matesis
dedas

Bayram Bilinci ve Coşkusu

Bayram Bilinci ve Coşkusu

   Peygamber Efendimizin (s.a)  hicreti öncesinde Medinelilerin iki bayramı vardı. Medinelilerin iki bayramı olduğunu ve bu bayramlarda onların sevinçle eğlendiklerini gören Hz. Peygamber (s.a) :’’Allah size bu iki bayramınıza bedel olarak daha hayırlısını; Ramazan ve Kurban bayramını lütfetmiştir.’’(Ebu Davud, Salât,245) buyurdu. Böylece Müslümanlar o günden bu güne, on beş asırdan beri bu bayramları ibadet neşesi, sevinç ve huzur içerisinde kutlamaktadırlar.

    Efendimizin (sav) bu günleri bayram olarak nitelemesi kuşkusuz çok manidardır. Ramazan ayını oruç, Kur’an tilaveti, teravih namazı, sadaka vb. ibadetlerle geçirmenin bir şükrü ve bağışlanmış olabilmenin ümidiyle Ramazan Bayramını neşeyle kutlarız.

     İçinde bulunduğumuz Kurban Bayramı günlerinin değeri ise; Şems Suresi’nde Allah’u Teala’nın yemin ettiği ‘’on gece’’nin Zilhicce ayının ilk on gecesi olarak tefsir edilmesi, bu günlerin hac ibadetin ifa edildiği günler olması, Teşrik tekbirlerinin bu günlere özel getirilmesi ve Allah’a sadakat ve teslimiyetin doruk noktasını yaşayan Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’den bize hatıra kalan kurban kesiminin de bu günlerde gerçekleştirilmesine dayanmaktadır.

     Bayramlar; fert ve toplum olarak bizi ayakta tutan manevi dinamiklerdir. Bayramlar, hem Rabbimize, hem insanlara hem de cennete yaklaşmaya vesile olan, bereketle geçirilmesi gereken günlerdir.

      Kurban Bayramı günleri teşrik tekbirlerinin getirilmesi gereken günlerdir. Arefe günü sabah namazı ile başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazı dahil farz namazlardan sonra ‘’Allah’u Ekber Allah’u Ekber La ilahe illallah’u Allah’u Ekber Allah’u ekber ve lillehi’l hamd.’’denilir. Kâinatla birlikte Allah’ı anış, Allah’ın en büyük olduğu, bütün övgülerin sadece O’na ait olduğu gerçeğinin yüreklerden dillere dökülüşüdür tekbir.

      Ve yine Allah’ın adını anıp, O’nu tekbir ederek kestiğimiz kurbanlar bizi Allah’a yaklaştırır.’’Zira o kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat sadece sizin takvanız O’na ulaşır.’’(Hac 22-37) Rabbimize sunduğumuz kurbanları keserken ‘’Muhakkak ki namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin rabbi olan Allah içindir.’’(En’am 6-162) der, samimiyetimizi pekiştiririz. Kestiğimiz kurbanla nimetlerini üzerimize yağdıran Allah’a; bize ihsan ettiği her şeyi O’nun uğrunda feda etmeye hazır olduğumuzu göstermiş oluruz. Kurban keserken nefsani isteklerimizi kesmeyi ve irademizi Hakk’ın rızasında yok etmeyi öğrenmiş oluruz.

       Kesilen kurbanın etlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırırken infak adabına dikkat ederek ibadet neşesini iliklerimize kadar hissetmeye çalışırız. Biliriz ki kurban; yardımlaşma, birlik ve beraberlik duygularıyla Allah’a yakınlaşmadır.

        Bir kurban kesildiğinde Efendimiz (sav) bu kurbandan geriye ne kaldığını sormuştu. Hz. Aişe: Sadece bir kürek kemiği kaldı dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a): Desene ey Aişe bir kürek kemiği hariç hepsi (yani bütün infak ettiklerimiz) bizim oldu.(Tirmizi,Kıyame,33) buyurarak  verdiğimiz şeylerin ahirette mükafatını alacağımızı ifade etmiştir.

Bu bayramı bayram coşkusu içinde geçirebilmemiz için neler yapabiliriz?

1)Bu günlerin feyiz ve bereketinden nasiplenebilmemiz için her anımızı Allah’ı anarak, tüm Müslüman kardeşlerimiz için dua ederek değerlendirmeliyiz.

2)Bayramların Müslümanlar arasında birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışmanın artmasına vesile olacağı bilinciyle sevinçlerimizi paylaşmalı, acılarımızı ve yaralarımızı birlikte sarmalıyız.

3)Anne-baba, akraba, komşu ve dost ziyaretleri yapmalı, gidemediğimiz kişilere tebrik mesajları göndererek bayramlaşma halkamızı genişletmeliyiz.

4)Toplumda fakir, yaşlı, yetim ve dullar gibi hepimizin emaneti olan kimseleri unutmamalı, bayram sevincini hep birlikte yaşamalıyız.

5Ebedi âleme göç edenleri dualarımızda unutmamalıyız.

6)Sevginin artmasına etken olan selam ve hediyeleşmeyi aramızda arttırmalı, tanıyıp tanımadığımız herkese selem vermeliyiz.

7)Çocuklarımıza bayram farkındalığını hissettirmeli, onlara bayram coşkusunu hediyelerle, ziyaretlerle yaşattırmalıyız

8)Bayramlar, kırılan kalplerin imarı için en güzel fırsatlardır. Bu fırsatı değerlendirip aramızdaki dargın ve küsleri barıştırmalıyız.

     İdrak etmekte olduğumuz Kurban Bayramı’nın İslam âleminin birlik ve beraberliğine, gönüllerimizin imarına, hayırların fethine, şerlerin def’ine, Rabbimize, insanlara ve cennete yaklaşmamıza vesile olması niyazıyla.

                               Ahmet Sırdaş

MARDİN İL MÜFTÜLÜGÜ AİLE İRŞAD VE REHBERLİK BÜROSU

Yorum Yaz