matesis
dedas

Algıyla Yönetilen Toplum

Algıyla Yönetilen Toplum
Son yıllarda ‘algıyla yönetilme’ diye bir kavram ile karşı karşıyayız. Algı kavramı kuşkusuz psikolojik bir kavramdır. Bu bakımdan psikolojik yöntem ve tekniklerle incelenmesi gerekmektedir. Bu incelenmeye geçmeden önce algı kavramı etrafında oluşturulmaya çalışılan veya günlük yaşamda dillendirilen boyutlarına bakalım. Algıyla yönetilme kavramı hem bireysel hem de grupsal ve hatta toplumsal yönü olan bir kavramdır. Başka bir ifadeyle ister bireyin yönetilmesinde ister grupların yönetilmesinde isterse toplumların yönetilmesinde belli merkezler önce kendilerine göre ‘algı’ oluştururlar ve ardından daha kolayca yönetme faslına geçerler. Sözü edilen merkezler ‘algı’ yaratarak kendi tabanlarına dezenformasyon şırınga ederek şekillendirme yapma yoluna gider. Önce düşman bellediği çevre hakkında gerçekçi olmayan bilgiler yaymaya başlar. Burada amaç kendi kitlesini telkin etmek ve ortaya attığı bilgilere onu inandırmaktır. Bunu becerdikten sonra kitlesini mobilize ederek çatışma veya çatıştırma düzeyine getirir. Bunu kendi TV kanalı, gazete veya dergilerle yapar. Hatta bu anlamda sanatsal faaliyetlerini de kullanmaktan beis görmez. Burada genel anlamda amaç şudur: bireyi, grupları veya toplumun rasyonel/akılcıl yeteneğinin önüne geçmek ve onları duygu ağırlıklı bir pozisyona hapsetmektir. Bugün dünyada devletler de, örgütler de kendi tabanlarını bu şekilde korumaya ve harekete geçirmeye çalışmaktadır. Bu gibi yöntemlerle amaç, hitap ettiği kitlelerin duygu ötesine geçmelerini engellemektir. Algı yaratarak yönetme tekniği son yıllarda Türkiye’de de sık sık tartışılan bir kavram oldu. Özellikle muhalefet partileri iktidar partisi için bu söylemi sıkça dillendirdi. Özel yaşam alanlarına müdahale, padişahlık ve diktatörlükle suçlamaları hala görmekteyiz. Buna karşın iktidar da muhalefet partilerinin algı yaratarak tabanlarını sokağa çağırmakla suçladı. Muhalefetin ve yan sivil toplum kuruluşlarının ‘Cumhuriyet Mitingleri’ adı altında kendi kitlesini Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde alanlara çağırması iktidar cephesinden, muhalefeti algı yaratmak suretiyle hükümeti düşürmekle itham edildi. Günlerce üren Gezi Olayları da bu kapsamda değerlendirildi. Kürt Siyasi Hareketi de Algı Yaratıyor mu? Algı yaratarak kitleleri yönetme yaklaşımı göreceli bir kavramdır bir anlamda. İktidar ve muhalefete göre de PKK-HDP özelinde Kürt Siyasi Hareketi algı yaratmaktadır. Buna 6-7-8 Ekim olaylarını örnek vermektedir. Bu olaylara nasıl gelindi peki? İktidara göre, cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın “…..Kobani düştü, düşecek” söylemi HDP tarafından bahane edilerek kendi kitlesini sokaklara çağırdı. Önce günlerce cumhurbaşkanının adı geçen cümlesi, işlendi; dillendirildi, çarpıtıldı ve kitlesi bu şekilde hazırlandı sokaklara. Tabi bu iktidarın yaklaşımı. Ancak 6-7-8 ekim Olayları HDP’ye göre ise ‘soylu’ bir duruştur; Kobani^ye sahiplenmektir. Seçimler ve Algı Yaratma Yöntemi Duyguların, mantık önüne geçtiği süreç, seçimlerin öncesi olan zaman dilimidir. Seçmenlerin duyarlılık kazandığı bir süreçtir bir bakıma. Daha doğrusu duygunun mantık önüne geçtiği bir zamandır. Her siyasi çevrenin öncüleri kendi kitlesini elinde tutmak için rakibini sert söylemlerle itham ediyor. Kimin lideri ne kadar ‘sert’ ise kitle o kadar ona inanır. Ne yazık ki Türkiye’de böyle bir realite var. Böylesi söylemlerin olduğu bir ortamda seçmenler birbirlerine demokratça yaklaşmazlar. ‘saldırı dili’ ne yazık ki çok kullanılır bu dönemlerde. Her siyasi çevre rakibi hakkında ‘algı yaratmak’ suretiyle seçime hazırlanmaktadır. Bu yöntemin aşırı uçlarında ne yazık ki yalan ve iftira da yerlerini almaktadır. Üzücü olan nokta şu ki insanlar sorgulama yeteneğini konuşturamamaktadır. Olay ve söylemden şüphe duymak yerine ortaya atılan her şeye inanılmaktadır. İster okur-yazar ol ister olma, değişen bir şey yok. Okuyan da okumayan da bu noktada eşitlenir ve inandıkları siyasi anlayışın söylemine kayıtsız kalmaktadır. Bunu, Kürtlerin bir kesiminde daha fazla görmekteyiz ne yazık ki. Saygıyla…

Yorum Yaz