matesis
dedas

Babanı Hamamda...

Babanı Hamamda...

Memleketim diye fırsat buldukça ziyaret ediyorum. Her seferinde biraz daha az memnuniyet duyarak dönüyorum.

Her taraf toz toprak , her tarafı çöplük, her tarafı harabe, her tarafı kötü kokan ,her tarafı çarpık yapılarla dolu ve en önemlisi her tarafı neredeyse  güvensiz  bir turizm şehri Mardin.

Her tarafı kazılmış bir şehirde bir güvenlik bandı bile göremedim.

Her an kafasına bir şey düşme ihtimali olduğu halde kasklı bir işçi göremedim. Çalışanların sayısı ve qualifikasyonu gördüğüm ve duyduğum kadarıyla çok yetersiz.

Yıl 2012 ve halen şehir suyu şebekesi yetersiz bir turizm kenti.

Tarihi Hamamları bile  kokan bir medeniyet şehri.

En fazla 8-10 yıllık bir geçmişi olan Yenişehir’de otoparksız binalar, düzensiz yapılaşma, daha şimdiden yetersiz ve kuralsız yollar.

Halen Otogarı bile olmayan bir yerli- yabancı turist çeken bir tarihi kent. Otogarın yapılacağı yer bile bence yanlış ve göreceksiniz ki yetersiz olacak. Otogar yapmak için düz arazi bulamamışlar. Hafriyat parası yüzünden çok pahalıya mal olacak gibi görünüyor.

Alacağım cevaplar politik ya da dolambaçlı olacak diye bütün bu olumsuz yönlerinin sebeplerini yetkili mercilerden sormadım.

Büyükşehir kandırmacası, “sonradan yapılmış olan bilmem kaç bin adet betonarme  ev yıkılacak”,” eski şehirde sadece tarihi evler kalacak” diye insanlar oyalanıyor.

Tarihi kentin altyapısının yenilenmesi kolay iş değildir ama daha düzenli ve daha sağlıklı yapılabilirdi.

Hiçkimse , herkes belli bir süre bu eziyeti çekecek, sonra rahatlama olacak diye beklemesin. Yıllarca çekilen çileden sonra , yaşanacak aksaklık ve arızalardan sonra yine her yer kazılacak,yine heryer toz toprak,çamur olacak.

Şehrin altyapısı için uygun güzergahlarda örneğin birinci cadde de bir arızanın giderilmesi için  uygun yerlerden içine bir insanın girip kolaylıkla tamir edebileceği yeni bir betonarme kanal açılmalıydı,. En ufak bir arızada yine kazı yapılacak, yine yollar kapanacak, insanlar yine eziyet çekecek.

Üretime yönelik bir yatırım görmedim ama tüketime hatta lüks tüketime yönelik yatırımların haddi hesabı yok. Birçok şehirde henüz  olmayan  markaların  Mardin’e gelmiş olmasını  ne kadar iyiye yormak gerekir  bilemiyorum.

Kimlerdensin diye başlayan muhabbette, “hamamda babanı çok yıkadım, eee! artık anlarsın” anlayışı halen hakim. Devam eden bu durumun  iyi mi kötü mü olduğuna karar veremedim.  

Şehrin kötü yönlerinden çok iyi yönlerini yazmak isterdim ama maalesef pek bulamadım.

İyi yönlerini okurlardan rica ediyorum. Yazarlarsa yüreğime biraz su serpilir belki…

Yorumlar

Image
selman
12.09.2012 / 14:05

eline sağlık diyelim

Image
MEHMET AYAZ
12.09.2012 / 11:03

Şerif bey merhaba.<br>Tespitleriniz kesinlikle doğrudur. Bir şehrin içinde yaşayan belki alıştığından mı belki bakış açısının ve algılama körelmesinden mi o yerle ilgili olumlu ya da olumsuz durumları algılayamıyor. Bu sebeple yanlışları ve doğruları görüpte tespitler yapması imkansız oluyor. Nasıl ki bir resme uzaktan bakılınca güzel veya çirkin olduğu anlaşılıyorsa. Bir şehrin olumsuz yanları ancak dışarıdan gelen biri daha iyi görüp doğru tespitler yapması mümkün oluyor. Bence sizin sıraladığınız olumsuzluklar Mardinin Midyat ilçesi hariç başta merkez olmak üzere bütün ilçe ve beldelerimizde mevcuttur. Belde ve ilçelerimizde ileriye gidiş değil de geriye dönüş var adeta. Bunu her alanda görebilirsiniz. Hem alt yapıda, hemde çarpık yapılaşmalarda, gerekse tarihi ve doğal güzelliklerinin yok olması noktasında görebilmeniz mümkündür. Aslında hepimiz bu olumsuzlukları görebiliyoruz. Ama ya cesaret edip de dile getiremiyoruz. Ya da tek duyarlı ben miyim diye işin içinden sıvışıp kaçıyoruz. Bakın size samimi olarak söyleyeyim. Memleketime 1500 km lik uzakta olmama rağmen 10 yıldan fazla zamandır Sürgücü Beldemizin sorunlarını dile getirmek ve onların çözülmesi için www.surgucum.com u kurdum. Zamanında çok şevkle ve heyecanlı bir yayın yaptım. Ancak 2010 dan sonra her şeyin gitgide geriye doğru gittiğini görünce bunu bırakmak zorunda kaldım. Çünkü hiç bir fedakârlık heyecansız ve şevksiz olmuyor. Beldemizdeki bu olumsuzluklardan bazılarını burada kısaca sıralayacağım.<br><br>1- Savurun ilçesinin en güzel derelerinden ve bir kaç köye hayat veren Sürgücü Çayına 2010 senesinde belediye kanalizasyon suyunu akıttı. Bu nedenle Sürgücü çayı artık bir kilometre öteden bile pis pis kokmaktadır. Bırakın insanların o dereden su içmeyi, tarlaların o su ile sulanması bile sakıncalıdır. Derede artık bir tane bile balık göremezsiniz. İleride başta sıtma ve kolera gibi hastalıkların bu çayın geçtiği köylerden baş göstermesi an meselesi.<br><br>2-Sürgücü Beldesinde 2 yıldır kilit taş üretim atölyesi kurulmasına rağmen şimdiye kadar Sürgücünün hiç bir sokağına bir adet kilit taşı döşenmiş değildir. Sürgücünün tüm yolları sokakları yazın beyaz toprak ve tozdan geçilmiyor. Kışın ise her taraf adeta çamur deryasını andırıyor.<br><br>3-Bırakın sokakları caddeler ve sokaklar bile hayvan gübresinden geçilmiyor. Eski okulun bahçesi yani öğretmen lojmanları çöpten ve pislikten geçilmiyor.<br><br>4-Sürgücünün Tarihi mekânlarından Pir İsa Türbesi onarım adı altından içi dışı siyah çimento ile sıvandı. Şu anda burası için Tarihi bina demeye bin şahit lazım.<br><br>5-Geçmişte Mardinin siyasi hayatının önemli aktörlerinden Fendi Ağanın oğlu İsa ağa tarafından yaptırılan 200 Yıllık bir geçmişe sahip olan tarihi ve su değirmeni kesme taşları yağmalayanlar tarafından yarısı yıkılmıştır. Bunun onarılması için bir Allahın kulu sahip çıkmamaktadır.<br><br>6-Gene aynı şekilde 1920 li yılların Mardinin sayılı siyasi ve iktisadi aktörlerinden Ahmet Ağa tarafından yaptırılan Tarihi kasırlar, Yazlık kasır, Tarihi hamam ve Tarihi köprü bakımsızlıktan ve kötü kullanımdan dolayı yıkılmak üzere. Restore edileceği günleri bekliyor.<br><br>7-2010 yılında eski İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Mehmet Aslan bey öğrenci fazlalığı nedeniyle yetersiz olan Sürgücü İlköğretim okuluna ek bir İlköğretim okulu yapmak için bir yıl boyunca okul alanı için arsa aradı ama bir Allahın kulu arsasını ya satmadı yada satan da fahiş fiyat istediğinden bu girişimden vazgeçildi.<br><br>8-Geçmişten beri Beldemizin ortak malları olan meydanlara, caddelere ve sokaklara yönelik işgaller devam etmektedir. Beldede mevcut bir imar planı olmasına rağmen isteyen belediyeden izin almadan istediği yere betondan 4 katlı ev yapmaktadır. Buda Mardin&#8217;e özgü mimari hukuktan pencere hukuku diye tabir edilen kurala riayet edilmemektedir. Yeni betondan yapılmış evler tarihi binaların önünü kapatmış bulunmaktadır.<br><br>9-3 yıl önce Sürgücünün aşağı Mahallesindeki Caminin yanında taziye evi ve kuran kursu yapımı için bir iş adamımız arsa aldı. Sözde bir yıl içinde buranın inşaatına başlanacaktı. Ama kaç yıldır ne soran var nede ilgilenen var bu konuyla ilgili.<br><br>10-Sürgücü Beldemizin başta Türkiye olmak üzere dünyaya açıldığı iki kapısı var. Oda biri Mardin biri Diyarbakır dır. Sürgücüden bu iki şehre belde halkının ulaşımı köy minibüsleri ile sağlanıyor. Normalde beldeden her gün her bir şehir için iki minibüslük yolcu olmasına rağmen tek minibüsle ulaşım sağlanıyor. Böyle olunca da gidiş veya dönüşlerde yolcular minibüsün içinde adeta balık istifi gibi yolculuk yapıyor. Balık istifi yolculuk yapanlar gene şanslı olanlar. Çünkü yer bulamadığı için Diyarbakır veya Mardin de kalmak zorunda kalanlar da cabası. Aslında belediye Savur ilçemiz için yaptığı gibi yarım otobüslerle Mardin veya Diyarbakır&#8217;a ulaşımı sağlaması gerekir. <br><br>Bütün bu saydığım belli başlı sorunları aslında herkes görüyor ve herkes biliyor. Ama çözüm noktasından kimse herhangi bir girişimde bulunmuyor. Herkes topu belediyeye atıyor, belki kendilerince haklılar ama en önemlisi Milletvekillerimiz bile neredeyse her hafta siyasi propaganda yapmak için Beldemize geldikleri halde olup biten ile ilgili hiçbir girişimde bulunmuyorlar. Bir milletvekilimiz dahi bu halk niçin bu toz dumana bu çamura maruz kalıyor diye tek kelime etmiyor.<br><br>Mehmet AYAZ<br>www.surgucum.com

Yorum Yaz