matesis
dedas

Cemaatler AK Parti'ye en büyük kötülüğü yapıyor

Cemaatler AK Parti'ye en büyük kötülüğü yapıyor

AK Parti, kuruluşu itibariyle Milli Görüş tabanının mirası üzerine pergelin bir ayağını sabit kıldı, diğer ayağı ile de toplumun farklı kesimlerini dolaşmayı bildi. 

Partinin gerek özgürlükçü yaklaşımı gerekse de reformist özelliği toplumun farklı kesimlerinden destek gördü ve AK Parti bugüne kadar yoluna devam etti.

Partinin vesayete karşı mücadele eden yapısı ne yazık ki çoğu zaman kişisel menfaat peşinde koşan ve bürokraside yükselmek için olmadığı gibi görünenlerin oluşturduğu gerçeklilikle yara alsa da millet her seçimde AK Parti’yi destekleyerek onu iktidara taşımayı seçti
AK Parti özellikle kuruluşundan sonra neredeyse cemaatler konfederasyonun bir parçası gibi oldu ve Türkiye’de cemaatlerden en yüksek desteği aldı. Gülen Hareketi gibi bir yapı bile 2010 yılında AK Parti’nin yanında açıkça siyasi tavrını belli etmekten çekinmedi. Cemaatlerin AK Parti’ye verdiği destek aslında Türkiye normalleşirse cemaatlerin de normalleşebileceği ve siyasi yapı içerisinde sistemle entegre olabilecekleri tezi üzerinden de okundu.

Türkiye’deki cemaatlerin çoğu AK Parti iktidarında, yeni Türkiye’nin özgürlük alanını sonuna kadar kullanmak, alternatif eğitim modelleri oluşturmak, gençliğe yönelmek, yeni eğitim sistemleri ortaya koymak, toplumun entelektüel seviyesini daha da yükseltmek yerine farklı bir yola saptılar. Onlar özgürleşmek yerine itiraz ettikleri sistemi ele geçirdiklerini zannederek sisteme mahkûm oldular ve kısacası ele geçirmek için itiraz ettikleri devlet, imkânlarıyla, gücüyle ve onlara sundukları ile onları ele geçirdi ve sistemin devamını onlar üzerine kurdu.

Türkiye’de bütün krizler özellikle güçlerin olması gereken yerde durmamasından ileri geliyor. Türkiye’de hükümetler siyasi alanı cemaatler de sivil alanı temsil ettikleri halde ne siyasal alanı temsil eden hükümet sivil alana güveniyor, ne de sivil alanı temsil eden ve bir STK olan cemaatler hükümete güveniyor. Bu nedenle hükümetler sandıkla gelip sandıkla gideceklerine inansalar ve STK’larımız da bu doğrultuda davransalar aslında işler çok kolay olacak ama ne yazık ki bu böyle olmuyor

Türkiye’de cemaatler ki bunu bugün sadece AK Parti üzerinden değerlendirmeden ifade etmek gerekiyor ki, geçmişte Masonları, Kemalistleri vb yapıları da böyle değerlendirdiğimizde hepsi devleti ele geçirmek üzerine sistemi kullanıyor ve bu konuda da ele geçirdiklerini hissettikleri anda aslında ele geçirildiklerini anlıyorlar. Bu bakımdan aslında cemaatler özellikle AK Parti iktidarında devletn kendilerine sağladığı maddi imkânları insana yatırabilseler, üniversitelere aktarabilseler, adam yetiştirebilseler belki de AK Parti’nin de işini çok kolaylaştıracaklar. Ama ne yazık ki Türkiye’deki cemaatlerin çoğu kendilerine sağlanan imkânlarla birlikte cemaatlerini devlete adam yerleştirme mekanizması olarak kullandıkları için, hükümette bunu bildiği için onların oluşturacağı demokratik baskıyı da kendi kontrolü altına almaktan çekinmiyor, çünkü birçoğunun buna dünden razı olduğunu biliyor.

Cemaatler, eğer ekonomik olarak gücünü devlete dayamayı seçiyorlarsa bilsinler ki resmi göreve tabidirler ve resmi hizmete mahsus olacaklardır. Elbette devlet kademelerinde çalışacak insanların milli olması, örneklilik teşkil etmesi ve işini adam gibi yapması önemlidir ama cemaatler tamamıyla devletleşiyorsa ve mensuplarını da devleştiriyorsa bu doğru değildir. Kurumlar kurumsal olarak değişime uğramışken, kendi adamlarını atayarak o kurumların değiştiğini ifade edenler hem kendilerini hem de devleti kandırıyorlar, kurumlar kişilerle değişimin kapısını aralar ama orada esas değişim kurumsal anlamda yasal olarak yapılan değişikliklerdir

Bugün “Hizmet Hareketi” yada “Paralel Yapı” olarak adlandırılan yapının devlet kurumlarından tespit edilen hukuksuzluğu ile temizlenmesi önemlidir ve gereklidir. Bu yapının bıraktığı boşluğu eğer farklı bir yapı doldurmaya adaysa, buda en az mücadele edilen yapı kadar tehlikeli bir durumdur. Paralel Yapı ile mücadele edilirken, kendilerine verilen görev ve makamların kendi dünya görüşleri ve mensup odlukları yapı lehine kanunsuz kullandıkları suçlaması getiriliyor. Yarın başka bir yapının burayı ele geçirmesi durumunda bu şekilde davranmayacağı, güç zehirlenmesine uğramayacağının garantisi var mı? Bu nedenle ısrarla şunu belirtiyorum, bize lazım olan falan cemaatin devleti ele geçirmesi değil, falan kurumu istediği gibi yönetmesi değildir. Oluşan boşlukları cemaatlerin doldurması yerine hukukla dolduralım ki, onlar da bir haksızlığa uğradıklarında onların hakkını koruyabilelim. Bu nedenle bunu en çok talep etmesi gerekenler kendilerine bu imkan sunulan cemaatler olmalıdır.Onlar bunu talep etmedikleri için hem kendilerine, hem AK Parti’ye hem de Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapıyorlar.Cemaatler bu toplum için çok önemlidir, gerelidir, değişimi sağlayacak güçlerdir ama sivil kalabildikleri sürece

NOT: Lütfen hiç kimse buradan bütün cemaatler aynıdır anlaması çıkarmasın...

Yorumlar

Image
halit aryan
29.04.2015 / 14:17

sen tam bir yalakasin.

Image
ÖMER KIZIL
27.04.2015 / 11:02

çok yerinde tespitler. eyvallah. inşallah muhatapları dikkate alır.<br>bu arada kendine iyi bak üstad, muhabbettle...

Image
Feridun BİTİR
26.04.2015 / 17:56

Sayın Yazara katılıyorum. AKP'nin özgürlükçü yaklaşımı, reformist özelliği, vesayete karşı mücadele ettiği yıllar geride kaldı. Şimdi yasakçı, gerici, tek adam vesayetçisi, çıkarcı bir özellik kazandı. Geçmişte kanunları birlikte Camia ile birlikte çiğniyordu. Sonra tek başına çiğnedi. Şimdi de yanına başka vakıflar buldu.

Yorum Yaz