İslamın Acı Günleri (II)

Başta Allah
rasulü üzere bütün Müslümanları üzüntüye
boğan olay hicretin 4. Yılında yaşandı.
Medine civarında yerleşik biri ‘Adal’ diğeri ‘Karra’ adında iki kabile
vardı. Bu kabilelerin liderleri, Hz. Efendimize
müracaat ederek müslüman olmak istediklerini belirttiler. Kendilerine Allah
kelamını ve İslâm dinini öğretecek mürşidler istediler .
Resulullah İslâm'ın yayılması için islam mediniyetini
isteyen bu kabilelere, Asım b. Sâbit başkanlığında on kişilik bir heyet
yolladı.bu heyet başların gelecek faciadan habersiz yola çıktılar. Allah
kelamını öğretecekleri için çok mutluydular. heyet Mekke ile Usfan arasında Hüzeyl
kabilesine ait "Reci" adı verilen yere ulaştılar tam bu sırada, yarısı okçu, iki yüz kişilik bir çetenin hücumuna uğradılar
ve henüz ne olduğunu anlayamadan kendilerini savunmak amacıyla bir dağa
kaçtılar. İlim yaymak için gittikleri kabile, Hüzeyl kabilesi gizli bir anlaşma
yapmışlar ve esir alınacak Müslümanları Mekkeli müşriklere satma üzerine hain
bir plan yapmışlar.
Köşeye sıkıştırılan Müslümanlara okçular, eğer teslim olursanız canınızı bağışlarız şeklinde bir
nidada bulundular. Ancak suffa heyetinin başkanı Âsım, müminlerin müşriklere e teslim
olmayacağını söyledi. Âsım b. Sabit
içinde bulundukları bu durumun Hz.
Peygamberin kalbine ayan olması için Allah Teâlâ'ya dua etti. Bu arada
çarpışma oldu Asım b. Sabit ile birlikte 8 kişi canice şehit edildi.
Yaşanacakları bilen Kureyş, Âsım'ın
kafatasını getirmeleri için bazı kişileri özel olarak görevlendirdi. Fakat
hesaba katmadıkları bir şey vardı allah böyle birine bunu yaptırmayacaktı!
arıların şehidin naçiz bedenine üşüşmesiyle
, Âsım'a düşündüklerini yapamadılar. Bununla birlikte Âsım'ın arkadaşlarından
Zeyd ve Hubeyb, çetenin, "Teslim olursanız sizi öldürmeyeceğiz"
sözlerine inandılar . Müşrikler de, bu iki Müslüman teslim olur olmaz,
bağlayarak Mekkelilere sattılar.
Mekke'nin önde gelenlerinden Safvan b. Umeyye tarafından
satın alınan Zeydin, Kureyşlilerin gözleri önünde meydanda öldürülmesine karar
verildi. Ebû Süfyan, Kureyşli müşriklerin önünde Zeyd'e, "Hayatının
bağışlanması karşılığında Muhammed'in öldürülmesini ister miydin? Söyle
bakalım!" dediğinde Zeyd'in şu cevabı verir: " Benim canım O'nun
yoluna feda olsun! Değil burada öldürülmesine, Medine'de ayağına bir diken
batmasına bile razı olmam". Zeyd'in bu cevabı karşısında Ebu Süfyan,
"Muhammed kadar, arkadaşları tarafından sevilen başka biri yoktur"
demekten kendini alamamıştı. Zeyd'in bu cevabından hemen sonra, Safvan'ın
kölesi Kıstas tarafından acımasız bir biçimde şehit edildi.
Diğer müslüman Hubeyb, Uhud'da öldürdüğü Hâris b. Âmir'in
oğulları tarafından satın alındı ve birkaç gün sonra öldürülmek için Harem-i
Şerif'in sınırına gönderilmişti. İdam edileceği için, iki rekât namaz kılmak
üzere izin istedi ve verilen izin doğrultusunda namazı kıldı. Bu arada ona,
dininden dönmesi halinde idam edilmeyeceği söylendiğinde şu beyti okumuştur.
Ben Allah yolunda Müslüman olarak öldürülürken,
Canıma ne suretle
kıyılacağına ehemmiyet vermem;
Benim ölümüm Hak Teâlâ
uğrunadır ve O dilerse,
Benim tarumar olan
vücudumu mübarek kılar.
Hubeyb'in idamdan önce bu kıldığı iki rekât namaz, o zamandan beri idam edilecek olan müslümanların kıldıkları geleneksel bir namaz halini aldı: Hubeyb de acımasızca, şehit edildi.
Böylelikle ümmet ehli suffa olan çok değerli 10 sahabeyi kaybetti. İlim yaymaya giderken hepsi
acımasızca katledildi. Günümüzde bir bakıma böyle insanlara medeniyeti yaşatmak
isteyen ümmet Myanmar’da Halep’te
Bağdat’ta Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Kırım’da, Kerkük’te, Arakan’da, Kudüs’te, Patani’de de aynı zulmü görüyor.