tatlidede

F16 ve F35 lerde Kod Sorunu

  • 28.03.2011 23:05
F16 ve F35 lerde Kod Sorunu

Geçtiğimiz günlerde İbrahim Tatlıses’e silahlı bir saldırı düzenlenmesinin ardından olayla bizzat ilgilenen Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, emniyet güçlerinin profesyonel çalışması sonucu, zanlılar kısa bir sürede yakalandılar.

 Aynı günlerde Türkiye’nin F-35 uçak alımı ile ilgili sıkıntısı konuşuluyordu.

İbrahim Tatlıses’e saldıran kişilerin, kullandığı otomobildeki navigasyon cihazının GPS verileri ile ne şekilde takip edildiğini özetlersek:

22.52 Otomobil Pendik'ten yola çıkıp, Hacı Osman bayırı dönüşünde 44 km hızla seyrediyor ve Maslak sanayi kavşağında 20 km hızla 5-6 tur atıyor. Saldırı anında 19 km olan hızı, saldırıdan hemen sonra 174 km'ye  çıkıyor.Fatih Sultan Mehmet Gişelerinden kaçak geçiyor ve E-5 Yakacık'ta 5 dakika duruyor. Ömerli barajı civarında yaklaşık 10 dakika turluyan otomobil, Pendik'teki bir adreste duruyor.

Gelişen teknoloji sonucunda uydu verileri ile suçluları tespit, takip veya kısa sürede etkisiz hale getirmek oldukça basitleşti

ABD başta olmak üzere diğer devletlere bağımlı olarak, almak zorunda kaldığımız savaş uçaklarının durumunu da bir örnekleme ile somutlaştıralım:

23.00 Savaşan şahin F16 ……….. askeri üsten havalandı.……………….. istikamette saatte, ……….. fit yükseklikte, 600 km hızla seyir hainde.  ………….. üzerinde birkaç tur atıyor.  ……….. Askeri üssüne ulaşan acil durum sinyali üzerine 3 adet savaş uçağı etrafını sarıyor ve saldırıya üniteleri devreye alınıyor. Etrafını saran savaş uçakları, NATO dost uçağı tanımlı olduğundan ateş etmekte başarısız. Pilotun kararlı ve hedefe doğru uçumakta ısrarlı olması üzerine, Yazılımın sahibi devlet tarafından uçağın kontrol mekanizmasına müdahale edilerek, pilot etkisiz bir hale getiriliyor ve uçağın bulunduğu yerden uzaklaştırılması sağlanıyor. Uçağın tüm sistemi kilitleniyor ve bulunduğu yere çakılıp imha oluyor.

Bu anlattığım bir tasvir. Kimse bu durumun olmasını temenni etmez tabi ki.

Ama işin gerçeğinde de; Savaşan Şahin F-16 savaş uçakları, ABD üretimi görev bilgisayarlarına sahip olduğundan, tüm NATO ülkelerinin savaş uçaklarını "dost" olarak tanıyor ve olası bir savaşta onları düşman uçağı olarak algılayamadığı için ateş etme kabiliyeti de kullanılamıyordu.

Bu; işin anlatıla gelen kısmı..

Eğer basit bir otomobil, kalkışından duruşuna kadar her anı, GPS ile takip altına alınabiliyorsa, üretici devlet tarafından, uçağın motor aksamına takılacak ufak bir cihaz ve yazılım sayesinde, uçakları pistten kalktığı andan itibaren takibe alıp, gerektiğinde uçağın her anını uzaktan kumandayla kontrol ve müdahale etmek işten bile değil…

Son günlerde F16’larla ilgili TAİ’nin yazılım geliştirme çalışmaları güzel bir gelişme.. Bu çalışma ile, Amerikan tanıma sistemi devre dışı bırakacak milli yazılımlı F16’lar 3 yıl içinde Hava Kuvvetleri’ne teslim edecek.

Satın alınması düşünülen F35 savaş uçakları ile ilgili de kod krizi hala devam ediyor. Kodlara sahip olmadığı takdirde uçaklara gerçek anlamda hakim olunamayacağı, jetlerin dışarıdan yönlendirilebileceği, elektronik harp karşısında savunmasız kalınabileceği ve yazılıma herhangi bir müdahalede bulunulamayacağı gerekçesi ile Türk tarafının defalarca uçuş kodlarını istemesine rağmen Pentagon bu talebi geri çevirdi.

Son dönem savunma sanayi alımlarında gösterilen hassasiyet kayda değer bir hassasiyet..

Ortadoğudaki son gelişmelere bakınca Bediuzzaman'n ifadesi ile: “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlâl”

Bu yazı, Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Merkezi USTAD resmi sitesinde yayınlanmıştır.

Yorum Yaz