Gammazlama Kültürümüz Işığında Asılsız İhbarlar

İster arkadaş ortamında, ister oyun içinde, ister sınıfta, ister evde ki herhangi bir açmazımızda en çok başvurduğumuz yöntemdi, şikayet veya şikayetçi olmak.
Hele sınıf ortamının öğretmen otoritesi gölgesinde, dersin rutini dışına çıkıp gözümüze kestirdiğimiz bir arkadaşımızı şikayet edip zora düşürmek, sonucunu bilemesek de garip bir haz verirdi, çocuk aklımızın cinlik kokan davranışlarında.
Belki bir var olma savaşı,
Belki bir intikam aracı,
Belki çıkarımızı kollama çabası,
Belki de göze girip prim yapma duygu halleriyle…
Birbirimizi şikayet edip zora düşürmek, zevk almanın ötesinde, genetik kodlarımızın en ücra köşesine kadar işleyen bir karakterimiz olup çıkıyordu.
Haklı olduğumuz ya da mağdur duruma düştüğümüz zamanlarda şikayetçi olmak hatta bu durumu bir hak koruma aracı olarak kullanmak elbette ki vatandaş olma aidiyetimizle birlikte, hukuki bir gerçeklik olarak da çıkıyor karşımıza.
Hayatın saat gibi işleyen bir mekanizma olmadığını düşündüğümüzde, akışkan zamanın dinamikliği içerisinde verdiğimiz ayakta kalma savaşında şikayet etme davranışımız, başvurulan bir realite olarak beliriyordu.
Bu noktada vatandaşların; her türlü talep, öneri, ihbar ve şikayetlerini doğrudan kamu kurumlarına iletebilmelerini sağlayan resmi bir platform olması hasebiyle Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi yani CİMER, ciddi bir işlev görüyor.
Yine aynı durumda SGK ile ilgili şikayetlerin toplandığı ALO 170 gibi hatlarda temel işlevleri bazında işin usulüne uygun bir işleyişi yürütmede belli bir açığı kapatıp vatandaşın temel sorunlarına hitap edecek bir platform oluşturuyor.
Lakin her şeyin cılkını çıkarmadaki emsalsiz yapımız bu platformlarda da devreye giriyordu.
Asılsız ve kayıtsız beyanlar havada uçuşuyor, ticari rekabet ortamında işletme sahiplerini zora sokacak herhangi bir kanıt ve belgeye dayanmayan söylemler, cirit atar hale geliyordu.
Anlayacağınız kişisel kin veya rekabetler bu platformlar üzerinden şahsi çıkar elde etme üzerine kurgulanıyordu.
Kamu kaynakları boşa harcanıyor, kamu görevlileri anlamsız, belgesiz ve kanıtsız şikayetlerin peşinden koşturmaktan, kendi asli görevlerini yapamaz hale gelecek kadar gereksiz yoğunluğun içine giriyor.
Şikayet, gerçek nedeninin dışına taşıyor, bildiğimiz o çocuk dünyamızın;
Birbirini gammazlamak, İspiklemek veya Fitlemek dediğimiz argo dünyasının literatürüne uygun hallerin bir doğrulaması olup çıkıyordu.
İçimizdeki zaten mevcut olan gammazlama canavarı, ipini koparıp ortada fink atar bir hal alıyor.
Bu durum ise artık önlem alınıp işin özüne uygun şekle dönüştürülmesi hususunu da beraberinde getiriyor.
Onun içindir ki işin özüne uygun olmayan, menfaat ve ticari kaygı taşıyan, içinde itibarsızlaştırma barındıran, belge kanıt olmayan şikayet ve müracaatların, mutlaka zapt-u rapt altına alınması, gereklilik haline geliyor.
Tamam vatandaşlık haklarımızı koruyup kollamakta tabii ki gereğini yapalım
Lakin belge, kanıt içermeyen ve iftiraya dayanan şikayetleri de ayırıp,
Buna tenezzül eden,
Hadi şikayetçi demeyeyim,
En azından gammazcılara,
Öyle ya da böyle,
Asılsız ihbarlarının karşılığı olarak,
Ciddi bir yaptırım da getirelim…
Editör: Mehmet Nezir Güneş