tatlidede

Gördünüz

Gördünüz

           Geçmiş yıllarda da bal gibi Taksim Meydanı’nı işçilere açabilirdiniz. Ama açmadınız, direttiniz, önyargılı davrandınız. Gördük işte hiçbir taşkınlık çıkmadığını. Bu işi üstlenenler sendikalardı ve taşkınlıkları onlar çıkarmıyordu. Bir grup planlı harekâtçının huzur kaçırıcı davranışları için işçilere bayram gününü işkence gününe çeviriyordunuz. 

          Her 1 Mayıs’tan birkaç hafta önce başlardı tartışmalar ve bunun getirisi olan güvenlik önlemleri ve gününe gelince coplar, sis bombaları, gaz bombaları, tazyikli sular…

         İşin içinde kışkırtıcılar vardı var olmasına lakin engellenen işçiler de bu etkiye karşı tepki göstermek üzere meydana doğru gidiyordu. O günlerde söylüyorduk, “Hele bir açın, bakın bakalım, işçiler etrafı harabeye çevirecek mi?” diye. O günlerde iktidar bülbülleri, bizim bu söylemlerimizi eleştiriyordu. Sanki bu memlekette tek iş bilen ve iş yapan onlarmış gibi. Hatta işçilere terörist gözüyle bakan da onlardı.  Taksim esnafı da durumlardan çok rahatsızdı. Neticede kimse önyargılarını kıramıyordu, bir gün de  “işçileri Taksim’de görelim, bakalım İstanbul yıkılır mı ya da sermayelerimiz elden gider mi?” şeklinde bir düşünceyi öne sürmüyordu.

          33 yıldır ilk defa, işçiler Taksim’e girebildi. Başbakanım gördünüz işte “Ayaklar baş olmadı”, geçen yıl televizyonlarda bas bas “Taksim Meydanı,  gösteri alanlarından, miting alanlarından çıkarılmıştır” diye bağıran İstanbul Valim gördünüz işte Taksim Meydanı’nda miting yapılabiliyormuş ve hiçbir şey olmuyormuş.

           Olmayan ne?

           1 Mayıs günü işyerleri hasar görmedi, özel şirketler ateşe verilmedi, kaldırım taşarlı sökülmedi, oraya masum masum giden ve sadece oradan geçen vatandaşlar biber gazından etkilenmedi,   yaralılar olmadı, yargılamalara gidecek gözaltları olmadı, medya yorulmadı, polis yorulmadı, yöneticiler vatanı kurtarmak zorunda kalmadı…Gördünüz, bir şey olmadı! Bugüne kadar neden görmediniz?

          Tabii, yine zafer, bugüne kadar engelleyenlerin olduL. “Bakın bu direnci de ancak biz kırabildik” demeye getirdiler işi. Çünkü seçim çalışmalarına bir yıl kaldı. Şimdi daha çok popülizme ihtiyaç var. Haa, hazır İşçi Bayramı’ndan bahsederken işsizlikten de bahsedelim. Galiba seçim öncesi –yani köprüden geçene kadar- geçici bir çözüm bulanacak. Yavaş yavaş bunu da kulaklara duyurmaya başladılar, kendileri. Artık bu sözünü ettikleri şirketlere işçi alımı için, vergi indirimine mi giderler, sigorta indirimine mi giderler, kaymaklı krediler mi sunarlar bilmiyorum ama 2011 seçimlerinin en büyük kozu bu olacak.

           Son olarak işçi kavramına da değinmek istiyorum. Aslında bizde işçi sınıfı yoktur. Sağcılık-solculuk da yoktur. Cemil Meriç’in beyanıyla “…Namuslular ve namussuzlar vardır.”. Dolaysıyla 1 Mayıs’ın pek büyük bir işlevi yok bizde. Bu İslam eşitliğinden kaynaklanıyor aslında. Benim anlatmak istediğim buydu. Ama bir de böyle bir oluşumun olmasını engelleyen haksız bir söylem var: ”Sen işi bulmuşsun, beğenmiyorsun.”

 
 
 
 

Yorum Yaz