matesis
dedas

EVET ama YETER

EVET ama YETER

Galiba bu kavganın geri adım atacak tarafı kalmadı. Kılıçlar çekildi mevziler alındı. Bunun nasıl ve derecede olduğunu ise ancak taraflar tam bilebilir. Yıllardır iki tarafı da eleştiriyoruz. Ancak her eleştirimizde haksız bulunuyorduk. Cemaate getirdiği eleştiriler yüzünden içeri atılanların şu an vaziyetine nasıl bir yorum getirileceğini ise çok merak ediyorum. Ahmet Şık da Hanefi Avcı da herkesin malumu olan bilgileri yazdıkları için içeri tıkılmışlardı. Şimdi iktidarın vekilleri ‘emniyeti Gülencilere teslim ettiklerini’ itiraf ediyorlar.   

Bu gün Gülencileri eleştirenlere sormak lazım “o zaman neredeydiniz?” diye…

İşin en traji-komik yanı STV dizileri. İlk olarak 2008’de bir misafirlikte Tek Türkiye dizisini izlemiştim. Amatör bir tiyatro ekibinin oyunundan daha amatörceydi ama izleyicisi de çoktu. Beni ilgilendiren ise karanlık salonda konuşulanlardı. Sonraları dizinin sadece o kısmını birkaç bölüm takip ettim. Sinirlenip monitörü kırmamak işten bile değildi. Kendime hâkim oluyordum.

Tanıdıklarıma ve öğrencilerime kesinlikle izlememelerini söylüyordum. Çünkü halkı kutuplaştırıp düşmanlaştıran bir etkisi söz konusuydu, amatörlüğüne rağmen. Lakin dinletemedim kendimi, halk daha çok izleyince haftada 3-4 diziye çıktılar…

Gel zaman git zaman o karanlık konseyin söylemi değişti. Ülkede sıradan bir vatandaşın yellenmesini bile dış güçlere bağlayan milleti paranoyak-şizofrenik bir ruh yapısına sürükleyen bu konsey Ergenekon, KCK gibi davaların önünde gidiyor ve böylece kamuoyu oluşturuyordu. Değişen söylemde ise o çok desteklediği hükümeti o konseyin oyuncağı olduğunu gösterme gayretinde, STV.

Kızışan bu kavgada iki tarafı da haklı buluyorum. İkisi de birbiri hakkında doğru iddiaları dile getiriyor.

“Yetmez ama evet” sloganı “Evet ama yeter”e dönüşüyor yavaş yavaş. İktidar taraftarlarının medet umduğu Uslu çocukların uslu olmadığı, Baran’ların da ‘beran’ olmadığı artık kendilerince anlaşıldı, galiba. Bunlara bel bağlamayın, diyorduk. Güç neredeyse oradalar, diyorduk. Dinler arası diyalog çalışmalarının melanetini anlatıyorduk. Nafile… Şimdi size aba altından ‘bavul’ gösteriyorlar. CHP’li bir vekil, Enerji Bakanı ve Toki Bakanı’nın devleti zarara uğratan bir şirkete 450 milyon liralık bir kaymak sunduğundan bahsetmiş, ne dersiniz bavuldan çıkan hediyeler dağıtılmaya mı başlandı.

Kendisine hiç itibar etmediğim Emin Ç. kendisine, “çok önemli birinin” kızına veya eşine ait yatak görüntülerinin geldiğini ancak kaseti imha ettiğini ve kime ait olduğunu açıklamayacağını, yazmış. Bu ve bunun gibi hamleleri olacaktır elbet. Bekleyeceğiz, göreceğiz. Bu tür adımlar atarlarsa iktidara karşı sloganları “bir daha asla”ya bile dönüşebilir.

Ne diyelim Allah bu milleti din tacirlerinden korusun.

Büyük Devlet

Mısır ile ipler tamamen koptu. Rabia Meydanı işareti yapılarak dört dörtlük olduğu izlenimi verilmeye devam ediyor.   Suriye’de durum içler acısı sınırı geçen çatışmacılar ve roket mermileri haberleri can yakıyor. [Bu arada şu ana kadar Suriyeli sığınmacılar için 1 milyar 311 milyon TL harcanmış.] Irak hava sahasını tüm Türk uçaklarına kapattı. İran bir hamleyle ABD ile yakınlaşarak şanlı hükümetimizi çığırtkanlıkta devre dışı bıraktı.

Bütün bunlar büyük devlet olduğumuz için başımıza geliyor, kardeşlerim. Bizi çekemiyorlar, bizden çekiniyorlar. İstesek onları açlığa sefalete sürükler, bir kaşık suda boğarız ama neyse…

Not: Cemaat diyorsak ağız alışkanlığı. Sosyologlar, sosyolojide cemaat tanımına girmediklerini ve farklı bir yapı olduklarını, söylüyorlar.

Yorumlar

Image
eksen34
03.12.2013 / 21:33

Dizileri çok saçma buluyorsunuz ama çok izleniyor diyorsunuz.Bu millete bidon kafalı göbeğini kaşıyan diyen zihniyetin temsilcisi gibi sözcülük yapmışsınız.Allahtan kork sadece. Nefret kalbi köreltir..

Image
korkusuz_47
02.12.2013 / 15:57

Tamamen saçmalık !!!

Image
xelil
01.12.2013 / 19:47

Veysi hocam yazın gene güzel taspitlerle dolu.her iki tarafında haksız olduğu konusunda seninle hemfikirim.türkiye hiçbir zaman büyük devlet olamaz.ne siyaset insan için var ne de devlet.ben bu çekişmeyi merakla izleyenlerdenim.hatta keyifli bir çekişme de diyebilirim.zaman gösterecek elbette her şeyi.ama bu kokuşmaya başlayan iktidara da en azından artık bir ortak gelse sanırım bir nebze olsun halk olarak rahatlayacaz.çoğunluğun bu eziyeti yeter.gerçi oğunluk oldukları konusunda da şüphem var.adil bir seçim sistemi gerek.herşeyden önce.iyi çalışmalar.Not:yerel seçimler üzerine yazı yazmanı da bekliyorum.adaylara ve projelerine baktıkça gülesim geliyor.mardinde bir öğretmen ne ev alabiliyor ne de adam gibi bir evde kirada oturabiliyor.bundan bahseden yok.bu pahalık bu lüx oteller kime kimin parasıyla hizmete sunuluyor.buna dur diyecem diyen bir başkan adayı göremedim maalesef...

Yorum Yaz