tatlidede

Ahmet Türk: Başkan Barzani Kürtlerin bir lideridir

Ahmet Türk: Başkan Barzani Kürtlerin bir lideridir

Mardin'de katıldığı Mezopotamya Mardin Tarım Ekipmanları Gıda ve Hayvancılık Fuarı'nda konuşan Ahmet Türk, “Umuyoruz savaşın durması, ateşkesin ilanı için bir çaba olsun. Kim bu çalışmayı yaparsa da bu kutsaldır” dedi.

“Başkan Barzani Kürtler'in bir lideridir, rolünü oynamalı” diyen Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kürtler birbirine bağlıdır. Burada bir Kürt'ün başı ağrırsa, diğer taraftaki kardeşinin kendine sahip çıkmasını ister. Halkın da böyle bir isteği var. Hepimiz bunu görmeliyiz. Bugün Kuzey Kürdü susturulursa yarın Güney ve Batı Kürdüne de aynısı yapılır.

Bu yüzden diyalog, görüşme Kürtler'in arasında gün be gün gelişmelidir. Birbirimizi dinlemeliyiz. Birbirimizin fikirlerini kulak vermeliyiz. Birbirimize yardımcı olmalıyız. Yardımcı olursak demokrasinin de önünü açarız. Ben bu inançtayım.”

Bu talepler ve bu inanç denilebilir ki bütün Kürtlerin ortak değerleridir. Bu bağlamda Sayın Türk, bir ortak paydayı dile getirmiştir.

Ama Ahmet Türk, DTK Eşbaşkanı iken Mesut Barzani’nin 17 Kasım 2013’te Diyabakır’a gelişinin, öncesinde yaptığı açıklamalarda sorunlara yol açacağını söylemişti. Bu açıklamalarını, Başbakan Erdoğan’ın Mesut Barzani’yi davet etmesine ve daha önce Newroza davet ettiklerini ancak gel(e)mediğine dayandırmıştı.

Kuşkusuz Sayın Ahmet Türk’ün ifade ettiği gibi Sayın Barzani, başkan olarak Kürt ulusunun en önemli lideri konumundadır. Hatta Kürtler, bu anlamda kesintisiz bir Barzani önderliğinden söz eder; yani bir bütün olarak “Barzani Liderliğine” tarihsel olarak vurgu yapar.

İçinde yaşadığımız süreçte Kürt ulusal birliğine giden yolda Sayın Mesut Barzani’nin “tek şans” olarak varolduğu inancı giderek hakim olmaya başladı. Bunun sebebi ise siyasi anlayış ve stratejik olarak Barzani’nin “Kürdistan’ın bağımsızlığını savunması ve savunmakla kalmaması bunu ilan etme girişimlerinde bulunması olarak gösterilebilir.

Son yıllarda PKK’nin ulus-devlet olma anlayışını siyaseten mahkum etmesi ve bunun sonucunda ulus-devlet olarak Kürdistan’dan vazgeçmesi bunun yerine demokratik-ulus projesini hayata geçirmesini ilan etmesi, Kürtler arasında siyasi tartışmalara neden olmuş veya olmaktadır. PKK cephesinin bu projesini strateji haline getirmesi siyaseten bir boşluk oluşturdu ve bunun sonucu olarak Türkiye’de Kürtler, “Kürt ve Kürdistan” esas olmak üzere bir dizi parti kurdu ve bu partiler halk arasında “Kürdistani Partiler” olarak adlandırılmaya başlandı.

Doğal olarak bu durumlar ve de ortaya çıkan “ulusal” talepli partilerin oluşumu siyaseten Federal Kürdistan Bölgesi hükümetinin başkanı olarak Sayın Barzani’nin prestijini daha da arttırdı.

Mesut Barzani, meşru bir hükümetin başkanı olarak ve uluslar arası siyasi dengelerin hassasiyetini de dikkate alarak başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelerle “ikili” ilişkilerine dikkat etmek durumundadır. Başbakan Erdoğan’ın Barzani’yi davet etmesi hem ikili ilişkilerde hem de uluslar arası siyasi durumlar açısından bakıldığında, Barzani’nin bu davete icabet etmesi (16-17 Kasım 2013) Kürtlerin meşruiyetini arttırmıştı. Hatta hatırladığımız kadarıyla Başbakan Erdoğan, o zaman Diyarbakır’da “Kürdistan” kavramını kullanmış ve bu anlamda tarihe geçen ilk Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olmuştu.

Sayın Barzani, Kürtler için bu kadar önemli iken özellikle PKK’ye sempati duyan kimi Kürtler zaman zaman kendilerine ağır hakaretlerde bulunuyor. Bazen PKK/KCK yöneticileri yaptıkları açıklamalarla buna yol açıyor. Örneğin Duran Kalkan bu anlamda süreç içerisinde açıklamalar yapmıştır. Liderler, yaptıkları açıklamalara çok dikkat etmelidir; zira onlardan hakaret içeren açıklamalar gelince, sıradan bir sempatizan bile kendinde hakaret etme hatta kimi zaman küfür etme hakkını buluyor. Bu üzücü durumu bir de sosyal medyada dalga dalga yayıyorlar. Bu durumlar üzücü ve Kürtlere hiçbir fayda getirmiyor.

Şimdi Sayın Ahmet Türk, Sayın Barzani’yi Kürtlerin çok önemli bir lideri olarak görüyor ve çözüm için devreye girmesini söylüyor. Sayın Barzani’nin de Sayın Türk’e ayriyeten değer verdiğini tahmin ediyoruz ama Barzani’ye hakaretlerde bulunulduğu zaman Ahmet Türk’ün de devreye girmesi beklenir.  Mesela Sayın Türk hakaretlere karşı bir açıklama yapabilir ama hatırladığımız kadarıyla yapmadı bugüne kadar ve hep sessiz bir tutum gösterdi.

Öte yandan Sayın Barzani, Bağımsız Kürdistan ilanı girişimlerinde bulunduğu zaman da Sayın Türk’ten destekleyici bir açıklama duymadık bugüne kadar. Ahmet Türk bu gibi durumlarda da “sessiz” kalmayı tercih ediyor.

Zor durumlarda hep Sayın  Barzani’den destek isteniyor, bu, doğal ve gerekli bir durum elbette ama Sayın Barzani’nin de zor durum yaşadığı zamanlar oluyor ve devreye. Örneğin son zamanlarda Federal Kürdistan Bölgesi hükümeti olarak zor süreç yaşadılar ekonomik ve siyasi anlamda. Ama destek ve dayanışma anlamında bir girişim görmedi Kürtler.

Yukarıdaki tablo tabi ki Kürtlerin aleyhine, Kürtlere dost olmayan güçlerin yararına. Bu tablo Kürtlerin birlikte güç olmadıklarının açık bir ifadesi. Bugün sıradan bir Kürt bile bunun farkında galiba farkında olmayan sadece liderler veya bu konumda olanlar.

Bize göre, Kürtlerde devlet aklı gelişmediği için birbirlerine karşı örgütsel çıkar temelinde ideolojik akıl ile tutum alınıyor. Bugün Sayın Barzani, federal devlet statüsü ile uluslar arası ilişkilerde tutum almak durumundadır, bunu anlayamayan Kürt çevreleri kendisini hedef haline getirmekten geri kalmıyorlar. Bu gibi yaklaşım ve tutumlar Kürtlerde iç bölünmeye, psikolojik ayrışmaya neden olmaktadır. Bunu yapanlar, üst düzey siyaset yapanların olması durum daha üzücü bir hal almış oluyor.

Bize göre, örgütsel çıkar temelinde yaklaşımlar miadını doldurmuştur. Kürtler daha büyük ölçekli organizasyonların altına imza atmalıdır.

Saygıyla…

 

Yorum Yaz