matesis
dedas

Futbol Asla ve Sadece Şampiyonluk Değildir

Futbol Asla ve Sadece Şampiyonluk Değildir

      İnsan aklının ve bedenin, koordineli ve birlikte çalışmaları sonucunda ortaya çıkan; 21 yüzyıla damgasını vuran ve kitleleri peşinden sürükleyen; heyecan ve dinamiği içinde barındıran dehşet bir oyundur futbol. Önceden kazananı kestiremezsiniz ve favoriyi her zaman tek geçemezsiniz.  Bazen küçükler, kadere meydan okur ve büyükleri yenerler.

       Sürprizlere gebe bir arenada canlanır ve son derece basit kurallarla oynanır. Gerçek futbolu oynayan ve gerçek futbolu bilen insanlar, asla büyük konuşmazlar. Sihirli savaştır ve izleyenleri müthiş bir mücadele alanına sevk eder.

       Milletleri ve toplumları uyutabilir ve başka maceralara kanalize edebilirsiniz. Kapitalist bir yaşam felsefesine insanları inandırabilir. Rahatlıkla, anlık yaşam ve tüketim alışkanlıkları kazandırabilirsiniz ve onları takımı uğruna fanatikleştirebilir, hatta uğruna Roma’ yı bile yıktırabilirsiniz.

       Toplumun en cahilinden tutun da en okumuşuna ve entelektüeline kadar; tüm bireyleri takım takım ayırabilir ve aralarına müthiş bir rekabet ve hatta saldırganlık tohumu serdirebilirsiniz.

        İspanyol diktatör Franko,40 yıl boyunca İspanya’yı yönetme becerisinin sırrını soranlara, şöyle cevap vermiştir. Futbol, Kadın ve Eğlence demiş. Bu üçünü bir araya getirin, sihirli formülü bulursunuz demiştir.

        İşte bu sebepledir ki her takımın bir Tv’si, radyosu, dergisi, marketleri, kapış kapış satılan formaları, kombine biletleri, taraflı spor yazarları, gizli spikerleri, basın medyası, siyasi adamları, zenginleri ve iş adamları ve tüm bunları tüketime hazırlayan bir sistemleri var. Egemen olmuş durumdadırlar.

         Bu nedenle Türkiye’de futbol, inanılmaz bir baskının gölgesinde oynanıyor. Hak ve hukuk arama yöntemlerini öğretemediğimiz insanlarımızın çocukları; tahammül damarlarını tıkayan süreçte eğitilmişler ve takım taraftarları olmuşlardır. Tek pencereden bakıp şampiyonluk şarkılarını bitiremeyenler; en ufak bir kaybetme durumu karşında saldırganlaşarak; etrafı yıkıp yakabilir vaziyette gelebiliyorlar.

***

        Dünya üzerinde kaç tane futbol hastası olduğunu hiç kimse bilmiyor. Lakin bu hastalığın holiganlaşma aşamasının ülkemize sıçramış olması; endişe ve kaygıya yol açacağı aşikârdır.

        Takımınız kaybedebilir, son dakikada penaltıyı kaçırır veya haksızlığa uğrayabilirsiniz. Bu sizi üzer ve üzebilirsiniz. Oturup ağlarsınız, gözyaşı dökebilirsiniz, hatta bağırabilirsiniz. Ama asla holiganlaşıp etrafa zarar veremezsiniz. Kendi zevk ve heyecanız için insan ve mekânlara saldıramazsınız. 

        Takımınızı maddi ve manevi menfaat beklemeksizin destekleyebilirsiniz. Bunu zevk sayar ve hobi olarak yaparsınız, buna Ey vallah! Derim. Ama kalkıp şiddete ve cebre başvurursanız; o zaman siz hastasınız ve tedaviye ihtiyacınız vardır demektir.

       Fener ile Galatasaray takımları arasında oynanan şampiyonluk maçından sonra çıkan olaylarda rol oynayan Fenerbahçeli seyircilerin tamamı hastalanmış ve acilen hastaneye kaldırılıp tedavi edilmesi gerekir. Aksi takdirde bu hastalık başka takımların taraftarlarına da bulaşır ve önlem alamaz duruma gelebiliriz, sonrada da pişman oluruz.

***

      Bir futbol seyretme kültürü oluşturmalıyız. Üçüncü sınıf ülkelerin futbol taraftarlarının sergilediği ilkel seyir alışkanlıklarını bırakıp; şenlik ve festival havasında maçlarımızı temaşa etmeli ve sonunda çılgın yaşama sihrine kapılmadan; gerçek insani yaşama kültürümüze geri dönmeliyiz.

        Vesselam herkese…

Yorum Yaz