tatlidede

Bir, İki, Üç TIP

Bir, İki, Üç TIP

28/12/2011 tarihinde Roboski’de 34 insan katırlar üstünde “kaçakçılık” yaparken öldürüldü. “Demek kaçakçılardı! Onlar da orada kaçakçılık yapmasalardı! Oraların tehlikeli olduğunu bilmiyorlar mı?” gibi laflarla cahilliklerini tescillendirenler oldu.  “Kaçakçılığın” yapıldığı bölgelerde vatandaşın geçimini sağlayabileceği başka hiçbir alternatifin olmadığını bilmiyorlardı tabi. Bilmemekten ziyade çok da umursamamaktı onlarınki. Zira vicdanları da aynı beyinleri gibi, üstün vatan millet zehriyle küflendirilmişti.

Katliamın üzerinden 101 gün geçti ve katıla katıla eşlik ettiğimiz “bir, iki, üç TIP” filmini oynuyor gene baş aktörler. Dışardaki katliamlar için kükreyen Başbakan, kendi ülkesindeki katliamlara sessiz kaldı. Taziyede bulunmadığı gibi “gösterdikleri hassasiyet nedeniyle” Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine teşekkür etti. Ölüme ölüm demek için açıklama bekledi, Allah'tan rahmet dileyemedi, olur ha yanlış insanlara dilemiş oluruz diye. Ve olay sonrasında, öldürülen insanlar ve onları geride kalan aileleri suçlu gibi gösterilmeye çalışıldı.  Özür pazarlık konusu haline geldi, özür dilememenin bedeli neyse ödenecekti, parasıyla değil miydi?

Üç ay geçmesine rağmen hiçbir gelişme olmadı katillerin bulmasına dair. Olay sonrası Heron görüntülerini inceleyen komisyon üyeleri, görüntülerin çok net olduğunu, o çocukların sivil halk olduğunun gayet net görüldüğünü söylemelerine rağmen, herşey bu kadar net ve açıkken bunca zamandır suskun kalınması, diğer katliamlarımız gibi bu katliamın üstünün sessizce örtüleceğini gösteriyor. Ölenler kimdi ve nerede yaşıyorlardı sorusu bu katliamın neden gerçekleştiği konusunda anahtar bir cevap olabilir.

Genel Kurmay Başkanlığı 34 insanın öldürülmesiyle ilgili raporunu TBMM İnsan Hakları Uludere Alt Komisyonuna verdi. Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen yazıda, "Harekat sınır dışı kurallarına uygun olarak yapılmıştır" ifadesinin bulunduğu söylendi.  Bunun ne anlama geldiğini hepimizi biliyoruz!

Roboskî’ye Adalet Platformu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Uludere Katliamına dair hazırladığı rapora ve Servet Encü'nün ailesiyle birlikte Kuzey Irak'a göç etmesine ilişkin bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenledi. Roboskiye Adalet Platformu adına basın açıklamasını okuyan Nurcan Aktay, katliamın üzerinden üç ay geçmesine rağmen somut bir adımın atılmadığının altını çizdi.
"Sosyal Hizmetler adına bir heyet Roboski'ye gitti. Her aileden bir kişinin memur olarak alınacağını söyledi. Fakat halk bunu kabul etmedi. Çünkü adalet taleplerine gölge getirecek hiçbir şeyi kabul etmiyorlar."

Katliamda yakınlarını kaybeden Ferhat Encü ise "Bir ülke de hak, hukuk, barış gibi sözcükler yoksa o ülkede yaşamanın bir anlamı da yoktur " diye konuştu.

“Yetmez ama evet” çiydim sonrasında yaşananlar bana “Yeter yahuu” dedirtti. 12 Eylül celladı Kenan Evren’nin yargılanmasına başlandı malumunuz. Tamam bu iyi bir gelişme, sadece Evren mi, ya 12 Eylül’ün medya ayağındakiler, işveren ayağı TÜSİAD, Mehmet Ağar, YÖK,  ne olacak.  Peki günümüzdeki 12 Eylüller. Başbakan samimiyse, Roboski’de öldürülen 34 insanın cellatlarını koruyup kollamaktan vazgeçip ortaya çıkartsın.

“12 Eylül zulmünün üreticileri yargılanmadan; 12 Eylül ürünü kurumlar ve düzenlemeler değiştirilmeden; 12 Eylül ile başlayan ve hâlâ devam eden devlet baskı mekanizmasına dokunmadan; 12 Eylül ile hesaplaşma iddiası 12 Eylül’ün tüm trajedilerine rağmen acımasız bir komedi olacaktır.”*

Ve bizlerde bu komediye kasıla kasıla güleceğiz!

Bir, iki, üç TIP…

*Emrah Zıraman’ın yazısından aldım. Yazının tümünü okumanızı tavsiye ederim. http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=18173

Yorum Yaz