matesis
dedas

6 Şubat Depreminin Ardından…

‌En meşhur tabirle dünya bir imtihan alanıdır ve dünyalık adına aklınıza gelebilecek her bir şey gelip geçidir. İmkânlar, makamlar, koltuklar, başkanlıklar, mallar, mülkler, konutlar ve taşıtlar kalıcı değildir. Dünya hayatı boyunca topladıklarımızın çok kısa bir sürede yerle yeksan olabileceğinin en taze kanıtı ve şahidi da 6 Şubat Depremidir.
6 Şubat Depreminin Ardından…

 

Kalıcı olan, ahirette de geçerli tek akçe olan muhafaza edilecek iyiliklerdir, muhafaza eden şahsiyettir, izzettir, onurdur, Müslümanca duruştur. Bu dünya hayatında bize düşen dünyanın geçici imkânlarıyla kendimizi, ailemizi, çevremizi, dost ve ehibbamızı şımartmak değil, şartlar ve imkânlar ne olursa olsun en yüce söz olan  "Lailahe illallah"ın dava sathında mücadele etmek, bunu şiar edinmek ve miras bırakmaktır.

Bu dünya hayatının temel gayesi olan imtihanın en sağlam kilidi bu sözdür, bu şiardır ve bu mirastır.

Bu hakikat, imtihan hayatımızın bu günü ve yarınının pusulası konumundadır. Bugünü açısından biz birebir bu noktada düşündüklerimizden, söylediklerimizden, yaptıklarımızdan, taraf aldıklarımızdan karşı çıktıklarımızdan, sevdiklerimizden ve düşmanlık ettiklerimiz dahil hayatımızın her anına ve alanına nüfus eden, etmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız. Yarını açısından da Allah’ın emirlerini yaşama ve nehyettiklerinden kaçınma noktasındaki yaşam mücadelesinin bayrağını teslim edebileceğimiz bir nesli yetiştirme sorumluluğu söz konusudur.

Fakat şunu belirtmek gerekir ki bugün noktasındaki misyon ve vizyonu özümsememiş, zihni bulanık, şarta ve ortama göre renkten renge girenlerden yarın adına bir beklentimiz olamaz. Yani “Lailahe illallah” davasının yarınını düşünenlerin bugün en başta kendilerinin bu sahadaki vazifelerini yerine getirmeleri gerekir. Ondan sonrası mı?

Ondan sonrası, tarih boyunca İslam davasının genç bahadırların omuzunda layık olduğu yere yükseldiğini görmek gerekir. Zira gençler İslam davasının enerjisi, heyecanı, neşesi ve geleceğidir.

O zaman imanımıza, ihsanımıza ve Allah için olan duruşumuza güç verecek, nefes olacak, şahitlik edecek ve gelecek olacak çocuklar, gençler, kızlar ve oğullar yetiştirmeliyiz.

‌Evet, kızlarımızı ve oğullarımızı öyle bir yetiştirmeliyiz ki hayatının merkezine Allah’ın rızasını almış olmalıdır. Allah’ın emirlerini yerine getirme ve insanlara aktarmada, Allah’ın yasaklarından kaçınma ve insanları bundan nehyetme dava ve mücadelesinde zorluklardan bunalmamalı, kolaylıklar ve rahat ortamlarda mayışıp gevşememeli, sıcaklarda kavrulmamalı ve soğuklarda donmamalıdır.

Kızlarımızı ve oğullarımızı öyle bir yetiştirmeliyiz ki dünya hayatının tozpembe olmadığını bir yüzünün varlık bir yüzünün darlık olduğunun bilinciyle "Allah" nidasını yükseltme ve çaba gayretinde bulunduğu her şeraitte yüzü gülen ve "nurun da hoş narın da hoş" diyebilecek erdem ve dirayette olabilmelidir.

Yetiştirdiğimiz kızlarımız ve oğullarımız ölümün pençesine düştüğünde bile çelikten sinirleri ancak "ah davam" diyebilmelidir.

Aynı zamanda bu gençlerimiz bir yandan sıkı bir okuyucu, iyi bir eleştirmen, çalışkan bir öğrenci ve gözlerini ufuklara dikmiş ideal sahibi birer numune-i misal kızlar ve oğullar olmalıdır.

Kızlarımızın ve oğullarımızın hayatlarında şiir de olsun. Şairler, şiirler, beyitlerle hafızalarını tezyin etsinler. Nefislerine ve benliklerine dokunma söz konusu olunca şiir gibi naif, zarif, nazik ve affedici olsunlar, kırılsalar da mümkünse kırmasınlar. Söz konusu İslam'a, dine, inanca, erdeme, değerlere dokunma olunca çağlayan bir şelale, sarsılmaz bir dağ, kükreyen bir aslan gibi sert ve haşin olsunlar. Fakat hiçbir zaman asla ve kat'a merhametten, hizmetten, hikmetten, esastan, kaideden, edep ve nezaketten ödün vermesinler.

Kim ne için ve nerede durursa dursun, şartlar her ne olursa olsun, rüzgarlar her ne tarafa eserse essin, yollar her nereye çıkarsa çıksın, güneş hangi netaic ve sonuçların üzerine doğarsa doğsun. Rabbim kendi için her daim bizi ve çocuklarımızı hakkın ve hayrın en enerjik, en heyecanlı, en sadık hadimleri ve hizmetçileri kılsın. Amin.

6 Şubat depreminde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet dilerken, İlmi, hilmi, silmi, hikmeti ve usulü kuşanmış bugünün ve yarının Müslümanca duruş sahiplerine selam olsun, diyoruz.

 

Fatih AKMAN

Yorum Yaz