matesis
dedas

Do-Ga-Ni (Sessizlik)

Do-Ga-Ni (Sessizlik)

Do-Ga-Ni (Sessizlik)

Mujin’e gelin…Sis şehri…

“Mücadele etmemizin sebebi dünyayı değiştirmek için değil,

dünyanın bizi değiştirmesine izin vermemek için.” 

Dong Hyeuk Hung'ın yönetmenliğini yaptığı “Silenced” filmi 2005 yılında bir İşitme Engelliler okulunda yaşanan gerçek olaylara dayanmaktadır. Filmin konusuna hiç yabancı değiliz, acılarına ve suskunluklarına.

In Ho Kang, genç bir resim öğretmenidir. İlk görev yeri olarak Mujin’de ki İşitme Engelliler Okuluna atanmıştır. Hasta kızını annesine bırakıp, büyük bir hevesle yola çıkar. Mujin şehri daha ilk adımında kasvetli sis ile karşılar onu.  Şehrin üzerine çöken sis, sonrasında yaşanacak olanların, şehrin ruhuna nasıl sinmiş olduğunun ilk resmidir adeta. Bu anlamda sis, körlüğe açılan ilk kapı olarak ard-ı endam eder.

Okulda işitme engelli çocuklara cinsel istismarda bulunan okul müdürü, müdür yardımcısı ve bir öğretmen, şehrin ileri gelen, kiliseye yardım eden, insani konularda bol ödüllü zatlarıdırlar. Genç öğretmen In Ho Kang, okulda ilk zamanlarda tuhaf bir hava sezinler lakin bunu hiçbir şekilde anlamlandıramaz. Filmin bir yerinde okuldaki çocuklar için “tuhaf” der,  ilk izlenimlerinin sıcaklığı üzerindeyken. Bu ifadeyi sarf ettikten hemen sonra bir diğer öğretmen sırıtkan bir yüzle cevap verir şaşkınlığına “Ben 10 yıldır buradayım ve kalplerini daha bana açmadılar”. Ancak bu cevabı veren öğretmen aynı sözü taciz ettiği işitme engelli erkek öğrencisini döverken de söyleyecektir: “Bana kalbini açmadın”

In Ho Kang, çocuklara yaşatılan iğrençliklere şahit olunca, yolda karşılaştığı İnsan Hakları Merkezi üyesi bayan Seo Yoo Jin'i arar, olanları anlatır. Birlikte, çocukların pislikten kurtulmaları ve canilerinin cezalandırılmaları için mücadele etmeye başlarlar.  Eh, istismarcılar nüfuslu olunca, herkes üç maymunu oynama konusunda bütün maharetlerini sergilemekten geri kalmazlar. Tam adalet yerini bulacak, yapılanlar kimsenin yanında kar kalmayacak derken adalet süreci tersten işleme başlar. Çocukları istismar edenlere iftira atıldığı yönünde kampanyalar yapılır, güçlü bir avukat tutulur. Dava işitme engellileri kapsamasına rağmen, mahkemede işitme engelliler için tercüman bulundurulmaz ( Çok mu tanıdık geldi!). Mahkemenin bu tavrı bile göstermelik bir mekanizmanın ipuçlarını bize gösterir.

Sanıkların avukatı “O yaşta bir çocuğun yetişkin bir erkekle ilişkiye girmesi mümkün mü? Mümkün olsa bile kızın rızası olmadan böyle bir şeyin olması mümkün değil!” der.

Olaylar ne kadar tanık geldi değil mi? Ülkemizde de, N.Ç davası olarak bilinen, 13 yaşındaki kız çocuğuna 26 çok saygın! erkeğin tecavüzüne uğraması karşısında, adalet ve hakperest güzide hakimlerimizden birisi “kendi rızasıyla birlikte olmuştur” hükmüne varmıştı.

Filmin gerisinde yaşananlar konusunda  tecrübeliyiz aslında. Aynı iğrençlik, aynı sessizlikte hayat buluyor… Meşrebi para mevki üzerine kurulmuş insanların tükürülecek bir yüzlerinin olmaması da aynı…

Sis, gerisi hep sis… Ve çocukların, kulaklarımızı ve kalbimizi yırtıp geçen, kendi sessizlikleriyle ördükleri çığlıkları.

Her çığlık, bu ülkede yaşayan adalete çıkıyor. Her sessizlik ise devleşen işkencelere, acılara, taciz ve tecavüze gölgelik hazırlıyor. Dilsizlik oyunu oynuyoruz leblerimizi kanata kanata…

Film boyunca bir “vav” haliyle kanayıp durdum.

            Tahta bacaklı atlarımı kör bir testere ile yontup, saçları ip örgülü bebeklerimi közledim dumanı tüten ateş içinde. Bütün "Uz-Laş-Ma-Lar"dan nefret ettim. Bütün hakimlere öbek öbek beddualarda bulundum. Tanrıya söz verdim, lümpen “kul” diye yarattıklarının uydurduğu, hiçbir hukuka hiçbir adalete inanmayacağıma dair. Taki yeryüzünde çocuklarımızın rahmine danan kıllı ellerin kökü kuruyana kadar!

“Yaşamın kendisi nötron bombasına çok benziyor. Soluklar, yürek atışları, duygular gidiyor. Kavak ağaçları yükseliyor, Vivaldi’nin, Mozart’ın duyguları kendi yaşamı adına algılamak istedikleri onunla birlikte ölüyor”. *

Seo Yoo Jin, yaşadıklarından sonra çocuklara soruyor: “Bu olayların öncesi ile sonrası arasındaki en büyük fark ne?”. Çocuklar cevaplarında, “Bizim de diğer insanlarla aynı ve bizim de değerli olduğumuzu anladık” diyorlar.

İnsan Hakları Merkezi üyesi Seo Yoo Jin,  filmin sonuna  “Mücadele etmemizin sebebi dünyayı değiştirmek için değil, dünyanın bizi değiştirmesine izin vermemek için.”  cümlesiyle noktayı koyuyor.

Tüm çabam dünyanın beni değiştirmesine izin vermemek için!

*Tezer Özlü, Kalanlar

Yorumlar

Image
ruK
29.11.2012 / 07:02

aferim tebrıklar

Image
MAŞALLAH
28.11.2012 / 11:20

maşallaaaah <br>dokunaklı bir yazı elinize sağlıık

Yorum Yaz