matesis
dedas

Bu rüya gerçek olsa

Bu rüya gerçek olsa
Bir çoğu gibi benimde çocukluğum köy ortamında geçti. Köy odasında yankılanan muhteşem ses ve yorumlarıyla köylüleri kendisine hayran bırakan dengbejler, Arkası Yarın akşamla devam eden masal anlatıcıların masalları keyifle dinleme şansını yakalardım. Çevremizdeki büyüklerin rüya görmeleri ve bu rüyaların yorum seansları o dönemdeki köy ortamının en gözde güncel yaşanmışlığıydı.

Anlatılan cinler konusu ve bahsi edilen cinlere atfedilen söylentiler ise biz çocukların kabusu olmaya yetiyordu. İtiraf etmeliyim ki, cevre insanların anlatımıyla anlatılan cinlerden dolayı çoğu zaman gözümü kapatmaktan korkarak uykusuz kalmışımdır. Toprağı bol olan rahmetli anam yatağımın altına her ne kadar demir bir çubuk koyup "bak artık sana yaklaşamazlar" dediyse de kabus görmemi sonlandıramadı; ta ki günün birinde bir aile dostumuz evimize gelinceye kadar. Yanına çağırıp "bak oğlum sen gündüzleri daha çok neyi düşünürsen akşam rüyana o gelir girer; onun için sen neyi çok seviyor ve özlüyorsan her zaman onu düşünmeye çalış" şeklindeki söylediklerine dört elle sarılmıştım. Amcamı çok seviyordum ve amcam uzun bir zaman köyden ayrılmış, Suriye'ye geçmişti. O aile dostumuzun tavsiyesine uyarak tüm günümü amcamı düşünmekle yetinmedim. Yatağıma girer girmez tekrardan amcamın eve gelip cebinde çıkaracağı delikli kırmızı şekeri hayal edip durdum. İstemeyerekte olsa gözlerim kapanmış ve işin en güzel tarafı olan amcamla buluşmuştum.
 
O günden sonra cinlerle arama kesin mesafeyi koyup aklıma bile getirmekten kaçındım. Oysa bu cin masalları şuur altına yerleşmiş korkaklığın dışavurumundan başka bir şey değildi.
 
Haftalar öncesi Nusaybin'de, Demokratik Bölgeler Partisinin kongresi yapılacağını duyduğumda, geçmiş yetmezliklerin bıraktığı izlerden olsa gerek, umutlarımla mayalanmış ne kadar 'keşke'ler varsa hareketlenmiş oldu. "Şöyle olsa böyle olsa" ile başlayan keşkelerle yorulan düşünce melekelerime yaşımın ilerlemesi de eklenince yorgun yorgun uykuya dalmıştım...
 
Rüyamda malıyla, canıyla, bin bir bedellerin yaşanmasıyla tarih sayfalarına yüzlerce not düşen Nusaybin'in en işlek caddesinde bir şeyler arıyor gibi dolaşıyordum. Birden bire, sarı yeşil kırmızı kolluklar takmış insanların arasında kendimi buldum. Saygın, sevecen, ve özellikle de insancıl tüm özellikleri içinde barınan bir edeple "nasılsın Hüseyin hoca" demek için adeta etrafım sevgi seli gibi birden sarıldı. Kongre hazırlık komitesinin sözcüsü durumundaki insanımızın dudaklarında dökülen sözcükler ise beni duygusal dünyamla buluşturmama yetmiş, adeta büyülemişti. Bir taraftan nasıl bir kongre yapmak istediklerini anlatırken, diğer taraftan da ne yapacaklarına dair talepleri yazıya dökmüş ve yazılı halini elime tutuşturuyordu.
 
Anlatılanlar düşünce melekelerimi okşayacak bir düzeyde oluşuna müthiş keyiflenmiştim.
"-Esnafla bire bir görüşülecek,
-Sivil kurumlarla görüşülecek,
-Nusaybin'in koşullarında siyasi dinamik durumunda olanlarla bire bir görüşülecek,
-Nusaybin basınıyla, Nusaybinli aydın yazar çizer durumunda olanlarla bire bir görüşülecek,
-Öğrenci ve gençlik kesimleriyle bire bir görüşülecek,
-Kadın inisiyatifleriyle bire bir görüşülecek" diye konuşmasına devam ediyordu.
 
Çok saygın ve özellikle de yaşını almış sıradan bir aydınına hesap veriyor gibi bir medeni üslupla bir şeyler anlatmaya çalışması beni büyülemişti adeta.
 
Kongre hazırlık komitesinin sözcüsünün yaptıkları ve yapacaklarını anlatmaya devam ediyordu. Düşünsel algılarım 'ne oluyor?'larla yoruluyordu adeta.
Kendi kendime "benim gördüklerim bir rüyadan mı ibaretti acaba? Gerçek mi yoksa rüya mı görüyorum?" şeklinde düşündüm. Bir kaç saatlik uykumda tarihsel süreci olması gereken realitelere yönlendirecek yepyeni yaklaşımlarla tanışıyordum,
Hani dananın kuyruğu kopacak deniliyor ya, 6-Aralıkta Nusaybin ilçesinde DBP'nin kongresi yapıldı, Divanın oluşmasından hemen ardından Kongre hazırlık komitesinde görev almış bir arkadaşın konuşmasıyla başladı. Bahsi edilen arkadaşın açılış konuşmasının içeriği tek kelimeyle dudak ısırtacak biçimde olup salonda bulunan insanları beynini mayhoşlaştırıyordu.
"Değerli arkadaşlar ve misafirler!" diyerek başladığı konuşması Kürd'ün akliselim mantığın depolandığı hücreleri okşar içerikliydi.
Örneğin tarihsel gelişmelerin Kürd halkının önüne koyduğu reel dayatmaların sonuçları itibariyle, Kürt halkının siyasal öncülerinin önüne yeni bir süreç konulduğunu, söz konusu yeni surece paralel düşünsel bazdan da yepyeni düzenlemelere gidilmesi gerektiği biçiminde konuşmasına devam eti. Konuşmasına devamla "her ne olursa olsun yada her ne bahasına olursa olsun. Geçmişle başlayan yetmezliklerimizi gelecekle devam edecek yeterliliklerimize kurban etmeyi başarmalıyız."şeklinde devam etti.
 
Doğru bir yönlendirmeyle oluşacak yerel teşkilatlanma, Kürd halkının esas kazanımlarına koşacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Zira yerli yerinde bir teşkilatlanma Kürt halkının demokratik talepleriyle özgürlükçü alana kazandıracağı kazanımların haddi ve hesabı yok gibidir. Çünkü yerel teşkilatlanma, evirsen de çevirsen de ortaya çıkan değerlerin en yalın aynasıdır. Dolayısıyla ortaya çıkan değerin anlaşılması bakımından da bir gösterge gibidir. Velhasılıkelam, ulusal demokratik talepleriyle var oluşlarını kanıtlamanın en büyük mevzisidir de aynı zamanda. Bu nedenle bahsi geçen bu yönelime anlam kazandırmak için, dünyada sahip çıkılan demokrasi denen yönetim şeklini direkt olarak Nusaybin'de hayata geçirmek amacıyla farklı düşünen ama asla kendi halkının hakkaniyetleriyle düşmanca bir yaklaşım içinde olmayan tüm yazar çizer aydın dostlarımızı kongremize davet ettik. Davet etmekle kalmadık, aynı zamanda belirli bir sureyle konuşup kongremize katkı sunmaları için kendilerinden ricada bulunduk.
Uykumdan uyandığımda dudaklarımdan ilk dökülen "Keşke Kürt halkının siyasal sözcüsü durumundaki parti ve erkler vizyon sahibi dinamikleri ötekileştirmek alışkanlığından vazgeçmiş olsalardı"
Keşke siyasetçilerimiz kendi geleceklerinin ötesinde top yekun bir halkın geleceği hakkında siyaset yapabilecek erdemleriyle buluşabilselerdi.
Keşke kendi kişisel rantlarının yerine Kürd halkının ulusal kazanımlarına koşan rantına odaklanan erdemli, basireti gösterme becerisinin içinde olabilselerdi cümlelerı oldu... 

Yorum Yaz