Zamir - Hakan Günday Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Zamir kimin eseri? Zamir kitabının yazarı kimdir? Zamir konusu ve anafikri nedir? Zamir kitabı ne anlatıyor? Zamir kitabının yazarı Hakan Günday kimdir? İşte Zamir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Hakan Günday
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786258495423
Sayfa Sayısı: 368
Zamir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yeni bir binyılın arifesinde, Birinci Dünya Barışı Vakfı’nda çalışan Zamir’in görevi ne pahasına olursa olsun savaşları durdurmaktır. Baş döndüren barış senaryoları, komplolar ve mücadeleler içinde Zamir şu soruya yanıt arar: İnsan nasıl barışır?
“Demek ki bu evrende her şey bir şarapnel. Ve genişlemekte olan, aslında bir şarapnel bulutu. Demek ki Samanyolu ve içindeki güneş ve etrafındaki dünya ve üzerindeki insan ve aklındaki her şey bir şarapnel. Düşüncesi, inancı, duygusu, icadı, hepsi. Demek ki insan insana saplanmak için var… Zaten öyle olmasaydı bu kitap olmazdı.”
Zamir Alıntıları - Sözleri
- Gerçekten de garip bir dünyada yaşıyorduk.
- Gerçekten de bu insanlarla aynı çağda yaşamıyordum!
- Çünkü bazı sırlar insanın kafatasına sığmıyordu.
- İnsan insanı görebilse dünya bambaşka bir yer olacaktı! Çünkü insanın doğasında gördüğüne inanmak vardı! *Son*
- Dünyayı ben öldürmedim... Doğduğumda zaten ölüydü...
- Bardağı taşıran o son damla gibi… Hiçbir zaman bardağa ait olmamış ve gelişiyle her şeyi altüst etmiş o damla gibi hissediyordum kendimi.
- Hiçbir şey insana deniz kadar özgürlük fikri vermez. Hatta özgürlüğün kendisi bile!
- Herkes kendi yoluna gitmiş ama sadece henüz adres değiştirmemişlerdi.
- Sizden ve hayat tarzınızdan nefret eden insanlarla birlikte yaşayamazsınız!
- Zaten kadınla erkeği doğumlarından itibaren ayıran bir toplum ancak tecavüzcü yetiştirebilir.
- Hayat bir savaştır!
- “Ve sizi her kim doyuruyorsa, bilin ki aç bırakan da odur!”
- “Aslında hiçbir sorunum yok.. Ama niye bilmiyorum, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Mutlu olmak için her şeye sahibim.. Ama mutlu değilim.”
- Her zaman başka bir seçenek vardır.
- Bir sahilde diz çökmüş, avuçlarımızla okyanusu geri itiyorduk.
Zamir İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Mülteci kampından başlayarak , savaş, ırkçılık, göçmenler ve bunun gibi bir sürü konuyu tek kitapta birleştirmiş Hakan Günday bu kitabında diğer kitaplarından bir fark göremedim. Konular bir noktada içine çekiyor ama öyle bir yer geliyor ki aşırı çok uzatılmış okurken sıkıldığımı hissettim. Vasatın üstünde bir kitap okunabilir olduğunu düşünüyordum ki “Ermenileri katleden Türkler” cümlesini okuduktan sonra kitabı bıraktım. Tercih sizin merak eden okuyabilir ama ben genel olarak sevmedim. (Serpil)
Barışı satanlar savaşı çıkaranlarla aynı kişilerdir.: Bugüne kadar bize okutulan, izletilen distopyaların aslında halihazırda dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan sıradan bir olay olduğu perspektifi ile yazılan romanın merkezinde göçmenlik var. Göçmenliğe neden olan savaşlar, ekonomik buhranlar detayla anlatılıyor. Ve bu olayları bir nebze azaltmaya çalıştığını iddia eden uluslararası kuruluşların ne kadar yozlaşmış olabileceğine dair müthiş ironilere yer veriliyor. Biri Afrika, biri Suriye, biri Almanya biri İngiltere ve biri de Amerika'da olmak üzere beş farklı yerde göçmenliğe neden olan olay ve savaşlar anlatılıyor. Ülke ve dünya gündemine ve siyasetçilerine öyle göndermeler var ki, ülkemiz özelinde çok cesur roman. Apolitiklikten uzak. Ayrıca diğer romanlara göre daha olgun bir anlatım var. Romanı beğendim. Yazarın öngördüğü barış senaryosu ise çok ilginç. Hallacı Mansur'a selam çakıyor. Tek eleştirim biraz uzun olmuş sanki. Günday severlere tavsiye ederim. (Gökhan Alkan)
"Vasat": Vasat: TDK'ye göre "orta" anlamına gelen bir sözcük. Çoğumuz bu kelimeyi "kötüye yakın, idare eder" anlamlarında düşünüyoruz ama; "ortalama" ile birlikte bir anlamı daha var: Yaklaşık. Eskiden kibrit kutularının üzerinde "vasatî 40 çöp" yazardı. Zamir, bana göre ortalama bir Hakan Günday kitabının oldukça altında kalmış. Şahsiyet gibi bir dizinin senaristinden çok daha "dolu" bir kitap beklerdim. Esasında bu kitap epey bir "dolu", o kadar "dolu" ki bir noktadan sonra ne anlattığı konusunda kendisini kaybediyor. Konu ilgi çekici, başlangıç güzel ama devamı maalesef köşe yazısı havasında geçiyor. Bu durumu biraz daha açacağım. Kitabı yarıladığımda, büyük bir zevkle okumaya devam edeceğimi düşünürken pek de öyle olmadığını gördüm. Kurgu sık sık kesilmeye başlandı, anlatıcı sık sık araya girip güncel olaylara dokundurma yapmaya başladı. Sayfalar ilerledikçe dokunmadan çıktık, iş fazlasıyla politik bir köşe yazısı okumaya döndü. Bizim güncel yazarlarımızda bu durumu görüyorum. Bir kurgusal metinde her daim anlatıcı fikirlerini uzata uzata beyan ediyor. Sanki bir köşe yazısı derlemesi yapılmış, aralara da kurgusal birtakım olaylar serpiştirilmiş gibi duruyor. Bana kalırsa Hakan Günday, "cool" durabileceğini düşündüğü sözlerini bir kenara not etmiş ve bu sözlerin içini kurguyla doldurmuş. Bu sözlere de lafım yok, gerçekten çoğuna katıldığım, kalemi güçlü olan sözler. Nitekim kurgu akışı bir noktada çok bozuluyor, kim kimdi, konu neydi, iyice bulanıklaşıyor. Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit gibi yazarlarda da benzerini görüyorum. Şu kurguyu, rica ediyorum bu kadar kesmeyin. Yıl 2022 olacak, artık okura ders vermeli "Ahmet Midhat efendicilik" oynamayın. Bilinç akışı gibi güzide bir teknik varken, yazarların kendi fikirlerini okura dikte etmek için sıkça olay akışını kesmesine hiç gerek yok. Neyse efendim, fazla olumsuz konuşmayayım. Konu, esasında benim de üzerine yazmayı düşündüğüm bir noktada. Suriye-Türkiye sınırındaki göçmen kampında doğan bir bebek var. Büyüdükçe kendisini hiçbir yere ait hissedemiyor. Zor bir çocukluk süreci geçiriyor. Yardım kuruluşları onun ismiyle, suratıyla prim yapıyor. O da büyüdükçe bu primi kullanıp iyi bir noktaya geliyor ve dünyadaki savaşları durduran bir barış vakfında çalışıyor. Vakfın amacı, gerçekten de barış sağlamak gibi görünse de yazar, hiçbir yardım kuruluşunun masumiyetinin olmadığını gözler önüne seriyor. Bu konuda kendisine sonuna kadar katılıyorum, dünyada "yardım, barış, çocuklar da gülsün" tarzındaki sloganları kullanan hiçbir vakfa güvenmiyorum. Konu böylesine güncel ve hayatın içinden olunca, anlatımın politik olmamasına imkan yok. Buradaki sıkıntı şu, anlatıcı bir noktada o kadar fazla yere değinmeye, o kadar sık politik eleştiriye çaba gösteriyor ki; kurgu kitabın ortalarında allak bullak oluveriyor. Sonlara doğru toparlar gibi oldu, sonunun da çok alelacele bittiğini gördüm. Sanki bu kitabın bir son günü vardı ve yetiştirilmek için yazıldı gibime geldi. Kitabın konusu güzel, anlatıcı cümlelerinde kesinlikle haklı ama Hakan Günday kalitesinden epey uzakta bir roman okudum. Dediğim gibi, kurgunun bu kadar kesilmesine hiç gerek yokmuş. Kötü değil, ancak beklentinizi çok yüksek tutmayın derim. (Batu)
Zamir PDF indirme linki var mı?
Hakan Günday - Zamir kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zamir PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Hakan Günday Kimdir?
Hakan Günday (d. 29 Mayıs 1976) Türk yazar. 29 Mayıs 1976'da Rodos'ta doğdu. İlköğrenimini Brüksel'de tamamladı. Ankara Tevfik Fikret Lisesi'ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü'nde üniversite eğitimine başladı. Ertesi yıl Üniversite Libre de Bruxelles'in Siyasal Bilimler bölümüne geçti. Öğrenimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde devam etti.
İlk romanı "Kinyas ve Kayra"yı 2000 yılında o dönemde Om Yayınevi'nin editörü Nevzat Çelik'in desteği ile yayımladı.
Hakan Günday, eski milletvekillerinden Faik Günday'ın torunudur.
26 Kasım 2014 tarihinde Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen törende 2014 yılı Türk-Fransız Edebiyat Ödülünü almıştır.
5 Kasım 2015'te, Fransızcaya Encore adıyla çevrilen "Daha" romanıyla Fransa'nın saygın edebiyat ödüllerinden Prix Medicis "En İyi Yabancı Roman Ödülü'nü almıştır.
İlk oyunu olan Malafa, 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gösterime girmiştir (2010).
Romanları
Kinyas ve Kayra (2000)
Zargana (2002)
Piç (2003)
Malafa (2005)
Azil (2007)
Ziyan (2009)
Az (2011)
Daha (2013)
Hakan Günday Kitapları - Eserleri
- Kinyas ve Kayra
- Az
- Daha
- Piç
- Azil
- Zargana
- Ziyan
- Malafa
- Zamir
- Kana Diz Kana
Hakan Günday Alıntıları - Sözleri
- • “İnsanın gerçek özgürlüğü buydu: İstediği kadar ağlayabilmek. Belki bir de, istediği şeye ağlayabilmek…” (Daha)
- Maalesef kurtuluş diye bir şey yok. Çünkü hiçbir son mutlu değildir. Çünkü son dediğin ölümdür. Ve hiçbir ölüm mutlu değildir. (Kana Diz Kana)
- • “İnsanın, kendi gardiyanı olduğu bir hapishaneden kaçması çok zordu ! Ama elbet başaracaktım.” (Daha)
- Onun tek silahı dilidir. Konuşarak öldürür. Konuşarak yaşatır. Konuşarak âşık eder. (Azil)
- “Düşünceler mükemmel, ancak davranışlar kusurludur.” (Azil)
- Kendisini anlayamamış her insanın boğazındaki kılçık yarasıyla yaşamak zorundaydı. Yaşadığı süre içinde, boğazı yarayla kaplanacak ve hiçbir zaman kendisini tanıyamamış olmanın acısını çekecekti. (Malafa)
- Sonunda Tanrı sıkıntıdan patlamıştır.Buna da big bang denir. (Azil)
- Başkası tarafından çizilmiş bir labirentte kendime ait bir çıkış yolu aradım. Bulup bulamadığımı bilmiyorum ve umrumda da değil. Çünkü yıllar önce hayalini kurduğum deney bulmakla değil, aramakla ilgiliydi. Yani deneyin sonucu deneyin kendisiydi. Denedim. (Kana Diz Kana)
- Düşünce, insanın ölümsüz olan tek organıdır. (Malafa)
- Dünyayı ben öldürmedim... Doğduğumda zaten ölüydü... (Zamir)
- Gerçek hayatı ancak bir ölü kadar umursuyor. (Malafa)
- Her meziyetin bir eziyeti vardır. (Malafa)
- Peki kime satacağız bu deliliği? Tabii ki bir korkağa! Hangi korkak delirmek istemez ki! (Kana Diz Kana)
- İnsanlar sadece sevdiklerini kaybedince üzülmezler. Adil olmayan her ölüme üzülürler. İntihar adil değildir.. (Zargana)
- Unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir. (Azil)
- "Ağla!" demişti. "İstediğin kadar ağla yavrum. Çünkü bir daha ağlamayacaksın." (Az)
- Davranışa dönüşen düşünceler daima geçmişe aittir. (Azil)
- İnsanın kullandığı İlk alet başka bir insandı... _ (Ziyan)
- Sevdiğini söylediği zaman ona kim inanacak? Nerede ölecek? Bütün bunları yaptığı için ona kim teşekkür edecek? (Malafa)
- Hayat, cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır. (Zargana)
Editör: Nasrettin Güneş