Gazze’de Toprağın Sessiz Çığlığı: Bombardımanın Ardından
Gazze’de yaşanan yıkım sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da kaderini belirliyor. Bombardımanlarla harap edilen tarım alanları, yavaş yavaş verimliliğini yitiriyor. Yıllar içinde bu toprakların yeniden ürün vermesi zor, bazı yerlerde ise imkânsız hale gelecek. Böylece insanlar açlık, kuraklık ya da verimsizlik gibi “doğal” sebeplerle göçe zorlanıyormuş gibi görünecek. Oysa bu, savaşın bıraktığı en kalıcı iz: bir coğrafyanın kendi halkına yaşanmaz kılınması.
Gazze’de yaşanan yıkım sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da kaderini belirliyor. Bombardımanlarla harap edilen tarım alanları, yavaş yavaş verimliliğini yitiriyor. Yıllar içinde bu toprakların yeniden ürün vermesi zor, bazı yerlerde ise imkânsız hale gelecek. Böylece insanlar açlık, kuraklık ya da verimsizlik gibi “doğal” sebeplerle göçe zorlanıyormuş gibi görünecek. Oysa bu, savaşın bıraktığı en kalıcı iz: bir coğrafyanın kendi halkına yaşanmaz kılınması.
Bombaların Toprağa Bıraktığı İz
Bir tarla bombalandığında yalnızca üstündeki mahsul yok olmaz. Patlamalar toprağın yapısını yakar, su tutma kapasitesini düşürür, ağır metaller ve kimyasal kalıntılarla zehirler. Sulama kanalları, kuyular ve seralar harap olur; ağaç kökleri sökülür; tarımsal altyapı yıllarca onarılamayacak şekilde tahrip olur. Bu yüzden bir patlamanın etkisi yalnızca bugünü değil, gelecek kuşakları da etkileyecek kadar kalıcıdır.
Tarihsel Hatırlatma: II. Dünya Savaşı ve Açlık Kışı
- Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa benzer bir tarımsal yıkımla karşılaştı. Hollanda’da 1944–1945 yıllarında yaşanan “Açlık Kışı”nda yiyecek tedarikinin çökmesi nedeniyle 20 binden fazla insan açlıktan öldü. Savaşın geneline bakıldığında, tarımın çökmesi ve gıda zincirinin kesilmesi sonucu yaklaşık 5 milyon insan açlık ve yetersiz beslenmeye bağlı sebeplerle yaşamını yitirdi. Avrupa, bu felaketten ancak büyük uluslararası yardımlar sayesinde, yıllar içinde toparlanabildi.
Bu örnek bize gösteriyor ki, tarımsal yıkım sadece bir “çevre felaketi” değil, doğrudan insan hayatını hedef alan bir yıkımdır.
Gazze’nin Güncel Tablosu
Bugün Gazze’deki tablo, tarihin bu karanlık sayfasını hatırlatıyor. Tarım altyapısı tahrip edilmiş, sulama sistemleri yok olmuş, toprak fiziksel ve kimyasal olarak zarar görmüş durumda.

Uydu verileri (2023–2025) şunu gösteriyor:
- 2023 Tarım Alanı: 10,680 ha
- Zarar Gören Alan: 8,312 ha
- Zarar Oranı: %77,8
Yani 2023’te tarıma uygun her 4 hektarın 3’ü, 2025’e gelindiğinde üretim dışı kalmış.
Bu tablo yalnızca rakamlarda değil, 2023 ve 2025 arasında zarar gören tarım alanlarını gösteren haritalarda da açıkça görülüyor. Haritalar, yeşil alanların hızla griye ve kahverengiye dönüştüğünü, tarımın mekânsal olarak nasıl çöktüğünü gözler önüne seriyor. Bu görsel kanıt, durumun vehametini daha da çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.
NDVI Zaman Serisi Analizi (2023–2025)
- 2023 Başlangıcı: NDVI ~0.3–0.4 → sağlıklı bitki örtüsü (aktif tarım).
- 2024 Orta Dönem: NDVI düşüşte → arazi stres altında, ama kısa toparlanma girişimleri görülüyor.
- 2025 Başlangıcı: NDVI dalgalı, çoğu zaman 0.1–0.2 civarında → bu değer boş toprak, çorak alan veya zayıf bitki örtüsüne işaret ediyor.
Grafik, tablodaki %77,8 kaybı zaman içinde nasıl gerçekleştiğini açıkça gösteriyor:
- Önce kısmi düşüş,
- Sonra birkaç küçük toparlanma (muhtemelen mevsimsel yağışla veya sınırlı ekim denemeleriyle),
- Ardından 2025 başından itibaren sürekli düşük seviyeler → kalıcı tarım kaybı.
Haritalar ve NDVI zaman serisi birlikte okunduğunda, sadece sayısal değil, görsel ve mekânsal bir yıkım tablosu ortaya çıkıyor.

Eylül 2023’e ait Gazze’nin Optik görüntüsü
Eylül 2023’e ait Gazze’nin Tarım alanlarını gösteren görüntüsü

Eylül 2025’e ait Gazze’nin Optik görüntüsü üzerinde işaretlenen zarar görmüş tarım alanları.
Gazze Bağlantısı: Açlık Bir Silah Olarak
Gazze’de bugün tarım alanlarının bombardımanla yok edilmesi, sulama sistemlerinin tahribi ve toprağın kimyasal olarak bozulması, tıpkı “Açlık Kışı”nda olduğu gibi, açlığın bir silah haline gelmesine yol açıyor.
Bu durum, insanların tarımdan koparak göçe zorlanmasına, “doğal” görünen açlık ve verimsizlik gerekçeleriyle topraklarını terk etmesine neden olabilir. Oysa bu, doğanın değil, savaşın ürünü.
Tarım Alanlarının Bilinçli Hedef Alınması
Modern savaşlarda tarım alanlarının hedef alınması, sadece askeri bir eylem değil; sivillerin hayatta kalma koşullarını ortadan kaldırmaya yönelik bir stratejidir. Uluslararası insancıl hukuk, gıda üretim kaynaklarının özellikle korunması gerektiğini açıkça belirtir. Tarlaların, seraların, sulama kanallarının ve hayvancılık tesislerinin bombalanması, yalnızca askeri hedefleri değil, doğrudan halkın beslenme güvenliğini vurur.
İnsanlık Suçu Tartışması
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) İsrail aleyhine açılan davalarda, sivillere yönelik saldırılar ve kuşatma politikaları insanlık suçu kapsamına alınmış durumda. Roma Statüsü’nün 7. maddesi sivillere yönelik yaygın ve sistematik saldırıları, 8. maddesi ise “savaş aracı olarak açlığı kullanmayı” yasaklıyor.
Gazze’de tarım arazilerinin bilinçli biçimde tahrip edilmesi ve halkın gıdaya erişiminin engellenmesi bu kapsamda değerlendirilebilir.
Kanıt Niteliğinde Bulgular
- Uydu görüntüleri: Öncesi ve sonrası karşılaştırmalarında, geniş tarım alanlarının bombardımanlarla griye dönüştüğü net biçimde görülüyor.
- Haritalar: 2023 ve 2025 tarım alanlarının yan yana gösterildiği haritalar, yeşil alanların dramatik biçimde yok olduğunu görsel kanıt olarak ortaya koyuyor.
- Saha raporları: Seraların, zeytinliklerin ve sulama sistemlerinin hedef alındığına dair çok sayıda görsel ve yazılı belge mevcut.
- Çevresel tahribat: Toprakta ağır metal ve kimyasal kalıntıların birikmesi, gelecek yıllarda dahi üretimi engelleyecek seviyede.
Bu kanıtlar, yalnızca savaşın ekolojik boyutunu değil, aynı zamanda sivillerin açlık yoluyla göçe zorlanmasının planlı bir strateji olduğunu ortaya koyuyor.
Geleceğe Dair Acı Gerçek
Bombaların açtığı çukurlar kapatılabilir, yıkılan binalar yeniden inşa edilebilir. Ama toprağın kaybettiği bereket geri getirilemeyebilir. Gazze’deki tarım alanlarının büyük bir kısmı için bu hasar kalıcı olabilir; bazı araziler belki de hiç ekilemeyecek hale gelmiştir.
Geçmiş örnekler bunu kanıtlıyor: II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da tarımın toparlanması uzun yıllar aldı, milyonlarca insan açlıktan öldü. Hollanda’da yaşanan “Açlık Kışı” sırasında on binlerce insan, çatışmanın bittiği günlerde dahi gıda yetersizliği yüzünden hayatını kaybetti.
Gazze’de de benzer bir tehlike var. Bugün tahrip edilen tarım arazileri, savaş dursa bile halkın yeniden kendi gıdasını üretmesine izin vermeyecek.
Kaçınılmaz Sonuç: Zorunlu Göç
Toprağın bereketini yitirmesi, insanların açlık ve kıtlıkla karşı karşıya kalmasına yol açacak. Bu da onları, “doğal sebeplerle” göçe zorlanıyormuş gibi gösterecek. Oysa gerçekte bu, savaşın planlı ve kalıcı bir sonucu olacak: coğrafyanın kendi halkına yaşanmaz kılınması.
“Gazze’de savaş bir gün sona erse bile, toprakların kaybettiği bereket geri dönmezse açlık, çatışmanın bitmeyen gölgesi olarak halkın üzerine çökecek.”
Genel Değerlendirme
- Tablo, Gazze’de 2023–2025 arasında tarımsal kaybın nicel büyüklüğünü gösteriyor: 10,680 hektardan 8,312 hektarın yok olması → %77,8 kayıp.
- Grafik, bu kaybın nasıl kademeli olarak gerçekleştiğini ortaya koyuyor: önce kısmi düşüşler, ardından kısa toparlanmalar ve sonunda kalıcı çöküş.
- Haritalar, bu kaybın mekânsal boyutunu gözler önüne seriyor: tarımın canlı izleri haritalarda silinmiş durumda.
- Hukuki açıdan, tarım alanlarının sistematik biçimde hedef alınması, Roma Statüsü’ne göre insanlık suçu kapsamında değerlendirilebilir.
👉 Gazze’de tarımsal üretim kapasitesi sadece daralmamış, neredeyse yok edilmiş durumda. Bu durum savaş bitse bile uzun vadeli açlık ve göç riskini tetikliyor.
Editör: Nasrettin Güneş
