matesis
dedas

24 Haziran Seçimlerinde İddialı Bir Parti: Hüda Par

24 Haziran Seçimlerinde İddialı Bir Parti: Hüda Par

Hüdapar’ın (Hür Dava Partisi) Türkiye ve bölge siyasi arenasına çıkması sürecini kendi çapımda ve kıt imkanlarımla izlemeye başladım. Yaptıkları çeşitli etkinliklerini ve bu partinin merkezi düzeydeki yetkililerinin açıklamalarını tam olarak olmasa da amatörvari bir şekilde takip ettim.

Bir cemaat potansiyeli üzerinde politika sahnesine Hüdapar ismiyle çıkanların yaptıkları açıklamalar dikkat çekiciydi, kendi adıma böyle söyleyeyim. Her dinlediğimde yetkililerinin yaptıkları açıklamalarına bakılırsa, bir defa gönül rahatlığıyla öz eleştiri yaptıkları görülür. Bu bölge siyaseti açısından kıymetli bir duruştur ancak siyaset teorisi açısından düşünüldüğünde ise öz eleştiri kültürünün tekrardan politik atmosfere sokulması ve siyasetçinin bunu dillendirmesi siyasi etik açısından çarpıcı bir durum teşkil etmektedir.

Hüdapar’ı övdüğüm sanılmasın, yapmaya çalıştığım analiz kendi gördüklerim ve onların söylemlerinin bir süzgeçten geçirilmesinden ibarettir. Bu parantezi şunun için açtım: kimse konuyu başka bir tarafa çekmesin, herkes yaptığı işe baksın!

Evet Hüdapar, yaptığı işe bakan bir strateji izliyor. İzlediğim bütün yetkilileri partilerinin eksikliklerini, yetmezliklerini çok rahat bir şekilde basın aracılığıyla kamuoyu ile paylaşma cesaretini ortaya koyuyor. Basın olarak birebir Hüdapar’ı 24 Haziran seçimlerinde Mardin 1.sıra adayı olan Mahmut Kılınç’tan dinliyor, onun aracılığıyla sorguluyoruz. Sayın Kılınç, partisinin izlediği siyasi stratejisine hakim bir şahsiyet ve açıklamaları klasik deyişle hep akademik Kürtçe ile yapması artıları arasında gösterilmektedir.

Hüdapar, siyasi kimlikli bir parti olarak kurulduğu zaman ilk yaptıkları açıklama şiddetin üstünü çizdiği ve Türkiye’de ve Kürtlerin çoğunlukta yaşadıkları bölgede şiddet kültüründen uzak olacakları şeklindeydi. Onların bu kararlarını ve uygulama sürecini kendimce izledim ve vardığım sonuç kararlarında samimiydiler. Tabi bu kararı 2000’li yıllarda almışlardı.

24 Haziran Seçimlerine Coşkulu Hazırlanıyorlar

24 Haziran seçimlerine galiba “Baskın Seçim” demeyen tek parti. Zira çalışmalarını izlediğimizde sanki her zaman hazırlıklıymış gibi bir izlenim ediniyor insan. Bu süreçte yapmaya çalıştıkları kanaatimce sadece bir vites ileriye almışlar, o kadar!

Çalışmalarında çok cesaretli ve girişken oldukları görülür. Örneğin bir defa her seçmene gidebiliyorlar. Demezle bu seçmen HDP’li, AK partili, CHP’li vs…onlar için seçmen sadece seçmendir. 24 Haziran’da seçim yapılacağı kesinleşince, tabi Türkiye gündeminde İttifaklar konusu sıkça konuşuldu. Deyimleriyle, Cumhur ittifakının kapısını çaldılar ancak bu kapı açılmadı. Bunu diyen Sayın Mahmut Kılınç. Sonra HDP ile seçim konusunu müzakere etmek istemişler ama HDP de kapıyı kapatmış. Öteki ittifak ise onları görmezden gelmiş. Ama onlar moralini bozmamış ve vitesi bir daha ileriye alarak 79 ilde parti olarak, Diyarbakır ve Batman’da bağımsız adayla seçime girecekler. Diyarbakır’da genel başkanları Zekeriya Yapıcıoğlu, Batman’da Aydın Gök ile parlamentoda temsiliyet kazanmak arzusunda.

Sayın Kılınç basın ile yapılan toplantıda “25 Hazıran’da Türkiye Hüdapar’ı ve onun yükselişini konuşacak” gibi iddialı bir cümle sarf etti ki, zaten siyaset aynı zamanda bir iddia ve umut işidir.

Öte yandan Kılınç, Türkiye’de dış siyaset ve ekonominin bir dizi sorunla karşı karşıya olduğunun altını çizmektedir ki, partisinin yüzünün ülkeyi yönetmeye dönük olduğunu vurgulamak istiyor. Fakat şikayetçi oldukları bir konu var: Medya ambargosu. Ulusal medyada yeterince yer alamadıklarından dert yanıyor bu nedenle kendilerini tam anlatamadıklarından yakınıyor. Eğer halka tam anlatabilirlerse daha da büyüyecek bir parti olacakları inancında.

Elbette her siyasi partinin demokratik hakkıdır kendilerini anlatmak demokrasilerde, bir şart var  şiddeti arkalarına almamak, şiddetle beslenmemek!

Şimdi gelelim HDP ile yapmak istedikleri müzakere konusuna…

Eğer bu istekleri olumlu bir sonuç verseydi, Kürtler arasında kesinlikle bir rahatlamaya yol açacak, bir siyasal pürüz giderilecekti. Ancak HDP ve arkasındaki siyasi zihniyet bunu engelledi. Kesinlikle HDP, “tabanım tepki gösterirdi” ucuzca bir gerekçenin arkasına saklanamaz. Bugün tabanını en rahat ikna edebilen tek parti HDP’dir ve atmak istediği hiçbir adımda oy kaybı yaşamaz; ancak neden Hüdapar’a kapıyı kapattı sorusu tatminkar bir açıklama gelmedikçe bundan böyle gündemde yanıt bekleyen bir soru olarak kalacaktır hep.

Hüdapar’ın 79 ilde seçime girmesi, gerekli hazırlıkları yapması siyaseten kendileri adına bir kazanımdır. Kadın adaylarının olması, yüzde 23’lük bir oranla en fazla genç aday gösteren bir siyasi parti olması toplumun tamamını kucaklamak istediklerini gösteriyor.

Derler ki, rakibimiz cumhur ittifakıdır, evet siyaset demokratik rekabete dayanmalı, şiddet ise ASLA! Siyasi açıklamalarına bakıldığında ise düzeyli bir söylem görülür, zaten şiddet ilkin dilden başlamıyor mu?

Görülüyor ki, Hüdapar çok iddialı bir biçimde seçime hazırlanıyor; hedeflediği kazanımlara ulaşırsa TBMM’de renkli bir dönem olacak gibi…

Şiddetin sıfır etki seviyesinde olmalı, bu nedenle tüm  siyasi partiler propaganda sürecini buna göre yapmalı.

Saygıyla…

 

Yorum Yaz