matesis
dedas

Anadilde Eğitime Sıcak Bakıyoruz

  • 21.02.2011 14:14
Anadilde Eğitime Sıcak Bakıyoruz

CHP, Van’ın Edremit ilçesinde “Siyasette Başarı Stratejisi” başlıklı üç günlük bir çalışma yapmış. Doğu ve Güneydoğu’da daha fazla oy almak için ne yapmaları gerektiği konusuna yoğunlaşmışlar. Çok güzel, hayırlı olur inşallah, umarız oylarını artırırlar.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, yaptıkları çalışmanın neticesinde vardıkları sonucu basın mensuplarıyla paylaşıyor, biz de TV’den izliyoruz, diyor ki: “Anadilde öğretime sıcak bakıyoruz!..”

Açıkçası bu ifade karşısında çok mutlu oldum. Bu çalışma neticesinde kattetikleri mesafe karşısında memnun kaldım. İşte bu!..  dedim, nihayet CHP ülkenin kronikleşen sorunlarını çözme noktasında elini taşın altına koydu. Artık oyumu CHP’ye de verebilirim!..

Ama gelin görün ki Sayın Genel Başkan, birkaç saniye geçmeden sevincimizi kursağımızda bıraktı, o birkaç saniyelik hülyamızı tarumar etti: “… ana dilde eğitimin bugün için çözülebilecek bir sorun olduğuna inanmıyoruz.” Vay ki ne vay!..

Hatırlarsanız “Başörtüsü” meselesinde de Muhterem Genel Başkanımız aynı filmi çevirmişti. “Başörtüsü meselesini ben çözecem!..” dedi. Biz de Oh ne ala dedik, bu meseleyi çözse çözse ancak CHP çözer, çünkü bu meseleyi siyasete alet etmeyecek veya böyle bir ithama maruz kalmayacak tek parti bu!... ve gerçekten CHP’nin bu meseleyi çözeceğine de inanır gibi olduk. Ama velakin iş ciddiye binince, Sayın  Genel Başkan: “bu mesele ancak CHP iktidarında çözülür!..” diyerekten topu taca atmasın mı?..

Doğrusunu söylemek gerekirse bu bile CHP için büyük bir adımdır, her ne kadar ülkenin huzur ve selameti için küçük bir adım olsa da!..

“Anadilde Eğitim ve Başörtüsü” meseleleri aslında bizim “komedya” kapsamında değerlendirdiğimiz basit meselelerdir. Yani kimin nasıl konuşup anlaşacağını, nasıl giyinip soyunacağını tartışmanın medeni bir ülkeye yakışmadığını düşünüyoruz. Bu meseleleri çoktan çözmüş olmamız ve medeniyet yarışında ön sıralarda yer almamız gerekirdi.

Bu meseleler, tabiatın kanunu gereği eninde sonunda çözülecektir. Ve bir gün bu basit meseleler üzerinde yapılan tartışmaları, koparılan fırtınaları “vay be ne komedyaymış!..” diyerekten anımsayacağız. Bu tür kıldan-tüyden işlerle halkımızı yoran, zaman kaybettirenlere İsmail YK’nın özdeyişiyle “Allah belanı versin!” diyeceğiz. Ve o zaman ne Türkiye “İranlaşmış” olacak, ne de ülke “bölünmüş” olacaktır. Aksine kendinden emin, her türlü fikre açık, farklı düşüncelere saygılı, Tevfik Fikret’in ifadesiyle “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bir toplum; cümle aleme örnek, üretken ve müreffeh bir ülke olacaktır.

Kapısı önün de kılık-kıyafet kontrolü yapılan bir Üniversitede okuyan gençlerin fikri, vidanı ve irfanı ne derece hür olabilir? İstemedikleri, hatta belki de nefret ettikleri bir dilde eğitim gören çocuklar ne derece mutlu olabilir, geleceğe dair güzel hayaller kurabilir, ülkenin inşasında yerini alabilir acaba?..

Evet, bu ülkede yaşayan herkes istediği dilde eğitim alabilmelidir. Üstelik buna devletin önayak olması ve işin altyapısını hazırlaması elzemdir.  Bu çerçevede Kürtçe, Süryanice, Lazca, Çerkezce, vs. dillerde eğitim yapan okullar açılmalıdır. Böylece yok olmakla karşı karşıya olan Lazca gibi bazı diller yaşatılmış olacak ve bu durum ülkemiz için bir zenginlik kaynağı olacaktır.

“Anadilde Eğitim Komedyası” başlıklı yazımızda vurguladığımız gibi, önemli olan kimin hangi dilde eğitim aldığı değil, ne ürettiğidir. Ve emin olun, farklı dillerde eğitim veren okullar açıldığı zaman insanların çoğu, kendi ana dilinde eğitim veren okulları değil kaliteli ve evrensel anlamda iş üreten okulları tercih edeceklerdir. Bu okullar ister İngilizce, ister Türkçe ister, Kürtçe eğitim versin!.. Üstelik ülke olarak, toplum olarak şu anda çektiğimiz karın ağrılarından da kurtulmuş olacağız!... İşte o zaman ne kimse çıkıp “başörtüsünü” siyasete alet edebilecek, ne de kimse kalkıp “Kürtler” üzerinde siyaset ve (daha açık bir ifadeyle) şiddet üretip bundan nemalanabilecektir!..

Yorum Yaz