tatlidede

Ben Mardin’e neden geldim biliyor musunuz?

Ben Mardin’e neden geldim biliyor musunuz?

Klavye başında oturup her şeyi bilen, her konuda fikri olan, aklına geleni yazan, devamlı Doğu insanına atıp tutanlara gerçekleri anlatmak için.

Tabii bir de bunun tersi var. Gerçekleri bilen, gören duyarlı ve aklı başında insanlar var.

Ben Mardin’i ve tüm bölgeyi biliyorum, hem de iyi biliyorum. İnsanları tanıyorum.

Şimdi yazdıklarımı iyi okuyun lütfen:

Bölgenin insanını tanıyın önce…

Burada insanlar daha gerçekçi ve metanetli. Huzursuz bir bekleyiş içindeler. Ama bu onları sokağa döküp de şiddete yöneltmiyor, kendilerine şiddet uygulanıyor olmasına rağmen. Burada kimse sandığınız gibi kimseyi öldürmüyor. Aksine burada insanlar öldürülüyor.

Kimse bölgede MHP veya başka partilerin binalarını yakıp yıkmıyor, karşı görüştekilere saldırmıyor.

Tonlarca patlayıcıyı halk mı döşedi asfaltlara. Devlet neredeydi o zaman? Olabilir mi böyle bir şey?

Hep derim, 3 gün, yalnızca 3 gün gelin burada herhangi bir yerde zaman geçirin. Bütün ön yargılarınız yıkılacak, bütün düşünceleriniz değişecek, ezberleriniz bozulacak ve hatta utanacaksınız size dayatılanlara inanmış olduğunuzdan dolayı.

Buranın insanı daha gerçek… Daha duyarlı… Gözleri farklı bakar buranın insanının. Gözlerinde o duyarlılığı, insan olmayı görürsünüz… İnsanlığı…

Buranın insanı acıyı çok iyi bilir. Acıyı her gün bir şekilde yaşar.

Düğünler ve taziyeler geleneğine dayanan bir toplumun insanları bu bölgenin insanları.

Bölgenin insanı Batılı diye kimi dövmüş? Kendisiyle aynı fikirde diye kime şiddet göstermiş?

Bugün değilse yarın bir cenazesi var sonra da bir düğünü. İşte bu yüzdendir ki, bölgenin insanı daha gerçekçi ve daha metanetli…

Kafalara yıllarca tekrarlana tekrarlana yerleştirilmiş görüşleri ne yazık ki değiştirmek zordur ama ben biliyorum ki, haykıran, saldıran, vuran, kıran, küfür eden, söylenen herkes aslında gayet iyi görüyor neyin ne olduğunu ama bir şekilde şuuraltına ilmek ilmek işlenmiş, yıllarca büyük başarıyla sapasağlam oturtulmuş önyargıların esiri…

Terörün istediğine hemen cevap veriyor tabii bu tavır. Kork, sin, evde otur, hayattan uzaklaş, okuma, seyahat etme, müzik dinleme, konsere gitme.

Hayır, inadına yapacaksınız.

Konsere de gidecek, müzik de dinleyecek, seyahat da edecek, evde oturmayacak, korkmayacaksınız.

Çok mu güvenli eviniz? Ölümcül kazaların %83’ünün ev kazaları olduğunu biliyor musunuz?

Çok mu güvenli bulunduğunuz yer, şehriniz, Batı?

Bu nasıl bir şeydir?

Biraz araştırmalı insan, soruşturmalı, üç cümleden sonrasını okuyabilmeli. Gerçekleri görebilmeli.

İnanın o kadar zor değil.

Bölge insanını suçlarken, nasıl bir yalanın, nasıl bir dayatılan öğretinin maşası olduğunu bilmeli insan.

Buranın insanları bir arada yaşamayı bilen, birbirine dost, birbirine saygı gösteren insanlar. İnsanlar!

En önemlisi ne biliyor musunuz? Elma ile armutu ayırmayı öğrenmek gerek, koltuk davasına buranın insanlarını ve bizleri, hepimizi ateşe sürükleyenlere tepki göstermeniz.

Asıl onlara göstereceksiniz tepkinizi… Bölge insanına değil…

Buranın insanını suçlamayacaksınız. Bilmeden konuşmayacaksınız. Oturduğunuz yerden, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayacaksınız. En tehlikelisi de budur. Klavye başından atıp tutmayacaksınız.

Yaparım diyenler… O halde, haydi buyurun, gelin bölgeye, gelin bu insanların yanına, destek olun, ya da buyurun çıkın savaşın.

Yazmayın, saçma sapan paylaşımlar yapmayın. Bilmeden etmeden konuşmayın. Koltuk sevdasının esiri kişi ve kurumların ekmeğine yağ sürmeyin. Onları dikkatli dinleyin, kendi yaptıklarını başkaları yapıyor gibi gösterdiklerini anlayacaksınız.

Cehalet kötü şey… okumakla geçmiyor… Alet olmayın.

Mardin nasıl mı?

Mardin her zamanki gibi super. Güzel, sakin, sessiz.

Harika bir gün geçirdim.

Ama sayenizde, sayemizde esnaf kan ağlıyor.

Oteller boş, lokantalar boş, turizm bitmiş, insanlar siftah yapmadan kepenk indiriyor.

Otelci gider başka yerde çalışır, lokantacı gider başka yerde işini yapar, biz turizmciler başka yöne döneriz yüzümüzü çalışırız… Ama bu çözüm değil. Esnaf ne olacak?

Yerli ve yabancı hiçbir yatırımcının yatırım yapmaya yanaşmadığı bu topraklarda, bu dünyanın en güzel ve kadim topraklarında sanayi yatırımı olmadığı ve bu nedenle iş şansı, istihdam şansı olmadığı için tek geçim kaynağı turizm…

İlk biz onları yalnız bıraktık ve dayatılan senaryolara hemen destek verdik, yataklık yaptık böylece…

HDP dediğiniz, bilmemkimin uzantısı dediğiniz kişiler buradaki insanlar. Dostlar, akrabalar, arkadaşlar, komşular… Onlar bugüne kadar hep beraber yaşadılar, bundan sonra da birbirlerini asla inkâr etmezler. Ettirmezler de…

KOLTUK DAVASINA KENDİLERİNİ ATEŞE SÜRÜKLEYENLERİN DE, KENDİLERİ İÇİN BARIŞ İSTEYENLERİN DE KİM OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORLAR.

Bu sessiz bekleyiş sırf bu yüzden.

Yorumlar

Image
Alaaddin Aydın
13.09.2015 / 23:49

Hoş geldin Nükhet. Mardini iyi bilirsin bildiğini yazmışsın. Teşekkürler

Yorum Yaz