matesis
dedas

Çoban Kaldi'nin Kahve Macerası

Çoban Kaldi'nin Kahve Macerası

            Çoban ile kahve arasında sanılan bir ilişki belki bize bir zorlama olarak gelebilir. Çoban keçileri, koyunları güden birisi, kahveyle ne alakası var demeyin. Kahve bize doğanın bir hediyesi olduğuna göre, kahve ve çoban arasında bir ilişki mantıksal bir varsayım olabilir. Çoban da doğayla iç içe yaşayan birisi değil midir sanki? Doğa her şeyin anası değil midir? Her şeyi bilim adamları bulacak değiller ya! Bu dünya da alakasız gibi görünen, algılanan, beklenilen o kadar olay var ki, onların gerçek alakası bilim tarihinin en önemli soruları arasında yerini alıyor.
            Ben şimdi sizlere oksijeni kim buldu dersem, kesinlikle bir bilim adamının ismini vereceksiniz. Peki, yer çekim kanunu kim buldu dersem, ya da Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünü ilk söyleyen, savunan kimdir dersem, yine tanınmış bilim adamlarının isimleri öne çıkacak; Kepler, Kopernicus, Galileo… Telgraf, radyo, telefon vb teknik icatların kimlerin tarafından bulunduğu da bellidir. Bu aletleri okuma yazması olmayan birileri tarafından icat edildiğini ileri sürmek, pek akla ve pratiğe uygun olamaz. Çünkü söz konusu icatlar için hem okuma yazma bilmek şarttır hem de teknik bilgilere sahip olmak gerekiyor…
            Ama bu bağlamda şimdi sizlere şöyle sorular sorarsam, kesinlikle, somut cevaplar vermek epey zordur ya da doğru cevap vermek mümkün olmayacak. Mesela ilk defa buğdayı kim buldu? Ya da arpayı, mercimeği, çayı kim buldu dersek, doğru cevap vermek çok zordur. 
           Bunun somut bir cevabı da yoktur.
           Yalınız şu da bilinen bir gerçek; Tarım ve hayvancılığın ilk olarak Mezopotamya’da başladığını kabul etmeyen kimse yoktur. Çünkü tarihi gerçekler böyledir. Ama buğdayı keşfeden, arpayı, mercimeği, çayı keşfeden insanların isimlerini bilmek zordur. Çünkü bunlar uzun bir doğal değişimden sonra ortaya çıktılar. Belki bunları da ilk keşfeden, bulan da bir çoban olabilir! Uygarlık sürecinin başlamasından bu yana Verimli Hilal de çobanlardan daha fazla ne var ki?
Dolayısıyla bu ürünleri neden bir çoban bulmuş olmasın?
           Bu kanıya niye varıyorum? Bir kere çoban ile kahve arasında bir bağlantı olduğunu söylemek, ilk elde bizlere yanıltıcı gelebilir. Ama işin aslı çok farklıdır…
           Anlatayım;
           Milattan sonra 850 yıllarında kahvenin bir Yemenli Çoban tarafından keşfedildiğini söylemek, belki ilk duyduğumuzda şaka gibi gelebilir. Ama bu bir şaka değil gerçektir…
           Yemenli keçi çobanı Kaldi, kahveyi ilk keşfeden kişidir! 
           Bunun hikâyesi de en azında Kaldi kadar ilgi çekicidir…
           Şahadet Tekkesi adıyla Yemen’de faaliyet gösteren bir dini kuruluşun keçileri vardı. Bu keçiler tekke üyelerini süt ve yün veriyorlardı. Çobanlar, dervişler ve köpekler de bu keçileri tehlikeden koruyorlardı. Yani hayvanlar ile insanlar arasında da karşılıklı bir çıkar ilişkisi mevcuttu. Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin sırtını kaşıyayım misali…
Çoban Kaldi keçilerin son dönemlerde tuhaf hareketlerini gözlemlemişti. Keçiler uykusuzdular, bitkindiler. Nedenini de Çoban Kaldi bir türlü çözemiyordu. 
           Zamanla keçilerini sistematik olarak takip etmeye başladı. Keçilerin beli kırmızımsı çalılıkların arasında girdiklerini, burada otladıktan sonra gözlerinin kırmızı olduğunu, çok aktif olduklarını gördü. Ama Kaldi bu olanlara bir türlü anlam veremiyordu. Gördüklerini tekkenin İmamına anlattı. Ama İmam da olanlara kesin bir cevap veremedi. Keçilerin zehirlendiklerini söyledi. Ama işin aslı bu değildi…
           Kaldi’nın merakı ona daha fazla bilgi toplamaya teşvik etti… Çalılıkları inceledi. Çalılıklardaki taneleri topladılar. Bunların tadına baktılar ve uzun denemelerden sonra kahveyi buldular…
           Yani Yemenli çoban Kaldi keçilerini güderken kahveyi keşfetmişti!
           Bu hikâyenin daha detaylısını Tübitak’in Yayınladığı, yazarı da Adrian Berry olan, Bilimin Arka Yüzü adlı kitaptan okuyabilirsiniz…
           Bu örnekte de açık olarak gördüğümüz gibi meraklı bir çoban, azimli bir çoban, bilme aşkıyla yanan bir çoban da bizlere öğreteceği şeyler ve bilgiler vardır.
           Toplumdaki en cahil olan bir insan da mutlaka bir şeyler biliyordur. Yeter ki bilgi paylaşmayı becerelim, bunun önünü açalım. Önemli olan bu bilgiyi ortaya çıkarmak değil midir? Bunun yöntemini keşfetmek değil midir? Bu bağlamda cahil olsa bile insanlarla iletişim kurabilmeyi becermek değil midir? Bu iletişimi kesinlikle cehaletle değil, cahil olan insanla geliştirmek gerekiyor…
Cehalet aslında çok kötü bir şeydir, bunu biliyoruz,  ama cahil insanı da cehaletten kurtarmak bir o kadar iyidir!

Yorum Yaz