matesis
dedas

Dosdoğru Olmak Kuran’da Bildirilen Emirlerdendir

Dosdoğru Olmak Kuran’da Bildirilen Emirlerdendir

Dürüstlüğü insan asıl manada Rabbinden içli bir korku duyduğu, O’nun sevgisini herkesten ve herşeyden önde tuttuğu zaman yaşayabilir. İnsan fıtraten dürüst kişiyi tanıyabilecek şekilde yaratılmıştır. Bu yüzden dürüst bir insanı görüdüğünüzde muhakkak tavırlarından anlarsınız. Dürüstlüğün diğer bir tanımı tanımı, insanın şeffaf olmasıdır. Yani kalpten geçirdikleriyle dilinden dökülen sözlerin aynı olmasıdır. Toplumun deyimi ile insanın içiyle dışının bir olmasıdır. 
“Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir." (Hud Suresi, 112) 
Kuran ahlakı insanlara doğru sözlü olmayı, düşünceleri ile şeffaf olmayı, samimi olmayı öğütler. Dosdoğru olmak üstün ahlakın göstergelerinden biridir. Allah’a iman eden ve O’ndan çokça korkan müminler, yaşadığı sürece yaptıklarını, ne insanların takdirini toplamak, ne de güvenlerini kazanmak için yaparlar. Onlar yalnızca Allah’ın hoşnut olduğu kullarından olmak için güzel ahlak gösterirler. Doğru sözlü olmalarının da sebebi budur. 
Doğru sözlü ve dürüst insanlar Allah’ın zorlu azabından ve “beşere delice susamış” (Müddessir Suresi, 29) sonsuz cehennem hayatından korkarlar. Yapıp ettikleri her davranış, düşündükleri ve konuştukları her söz hesap günü karşılarına gelecektir. İşte bu nedenle müminler ilk önce Allah’a, daha sonra da tüm insanlara karşı dürüsttürler.
“... Allah'a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir.” (Zümer Suresi, 17-18) 
Müminler, kınanacakları bir hata yaptıklarında dahi bunu açık yüreklilikle dile getirirler. Onlar için en yakın ya da en uzak insan kavramı yoktur. İster babaları ister anneleri ister yakın akrabaları olsun her zaman doğruyu söylerler. Çünkü insanlardan saklasalar bile Allah onları her an görmektedir ve duymaktadır. 
“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.”(Nisa Suresi, 135)
İnsan çok zor durumda kalsa dahi her zaman dürüst olmalıdır. Çünkü yaşam dünya hayatı ile sınırlı değildir. Dünya hayatı ortalama 60-70 yıllık bir süreçtir. O süreç bittiğinde ise insan gerçek hayata yani ahiret hayatına kavuşacaktır ve yapıp ettiği her şeyin tek tek hesabını verecektir. Dolayısıyla insan sonsuz azap ve şiddetle dolu cehennem hayatını da unutmamalıdır.
Dünya hayatındaki azaplar ile ahiret hayatındaki cehennem azabı bir değildir. Bu ikisi karşılaştırılamaz dahi. Bu nedenle insanlar böyle bir durum karşısında hemen dürüst davranmalı, nefislerinin istek ve tutkularına kulak vermemelidirler. Dünya hayatının bir anlık rahatı için ahiret hayatının kurtuluşundan vazgeçmemelidir. Allah, içi dışı bir olan insanların durumunu bir ayetinde şöyle haber verir:
“Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur."” (Maide Suresi, 119)

Yorum Yaz