matesis
dedas

Dünya Barış Günü ve Toplumsal Barış

Dünya Barış Günü ve Toplumsal Barış

           Barış, başta İslam dini olmak üzere bütün semavi dinler tarafından uygun bir davranış olarak kabul edilmiş ve insanların barış içerisinde yaşamaları tavsiye edilmiştir. Ancak, üzülerek söylemek gerekir ki, Coğrafyamızda ve özellikle Ülkemizde bunu gönül rahatlığı ile söyleme cesaretini bulamıyoruz.

            Uzun yıllardır Güvenlik Güçleri ve PKK mücadelesinde, ülkemiz ve insanımız çok şey kaybetti. Binlerce insanımızın hayatına ve Milyarlarca Lira maddi hasara neden olmuştur.

             2013 Nevrozunda başlayan barış süreci tüm toplum kesimleri tarafından olumlu karşılanmış ve ülkemizin dağlarına, ovalarına ve yaylalarına bahar havası estirmiştir. Barış süreci, gerek Devletimizin sağ duyulu davranışı ve gerekse karşı tarafın çatışmalı ortamına son vermesi memnuniyet karşılanmış ve umutların yeşermesine neden olmuştur. Bu barış ortamının Mimarı Sayın Recep Tayip Erdoğan’dır. Karşı tarafta ise, Abdullah Öcalan’ın verdiği emek ve çabayı inkar etmek haksızlık olur düşüncesindeyim.

              Her şeyin güzel devam eder göründüğü bir sırada, Seçimlere iki ay kala İmralı Heyetinin adaya gitmesinin durdurulması ve seçime yaklaştıkça şiddet olaylarının artması ve nihayet Suruç’ta meydana gelen büyük patlama barış sürecinin tamamen durduğunu, taraflar arasında 3 yıldır devam eden barış sürecinin bozulması, savaşın yeniden başlamasına neden olmuştur.

              Bu sırada iki taraftan da büyük bir hırs ve şiddetle saldırılar başlamıştır. Öyle ki; PKK, Karakol, Polis ve diğer güvenlik güçlerine şimdiye kadar görülmemiş bir hırsla saldırırken, Türk Hava Kuvvetlerine ait 10’larca uçak gerilla mevzilerini bombalamakta, zaman zaman hedef sapalarında istenmeyen ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebep olmaktadır. Güçler arasında çatışmalarda sivil halk ciddi zararlar görürken, sinirler gerginleşiyor, şehitler arkasından ağıtlar ve gözyaşları sel gibi akıyor. Toplumsal gerginliğin oluşmasına neden oluyor. Öyle ki, Geçenlerde Samsunda PKK ‘li diye Suriye’li işçinin başına tüfek dayatılarak infaz edilecek kadar ileri boyuta ulaşan hadiselerin oluşmasına neden olmaktadır. Benzer hadiseler toplumdaki kin ve nefretin boyutunu göstermektedir. 

               Çatışmazlık ortamının yeniden oluşması ve barış görüşmelerinin yeniden başlanması için; 

                1-Savaşın kazananı olmaz, kaybeden iki taraftır ve nihayetinde insandır. Çatışma ortamına son verilmesi için derhal silahların susması gerekir. 

                2-PKK gerillaların mutlaka saldırılarına derhal son vermelidir. 

                3-Devlet güçlerinin de her türlü Operasyonları durdurmalıdır. 

                4-Müzakereler yeniden kaldığı yerden başlanmalı, müzakereler eşit ve şeffaf olmalı, bir gözlemci heyeti olmalı ve görüşmeler kayıt altına alınmalıdır. 

                5-Kalıcı barışın sağlanması için Kürt sorunu, sosyal, ekonomik, siyasal boyutlarıyla değerlendirilmeli, İnsan Hakları Evrensel haklarına uygun, Anayasal ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

                6-Son zamanlarda ki siyasi tutuklamalar endişe vericidir, siyasetin önü açılmalıdır, tutuklu olanlar da salıverilmeli, toplumsal barış tüm kesimleri kapsayacak şekilde tesis edilmelidir. 

                7-Türkiye Cumhuriyeti hukukun hakim olduğu demokrasiden ödün vermeyen bir ülkedir. Suçlu zanlılarına mutlaka yasalar çerçevesinde muamele edilmeli, 90’lı yıllardaki karanlık odakların yaptıkları gibi toplumun endişesine mahal verecek olaylara meydan verilmemelidir. 

                8-Son iki ayda meydana gelen olaylarda güvenlik göçleri, diğer vatandaşlarımızın ölümü bizleri derinden üzmüştür, hatta ölen gerillada bu ülke insanıdır, onların da ölmesini istemiyoruz. Hiçbir ananın göz yaşı dökmesine gönlümüz razı değildir. 

                 9-Siyasiler ve diğer yetkililer kim olursa olsun mutlaka barış dili kullanmalıdır. Gerginlik yaratacak sözlerden kaçınmalıdır. 

                 10-PKK ve buna bağlı birimlerin yetkili ve sorumluları mutlaka barış dili kullanmalı, şiddet yanlısı konuşma ve demeçlerinden vazgeçmelidir. 

                  Evet istek ve talepler sıralamaya devam edilebilir, görüşler farklı olabilir, ama hoş görülü olmak zorundayız, hoş görülü olmazsak bile bir birimizi tahammül etmek zorundayız. Ancak bu şekilde toplumsal barışın devamlılığını sağlayabiliriz. 

                  Bu vesileyle, yaklaşmakta olan seçim ve seçim atmosferini de göz önünde bulundurularak, barış ortamının yeniden tesis edilmesi, demokrasiye yakışır bir şekilde seçimlere gidilmesi ve hiçbir insanımızın ölmemesi dileğiyle, Barışın hakim olduğu bir ortamda herkesin 1 Eylül Dünya Barış gününü kutluyorum.

Yorum Yaz