matesis
dedas

Gençlerin Evliliklerini Kolaylaştırarak Teşvik Edelim

Gençlerin Evliliklerini Kolaylaştırarak Teşvik Edelim

Gençlerin evlenmek istememesinin başka bir sebebi de öyle sayısız ve ölçüsüz haramlara dalındığı için ortaya çıkan hissizlik duygusudur,yani o derece harama dalma durumu olmuş ki,karşı cinsine heyecanı ölmüş durumdadır.

Televizyonlarda bu kadar seviyesiz eğlence programları, boşanma hikayeleri,yıpranmış,ayrılmış aile görüntüleri ve milyonların düşüncelerini bir noktaya sabitleyen maçlar-uyuşturucu düzeydeki programlar ne için böyle sık-sık en önemli saatlerde yayınlanıyor soruyorum? Bu keder ve sıkıntı dolu hikayeleri adeta hayatımızın normal bir durumu gibi yansıtılarak,çoğu zamanda hassasiyetlerimizin ortadan kaybolması için değil mi? Bunlara rağmen evlilikteki boş gerekliliklerin renklendirilerek dayatılması şiddetli bir şekilde yapılınca gençlerimizin bu olumsuz durumu yaşamalarının aşılması çok zor olmaktadır.

Ayrıca içinden geçtiğimiz bu zaman diliminde orta öğretim öncesi ve hemen sonrası başlayan yalnız yaşama kültürü de çok önemli bir etkendir.Yalnızlık yaşayan kişiler bir süre sonra yalnızlığı benimserken, bu bireyler paylaşmayı zor ve baskı olarak görmektedir. Hatta böyle yalnız kalan kişilerin “evime birisi gelince sinirleniyorum, cinlerim tepeme çıkıyor” gibi sözlerini bizzat duymuşumdur. Durum böyle olunca gençler evlilik gibi fazla paylaşım gerektiren bir durumdan kaçıyor ve yalnızlıklarına sarılıyorlar.Devamında bu duygu durumu hayatının içine sabitlenen doğal bir hal haline dönüşür.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, Allah’ın varlığının delillerindendir. Bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”
Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor: “En bereketli nikah, külfeti en az olanıdır.” Cenabı Hakk’ın emirlerinden, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas)’in sünnetlerinden birisi de evliliktir. Peygamberimiz (sav) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır “Nikah benim sünnetimdir.

Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir.” Yine başka bir Hadis-i şerifte Peygamberimiz (sav) “Evlenin, çoğalın, zira ben, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar ederim.” Rasülü Ekrem’in (sav) şayet izdivaçla iftihar edeceği bir nesil hedeflenmemişse, o izdivaç ya da çoğalmanın hiçbir anlamı yoktur.Terörizme ya da kötülüğe bulaşmış, başı secdesiz, vicdanı paslı, gözü kanlı bir nesil ile Peygamberimiz (sav) iftihar etmeyeceği açıktır. O’nun, çoğalmasını istediği nesil, Allah indinde makbul olan, O’nun rızasını kazanmaya susamış bulunan din-i mubini yaşayan ve yaşatan bir nesildir.Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, bütün alanlara olduğu gibi bu konuya da değişik misallerle ışık saçan ve en açık beyanlarıyla mükemmelin üstünde en sağlam referanstır.Şöyle ki, “Servet ve oğullarınız, dünya hayatının süsüdür; ebediyet vadeden iyi işler ise, Rabbinin nezdinde sevapça daha hayırlı, ümit bağlamaya da daha layıktır.” (Kehf, 18/46)

Kıymetli dostlar,, Evlilik,hem kadına hem de erkeğe dini, hukuki ve ahlaki sorumluluklar yükleyen mukaddes bir sözleşmedir. Evlilik, külfet değil berekettir; meşakkat değil rahmettir. Evlilik, sadece biyolojik ihtiyaçların karşılanmasından da ibaret değil, aynı zamanda gönüllerin, ideallerin, sevinç ve hüzünlerin paylaşılmasıdır.Resül-i Ekrem (sas)’in buyurduğu üzere evlenmek, gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder.

Evet, evlilik, güçlü bir toplumun, sağlam bir geleceğin temeli ve teminatıdır. Eşleri kötülüklerden koruyan güvenli bir sığınak, her türlü tehdide karşı sağlam bir kalkandır. Nitekim Yüce Rabbimiz evliliğin bu yönünü Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir “Eşleriniz, elbisenin bedeni koruduğu gibi sizi haramdan koruyan bir örtüdür; siz de aynı şekilde eşleriniz için bir örtüsünüz.”

Evlilik, erkek ve kadının karşılıklı rızasıyla, şahitler huzurunda kıyılan nikahla tesis edilir. Nikah, iki gönülün birleşmesi, can yoldaşı ve hayat arkadaşı olduğunun ilanıdır. Nikah akdiyle eşler, birbirine karşı sevgi, saygı, sadakat, sabır, şefkat ve merhameti şiar edineceklerinin sözünü verirler. Varlıkta ve yoklukta, sevinçte ve hüzünde her daim birbirlerinin yanında olacaklarını kabul ederler.

Evliliğin ilanı olan düğünlerimizde asıl olan tevazu ve sadeliktir. Gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olmaktır. Ne var ki, günümüzde evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, sonraki süreçte aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Eşlerin yuva kurarken ağır bir borç altına girmeleri, huzur ve mutluluklarına engel olabilmektedir. Hayatlarının en güzel zaman dilimini, maddi kaygılar nedeniyle huzursuzluk ve zorluk içerisinde geçebilmektedir. Hatta bundan dolayı kimi evlilikler, ya başlamadan bitmekte ya da zamanla ayrılıkla sonuçlanmaktadır. Öyleyse değerli okuyucularım ve de kıymetli kardeşlerim ne yapmak gerekir değil, bir şeyler yapmak hayati önemde gereklidir. Evlilik müessesesinin her safhasında Rabbimizin rızasına, Peygamberimizin sünnetine uygun hareket edilmelidir. Evlatlarımızın yuvalarının temelini Besmele ile atalım.

Düğün yaparken İslam’ın emir ve yasaklarına riayet edelim. Mahremiyet sınırlarını ihlal etmeyelim. İnsanın sağlığına ve saygınlığına zarar veren her türlü haramdan uzak duralım. Toplumun huzurunu bozan, çevreyi rahatsız eden, insanların canına ve malına zarar veren tutum ve davranışlardan kaçınalım. Rabbimizin her an bizi görüp gözettiğini, yaptığımız her şeyden mutlaka hesaba çekeceğimizi unutmayalım.

Aile olmanın içinde hem kişinin kendine hem eşine hem çocuklarına çeşitli sorumluluklar düşer ve aile içinde bu sorumlulukları sürdürmeye, paylaşmaya gönüllü olmak gereklidir.Ayrıca bahsettiğimiz bu konular sadece eşler ve çekirdek aileyi değil genel olarak çok daha fazlasıyla toplumu da ilgilendirmektedir.Bundan dolayıdır ki,toplumsal düzeyde çalışmalara ihtiyaç duyulduğu hissettirilmeli,aileyi ve aile kavramını güçlendirmek için başta siyasi erkler,karar vericiler,söz ve güç sahibi şahsiyetler ve özellikle sivil toplum kuruluşları harekete geçmek-geçirilmek durumundadır.

Aksi bir durum hasıl olursa,hep övünerek bahsettiğimiz genç nüfusumuzdan eser kalmayacak,kısa zamanda maazallah bu övünç kaynağımızdan vazgeçmek zorunda kalabiliriz. Özetlemek gerekirse aile olmak ister karı koca şeklinde yaşamak olsun ister çocuklarla beraber yaşanılan bir yer olsun,ufak-tefek zorlayıcı olduğu durumların olması normal ve bu normalliklerle beraber sorumluluk içermesi gerçeğine dikkat çekilir.Bu gerçeklerin bilinip yaşandığı araştırmalarla gösteriyor ki,sağlıklı bir evlilik ilişkisi ve aile bağlarının güçlü tutulabilmesi ruh sağlığı açısından koruyucu etkiye sahiptir.Mutlu, huzurlu, sevgi bağları güçlü olan ailelerin olduğu toplumlar bir çok konuda daha üretken ,sağlam ve sağlıklı bir yapıya sahiptirler.Bu bilinçle hareket etmeli,buna göre davranışları düzenlemeli ve geleceğimizin teminatı gençlerimize bunu zamanında aşılamak gereklidir.


SONUÇ: Gençlerimizin evlenmeyi ister hale gelmeleri ve bu konuda oluşturulacak bilinç ve doğru-sağlam algılar eminim çok hayırlara sebebiyet verecektir. Temiz bir genç temiz bir aile, temiz bir aile temiz bir toplum,temiz bir toplum da temiz bir millet anlamına geldiği unutulmamalıdır.Evet işleriniz ahirete müteveccih ise siz Rabbinizden, o da sizden hoşnut olacağı bir yola girmişsiniz demektir.Bu mütalaa ile vardığımız sonuç şudur: Evlenmede asıl hedef, Allah’ı ve Rasülü’nü hoşnut edecek bir neslin yetiştirilmesidir. Onun için mütedeyyin, milletine aşık, ailesine sımsıkı bağlı, çocuklarının terbiyesi üzerinde hassasiyetle duran kimseler, değişik çarpık düşüncelere rağmen, yoluna ve usulüne uygun şekilde çocuk sahibi olma konusunda kat’iyen tereddüt etmemelidir. Zira böyle bir neslin çoğalması ümmet-i Muhammed’in yüzünü güldürecektir.Kalın Sağlıcakla

 

 

Editör: Beşir Şavur

Yorum Yaz