüm yapabildiğim mutlu sonlar yazmak," diye fısıldadı. "Başka bir şey yazmayı bilmiyorum." (Rüyalar Gerçek Olsa)
- "Dünya kör erkeklerle mi doluydu, yoksa erkeklerin tamamı aptal mıydı?" (Rüyalar Gerçek Olsa)
- "Öpmemesi gereken erkekler listesinde Kral, Lord Liverpol ve baca temizleyicisiyle birlikte en üst sırada olmalıydı. Ve açıkçası Annabel onun listede baca temizleyicisinden daha üstte yer alması gerektiğini bile düşünüyordu." (Aşkın On Kanunu)
- Kelimelerle savaşıyordu sanki. (En Çok Beni Sev)
- " Ölmeyi düşünmemiştim," dedi usulca Grace," ama nasıl yaşayacağımı da bilemiyordum." (Kayıp Dük)
- "Bütün turtayı getirdim." Marcus gözlerinin fal taşı gibi açıldığını hissetti. Tatlı bir şekilde ürperiyordu. Gerçekten. Beklentiyle ürperiyordu. Bayan Butterworth ve çekirgeleri bununla kıyaslandığında bir hiçti. "Sen benim kahramanımsın." (Cennet Gibi)
- "Genç kadının gözleri onunkilerle buluştu, derin ve özlem dolu bir buluşmaydı bu. Ve o da özlemle doldu. Genç kanının gözlerinde gördüğü şey de onun içine işledi, oldukça yumuşak ve tatlıydı. Hatta hüzünlüydü." (Aşkın On Kanunu)
- Seninle gülmek istiyorum. (Öpüşünde Saklı)
- Sonra saflığını yitirmesi vardı. Şimdi anımsamak zordu, ancak bir zamanlar, insanların iyi olduklarına inanırdı - onlara saygılı ve onurlu davranırsa, aynı şekilde karşılık vereceklerini sanırdı. (Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü)
- Zavallı Bay Thompson! Zavallı Bay Thompsoncık! Her şey çığrından çıktı, değil mi? Leydi Whistledown’ın Cemiyet Notları, 17 Haziran 1816 (Sana Kalbimi Açtım)
- Kendini sanki o daracık, küçücük kozasına tıkıştırılmış gibi hissederdi. (Biz Evleniyoruz)
- Tanrım, bunu özlediğini düşünmüştü ama bu... Bu çok daha fazla bir şeydi. Bu ağrıydı, göğsünde gerçek, zonklayan bir sancıydı; boş bir delik; boğazına ebedi olarak takılmış bir hıçkırıktı. Bu yuvaydı. (Kayıp Dük)
- Hayatıma devam etmek zorundayım. (Sana Muhtacım)