matesis
dedas

Adam Olana Bir Söz Yeter

Adam Olana Bir Söz Yeter

Bazı kelimeleri, altının doluluk derecesini iyice anlamadan kullanmamak gerekir. Anlamını yerinde kullanamayacağımız kelimeleri ,  ağzımıza,cebimize veya kalemimize  almamamız ,anlaşılmamız ve anlatımımızı kolaylaştırmak açısından önemlidir. Bazı kelimelerle hemen hemen her yerde karşılaşır hatta bazı dönemlerde herkesten   aynı kelimeleri  duyarız. Sıkça karşılaştığımız kelimelerin çoğunun sadece kulak dolgunluğu ile içselleştirdiğimiz kelimeler olduğu için, yerinde kullanılmadığı veya kullanıldığı yerde anlamını bulmadığı veya anlam kaybına uğradığına çoğumuz şahit olmuşuzdur. Kelime, anlamını tam olarak, ancak ve ancak  doğru kullanıldığı yerde bulur. Kelime hele hele yerel bir kelime ise,  gerçek  anlamını bulması için kullanıldığı yer ile birlikte kelimenin doğduğu yerde kullanılması da büyük önem arz eder.                             

                 Kelimenin doğduğu yerdeki insanlar tarafından kullanılması ile dışarıdan birisinin kullanması arasında farklar oluşacağı şüphesizdir. Aile veya daha samimi ortamlarda, içimizden birinin kullanacağı herhangi bir kelimenin, aile içinde karşılaşacağı tepki ile aynı kelimenin dışarıdan başka birisi tarafından kullanılması halinde aile için yaratacağı etki farklı olmaktadır.

                 Herhangi bir kelimenin kullanılması durumunda ki maruz kalacağı tepkinin dozu ve ağırlığı, kullanan kişi ve kullanılan yere göre, yeryüzü ve diğer gezegenlerdeki çekim oranlarının farklılığı gibi bir etki yaratacağı  aşikardır. Örnek olarak farklı bir bakış açısıyla “ yerçekimi ” kelimesini yeryüzünde herhangi birisi tarafından kullanması ile “ay”a giden birisinin kullanması arasında 10 kat gibi bir fark  olduğunu  söyleyebiliriz.

                  Kullanılacak kelimenin önemi ;  yaratacağı etki ve alacağı tepki, kullanım yeri, kullanan kişi ve muhtemel ulaşabileceği kişi ve mercilere göre değişebilmektedir.Kelimeyi kullanan kişi, toplumda kabul görülen yeri ve ulaşılabilirliğinin düzeyine  göre  bir sorumluluk üstlenmekle mükelleftir. Kişinin toplumdaki yerini belirleyen, kullandığı kelimeler değil midir zaten?  Kişinin sorumluluk alanı genişledikçe kullanacağı kelimelerin etki alanı ve önemi de aynı oranda artmaktadır. Hatta ve hatta kişinin kullanacağı bazı kelimeler sorumluluk alanı ile çerçevelenmiştir de diyebiliriz.

                  Konuşurken kullanacağımız kelimeler bir anlamda kişiliğimizin kalitesini de ortaya koyar. Ne kadar çok ve çeşitli kelimeyi ne kadar çok yerinde  kullanır isek ulaşabildiğimiz kişi ve topluluklar  tarafından o kadar önem arz ederiz. Kullandığımız kelimelerin niceliğinden çok niteliğine önem verdiğimiz ölçüde itibar görürüz.

                  Çok konuşup hiçbir şey ifade etmemek yerine, az konuşup çok şey ifade etmeyi tercih etmemiz gerekir. Bir insanın okuması,  anlaması  ve bilgi sahibi olması oranında konuşma hakkını elde etmesi gerekir. Ama günümüzde herkesin bildiği oranda konuştuğunu söylemek pek mümkün değildir. Bilgi sahibi olan kişilerin, bildiğinden biraz daha fazla konuşması bir anlamda kabul görebilir, fakat bilgi sahibi olmayan kişilerin herhangi bir konuda bildiğinden çok konuşması kabul görmezden öte, hakkı olmadığı halde rahatsız edici bir durumu ortaya çıkarır.

                  Bilgisinin gerektirdiğinden fazla konuşmak  kayıtlara girmeyip iki de bir kafamıza kakılmadığı müddetçe sadece geçici olarak rahatsızlık verir ve laf kalabalığından öteye geçemez veya “sadece konuşuk olsun” diye kalır. Ama bu kelime kullanımı, konuşmamız için  değil de yazımız için söz konusu  ise, daha büyük bir felaket olan, çağımızın en büyük sorunlarından biri olan, kalıcı “bilgi kirliliği” nin ekmeğine yağ sürer.  Bu yüzden , özellikle yazarken kullanacağımız kelimelere ,çok ama çok dikkat etmemiz gerekir.

                   Kelimenin bile özenli seçilmesinin önemi bu kadar büyükken, binlerce kelime kullandığımız konuşmalarımız ya da yazılarımızın öneminin kat be kat büyük olacağı aşikardır.Ulaşılabilirliliğimiz ve sorumluluk alanımız genişse vay halimize…. Çoğunlukla sus-pus olmak veya bazı kelimeleri kullanmak için bile, varsa bir merciden  izin almak gerekebilir.

                     “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır”(özellikle hayvanları öne aldım) gibi klasik bir önermenin doğruluğuna şüphe ile bakmaya başladım. Günümüzde halen devam eden ”niteliksiz ,günde üç saat konuşma, geri kalan zamanda koklaşma” ilan eden savaşlara bakacak olursak  konuşmak’tan çok koklaşmanın daha çok çözüm getirici olacağına dair şüphelerim yok olmaya yüz tuttu diyebilirim.

                      “ Kendi kendi ile çelişiyor” dediğinizi duyar gibiyim, haklısınız aslında! , bu yazının sadece başlığını okumanızın yeterli olacağı temiz ve verimli günler diliyorum.

                       “Adam olana bir söz yeter”  

                       Öyle doluyum ki; yeterli olmadığını da düşünerek, damıtılmış damlalardan olan ve az kelime ile çok şey anlatan aşağıdaki sözü de size akıtmadan edemeyeceğim;

  ”Olgun insan,güzel söz söylemesini bilen insan değil,söylediğini yapan ve yapabildiğini söyleyen insandır”(Confucius)

Ne yapılacaksa yapılsın,konuşmaya gerek yok!...

Yorumlar

Image
mustafa
02.11.2014 / 23:27

Adam olana bir bakış yeter

Image
sedat
23.10.2014 / 19:24

Aynen adam olana bir söz yeter...

Yorum Yaz