tatlidede

Doğru Yol

Doğru Yol

Bir rivayette Peygamber (s.a)in düz bir çizgi çizdiği ve bu çizgiden sağa ve sola ayrılan başka çizgiler çizerek, ortada kalan düz çizginin İslam olduğunu sağına ve soluna ayrılan yolların şeytanın yoları olduğunu ve bu ayrılan yolların her birinin üzerinde bir şeytanın bulunup o yollara çağırdığını buyurduğu nakledilir.

Fatiha suresinde de üç yoldan söz edilir:

a. Sıratı mustakîm: Allah’ın kendilerine nimet verdiği kimselerin yani peygamberlerle onların yolundan gidenlerin yolu.

b. Allah’ın gazaba geldiği kimselerin yolu.

c. Dallîn yani sapmış ve yolunu kaybetmiş olanların yolu. 

Peygamber (sa.)in sağa ve sola ayrılan yollar b ve c şıklarında sözü edilen yollar olmalıdır.

Genelde müfessirler Allah’ın kendilerine gazaba geldiği kimselerle Yahudilerin, dallîn ile de Hıristiyanların kastedildiğini söylerler. Bu konuda sahabeye dayandırılan rivayetler de vardır. Belki her Yahudi Allah’ın gazaba geldiği kimselerden, her Hıristiyan da dallînden değildir. Genelde Yahudi sapması diye isimlendireceğimiz bir sapma ve yine genel olarak Hıristiyan sapması diye isimlendireceğimiz bir sapma vardır. Ayrıca birincisi Allah’ın gazabını hak edecek nitelikte, ikincisi de dallîn nitelemesini hak edecek konumdadır. 

Şimdi her iki sapma çeşidini ana hatlarıyla karşılaştıralım:

1. Yahudiler peygambere sıradan bir insan muamelesi gösterirler. Mesela onlara göre peygamberler sıradan insanlar gibi büyük günah işleyebilirler. Yine Hz. Musa onlara Allah’ın Kudüs’ü fethetmelerini ve oraya yerleşmelerini istediğini söylediğinde, Kudüs’ü koruyan güçlü kuvvetli askerler bulunduğundan “git, Rabbinle birlikte onlarla savaş” demişlerdir.

Oysa Hıristiyanlar peygamberleri Hz. İsa’yı insanüstüne çıkararak ilahlaştırmışlardır.

2. Yahudiler, dini emir ve yasakları dini menfaatleri doğrultusunda tevil ederek işlevsiz hale getirmiş ve neticede emir ve yasakları azaltmışlardır. Mesela cumartesi günü çalışmaları yasaklanınca balık ağlarını Cuma akşamı suya atmış ve cumartesi günü ağa takılan balıkları Pazar günü toplamışlardır.

Hıristiyanlar tersine dini emir ve yasakları çoğaltmışlardır. Mesela onlara ruhbanlık emredilmemişti ama kendileri dine hizmet düşüncesiyle ruhbanlığı uydurmuşlardır.

3. Yahudiler din âlimlerine de gereken değeri vermezler. Zaten peygamberlerine de hak ettiği değeri vermemişlerdi.. Hıristiyanlar ise bazen din âlimini peygamber derecesine hatta bazen daha da yükseltirler. Mesela Papa’nın dediği dindir; dini emir ve yasakları kaldırır veya yeni dini emir ve yasaklar koyar. Azizleri adeta seri imalat yapan kerametler ve olağanüstülükler fabrikası olarak görürler. Papazlar onlar için babaları mesabesindedir. Nitekim papazlara “peder” diye hitap etmeleri bu nedenledir. En gizli sırlarını dahi papazlara açar ve onlar kanalıyla bağışlarına inanırlar.

Her iki sapma arasında bu neviden sayılabilecek başka hususlar da vardır ama işin detaylarına girmek bir makalenin sınırlarını aşar.

Müslümanlar günün her anında bu iki sapma türüyle karşı karşıyadırlar ki bu sebeple Fatiha suresini namazlarının her rekâtında okurlar. 

Yorum Yaz