tatlidede

Göçmen Evinde Bir Gece

Göçmen Evinde Bir Gece

Göçmen ve sığınmacı kardeşlerimizle her daim hem hal olduğumuzdan, bir geceyi bu kardeşlerimizin evinde misafir olarak geçirdik. Neler yaşıyorlar, ne gibi sorunları var, ne gibi hikâyeleri var yerinde görelim dedim.

 

Trabzon’un eski mahallelerinden birinde Afgan kökenli bir kardeşim olan Sacid’in evine gittim. Misafirperverlikleri kapıda başladı. Evlerinde misafir ağırlamanın heyecanı yüzlerine yansıyordu. Eve ilk girdiğimde evin fiziki şartlarını görünce hakikaten çok üzüldüm. Kırık dökük kapılar, nemli duvarlar, kimsenin kalamayacağı köhne evler ve kalacak başka yer bulamayan insanlar.

 

Sonra çocukları dinlemeye başladım. Evleri kiralarken çekilen sıkıntılar, evin içini döşemek için alınan ikinci el eşyalar, itinalı yaşamak için verilen gayretler ve çok fazla insani sıkıntılar ile yaşama mücadelesi veren insanlar.

 

Ülkemde okul okuyordum ve geleceğe ait çok güzel planlarım vardı, iyi bir meslek sahibi olup, yuvamı kuracaktım. Çok ama çok mutluydum. Sonra dış mihrakların ülkemizi istila etmesi ile bir gecede bütün hayallerimiz yerle bir oldu. Sacid anlatırken çok duygulanmıştı. Ağlamaklı oluyordu. Ülkesinden kaçarken anne ve kardeşinin ölmemek için Pakistan’a sığındığını, birbirlerini kaybettikten sonra kendisini Türkiye’de bulduğunu söylüyordu. Nereden nereye nasıl geldiğini nasıl bu durumlara düşürüldüklerini anlamaya çalışmıyordu. Çünkü topyekûn ülkesinin her yerinde aynı dramların yaşandığını görüyordu. Ve artık sadece hayatta kalmak için yaşadığını, annesi ve kardeşine de bakmak zorunda olduğunu söylüyordu. Ve bunun içinde ne iş olursa olsun yapmak zorunda olduğunu biliyordu. Çünkü anne ve kardeşine de para göndermesi gerektiğini biliyordu.

Ülkesi Afganistan’ın, çok bereketli topraklara sahip olduğunu, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları ile dünyanın sayılı zengin ülkelerinden biri olduğunu anlatınca kurulan tuzakları ve oynanan küresel oyunları çok iyi anlıyorsunuz. Büyük miktarda lityumun yanı sıra demir, bakır, altın, kobalt ve nadir toprak elementleri Afganistan'ın dört bir köşesine yayılmış durumda, bu zenginlikler büyük devletlerin iştahını kabarttığı için yıllardır, bu istila ve sömürme düzeni devam etmektedir.

Göçün sıkıntılarını, ülkelerinden koparılan insanların, hayata tutunmak için verdikleri mücadeleleri görünce insan ülkesinin kıymetini daha iyi anlıyor. Geride bırakılan yaşanmışlıklar, aileler, akrabalar, komşular, dostlar, sevgililer insanın yüreğini acıtıyor. Çıkan çatışmalarda babasını, abisini yakınlarını kaybetmenin acısı hala taze olarak duruyor. Konuştukça daha fazla drama ve acılara kulak kesiliyorsunuz. Bitmeyen ve sürekli artan yürek yakan hikâyeleri dinleyince çok ama çok üzülüyorsunuz.

Akşamın ilerleyen saatlerinde, sıcak çayın eşliğinde sohbetimize devam ettik. Hiç bir yabancılık çekmeden, kendimi hiç yabancı görmeden, samimi, içten yapılan, güleryüzlü çocukların sohbetine doyum olmuyordu. O kadar bizleri bir eden ortak noktamız var ki, saymakla bitmez.

Benzer türkülerimiz, şarkılarımız, yemek kültürlerimiz, aynı kültürde bulunmamız, Ortak merhamet duygularımız gerçekten bizi bir eden en önemli etkenlerdir. Kurtuluş savaşında Afgan kadınların kollarındaki bilezikleri ülkemizin kurtuluşu için göndermeleri hiçbir zaman unutulamaz. Aynı kadirşinaslığı bizlerin de göstermesi ayrı bir alicenaplıktır. İnsanımızın merhameti, her daim bütün insanlığa örnek olmuştur.

Gece güzel bir uykudan sonra arkadaşlara veda ederek ayrıldım. Çok mutlu oldum. İnsanların sıkıntılarını yerinde dinlemenin mutluluğu ile ortak paydanın sevgi ve diyalog olduğunu bir kez daha anlamış oldum.

Editör: Aydın

Yorum Yaz