Zamanımızın Bir Kahramanı - Mihail Yuryeviç Lermontov Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Zamanımızın Bir Kahramanı kimin eseri? Zamanımızın Bir Kahramanı kitabının yazarı kimdir? Zamanımızın Bir Kahramanı konusu ve anafikri nedir? Zamanımızın Bir Kahramanı kitabı ne anlatıyor? Zamanımızın Bir Kahramanı PDF indirme linki var mı? Zamanımızın Bir Kahramanı kitabının yazarı Mihail Yuryeviç Lermontov kimdir? İşte Zamanımızın Bir Kahramanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mihail Yuryeviç Lermontov
Çevirmen: Ergin Altay
Yayın Evi: İletişim Yayınevi
İSBN: 9789750514364
Sayfa Sayısı: 243
Zamanımızın Bir Kahramanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Zamanımızın Bir Kahramanı, genç yaşta düelloda hayatını kaybeden tutkulu bir yazarın dünya edebiyatına parlak bir armağanı. Zamanımızın Bir Kahramanı genç ve yakışıklı subay Grigoriy Aleksandroviç Peçorin’in hikâyesini anlatıyor. Servetinin kibriyle kalp kırmaktan çekinmeyen, hayata alaycı bir vurdumduymazlıkla yaklaşan, samimiyetten uzak bu kahraman, kötücül duygularının farkında olsa da, herhangi bir rahatsızlık veya vicdan azabı duymaz. Adeta zevk için kötülük eder, başkalarının mutsuzluğu için çabalar.
Lermontov’un tek romanı olan Zamanımızın Bir Kahramanı unutulmaz Peçorin karakteriyle, bugün dünya edebiyatının başyapıtları arasında sayılıyor. Psikolojik çözümlemeleriyle 19. yüzyıl Rus romancılar kuşağına ilham veren roman, iyilikle kötülüğün, masumiyetle kirlenmişliğin çatışmasını derinlemesine bir şekilde ele alıyor.
“Rusya’da hiç bu kadar kusursuz, bu kadar güzel, bu kadar incelikli düzyazı yazılmadı.”
-Nikolay Gogol
Zamanımızın Bir Kahramanı Alıntıları - Sözleri
- Yüreğim titredi... Bu da nesi? Aşık mı oldum acaba?.. Öyle budala bir yapım var ki, benden beklenir.
- Unutulmuşum. Ben ki hiçbir şeyi unutmadım...
- "... kader diye bir şey varsa, neden özgür bir irade ve akıl verilmiş bize, neden hareketlerimizin hesabını vermek zorundayız?"
- Mutluluğun öğrenmekle ilgisi olmadığını anladım, en mutlu insanlar bilgisiz insanlardır çünkü...
- İnsan bir şeyin üstünde çok kafa yorsa, bir de bakar ki, hayat uğrunda tasalanmaya değmiyor...
- Kalp katılaşıyor, ruh kendi üstüne kapanıyor.
- Bütün dünyayı sevmeye hazırdım; değerlendiren çıkmadı: Böylelikle de nefret etmeyi öğrendim...
- Ama evlenmek sözünün benim üzerimde zehirli bir etkisi vardır. ... Yirmi kez yaşamımı, ya da namusumu ortaya koyabilirim, yalnız özgürlüğümü satamam.
- Bildiğim tek şey şu: Başkalarının mutsuz olmasına sebep olursam, bilin ki ben onlardan daha az mutsuz değilim.
- “Yüreğim titredi… Bu da nesi? Âşık mı oldum acaba?.. Öyle budala bir yapım var ki, benden beklenir.”
- Ruhumu toplum bozmuş, kafam kuşkulu, kalbim hiç doymak bilmiyor; hiçbir şey beni oyalamıyor, kedere de zevke alıştığım gibi çabucak alışıyorum.
- Gelecekten neler bekliyorum? Doğrusunu isterseniz hiçbir şey...
- Evet, ben artık insanın, yalnız mutluluk aradığı, kalbin, herhangi birisini şiddetle sevmek tutkusunda bulunduğu kesimini geçtim.
- "Toplum kurallarından kurtulup tabiata bu kadar yaklaşınca, insan cocuklaşmadan edemiyor: Sonradan edinilmiş ne varsa akıp gidiyor insandan, ruh temizleniyor, eskiden nasılsa, bir gün yine nasıl olacaksa, o durumu alıyor."
- “Biz, anladığımız hemen her şeyi bağışlarız.”
Zamanımızın Bir Kahramanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Zamanımızın bir kahramanı: LERMONTOV: Ah gurur! Sen Arşimet'in dünyayı yerinden oynatacağı kaldıraçsın!.. Yirmi yedi yıllık kısa yaşam, şiirler, tiyatro oyunları ve romanıyla Rus edebiyatına damga vuran, üzerinde derin etkiler yaratan ve kendisinden sonraki yazarları etkileyen aydın edebiyatçı Lermontov. Ah şu ömür, ne kaygan ne zalim! Bir anlık olgulara kurban veriyor seni. Mihail Yuryeviç Lermontov da yalnızca ve yalnızca 27 yıl yaşayabilmiş. Büyük şair Aleksandr Puşkin'in düelloda Ocak 1837'de ölmesi üzerine derinden etkilenerek yazdığı "Şairin Ölümü"nden sonra Kafkasya'ya sürülmüştür - zaten iş bu kitap Kafkasya'da geçmektedir. Kaderin cilvesine bakın ki Çarlık Rusya'sını düello noktasında eleştiren yazarımız şiirin üzerinden 4 yıl geçtikten sonra yine düello kurbanı olarak son nefesini vermiştir. Düello, onur sorununu çözmek amaçlı belirli kuralları olan, son çare olarak başvurulan karşılığında cezai yaptırımı olmayan dövüştür. Düşünüyorum daha doğrusu düşlüyorum da Puşkin ve Lermontov'un kalemlerinin düellosuna şahit olabilirdik. Şiir ya da nesir üzerinden bir çarpışma. Lermontov Byron'dan dem vururdu, Puşkin ise Rusça'dan daha yetkin kullandığı Fransızcasını konuştururdu kim bilir. Dünya o zaman daha yaşanabilir olur muydu dersiniz? Ya da yer açılması mı gerekiyordu yeni gelen için hayat sahnesinde? Lermontov'a ''Puşkin'in ardılı, devamı'' denmesi de insanın içini yakıyor. Kafka'nın herkes tarafından bilinen sözü ile paragrafın sonu geliyor: ''Beyinlerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz silahsızsınız.'' Genç yaşta ölen yazarlar, şairler arasında kimler yok ki! Arkadaş Zekai Önger, Muzaffer Tayyip Uslu, Comte de Lautréamont, Wolfgang Borchert, Nilgün Marmara, Didem Madak, Franz Kafka, Puşkin ve Sabahattin Ali. Kısa ömürlü yazarların verdiği eserler ve düşünce dünyaları akla şu soruyu getiriyor: Nasıl olur da bu eserleri yazabilirler? Biz o yaşlarda aklımızı salıncakta sallarken onların dünyaya bu denli tesir edebilmeleri ne ile açıklanabilir. Düşünüyorum, o halde bu sorunun cevabını Lermontov'un yaşamında bulabilirim. Çünkü söz konusu o! Kendi zamanının bir kahramanı olmayı nasıl başarmış. Maddeler halinde bakalım: 1-Öncelikle 3 yaşında annesini kaybetmesi hayatın yanında değil de karşısında durmaya başladığı ilk andır. Anne, belli bir yere kadar insan yaşamının ilerlemesi ve gelişmesinde aracı konumundadır. 2-Varvara Lopukhina'ya karşı beslediği derin ama karşılıksız bağlılığı da ikinci tecrübe sahasıdır. Aşkın öğretici yanı. Acı ama kalıcı öğreticilik. 3-Sonra hastalık, 3 yaşından öldüğü güne kadar yakasını bırakmayan. Bir yanının sürekli ölümü düşünmesi. 4-Düşünce adamı olması. Çarlık rejiminin tutumunu, köleliği ve yaşam koşullarını felsefi, düşünsel anlamda eleştirmesi. Geliştirmek için neler yapabileceklerini Moskova Üniversitesi'ndeki çevresiyle tartışması, eserlerine yansıtması. 5-Dönemin Rusya'sı. Birçok Rus yazarda gördüğümüz erken evrilme, hayata çabuk atılma. 6-Annesi ölünce zengin olan anneannesi ile büyümesi, burada daha çok kadınlarla çevrili bir dünya görmesi. Babasını görmesinin engellenmesi (anneanesi onu mirasından mahrum bırakmakla tehdit eder.) Bu durumların onu hayata karşı sinirli ve güvensiz yapması. Lermontov okuduğum romanı ve birçok şiirinde Rusya’nın bol doğal güzelliğinden, türkülerinden, masallarından, gelenekleri ve törenlerinden bahsederken, kölelerin zorla çalıştırılması, köylü isyanlarının hikayeleri ve efsanelerinden de sıkça söz eder. Zaten Rusya gerçeği çoğu Rus yazarında olduğu gibi onun da karakterini geliştirmesinde büyük bir etkiye sahiptir. Çok sık hasta olan biriymiş Lermontov, bu sebeple ileride sürgün olarak yine göreceği Kafkasya'ya kaplıcalar için götürülmüştür. Kısacası Kafkasya onun yaşamında dönüm noktasıdır. İyi niyetli spoiler barındırır. Başka birisinin günlüğünü direkt aktarma ya da mektup yoluyla anlatım biçimi, bunu birçok yazarda gördük. Dostoyevski mektupları alıp direkt karşımıza koydu örneğin, neredeyse mektupların gerçekten o kişilere sahip olduğunu düşündük. Burada da Peçorin önce bize tanıtılır, merak ederiz onu. Ardından da kısa bir görünür karşımızda ve çeker gider. Miras olarak günlükleri kalmıştır, yazar o an aramızdan çekilir. Peçorin ve biz kalmışızdır. Bu hissi verebilmesi önemlidir zaten. Yoksa o samimiyeti yakalayamaz, Peçorin'le aramızda kalan Lermontov bize yük olur. Rousseau'nun ''İtiraflar''ını arkadaşlarına okutmuş olması, bunu bu kitaptan öğrenene kadar özel bir kitaptı örneğin. Çünkü onun itiraflarıyla arama artık edebi kaygı ya da şekil şartları girmiş oldu. Geçelim bunu. Kafkasya'nın dağlarında, ovalarında geçen, Tatarlar, Çerkezler ve Rusların dünyasında kısa bir gezinti ile başlayan Peçorin'in dünyasıyla devam eden bir eser. Yalnızca bir romanı olması bizim için büyük şanssızlık. Kitabı çoğunuz duymuşsunuzdur veyahut biliyorsunuzdur ancak yine de okumanızı tavsiye ederim. Akıcı, sade bir anlatımı var. Eleştirilecek hiçbir yanı yok. Keyifli okumalar. Son olarak: ne parçalanmış bir ayna ne mum ışığı kalacak birazdan gün ağaracak her gece yeni bir düello her sabah yeni bir ölüm hepsi bu şiire sığacak. Behçet Aysan (Homeless)
Başından sonuna kadar klasik bir Rus edebiyatı eseri tadı veriyor. Farklı karakterleri, ilginç olayları ve tuhaf tesadüfleri içinde barındıran akıcı bir kitap. (Gökhan i.)
1K İSTANBUL 19. BULUŞMASI | Kim bu zamanın kahramanları?: Bu videodan Lermontov'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: https://youtu.be/3UL1oP5pifw Zamanımızın bir kahramanı ya da zamanımızın esas kahramanları... Peki, kimdir bu zamanın kahramanları? distopikokur : Bir girizgah yaparak başlayalım o halde. Lermontov 1814'te, yani şu an bulunduğumuz yıldan yaklaşık 200 yıl önce doğmuş bir adam. Üç yaşında annesi ölüyor, sonra babası evi terk ediyor. Çocuk Lermontov da büyükannesinin yanında yaşamak üzere Kafkasya'ya gidiyor. Zaten kitaptaki dağ tasvirleri ve dağ hayatı da Kafkasya'daki çocukluk ve ilerideki sürgün dönemlerinde edinilmiş izlenimlerden kaynaklı. Aynı zamanda Zamanımızın Bir Kahramanı kitabının adı, içindeki baş karakter Peçorin'in karşısındaki insanlara cesurca ve onların onaylamayacakları şeyler söyleyebildiği için kahraman olarak seçilmiş diye düşünüyorum. Bir başka yönden kitabın adı, Lermontov'un sürgünden sonra şehre döndüğünde kahraman olarak karşılanmasından dolayı ironi amacıyla seçilmiş olabilir. ty1983 : Verdiğin bilgiler değerliydi Oğuz, fakat bir noktayı kaçırdın. Lermontov'un Puşkin'in kumpaslı bir şekilde düellodaki ölümü üzerine yazdığı Şairin Ölümü adlı şiiri aslında onun sürgüne gitmesine sebep olmuştur, bunu da eklemek gerek. Zamanımızın Bir Kahramanı kitabını oluşturan da aslında dolaylı olarak Puşkin'e yapılan bu kumpastır. gavroche : Ben de kitaba farklı bir yönden yaklaşmak isterim. yazar/Ivan-Sergeyevic-Turgenyev'in kitap/babalar-ve-ogullar--138 kitabını okuyanlar biliyordur. Oradaki Bazarov karakteri de aslında Peçorin'le benzer özellikler taşımakta. ty1983 : Evet, özellikle de nihilizme yaklaşan yönleriyle gerçekten benzer yönleri var. distopikokur : Babalar ve Oğullar kitabını okumadım fakat Turgenyev'in tam olarak liberal Batılılaşma yanlısı olduğunu söyleyebilirim. Zaten Dostoyevski'nin Puşkin Konuşması'nda da Turgenyev'in Avrupa'ya duyduğu sevgiye herkes tanık olmuştur. O yüzden genel olarak Rus milliyetçiliği konusunda Lermontov ile Dostoyevski benzer niteliklere sahiptir fakat Turgenyev bu konuda onlardan ayrılır. okuyucu_ : Eveet, sıra bende o zaman. Aslında kitabın gözlemci ve bazı yerlerde Tanrısal bakış açısına kayan bir anlatıcı perspektifiyle yazıldığını söyleyebiliriz. Öncelikle sormamız gereken soru: "Peçorin kimdir?" olması gerek bence. Çünkü Peçorin topluma tepkilidir, çıkış yolu topluma karşıtlıktır. Dağ hayatının ona verdiği kaçışın varoluşçu bir huzur getirdiğini savunan birisidir Peçorin. Asker olduğu dönemlerde ise bundan rahatsızlık duyar, sürekli sorunlar yaşar. Elde edilmeyenin büyüsünü sever, ondan etkilenir. Kadınlar ise elde edemediği belirsizlikler olduğu için daldan dala atlar. Hissetmek ve zevk almak için yaşar Peçorin. Merak duymak ve aşık olmak için yaşar Peçorin. Bilinemez aşkın öngörülemez tabiatına inanır. İyi bir aşık olabilmenin ancak ve ancak baskısız bir toplumda gerçekleşebileceğini düşünür. h_sezen : Doğru söylüyorsun, aslında bir nevi aşk duymaya aşık olmuş bir adam olduğunu da söyleyebiliriz. distopikokur : Evet okuyucu_, hatta Kierkegaard'ın varoluşçuluk felsefesine göre de toplumdan uzaklaşıp insanın kendi içsel hayatına dönmesi ona göre varoluşu oluşturur. Sanki Peçorin de buna benziyor. okuyucu_ : Evet fakat ne olursa olsun kendisini böyle şair sanıp da şiirsel sözler söyleyen, karşısındakini Peçorin gibi kandıran insanların yalancılık yönü de vardır. osmany : Bu konuda sana katılıyorum çünkü Fuzuli'nin de "Unutma ki şair sözü yalandır." cümlesi var, yani o insanın içindeki çıkmazı orada da görebiliyoruz. distopikokur : Ben de biraz romandaki kronolojik parçalanmanın sebeplerinden bahsedeyim bu arada. Lermontov bunu bilinçli olarak yapmış, Yani dönemin ideallerine ulaşamayan Rus gençliğinin yansıması olan kahramanındaki ruhsal yapının karmaşıklığını, duygusal çatışmaları ve tutarsızlıkları vurgulamak amacıyla pek çok olumlu ve olumsuz yönle bir sentez çıkarıldığını kronolojik bir parçalanmayla birlikte görüyoruz. okuyucu_ : Evet zaten bunu da en iyi Peçorin'in kendine has cümlelerinde görüyoruz. "Doğruyu söyledim, yalancı dediler. Ben de o anda duygularımı açıkça ifade ettim sonra ise içime atmaya başladım." minvalinde cümleler bizi bu karmaşıklığa ulaştırıyor. ty1983 : Ne olursa olsun bence Peçorin tam olarak kötü bir karakter, kötünün kötüsü. osmany ve distopikokur : Aslında bizce tam olarak kötü dememek gerek. Sanki %50 iyi %50 kötü gibi, bir sentez sözkonusu gibi geliyor bize göre. YunusK : Zaten her iyinin içinde kötü yok mudur arkadaşlar? distopikokur : Doğru söyledin Yunus, aynı Yin ve Yang felsefesinin sembolünde olduğu gibi. ty1983 : Yine de bu karakterimiz bir antikahraman arkadaşlar, tam bir duygu katili bu adam! İnanılmaz bir zevküsefa düşkünü bir adam. Toplumu yargılarken kendini de yargılayan, elde ettiği her şeyden sıkılmayı başarabilen çok aykırı bir karakterdir Peçorin. osmany : Aslında bu konuda tam bir varoluşsal boşluktan bahsedebiliriz. Yusuf Atılgan ve Oğuz Atay kitaplarında da benzer yönler görebildiğimizi düşünüyorum. ty1983 : Evet zaten karakterin hafiften nihilizme kaydığını düşünüyorum ben de. YunusK : Bence arkadaşlar, Peçorin kendi iyiliğinin ve kötülüğünün tamamen farkında bir adam. Bazıları iyi bazıları kötü diyecektir ona, zaten toplumda da bu tür etiketlere maruz kalıyoruz. Ama ne olursa olsun bunun farkındalığı kendisinde mevcut bir karakter. osmany : Evet bu iyilik ve kötülüğün Peçorin karakteri içerisinde karışmasını da tam olarak kendi sözlerinden anlıyoruz aslında; "Yabani bir kadının sevgisi bir sosyete kadınınkinden pek de farklı değilmiş. Birinin cahilliği ve basitliği ötekinin hoppalığı gibi bıktırıyor insanı. Doğrusunu isterseniz, hala seviyorum onu, bana yaşattığı çok tatlı birkaç an için minnettarım ona. Onun için canımı bile veririm, ama gene de sıkılıyorum yanında. Bir budala mıyım, yoksa bir zorba mı, bilmiyorum. Ancak şu da var, ben de acınacak durumdayım, belki ondan bile çok: Toplum bozmuş ruhumu, kafam huzur bulmuyor, kalbim doymak bilmiyor." Peçorin ise iyiliğin, kötülüğün, neredeyse her duygunun içinde karıştığı bir arkadaşımız. O kadına ise rastlamıyor, o kadın karşısına çıkmıyor. Yine de ne olursa olsun çok bilgili ve bu bilgisinin farkında olan bir adam. YunusK : Ben yine de mükemmel kadını aradığını düşünmüyorum, bir kere fedakarlık yok bu adamda. Fedakarlık olmadığı zaman da maalesef böyle bir şey mümkün değil. Ayrıca Gruşnitski ile Peçorin arasındaki düello ve onların arasındaki bu iletişimin zamanla değişmesi de zamanın Rus gençliğine karşı bir bakış yakalamamızı sağlıyor. Serdalsimsek : Aslına bakarsanız arkadaşlar, bu adam tam bir macera ve süreç adamı. Macerasız yapamıyor. Dışarıda ise yüzündeki maskeyle dolaşıyor, nasıl biz de dışarıda böyle maskeleriyle dolaşan insanlar görüyorsak aynı Peçorin'in de yüzünde halihazırda mevcut olan bir maskesi var. distopikokur : Peçorin'in Instagram profili olsaydı nasıl olurdu diye düşünmüyor değilim, valla hiç çekilmezdi. Serdalsimsek : Bu yüzden de zevki ve gerçeği bulma merakı onun peşini hiç bırakmıyor. Zaten benim Rusya'da yaşadığım zamanlarda da böyle hikayeler duydum. Rus ruleti vardır bilirsiniz, adamlar heyecanı ve tehlikeyi seviyor arkadaşlar. Bir hikaye var mesela, birisine söyleniyor, trenden ilk kim inerse onu öldüreceksin ve sana ödül vereceğiz gibisinden iddialara tutuşuyor insanlar. Yani öldürme ve adrenalin merakı Ruslarda çok üst seviye bir zevk gerçekten. osmany : Bu tehlike ögesini ben de gördüm aslında, zaten kadınları da belki bir tehlike olarak görüp kadınlarla oynadığı bu oyunu bir kumar olarak görüyor olabilir Peçorin. ty1983 : Başka bir konu da, başta dediğim gibi Puşkin'e yapılan düello kumpasında olduğu gibi burada da Peçorin ile Gruşnitski arasında bir kumpas yapılmaya çalışıldığını görüyoruz ama neyse ki Puşkin'in Yevgeni Onegin kitabındaki düellosu ile bu kitaptaki düello arasında o kumpasın engellenmesi farkı var. Gdteam : Arkadaşlar ben de şu konuda yaklaşmak istedim. Kafkasya toplumlarındaki kıyafetleri ve yaşayış tarzlarını bile görebiliyoruz. Bu muazzam bir olay değil mi? Sırf bu yüzden bile bu kitap ayrı bir yere sahip. Kafkasya'da o zamanki kültüre yakından bakabilme fırsatımız oluyor. hakanozen : Ben de her şeye rağmen, Peçorin'i kötü olarak tanımlamazdım, kendi iç dünyasındaki değişimlerde böyle iyilik ve kötülük uçlarına tanık olabiliyoruz her insanın. O yüzden saf kötü olarak tanımlamak biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. ty1983 : Bence Peçorin saf egoist abi, hepsi bu. osmany : Önüne kadınlar çıkıyor onları da kabul etmiyor zaten, garip ama gerçekten aklının farkındalığında olan bir adam. ty1983 : Ben aslında Puşkin - Yevgeni Onegin, Lermontov - Zamanımızın Bir Kahramanı, Sadık Hidayet - Diri Gömülen ve Albert Camus - Yabancı kitaplarının art arda okununca anlamlı ve güzel bir bütün oluşturacağını düşünüyorum, böyle de bir okuma sırası denenebilir. osmany : O halde Zeki Demirkubuz'un Yazgı filmini de izleyebilirsiniz, Yabancı'dan uyarlama. Çok güzel bir film. okuyucu_ : Ben Meursault'un Peçorin kadar hedonist biri olduğunu düşünmüyorum, o noktada ayrılıyorlar. ty1983 : Zaten adam normal ve sıradan bir ambar memuruyken sırf annesinin ölümüyle hayatı ve tepkisizliği ön plana çıkıyor, ama bu başka bir konu zaten. h_sezen : Ben de birkaç şey eklemek istedim. Peçorin'i zaten dışarıdan bir gözlemle tanıyabiliyoruz daha çok. Kendisinin cesurca hareketlerinin dışarıdaki izleyiciyle bize sunulması da onun karakterini oluşturan en önemli konulardan biri. distopikokur : Yavaş yavaş kitabı tartışmamızın sonlarına yaklaşırken Freud'un Dostoyevski için dediği şu satırları bence tam olarak Lermontov için de söyleyebiliriz: "Büyük adamların çoğu gibi, Dostoyevski de, sürgüne gönderilmiş olmasını, en önemsiz ve sıkıcı şartlar altında bile bir duyarlık kazanmak amacı uğruna harcadı. Hayatının iç bağlantıları hakkında bilgi edinmek ve bir an duraksayıp, kendi öz varlığını yıkmak isteyen ve kendisini şaşkına çeviren bütün çelişmeleri bir sentez içinde toparlamak için sürgün olmaklığından yararlandı." Ve ayrıca 1825'te Dekabrist Ayaklanması oldu biliyorsunuz ki, yani Lermontov 11 yaşındayken. O yüzden devrimci romantizmin de hem şiirlerinde hem de romanında bir vücut bulmaya çalıştığını söyleyebiliriz. okuyucu_ : Tabii, zaten 1789 Fransız İhtilali'nden sonra Rus ve Osmanlı İmparatorluğu yapılarında da değişmeler meydana geldi. Bu da pek tabii ki ülke edebiyatlarına da yansıdı. 1000kitapistanbulokumagrubu : Bu güzel kitabı tartışmak için evinden kalkıp gelen herkese çok teşekkürler. Peki bu kadar lafın, tartışmanın üstüne kimdir bu zamanın kahramanları? İşte zamanımızın kahramanları: 1- distopikokur 2- osmany 3- MadameAdeline 4- ty1983 5- h_sezen 6- YunusK 7- Gdteam ve abisi 8- gavroche 9- Serdalsimsek 10- okuyucu_ 11- hakanozen Bu buluşmaya katılmamış olsalar da diğer değerli kahramanlarımız: black nahira NeGe Seladam ucgengezegen FerminaDaza hercaiokumalar Peperutka Caykolog RIFKI yuruyenansiklopedi Toplantımıza beklenen zamanımızın esas kahramanı: haciseydaoglu İşte o kahramanların görüldüğü rivayet edilen bir fotoğraf: https://i.ibb.co/nDJXVxW/28286b07-6693-4d03-ab8a-1b3e85f4e185.jpg (1000Kitap İstanbul Okuma Grubu)
Zamanımızın Bir Kahramanı PDF indirme linki var mı?
Mihail Yuryeviç Lermontov - Zamanımızın Bir Kahramanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zamanımızın Bir Kahramanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mihail Yuryeviç Lermontov Kimdir?
Mihail Yuryeviç Lermontov (15 Ekim 1814 - 27 Temmuz 1841), Rus yazar ve şair.
Emekli bir subayın oğlu olarak dünyaya gelen Lermontov, bir süre Moskova Üniversitesi'ne devam etti. Üniversite yılları Lermontov'a, toplumsal sorunların büyük bir heyecanla tartışıldığı çok canlı bir entelektüel ortamdan yararlanma fırsatı sağlamıştır.
1832 yılında üniversiteden ayrılmış, Harp Okuluna kaydolmuştur. 1834 yılında asteğmen rütbesiyle mezun olup St. Petersburg'da hafif süvari olarak askerlik kariyerine başlamıştır. 1837 yılında Puşkin'in bir düelloda öldürülmesi üzerine derinden etkilenerek "Şairin Ölümü" adını verdiği bir şiir kaleme almıştır. Ne yazık ki dönem, öncelikle monarşinin sınırsız yetkilerinin bir anayasayla sınırlandırılmasını savunan akımların ve genelde tüm ilerici, özgürlükçü düşünce ve etkinliklerin yoğun baskı altında tutulduğu bir dönemdir. Lermontov da bu şiirinde Puşkin'in bir düello sonucu ölümünü cinayet olarak nitelemekte ve Çarlık yönetimin suçlamaktadır. Bunun üzerine tutuklanarak Kafkasya'daki bir birliğe sürülmüştür.
1838 yılında sürgün cezası kaldırılan Lermontov St. Petersburg'a döndü ve kısa sürede dönemin parlak edebiyatçıları arasına girdi. Şiirleri edebiyat çevrelerinde çok beğenilen Lermontov'a, Puşkin'in ardılı gözüyle bakılmaya başlanmıştır. "Çağımızın Bir Kahramanı" adlı romanıyla da büyük bir beğeni toplamıştır.
1840 yılın başlarında St. Petersburg'daki Fransız büyükelçisinin oğluyla giriştiği bir düello, bu özgürlük yanlısı genç şairin Petersburg'dan uzaklaştırılması için bir bahane oluşturdu. Çarlık yönetimi onu tekrar Kafkasya'ya sürgüne gönderdi.
1841 yılının şubat ayında izinli olarak St. Petersburg'a dönen Lermontov, umut doludur. Bir dergi çıkartmak konusunda girişimlerde bulunur. Ne var ki izin süresinin bitiminde görev yerine dönmesi için kesin emir alacaktır. Yolculuk sırasında hastalanır ve Piyatigorsk kentinde bir süre dinlenmek zorunda kalır. Bu kentte 27 Ekim 1841 günü, kralcı bir Fransız subayla düello yapar ve bu düellonun sonunda yaşamını yitirir. Özgürlükçü aydın kesimde, tıpkı Puşkin gibi bir düello sonucu genç yaşta ölmesi, derin bir üzüntüye neden olmuştur.
Yirmi yedi yıllık kısa yaşamına karşın Lermontov, şiirleri, tiyatro oyunları ve romanıyla Rus edebiyatının gelişimi üzerinde derin etkiler yaratmıştır. Kendisinden sonraki pek çok Rus edebiyatçı üzerinde Lermontov'un etkilerini görmek mümkündür. Fransız özgürlükçü düşüncesinden belirgin biçimde etkilenen aydın bir edebiyatçıdır.
Mihail Yuryeviç Lermontov Kitapları - Eserleri
- Zamanımızın Bir Kahramanı
- Özgürlüğün Son Oğlu
- Hançer
- Lermontov - Profil
- İblis
- Şairin Ölümü
- Yalnızlık
- Aşıq Qərib
- Seçilmiş əsərləri
Mihail Yuryeviç Lermontov Alıntıları - Sözleri
- Yaşamı azıcık tattım ve ölmem gerekiyor şimdi. (Hançer)
- … Yaşam karşılıklı sonsuz ihanetler dizisidir İyiliğe ve kötülüğe dair hafıza ise tam bir zehir … (Özgürlüğün Son Oğlu)
- "Cennetim de cehennemim de senin gözlerindedir." (İblis)
- Bir kurtuluş habercisi gelecek mi? Anlatmaya yaşamın önemini, Amacını umutların ve tutkuların; Bana neler hazırladığını söylemeye Ve neden acımasızca karşı çıktığını böyle Gençlik umutlarıma Tanrı'nın. İyiliğin, kötülüğün, aşkın ve umutların Yeryüzünde ödedim kefaretini; Bir başka yaşama başlamaya hazırım Susuyor ve bekliyorum: Zamanı geldi. Geride benden bir iz kalmayacak... (Hançer)
- Şimdi yalın ve gururlu bir dil sıkıyor bizi, yalnız Eğleniyoruz parlak pullar ve aldatılarla. Yıpranmış bir güzellik gibi, ki yıpranmış dünyamız Alışkındır kırışıklarını gizlemeye allıklar altında... (Hançer)
- Asık yüzlü ve silik bir topluluk olarak, Bir gölge gibi, sessiz, geçeceğiz dünyadan, Dahice bir çabayı bile başlatmayarak, Tarihe verimli bir düşünce bırakmadan. ... (Şairin Ölümü)
- Lakin aşk kader gibidir kaçınılmaz, Yürekten korkuysa faydasız bir uğraş! (Özgürlüğün Son Oğlu)
- "Toplum kurallarından kurtulup tabiata bu kadar yaklaşınca, insan cocuklaşmadan edemiyor: Sonradan edinilmiş ne varsa akıp gidiyor insandan, ruh temizleniyor, eskiden nasılsa, bir gün yine nasıl olacaksa, o durumu alıyor." (Zamanımızın Bir Kahramanı)
- Bir yer aç bana da zümrüt yapraklarının arasında Bilgece ve çok güzel masallar anlatırım sana. (Hançer)
- Unutulmuşum. Ben ki hiçbir şeyi unutmadım... (Zamanımızın Bir Kahramanı)
- Amma uzun zaman yaddaşı, yadı Xatirə saxlayır ilk təəssüratı. (Seçilmiş əsərləri)
- "... kader diye bir şey varsa, neden özgür bir irade ve akıl verilmiş bize, neden hareketlerimizin hesabını vermek zorundayız?" (Zamanımızın Bir Kahramanı)
- Çiçeğe konar bir arı, taşa değil... (Özgürlüğün Son Oğlu)
- Yüreğim titredi... Bu da nesi? Aşık mı oldum acaba?.. Öyle budala bir yapım var ki, benden beklenir. (Zamanımızın Bir Kahramanı)
- Hayır, sanma ki acınmaya değer biriyim ben, Şimdi sözlerim dolu da olsa kederle. Hayır! Tüm amansız acılarım benim Çok daha büyük yıkımların önsezileridir sadece. (Hançer)
- Gururluyum, bağışla beni! En iyisi Aşkı başkalarında bulmayı düşle! Kim olursa olsun şu yeryüzünde Kimsenin olamam artık kölesi. (Lermontov - Profil)
- Ama evlenmek sözünün benim üzerimde zehirli bir etkisi vardır. ... Yirmi kez yaşamımı, ya da namusumu ortaya koyabilirim, yalnız özgürlüğümü satamam. (Zamanımızın Bir Kahramanı)
- Sakin ol sevgilim, ağlama! Güzel günler yakın, dünyaya Umursamadan bakıp geçeceğimiz!.. Yabancı, ama yakın bir ülkede İnan, mutlu olacağız ikimiz (Özgürlüğün Son Oğlu)
- Acıyla geçiyor sefil günlerim İmgen çıkmıyor kalbimden, Ama bir dileğim var senden; Ölüm meleği ol benim için. (Özgürlüğün Son Oğlu)
- … Ama kim ki şu gözyaşı ve dertlerin Dünyasında yoksun kalır teselliden; En parlak çağında ateşli gençliğinin Kim ki kalbin okşamasından, saadetten Yoksun ve uzak bir hayat sürer… … (Özgürlüğün Son Oğlu)