matesis
dedas

Demokrasinin Kanlı Yüzü II

Demokrasinin Kanlı Yüzü II

            Etnik kökenli çatışmalardan, din kaynaklı çatışmalara, sınır anlaşmazlıklarından, sivil savaşlara kadar bugün dünyanın dört bir tarafında bölgesel çaplı birçok çatışma var.  Çatışmaların genel olarak yoğunlaştığı yerlerin (Ortadoğu, Asya, Afrika, Orta ve Güney Amerika) içinde sayamayacağımız Batılı ülkeler, her yıl yayımlanan refah düzeyi sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Örneğin; Norveç, İsveç, Kanada, Hollanda, Belçika, ABD ve Almanya gibi ülkeler bunlardan birkaçı.  Bu ülkelerin bir başka ortak özelliği de dünyanın en çok silah ihraç eden ülkeler olması. İhraç ettikleri bölgelere baktığımızda, batı medeniyetinin demokrasi dersi verirken dünyayı nasıl bir yola sürüklediğinin izlerini görüyoruz. Güney Kore, Pakistan, Şili, Suudi Arabistan, Ortadoğu  ülkeleri, Güney Afrika ülkeleri bu pazarın en büyük müşterileri. Bu ülkelerin de ortak özelliği bölgesel silahlı çatışmaların bir parçası olmaları. Kendi ülkelerinde yaşam kalitesi yükselirken, dünyayı kana bulayan Batı medeniyetinden alınacak çok fazla ders olsa gerek! Yıllık 50 milyar doları aşan silah pazarı büyüdükçe, akıtılan kan da artıyor.

...

            Bir önceki yazımda tartışmamıza "sizce, insan hakları ve demokrasiyi dilinden düşürmeyen batı güdümündeki dünya bugün daha güvenli ve barışçıl bir yer mi?" sorusuyla başlamıştık. Abraham Lincoln'ün köleliği kaldırmasını övünerek anlatanlar, köleliği kaldırmanın arkasında yatan nedenin işgücünü arttırarak fabrikaların yüksek üretim yapabilmesini sağlamak olduğunu ve bu demokrasi hareketinin kapitalizm uğruna yapıldığını saklarlar nedense. Aradan yüz elli yıl geçti ve bugün batılılar hala aynı yöntemle, demokrasi bahanesiyle dünyanın dört bir tarafını işgal etmeye devam ediyor. BM Güvenlik Konseyi'nde, üzerinde oynanmış fotoğrafları tüm üyelere yutturup Irak'ta kan akıtanlar, bölgedeki güçlerini pekiştirmek amacıyla kendi kulelerini vurup, vatandaşlarını öldürmeyi bile göze almışlardı. BM koruması altında olmasına rağmen Srebrenitsa'da yapılan soykırıma göz yumanlar, bugün Myanmar'da müslüman kanının akmasına ses çıkarmıyorlar. Bosna soykırımından 17 yıl sonra özür dileyen Ban Ki-moon amcamız, acaba savaşta tecavüz edilmiş kadınların çocuklarının bulunduğu yetimhaneleri ziyaret etmeyi düşünür müydü? Bir özürü de onlar hak etmiyor değil mi? Myanmar için de bir özür 20 yıl sonra gelir mi?

...

            2010 istatistiklerine göre dünya genelinde yaklaşık 900 milyon insan açlıkla boğuşuyor ve her dört saniyede, bir kişi açlıktan ölüyor. Böyle bir dünyada, ABD'nin Irak ve Afganistan'da şu ana kadar harcadığı para yaklaşık 1 trilyon dolar. Aynı zamanda, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın (ki dünyanın en gelişmiş ve demokratik! bölgeleri) 2011 yılı askeri harcamaları geriye kalan ülkelerin askeri harcamalarının %67'sini oluşturmakta ve 1 trilyon doları aşmakta. İstatistikler, demokratik ülkelerin barışçıl politikalarını özetliyor adeta!

...

            Batılı devletlerin demokrasi anlayışları sayesinde bugün dünya daha barışçıl ve güvenli bir yer değil. Gelecekte daha güvenli bir dünya bekleyenlere bir tavsiye de bizden. Boşuna hayal kurmayın! Batılı ülkelerin kendi kayıpları azaldıkça dünyayı kan gölüne çevirmeleri bir o kadar kolaylaşmakta. Kendi vatandaşlarını ikna etme durumu ortadan kalktığı için, diledikleri gibi hareket etme potansiyeline sahip olacaklar. Örneğin; ABD Ortadoğu'da robot asker kullanımı için AR-GE çalışmalarını destekliyor ve bu yolda büyük bir ilerleme kaydetmiş durumda. Böylece gelecek nesil Bushların, halkı kandırmaya ihtiyacı olmayacak.

Yorumlar

Image
mardinli...
08.09.2012 / 17:51

öncelikle yazınızı çok beğendiğimi söylemekle beraber sizin gibi yazarları aramızda görmekten ve münevver, aydın bir kişiliğinizin mardinimizin resmi sitesinde kokusunun duyulmasından onur duydum sn murat bey... Teşekkürlerimi sunuyor, yazılarınızın devamını diliyorum.

Yorum Yaz