matesis
dedas

Farklı Pencere

Farklı Pencere

Farklı Pencere

        İnsan iç güdüsünde sürekli bir yaşama arzusu bulunmaktadır ve sonsuza dek bu dünyada yaşayacağını hayal eder. Oysa dünya hayatı için sonsuzluk diye bir şey yoktur.

     Yaşantımız boyunca yaptığımız işler,  başımızdan geçen ve hoşumuza giden veya gitmeyen bir olayla karşılaştığımız zaman bu olayın hayatımızın dönüm noktası olduğunu zan ederiz. Oysa hayatımız dönüm noktalarıyla doludur.

        Örneğin, çocukluğumuzda yeni okula başladığımız sırada şu okulu bitirebilsem; orta, lise, bir çok sınavlar ve derken belki üniversite….. şöyle adam akıllı bir işe girebilsem birde evlilik ! derken yeni bir hayat ve kendimizi çoluk çocuk ortamında buluruz. Çocukluk hayatımızın bittiği, bu defa çocukların derdi ve telaşı başlar. Evet hayat bandının yeniden başına dönmüş oluruz. Belki de farkına varmadan.

      Şunu hiçbir zaman unutmayalım hayat bandındaki işlerimiz sürekli devam eder her işin bitişi yeni bir işin başlangıcı demektir.

   Ajandamızda yapacaklarımızın listesi hiç bitmez. Hayatımızın son istasyonuna geldiğimizde, listemizdeki işlerin bitmediğini görürüz. Ve şüphesiz bizden sonra birileri bu işleri devam etmeye çalışacak ne yazık ki, O da bunları bitiremeyecektir. Ve hayat çarkı sürekli bir dönme dolap gibi dönmeye devam edecektir. Tek kalan arkamızda söylenecek iyi bir sözdür.

      Bu nedenle, diyorum ki; gelin bu gün bir iyilik yapın ve yaptığımız bu iyiliği kimseye anlatmayın. Çünkü yaptığımız iyiliği başkasına aktardığımızda zevkini paylaşmış oluruz ve belki de birilerine minnet etmiş oluruz. Onun için bu iyiliğin manevi hazzı sizde kalsın ve bununla güzel bir iç huzur yaşayacağınızı göreceksiniz.

      Yaptığınız iyiliği başkalarına anlattığınızda manevi lezzeti kaybolur. Olumlu duyguyu sulandırmış olursunuz. Bu nedenle, yaptığınız iyiliği ulu orta her yerde anlatmayarak bundan hasıl olan olumlu duygunun tamamı sizde kalsın.

       Nasıl bir iş hayatımız olursa olsun, mevki makamımız ne olursa olsun, dünyada hiçbir şey yaşantımızdan ve iç huzurumuzdan önemli değildir.

      Hayat çizgisi üzerinde bulunan; iki nokta arasındaki en yakın mesafe iyi niyettir. Bu iyi niyet sayesinde, hayata nasıl bakarsak öyle de görürüz. Nasıl ki âma (kör) olan biri ışığı görmez ama dünya aydınlığını içinde hisseder, bu aydınlıkla gönül huzurunu yaşar.

      Büyük bir uğraş içerisinde oluruz ve yarının bu günden daha iyi olacağını düşünür ve kendimizi inandırmaya çalışırız. Fakat bir çoğumuz tozpembe olduğuna inandığımız bu günün geldiğini pek görmeyiz. Ve hep geçmiş daha iyiydi veya  dün bugünden daha iyiydi deriz.

      Evet,  gerçekten bir iç huzur yaşamak istiyorsanız, hiçbir zaman hayatın zorluklarını kendinize dert etmeyin. Yazar Dr.Richard Carlson derki; Ufak şeyleri dert etmeyin çünkü hepsi de ufak şeylerdir.

 

 

Yorum Yaz