matesis
dedas

Barış ve Çözüm Süreci

Barış ve Çözüm Süreci

Kadim ve Aziz Dostlarım 

Kıymetli Okurlarım; 

Uzun zamandır sizlerle beraber olamadım. Rahmetli annemin vefatı dolayısı ile uzak kaldım. Hepinizi selamın en güzeli olan Allah(C.C) selamıyla selamlıyorum. Evet. Gelelim ülkemizin ve coğrafyamızın en önemli gündeminde olan barış ve çözüm sürecine. Çözüm ve barış sürecinde iki kesim var : 

1.) Barış isteyenler 

2.) Barış istemeyenler Gelin biz barış isteyen taraf olalım. Barış ve çözüm sürecinin en zarar gören en mağdur olan coğrafyamızın halkları olmuştur. Yani yıllardır kardeş kardeş et ve tırnak gibi bir arada yaşayan bu millet ne oldu da bir anda yok sayıldı, ama her zaman kesilen tırnak oldu et yerinde kaldı olan hep kürtlere oldu yani kürtler hep tırnak oldular ve hep kesilen oldular. Ama yinede bizler barış sürecinde barış isteyenler olarak bu coğrafyanın ve bu toplumun olmazsa olmaz bir parçasıyız. Barış istemeyenler siz zihninizdeki engelleri kaldırın ve bize olan ön yargılarınızı, bakış açınızı değiştirip bizi kabul edin bizi onaylayın. Siz barış sürecinde barış istemeyenler bu süreçte gözlerinizdeki bantları ve gözlükleri , maskeleri çıkartın ve bizleri görün görmemezlikten gelmeyin artık. 

Kulaklarınızdaki tıkaçları çıkarın ve sesimize kulak verin. Lütfen sesimizi duyun artık. Bizler yürekten konuşuyoruz ve kalp gözüyle dünyaya bakıyoruz ve herkesi eşit görüyoruz unutmayın. Öyle bir hayatın içindeyiz ki et ve tırnak gibiyiz. Öyle acımasız bir dünyada yaşıyoruz ki kimimizin yarını ne olacak belli değil hiç kimsenin hiçbir şeyin garantisi yok. Bizler muhtaç değiliz, hele hele cahil hiç değiliz ama aramızda duvarlar ve engeller var aramızdaki bu duvarları yıkıp aşmamız gerek. Düşünce ve beyinlerde ön yargılar , bariyerler var bunları da kırmamız yıkmamız gerek. Evet. Çoğumuz okuma yazma bilmiyor ama cahil değiliz. Günlük gazete okumuyor olabiliriz ama dünyada olup biten her şeyden haberdarız. Birileri bizi dört duvara veya evlerimize kapatmaya çalışıyor evde, sokakta, okulda, işyerinde kısacası hayatın her alanında yok yere silmek yada görmemezlikten gelmeye çalışıyor. Sakın ha bunu aklınızdan bile geçirmeyin. Hayatın her alanında olmak bizim hakkımız çünkü kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi biliyoruz. Bizler millet olarak halk olarak merhamet değil, insan gibi yaşamak istiyoruz. Sadaka değil, hakkımız olan haklarımızı istiyoruz ve talep ediyoruz.

 Ey barış istemeyenler sizlerle bizler arasında duygu ve düşünce farklılığı olabilir ama bizim herkesi sevecek ve herkesi kucaklayacak sevgimiz, merhametimiz var. İkinci sınıf vatandaş olmak istemiyoruz ve değiliz zaten bu coğrafyada eşit olmak istiyoruz çünkü bu dünyada her insana aş var iş var. Ezilen, dışlanan olmasın bu coğrafyada bize yenilmiş veya itilmiş, dışlanmış muamelesi yapmayın artık. 

Önce insan sonra vatandaş yurttaş olmanın bize sağladığı olanakları imkanları istiyoruz. Yaşanılabilir bir dünya ve bir toplum istiyoruz. Lütfen dilimizden, dinimizden, rengimizden ve coğrafyamızdan dolayı bizi dışlamaya kalkmayın. Ayrımcı ve küçümseyici ifadelerden şiddet ile kaçınalım ayıklanalım yeter artık. İnsan gibi kardeşçe beraber yaşayalım. Bu barış sürecinde devlet, millet, iktidar, muhalefet barış sürecine destek olalım. Yaşanılabilir bir dünya için halkların ve insanlığın kardeşliği selameti için barış ve huzur içinde kardeş kardeşçe yaşayalım. Akıllı toplumlar ve insanlar yapabildiğini değil, yapması gerekeni yaparlar. 

Yapılması gereken tek şey barış sürecine herkesin destek olması. Burada devletin muhatabı STK ları ve siyasi partilerin uzantıları olmalı. Devlet bir meseleyi çözecekse meselenin tüm taraflarını muhatap almalıdır. İlla silaha sarılmaya gerek yok. Ünlü filozof Bacon'un dediği gibi yumurtasını pişirmek için komşusunun evini yakmaya gerek yok. Tabi bu tabiri küçük düşünen insanlar için kullanıyorum. Devlet, millet, muhalefet ve taraflar üzerinde kafa yormamız gereken şey:Biz nerede hata yaptık ? 

Galiba esas soru budur. Ne ektiysek onu biçiyoruz galiba. Gücünü kendi halkından alamayan bir toplum yok olmaya yada dağılmaya mahkum. Bakıyoruz yüzyıllardır türkülerinde bile acı ve ızdırabı en çok işleyen halk şüphesiz kürtlerdir. Yıllardır gözyaşı, acı, kederden başka bir şey yok geriye maalesef annelerin gözyaşları ve acıları kaldı hafızalarda. Bütün bu acılara rağmen geriye değil ileriye bakmalıyız. Bu kutsal topraklarda olumlu yöne bir şeyler değişmeli. Nasihatlardan değil nusibetlerden ders çıkarmak lazım. Artık bu kadar tecrübeye sahip olduktan sonra bu barış sürecinin mecrasından çıkarılmasına ve sulandırılmasına müsaade etmemeliyiz herkes üstüne düşeni yapmalı. 

 Kardeşler Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları kurda kuşa yem edilmemeli artık bu barış sürecinde süreci beteraf etmek için Cüneydi bağdadinin ferasetini, Selahaddin-i Eyyubi'nin kahramanlığına, Fakı Teyran'ın duygusuna Ahmed-i Hani'nin bilgeliği ne her zamandan daha çok ihtiyacımız var. Çatışma değil uzlaşma istiyor bu toplum birbiriyle kavga değil kucaklaşmak istiyor artık. 

Şair şöyle diyor ;

Anlatamam derdimi dertsiz insana, 

Dert çekemeyen, dert kıymetini bilemez, 

Derdim bana derman imiş bilemedim, 

Hiçbir zaman gül dikensiz olmazmış. 

Bizim derdimiz aslında bizim dermanımız olsun. 

Selam ve Dua İle...

Yorumlar

Image
KIZILTEPELİ
22.12.2014 / 20:13

BU MEMLEKET BU SİYASETÇİLERLE BİR YERE VARMAZ KIZILTEPENİN HALİ İÇLER ACISI BİR YOL VAR DİLERE DESTAN 4 YILDIR 10 KM BİTMİYOR HERGÜN KAZA ELEKTRİK DESEN SUYU BİLE KESMEYE BAŞLADILAR İNANIN YAZINIZ HERŞEYİ İFADE EDİYOR AMA NE FAYDA

Image
yasasin halk
20.12.2014 / 20:29

Kesinlikle butun yazina katiliyorum keske oyle degil diyebilsem .sayin yazar derdimize derman olup yaziyorsun .kiziltepeli olarak seni seviyoruz. Annenizede allahtan rahmet diliyorum mekani cenet olsun

Yorum Yaz