diorex

Chantal Zakari & Fulbright Gerçeği

Chantal Zakari & Fulbright Gerçeği

Bir önceki yazımda bin yıl metrajlı 28 Şubat filminin ilk bölümleri ile reklam sponsor medyasından bahsetmiş ve aktörlerinden birisi olan Chantal Zakari’nin  hayatıma yön veren karar sebeplerinden birisi olduğunu söylemiştim.

Okuyucu maillerinin bir kısmında hayatıma nasıl yön verdiğini merak edenler olmuş.. Bazıları da gülümseten tahminlerde bulunmuş ama öyle olmadığını bu yazımda görecekler zaten..J

Üniversiteyi bitirecek olmanın heyecanının, yerini mastırımı nerede yapacağıma bıraktığı bir esnada, bana cazip gelen Fulbright’ın ABD’de burslu yükseklisans imkanına başvurdum.. Uçak biletleri, tatmin edici bir burs ve diğer imkanlar..

Talep edilen şartlar veya vaad edilenler de zamanın şartlarında tam bir fırsattı… Eğitim öncesi en az 2 aylığına 3 Avrupa ülkesinde (veya 3 ay 2 ülke idi tam hatırlayamadım)  uyum kursu ve Türkiye’ye döndükten sonra saygın bir üniversitede en az 2 yıl akademik çalışmaların içinde bulunmak…

Başvurumu yaptım. Dönem üçüncülüğü puanı, yabancı dil yeterlilik derken, sanırım eksik kalan bir tezkiyeyi tamamlayıp gitme hazırlıklarına bile başlamıştım.

Ne olduysa o sıralarda oldu.. Bir genç kız, İmamhatip liseleri için yürüyüş yapan mağdur bir topluluğun önüne geçmiş, elinde Atatürk posteri, tahrik gücü yüksek bir bomba gibi durmuştu karşılarında…

Ve gazetelerin fırtına gibi manşetleri: “irtica provası yapan yobazlara karşı elinde Atatürk'ün fotoğrafıyla dimdik duruşuyla çağdaş Türkiye'nin simgesi.. Cesur  kız… Laiklik sembolü haline gelen genç kız”….!

Bu fırtınadan Chantal’ı provokatörlükle suçlayan zamanın İzmir büyükşehir belediye başkanı Burhan Özfatura bile nasibini almıştı.

Chantal Zakari; 1968 İzmir doğumlu, Jan Zakari’nin kızı, İzmir Amerikan Kız Koleji mezunu ve grafik eğitimi için ABD'ye gitmiş.. Burada Mike Mandel’le evlenen bu bayanın eğitim ve araştırma giderlerini Fulbright karşılamış…

Fulbright ismini görünce şaşırmadım diyemem.. Beni daha da şaşırtan kısmı, Fulbright’ın CIA ile ilişkili olabileceğinin, ta o zamandan konuşuluyor olması..

Güzel sanatlar eğitiminin ardından Atatürk’ü araştırma bursu alan Chantal’ın bu tepkisinin altında yatan nedenler üzerinde düşünüce, birikimini yıllarca koruyamayan Türkiye gerçeği karşıma çıktı. Yıllarca bu ülkenin sosyoloji, din vb. sosyal bilimciler ABD’de eğitimini tamamlayıp Türkiye’ye gönderiliyor, başarabilirlerse toplum mühendisi olarak kullanılıyordu. Matematik, Fizik, Kimya vb. fen bilimcilerde eğitimin ardından orada cazip imkanlarla tutulabilirse ülke kalkınması için kullanılıyordu.. Bir nevi beyin göçünün aracı kurumları gibi…

Sonrası mı? Sonrasında elimdeki evrakları bir kenara atıp Türkiye’de tamamlamıştım mastırımı.. kararım ”hayırlı” olmuştu.

Bu arada son günlerde Cern dahil bir çok bilim araştırma merkezinde büyük başarılar gösteren Türk bilim adamlarının yurda dönüş yönünde davet edilmesi güzel bir gelişme.. Bu kararı alanlardan birisi de ünlü bilim insanımız Doç. Dr. Bilge Demirköz..

Türkiye'nin dışarı yolladığı çok ciddi beyinler geri dönmesinin Türkiye açısından çok önemli olduğunu açıklayan Demirköz “Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hüseyin Çelik, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Arif Adlı ve pek çok kişiden ''Türkiye gelişen bir güç ve gelecekte çok parlak olacak. Biz beyin göçünü tersine çevirmek istiyoruz. Türkiye'ye dön'' şeklinde telkinler aldığını söyledi.

Kimbilir… Belki de Chantal’a o günün şartlarında “burada kal, imkan sağlayalım, ülkene faydalı ol” denilseydi 28 Şubat sürecinde insanını tahrik edecek kadar başkasına mecbur kalmazdı.

Merak edenlere duyurulur.. Esas değineceğim konu Fulbright ile ilgili yaptığım kapsamlı araştırmamı yakında yayınlayacağım…

Sağlıcakla Kalın..

Yorum Yaz