tatlidede

BM ya da bir azınlık tahakkümü sistemi

BM ya da bir azınlık tahakkümü sistemi

Suriye’de katliamlar hız kesmeden devam ediyor.

Beşşar Esed “babasının oğlu” olduğunu kanıtlamaya çalışıyor adeta.

Babası Hama'da bir günde 20 bin kişiyi katletmişti.

Oğul Esed henüz o rekoru kıramadı ama "babasına layık olabilmek" için çok çalışıyor.

Ülkede işler kontrolden çıkmış durumda.

Mevlid kandili gecesinde Hums şehrinde evlere ve camilere düzenlenen saldırılarda yüzlerce insan daha katledildi.

Sayı her geçen gün artmaya devam ediyor.

Ülkedeki Nusayri azınlığa mensup Esed yönetiminin müttefikleri de bölgedeki Şii yönetimler.

Yani İran ve Lübnan Hizbullah’ı.

“Katil de olsa, zalim de olsa bizdendir” mantığıyla hareket eden İran ve Hizbullah’ın bir takım Müslümanlardan sakladıkları gerçek yüzleri bu şekilde ortaya çıkmış oluyor.

Geçmişte Hama’da binlerce masum katledilirken de sessiz kalmışlardı, hatta desteklemişlerdi bu diktatör aileyi.

Şimdi de bir değişiklik yok politikalarında.

Esed güçleri ve müttefikleri katliam yaptıkları şehirlerde evlerin duvarlarına “biz geri döndük ey Muaviye torunları” yazıyor.

Yani olay hızlı bir şekilde mezhep savaşına doğru gidiyor.

BM Güvenlik Konseyi Rusya ve Çin’in vetosu nedeniyle bir karar alamıyor.

Böylece Rusya ve Çin, diktatöre adeta “katliamlara devam et” çağrısı yapıyor.

Kendi içlerinde de benzer sorunlar yaşamaktan korktukları ve ülkelerinde benzer bir ayaklanma yaşanırsa tıpkı “kanka”ları Esed gibi davranacakları için onun yaptıklarını meşru görüyorlar.

Yeri gelmişken, BM Güvenlik Konseyindeki oylama mantığının ne kadar aptalca bir sistem olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Biliyorsunuz konseyin 5 daimi üyesi var, geçici üyelerle birlikte bu sayı 15.

Herhangi bir karar alınabilmesi için daimi üyelerin tümünün aynı yönde oy kullanması gerekiyor.

Yani 14 ülke bir karar alsa ve daimi üyelerden birisi buna karşı çıksa istenen karar çıkarılamıyor.

Tam anlamıyla bir azınlık tahakkümü var.

Yıllarca İsrail aleyhine bir türlü karar çıkarılamıyor ABD vetosu yüzünden.

Bu durum tam anlamıyla adaletsizlik.

Yüzlerce üyesi olan bir kurumun karar alma mekanizmasını sadece 5 ülkeye teslim edip, bu 5 üyenin de aynı yönde vereceği kararla çalışmasını beklemek ne derece adil buna siz karar verin.

Filistin’in üyelik başvurusu aylardır sürüncemede bırakılmış durumda.

ABD’nin kurumun işleyişini kilitleme tehdidi yüzünden bu konuda da bir türlü karar alınamıyor.

BM işlevini tamamen yitirmiş durumda.

Geçmişte yaşanan hiçbir sorunda kendisinden beklenen rolü oynayamadı.

Yakın tarihte yaşanan Filistin, Kıbrıs, Bosna, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Libya ve günümüzdeki Suriye olaylarında çok pasif kaldı, çoğu durumda inisiyatifi ya tek başına bir ülkeye veya başka kurumlara (NATO gibi) kaptırdı.

Geçmişte bir personeli olarak görev yaptığım bu kurumun acilen yeniden yapılandırılması ve daha eşitlikçi bir statüye kavuşması gerekir.

Eğer bu yapılamıyorsa hiçbir yaptırım gücü ve bağlayıcılığı olmayan bu kurumun var olmasının da bir anlamı yoktur.

Yorum Yaz