tatlidede

2015 Seçimlerinin Dili

2015 Seçimlerinin Dili
Hafızamda ilk yer alan seçim '91 seçimleriydi. Ondan önceki '87 seçimlerinde ne olup bittiğini bilmeyecek yaştaydım. '91 seçimlerine giderken Özal'ın zamlı yıllarını hatırlarım. Sabah haberlerinde kulağı ağır işiten rahmetli dedemin yanında oturur radyodan duyduklarımı tercüme ederek söylerdim. Türkçeyi o yaşlarda akıcı bir biçimde kullanamıyordum ama şeker, sigara, motorin ve zam kelimelerini yakalayıp duyurmak hiç de zor olmayan bir işti. 
'91 seçimlerinde siyasileri ve yalanlarını, meclis kavgalarını tanıyarak ve çevremden etkilenerek Türkiye siyasetini takibe başladım. İlkokul ikinci sınıftayım ve her gün gazete okuyorum-sadece ilk sayfayı, daha sonraları iç sayfalara da başladım-. Daha sonraki seçimlerde değişen bir siyaset dili yoktu. Gerçi milletimin hafızası  biraz zayıf olduğundan dilin değişimini de pek beklememeliydik. 2002 seçimlerinde ilk oyumu kullandım. O seçimde de değişen bir dil yoktu.
2007 seçimlerinde dil değişti. Halk istikrarın tadına varmıştı ve önceki siyasilere böyle bir konuda asla kulak vermiyordu. Artık ekonomik rahatlamadan dolayı statüko tartışılmaya başlanmıştı. Daha sonra askeri vesayete karşı yapılan hareketler 2011 seçimlerinde de değişim dilini hakim kıldı. 
O yıllarda ekonomik gelişmelerin alt tabakaya gerçek anlamda yansımaması ve bu gün 'paralel' diye nitelenen güruhun yaptıklarıından dolayı AK Parti'yi hep eleştirdik. Üç durum dışında: 367 krizi, 2011 seçim şarkısı ve başörtüsü serbestisi, bunların destekçisiydik.
2011 döneminden sonra AK Parti için durum değişti. Yollarını ayırmış olan liberaller ve "yaşam tarzı tehdidi" evhamına kapılanlar,   Gülencilerin Türkiye karşıtlarına olan üstün hizmetleri, Ortadoğu'da yönetilemeyen süreçler, son olarak tekme atılarak devrilen müzakere masası Ak Parti'yi çok zor durumda bıraktı. Yüzde 41 ve 258 milletvekili ile ağır bir yenilgiye uğradı. Seçime giren diğer partilerin ütopik hedefleri, Ak Parti için ancak bir yenilgi oldu.
2015 seçimlerinden önce Ak Parti bir yolcuğa başladı. Bu yolculuk "kendi olma" yolcuğuydu. Federal bir düzenle dünya dengelerinde söz sahibi olmaya aday olacak olan bu "kendi olma" bazılarını rahatsız etti ama bizi memnun etti. O yüzden 2015 erken seçimlerinde yolculuğun devam edebileceği bir tablonun oluşmasının memleket için hayırlı olacağı düşüncesindeyiz.
Son günlerde, Davutoğlu'nun 'beyaz toros' imgelemesi 90'lı yıllar için pek basit bir şey olur. Ne olursa olsun hepimizin darmadağın olduğu dönemlerdi. Son operasyonlarda da bazı sorumsuz ve şuursuzların Van ve Şırnak'ta ölülerin sürüklemek gibi kabul edilemez davranışları şimdiki süreci yorumlamada düşülmemesi gereken  dar çerçevelerdir. İnsanlık dışı davranışlar hiçbirimizin tasvip ve desteğini kazanmaz.
2015 seçimlerine giderken muhaliflerin kullandıkları argümanlar üzerine düşünüldüğünde aslında Batılı güçlerin kavgası ile Doğu dünyasının uyanış kavgasının olduğu sezilir. 
Diyanet'e karşı saldırlar, 'dinin bir sömürü' olduğu iddiasının maalesef gençlerimiz arasında yayılmaya çalışılması, 'senin teröristin, benim teröristim' yaklaşımı, istismar edilerek elde tutulmaya çalışılan kitleler bu seçimin dili oldu. 
Önceki seçimlerde kullanılan dil "anahtar, tencerenin kaynatılabilmesi" gibi yaklaşımlardan ibaretti ve modern dünyanın çok gerisindeydi. Şimdi fikirlerin konuşulması aslında sevindiricidir. Lakin dikkat edilmesi gereken temel husus şudur ki dilimizin ve eylemlerimizin geçmişin karanlık güçlerine hizmet edenlerle ve İslam'a kin kusanlarla aynı dil olmamasıdır. 
Yine de ne olursa olsun halkın fikirleri değerlidir bizim için, halkı cahil olarak görmeyiz. Görsek görsek gaflete dalmış görürüz. Gaflete düşmeyeceğimiz bir seçim yaşamak ümidiyle, en hayırlısını bilen yaratıcımızın memleketimize en hayırlısını vermesi duasıyla Allah'ha emanet olunuz.

Yorum Yaz