matesis
dedas

Doktrin

Doktrin

Türkiye’nin her yanı Çukurca. Hem de çupçukurca. Anaların yüreği de artık çatal değil, Çukurca.

Son bir ayda otuzdan fazla ocağın sönmesi değil sadece. Bütün ülke, bütün sosyal gruplar bir şekilde sorunlarla cebelleşiyor. Terörizm, hukuk dışı uygulamalar, uyuşturucunun ilköğretime kadar düşmesi, komşuluk ilişkilerin zayıflaması, aile içi iletişimin dahi maddiyata bakması, annesini öldürebilecek kadar manen zayıflamış bir geçlik, eşini iftar sofrasındaki yoğurt kavgası için öldürebilen şuursuz adamlar, dolandırmalar, faiz borçları, fuhşiyatın artması, insafsız gruplaşmalar, gurur duyulan zenginleşme…

Bunların hiçbirini uydurmuyorum, haberlerde hemen her gün karşılaştığımız şeyler bunlar. Saydığımız bu çukurlaşmalara karşı ayakta durmaya çalışan halis insanlar ise seslerini o kalın saray duvarlarına aştıramıyorlar.

Değerli akademisyen Doğan Özlem’in Cumhuriyet ve Tarihsellik başlıklı bir makalesi vardı. Mesnetsiz iddialar ile fikri temeli atılmış olan Cumhuriyet’in halka inmediğinden bahsediyordu. Bütün sorunlarımızın dayandığı sebepler aslında İttihat ve Terakkicilerden istibdatçı cumhuriyetçilere uzanan süreçte halka sunulan uygulamalara dayanıyor. Tarihten, maneviyattan koparılmalar…

Doğan Özlem’in makalesindeki en çarpıcı cümle(ki bunu M.Armağan’ın Abdülhamit’in Kurtlarla Dansı kitabında görmüştüm) : Bizde Cumhuriyet tarihi’ne küsenlerin bir projesidir. Ne yazık ki tarihimize küsenler bizi de maneviyatımıza küstürmüştür. Said-i Nursi’nin tabirince, İslam medeniyetinin elmaslarını bırakıp, cam kırıklarına yüz sürmüşüz.

Sorunun kaynağı bunlar görülmektedir. Ya çözüm?

Çözüm, hakiki İslam yolunda ilerlemektir. İslamcılıkla bu iş olmaz. İslamcıların getirdikleri de fayda sağlamaz milletimize. İslamcılar da tarihin bir bölümüne (Cumhuriyet’e) küsülüdür. Oysa tarih küsülmek için değil, ileriyi düzeltmek içindir. İslamcıların düştükleri hata buydu ve millete fayda sağlamaz. “Hakiki imanı elde etmiş adam kâinata meydan okur” (Nursi). Ama ben İslamcıların meydan okumalarının milletimizin yarasına merhem olacağını zannetmiyorum. Hatta ayrışma yaptıklarını kendi kurmaylarından duydum, itiraf ettiler.  

 Dengesiz dengesiz açıklamalar ve kontrolsüz adımlar, sosyal olarak olumlu sonuçlar doğuramaz. Bunca toplumsal bozukluğa mukabil yaşanan saldırılar, bütün bir ülkenin huzurunu ve ağzının tadını bozar. Kim verecek bunların hesabını? Dicle kenarında bir kurdun kuzuyu kapmasından kendini sorumlu bulan Halife Ömer(r.a), hesap vermeyecek. Kimin mesul olduğunu takdirinize bırakıyorum.

Öyle kendi kardeşlerine bile sırt çevirerek yükselebileceğini düşünmesin kimse, o kimse dönsün de aylar evvel, birkaç yıl evvel yediği hurmalara baksın. (Hatan bıldır yediğin hurmalardı. İşte bunu iyi bil. Bunu okumayacağını, duymayacağını biliyorum ama yine söylüyorum.)   

İslamcılığı bırakıp İslamiyet’i tutmanın zamanıdır. Gerisi, kervanın yürümesidir…

Yorumlar

Image
ahmet
18.08.2011 / 14:07

islamcılar cumhuriyet sırt çevirmediler. cumhuriyet islamı ve müslümanları inkar üzerine kurulduğu için aradaki bağ koptu. çarpıtmayın lütfen. ayrıca bu kadar kötü olay "bu kimse" zamanındamı yaşandı. "bu kimse"den önce bu ülkede herşey güllük gülistanlıkmıydı? "bu kimse"den önce 30 bin kişi ölmedi, enflasyon yüzde 150'lere çıkmadı galiba. muhalif olucam diye gerçekleri gözardı etmeyin. hafızamız yerinde çok şükür.

Yorum Yaz