Engelleyemiyorsan faydalan
Bölgemizde şu sıralar tarihi günler yaşanıyor.
Bir yandan Suriye’de iç savaş üç yıldır devam ederken, diğer yandan Mısır’da tarihinin ilk demokratik seçimi ile işbaşına gelen lideri darbe ile alaşağı edildi; ülke huzursuz, diken üstünde.
Türkiye ise binlerce insanın hayatına mal olan Kürt sorunun çözümü konusunda çok önemli bir süreçten geçiyor.
Bölgede dikkat çekmek istediğim bir diğer husus ise Suriye’deki Kürtlerin durumu.
Açıkça ortaya çıkmıştır ki Kürtlerin yaşadıkları ülkelerdeki mevcut statüleri artık kendilerini tatmin ediyor.
Yaşadığımız süreç sonunda Irak’tan sonra Suriye’de de Kürtlerin özerklik için geri sayıma geçtiği görülüyor.
Önce Irak’ta ABD müdahalesinin ardından merkezi hükümetin zayıflaması, bu ülkedeki Kürtlerin özerklik ilanını kolaylaştırdı.
Şimdilerde Suriye’deki iç savaşta taraf olmamayı tercih eden Kürtler bunun karşılığını adım adım özerkliğe giderek almaktalar.
Bu gelişmeleri iyi okuduğu gözlenen Türkiye ise çözüm sürecini başlatarak kendi içindeki Kürt sorununu silahsız bir şekilde sonlandırmak için bir çaba içerisine girdi.
Çünkü şunu herkes çok iyi görüyor; Irak Kürdistan’ında ve muhtemelen yakın bir gelecekte Suriye’deki Kürtler özerkliğin keyfini sürerken, Türkiye’deki Kürtler mevcut durumla yetinmeyeceklerdir.
Gidişatın farkında olan hükümet de bu kapsamda ayrıntılı bir demokratikleşme hazırlığı içinde olduğunu belirterek benzer bir hazırlığın önünü alma gayretinde.
Artık açık bir şekilde ortaya çıkmıştır ki Suriye’de durum özerk bir Kürt yapılanmasına doğru gidildiğini göstermektedir.
Bu olsa olsa bir müddet daha geciktirilebilir ancak Irak’ta olduğu gibi sonunda burada böyle bir yapılanma mutlaka ortaya çıkacaktır.
Gelinen nokta itibariyle en mantıklı ve gerçekçi çözüm Türkiye’nin, Suriye’deki Kürtlerle de, Irak Kürdistan’ı ile yaptığına benzer yakın ve dostane ilişkiler kurması olacaktır.
Hâlihazırda mevcut seçenekler içinde en makulü de budur aslında.
Türkiye şu anda Suriye’de yaşanan gelişmelere aktif olarak müdahale edemediğine göre akla en yakın çözüm, Suriye içindeki aktörlerle güçlü ittifaklar kurması olacaktır ki bu noktada Kürtlerle kurulacak bu tür bir ittifak Türkiye’nin lehine olacaktır.
Türkiye’de, klasik dış politika anlayışını yerle bir eden ve dış politikaya yeni ufuklar ve yeni vizyon kazandıran bir hükümet var.
Bu vizyoner politikanın sahiplerinin, Suriye’deki özerk Kürt bölgesi teşebbüsleri karşısında klasik dış politika söylemlerine prim vermeden her zaman yaptıkları gibi akılcı ve makul stratejiler devreye sokarak mevcut durumdan maksimum faydayı sağlama yolunu tercih etmeleri gerekir.
PKK ile çözüm ve barış görüşmeleri sürdürülürken, aynı örgütün Suriye uzantılarına düşmanca bir siyasetle yaklaşılması Kürt sorunun çözümü sürecini kilitlenme noktasına bile taşıyabilir.
Üstelik sınırın her iki tarafında aralarında akrabalık bağı bulunana yüz binlerce insanı düşünürseniz meselenin neden eski jargonlarla sürdürülemeyeceği daha net anlaşılabilecektir.
Suriye konusunda Türkiye ile hareket eden ülkeler, Mısır’daki darbeye karşı hemen Türkiye’nin aksi yönde bir tutum takınarak Türkiye’yi yalnızlaştırmışlardır.
Böylece ortaya çıkmıştır ki mevcut şartlarda Türkiye için en iyi müttefik Kürtlerdir.
Çok bilinen bir yaklaşım vardır; eğer bir şeyin oluşumunu engelleyemiyorsan, ondan maksimum faydayı sağlamak üzere pozisyon alman gerekir.
Suriye konusunda da Türkiye’nin izlemesi gereken strateji budur.
Eğer “önce Irak, şimdi Suriye, sonra sıra bana gelecek” diye bir korku taşıyorsanız, o zaman yapmanız gereken çok basittir:
Kürt sorununu çözerek ülkedeki Kürt vatandaşların çevredeki özerk Kürt bölgelerine özlem duymalarının yolunu kapatmanız gerekir.
Aksi takdirde mevcut şartlarda bu gidişatın önü zaten alınamaz; er geç bu ateş bu topraklara da sıçrar.
faruk demircan
25.07.2013 / 10:43yazınız çok güzel,adeta hislere tercüman olmuş.....KOLAY GELSİN