tatlidede

“Mardinli olmadan Mardin Projesi!”

“Mardinli olmadan Mardin Projesi!”

“Kentsel Dönüşüm” kelimesinin hoş tınısı, geleceğe açılan penceremiz olarak uzun zamandır apayrı heyecan uyandırarak zihinlerimizde yankılanmakta.

Bir mukaddes ahlaki öneri gibi önümüze konulan bu dönüşüm sayesinde; atalarımızın menkıbesi yazılan kültürüyle kucaklaşacak, hayatımızın bütün çıkmazlarını aşarak, medeni kulaçlarla mutlu yarınlara ulaşacağız.

Uluslararası liyakate haiz bir Turizm kentine dönüşeceğimizden; her yer yerli ve yabancı turistlerle dolup taşacak, sokaklarımızda yürüyen bahtlı misafirler, Paulo Coelho’nun Simyacı’sı hikmetiyle ülkelerine geri döndüğünde şehrimizi gıptayla yâd edeceklerdir.

Cebimizde taşıdığımız “dinlerin dillerin şehri” kozuyla da kültürel modellerimizi yüzlerine çarparak, arsızca kendisine medeniyet ve hoşgörü havarisi kaftanını biçen batı dünyasını, mahcup edeceğiz.

Kısacası amiyane bir ifadeyle: Bu proje milat olacak, zengin, medeni ve soylu bir dönüşüm geçireceğiz.

Evet, tahmin ettiğiniz gibi bu erişilmez hazinelerin altın anahtarı: Kentsel Dönüşüm.

Ya da muktedirlerimizin istimalinden hoşlandıkları tanımla: Tarihsel Dönüşüm.

Kentsel Geri! Dönüşüm mü?

Dünyanın en tanınmış coğrafyacılarından Profesör David Harvey "Sosyal Adalet ve Şehir" kitabında kentsel dönüşüme: “Bir bütün halinde, toplumda yerleşmiş ilişkileri yansıtan bir toplumsal ilişkiler kümesi olarak görülmesi ve bu ilişkilerin;kentsel olguların yapılandırıldığı, düzenlendiği ve inşa edildiği yasaların ifade edilmesi” şekliyle bakar.

Hal buysa; yerel halkın katılımı ve bilginin paylaşılıp tartışılmadığı, sosyal dokuya yönelik güçlü ve iyileştirici projelerin fiziksel uygulamalarla beraber ele alınmadığı bir şehircilik sizce ne kadar sağlıklı?

Kentsel gelişmenin, toplumsal, ekonomik ve mekânsal olarak yeniden ele alındığı bu eylemde, asli unsur olan Mardinlinin görmemezlikten gelinmesi sizce ne kadar adil? 

‘Anayasal güvence altına alınmış barınma hakkının gereğini yerine getiriyoruz.’ eksenine çekilmeye çalışılan tartışmalarda, dönüşüm bölgelerinin kendine has sosyal dokusunun mevzu bahis edilmemesi sizce ne kadar rasyonel?

Bizi biz yapan toplumsal değerlerimizin paketlenip soğuk apartman dairesinde can çekişine tanıklık ederek, lütfedilen bu lütfun minnettarlığı, mahcubiyeti içinde geleceğe borçlu bir toplumsal sürgün mahkûmiyeti sizce ne kadar dürüst?

‘Sizinkiler bu yoğurdu sevmez.’ diyecek kadar damak zevkinizden haberdar mahalle bakkalı hissiyatının olmadığı, popüler kültürün armağanı bütün değerlerin yok olduğu bir sosyal değişim sizce ne kadar hayati?

Sorunlu mekân tanısı konulmuş alanlarda yaşayanların görüşünü alma tenezzülünde bulunmadan, ‘sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesi’ iddiasıyla yıkımlar içeren projelerin üretilip uygulamaya konulması sizce ne kadar bilimsel?

Yasaya itaat müeyyidesinden çok, geleneksel ahlak değerleriyle yoğrulmuş ticaret sahiplerinin elinden alınacak işyeri aidiyetlerinin mazeretini, namlusu çevrilmiş yasa ile gerekçelendirmek sizce ne kadar güvenilir?

Yeni bir milatla asaletimize yakışır bir şekilde aslımıza geri mi döneceğiz?

Evet, bence de!

Bu coğrafyanın asli unsuru olan ‘Mardinlilik’ kavramının söz konusu bile olmadığı, ruhu müzeleştirilmek istenen bir toplum ne kadar aslına yakın olursa o kadar aslına yakın bir asalete rücu edeceğiz.

Bunun için sizce minnettar mı olmalıyız?

Dayanışma ilişkileriyle ayakta durabilen, mahalle kavramını içselleştiren insanlarımızın, kentin çeperinde kurulacak olan toplu konutlara taşınmaları halinde, bu yeni yaşama alanlarında toplumsal uyum sorunları ve yeni yoksunluk süreçleriyle muvaceheleri kaçınılmaz olacaktır.

Şehrin dokusunu bozan sorunların giderilmesi bahanesinin sürüldüğü kentsel dönüşüm; insanları yerlerinden ederek yaşam biçimiyle hiç ilişkisi olmayan yeni rant alanları oluşturmayı hedeflememelidir.

Asıl gaye: Bu insanların her şekliyle yaşam dünyasını iyileştirerek daha yaşanılabilir bir hale getirmek olmalıdır.

Kentsel Dönüşüm Projesi, mekâna değil, doğrudan doğruya burada yaşayan insanların yaşam biçimine hoyrat bir müdahaledir.

Hayatlarını, işlerini eskisi gibi sürdüremeyecek, kendi şehrinde gurbeti TOKİ’nin bir apartman dairesinde yaşayacak olanların yaşam biçimine müdahale...

Sizleri bilmem ama…

Ben kendi şehrime saklanarak köşeden bakmak istemiyorum.

Mezopotamya çok güzel mi görünüyor?

GEÇİNİZ…

Yorumlar

Image
kentsel yıkım
30.06.2016 / 00:52

Harikulade bir eleştiri yazısı. Yazar daha 2011'de aslında bir yıkım olan kentsel dönüşüm projesiyle Mardin'in karşı karşıya olduğu faciayı öngören bir zeka ve kültüre sahipmiş. Mardin'in beş yıl içindeki yıkımı hakkında da bir yazı yazmasını çok isterim. Eski Mardinden ahalisi kovulmuş sanki. Çay bahçelerinde Mardinliler artık ailece çay içemiyor. Şehirlerinde yabancı gibiler, çayın bardağı olmuş 3TL. Dışarıdan gelen fırsatçılar tarihi evlere akbabalar gibi çökmüş saltanat kurmuş. İnsanın dokunmaya kıyamadığı yollara ve yapılara öldürücü tadilatlar, restorasyonlar hatta dil baştan inşaatlar yapılmış.Tarihi kentlerimizde kentsel dönüşüm projelerinin sorumluları kim merak ediyorum. Mardinde bir taraftan berbat inşaatlar ve restorasyon diğer taraftan kısmen iyi işler çıkıyor. Kimler aktif olarak çalışıyor acaba . Tarihi kenti bozmadan iyi iş yapanları kaçırmamak lazım. Zarar verenleri ise uzak tutmak. Mardin kentsel proje yol, mimari, restorasyon projelerini hangi şirketlerin üstlendiğini merak ediyorum. Çok karlı ihaleleri kazananlar herhalde büyük ya da siyasi ilişkileri güçlü olanlardır. Galiba Mardin'de hem yeni hem de tarihi eski kısımdaki yol, bina ve TOKİ yapımlarında Karaaslan, Karaboğa ve Bal şirketlerinin hakimiyeti var. Galiba hepsi Diyarbakır merkezli. Valilik, Mardin Müzesi ve Diyarbakır Bölge Koruma Kurulu onayıyla Mardin'de kentsel dönüşüm projesinde birinci caddenin bazaltla döşenmesinin Karaaslan taş işletmesi tarafından yapıldığını duymuştum. Üniversite kampüsündeki bazalt yollarıda onlar yada Bal yapmıştır herhalde. Karaboğa inşaat şirketide diğer inşaatlarda üstlenici galiba. Soyadlarında Kara ortak. Akrabalarmı? Valilik proje koordinatörü Füsun Karaboğa Hanım ve Diyarbakır Bölge Koruma Kurulu Başkanı Mehriban Karaaslan ve bu şirketler arasında bir ortaklık veya bağ varmı? Diyarbakır ve Mardin'de TOKİ inşaatlarını bu şirketlermi yapacak?

Image
Selahattin Bozca
31.07.2011 / 15:32

Nuray Hanıma: "Kent konseyi" demokrasinin yerel kanallar aracılığıyla geliştirilmesi için Belediyelerin kurmak ve destek vermek zorunda olduğu bir konseydir.Yanılmıyorsam Başkanlığını dürüstlüğüyle,temizliğiyle tanınan eski Belediye Başkanı Aydın Saraçoğlu yürütmektedir.Malum Belediyenin durumu ortada.Şeffaflıktan uzak hepsi Ali Dibocu olmuş.Kent konseyi Mardin Belediyesinin kontrolünde olduğu müddetçe pek bir hayır bekleme.Geldiğim şehir olan Batman'da da durum aynı merak etme ve üzülme.Malik gulvaz beye'de tavsiyem:boşuna nefes tüketme

Image
adsız kahraman
23.07.2011 / 23:19

Ablam Mardin\'i uzun yıllar sonra ziyaret ettiğinde çektirdiği fotoğraflarda yüz ifadesi o kadar keyifsizdi ki ,yıllardır görmediğim memleketime gitmeye ne yüreğim ne de ayaklarım razı olmadı..Değişen sadece biz değil yaşadığımız mekandı. \"Kentsel dönüşüm\" adı altında sanırım bütün hatıralarda yıkılan taşlar gibi tekrar yerine konulmamak üzere farklı bir taşla örülmeye çalışılıyor yepyeni bir kalker taşıyla. İçinde geçmişi, yaşanmışlıkları, avlularda koşuşturan çocukların seslerini hiçbirşeyi barındırmayan bir taşla...Nasıl yeniden örülebilir ki..ve karşılığında apartman dairelerine sıkıştırılmaya çalışılan modern hayatlar..Akşamüstü evimizin damında oturup gökyüzünde süzülen kuşları izlemek..Belki bunun için gelebilim..

Image
Nuray
23.07.2011 / 13:20

dünkü kent konseyine katıldım<br>beklerdim ki bir kaçı kişi bu menfalda bir açıklama yapsın <br>ama selahattin bilirer hariç ki oda mardin harput olmasın şeklinde birşeyler söyledi. hiçkimse bu konuda birşey söylememesi beni üzdü doğrusu...

Image
Mustafa Aydın
22.07.2011 / 11:15

Erkek İktidarın Kadın Milletvekili yazısı ile oldukça içeriğini ve sahiciliğini düşüren yazısından sonra Malik Gulvaz\'ın bu yazısını okumak yazarın ödediği keffaret gibi geldi bana. Bir önceki yazıyla ne kadar gerçeklikten uzak düşüldüyse bu yazısında da o kadar isabetli olmuştur.<br>Takdir ve ilgiyi hakeden bir yazı.<br>Yıllardır anlatmaya çalıştığımız, bürokrasi ve siyasilerle anlaşamadığımız, anlatmakta zorlandığımız hususu bu kadar derinlikli ve edebi yazmayı başaran kardeşime teşekkür ediyorum.<br>Açıkı hava müzesi olan şehrimiz, müzelik bir kente dönüşüyor! SOS! veriyor. <br>Bunu modern makyaj, ambalaj ve tılsımlı kelimelerle yapılıyor hem de.

Image
GRANDAYZER
21.07.2011 / 21:34

DRAM 1<br>Annemin gelin olarak geldiği duvarlarının her bir noktasında benim ve kardeşlerimin acı tatlı hatıralarının bulunduğu benim hayatımın en önemli parçası evimiz için yıkma kararı çıktığında hepimiz kahrolmuştuk.Dünyaya değişmeyeceğim eve o zamanki belediye başkanı Tutaşı eviniz 3 bin lira eder demişti.Anlayacağınız bunca yaşanmışlığın ve anının bedeli 3 bin liraymış.Mahkemedir avukattır savunmadır derken evimizi yıkılmaktan kurtardık.<br>DRAM 2<br>Mardinde binlerce genç işsiz.Geleceğe dair ne hayal kurabiliyor ne de umut taşıyor.Kanın deli gibi aktığı bir zamanda binlerce insanımız işsizlikten dolayı mutsuz.Gücü yeten terkediyor güzelim vatan toprağını terkedip gurbete gidiyor.Sevdalar bile eski tadında değil bu gençlerimiz için.Gençler işsiz gençler mutsuz gençler umutsuz<br><br>SONUÇ: İstihdam için gençlerimizin iş bulup mutlu olabilmesi için Kentsel Dönüşüm devam etsin ama gönülleri anıları hatıraları ve yaşnamışlıkları yok etmeden.İnsanımızın gönlünü kazanarak razı ederek iş yapalım

Image
Kurban yine zavallı halk
21.07.2011 / 17:27

çok güzel anlatmışsın malik kardeş.Kentsel dönüşüm projesi bir nimet olarak algılanmamalıdır.Bazılarına rant oluşturmak için zavallı insanları yerlerinden ediyorlar.Eline bir kaç kuruş tıkıştırıp gelsin oteller gelsin,gelsin kafeteryalar,saraylar,simitler.

Yorum Yaz