matesis
dedas

Halk Tercihini yaptı Artık İstikbale Bakmalıyız!

Halk Tercihini yaptı Artık İstikbale Bakmalıyız!

Yurttaşlar demokratik tavırlarını belirlemek, isteklerini yansıtmak ve yerel irade için arzu ettiklerinin tecelli etmesi adına Seçimde oylarını kullandılar. Umarım ki buna saygı gösterilir ve bu irade İNSANİSTAN'ın kazanacağı bir şekilde tezahür eder...

Seçim meydanlarında avazı çıkıncaya kadar bağıran, halktan oy isteyen ve demokrasi-demokrasi diyen ama seçimde istediği teveccühü alamayan anlayışın temsilcileri bu sefer Nietzsche’nin ''Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır!” sözünü dillerine dolar ve halka hakaret etmeye başlar…

Halk artık onların yerine düşünenlere ve onlara danışma gereği duymadan onların yerine karar verenlere prim vermeyeceklerini kanıtladı. Bu bağlamda halk, kendilerini halktan üstün görenlere ve kendi insanından nefret eden, hatta tiksinenlere, kendi göbek bağlarını kendilerinin kesebileceğini, köylü Heso ile Memo’nun da birer birey olduğunu ve artık onların da kale alınması gerektiğini ispatladı.

Bu millet korku ve ümitsizliği hak etmiyor. Bu cennet coğrafyayı cehenneme ve kardeş halkları düşmana dönüştürenler utansın. Eski manzaraları geri getirmek adına çaba gösterenlerin yüzü kızarsın ve muvaffak olamasın inşaallah!  Bu bir beddua değil duadır.

Hep başkalarına, bizden olmayanlara hoşgörülü olmayı öğütlediler. Onlara da hoşgörülü olalım ama bunu yaparken bizden olanları da bu hoşgörüden mahrum bırakmadan yapmalıyız diye düşünüyorum. Bizden olmayanlara hoşgörülü olmayı telkin ederken, birbirimize duyduğumuz bu nefret niye? Nedir bu kin ve nefret?

Artık birbirimize karşı hoşgörülü olmanın zamanı gelmedi mi? Artık birbirimize tahammül etmenin zamanı gelmedi mi? Aksi davranışlarda bulunmaktan kaçınmanın zamanı gelmedi mi? 

Zira yıllarca kendi renginden başka bir renge tahammül etmeyen bir nesil oluşturulmak istendi. Bunun için de bedeller ödendi ama bu bedeli ödeyen halklar, bir türlü bu oyuna gelmedi. Bu zihniyetin oluşturduğu düşünce ve anlayış, bu uğurda verilen bedelleri de hep bu halklara ödetti. Bu bedeli sadece malıyla değil, canıyla, ciğeriyle ödedi bu halklar.

Artık bu anlayışa ve bu gidişe dur demenin zamanı gelmedi mi?

Bu millet çok badireler atlattı. Ne kirli planları boşa çıkardı, bunu da atlatacak. Artık bu coğrafyanın her zamankinden daha çok barışa ve birlikteliğe ihtiyacı olduğunun farkına varılmalıdır.

Siyahın, mavinin, beyazın, sarının, kırmızının ve diğer tüm renklerimizin bir arada, ahenk içinde ve Gökkuşağı misali bunu temaşa edenlere huzur veren bir hal almasının zamanı gelmedi mi?

Ne zaman ki farklılıklarımızı tanışma vesilesi olmaktan çıkardık, içinde yaşadığımız coğrafyamızı da cehenneme çevirdik. Farklılıklarımızın “tanışma vesilesi olması niyetiyle” oluştuğunun farkına varmamızın zamanı gelmedi mi? Evet canlar, gelin tanış olalım! Zira biz tanıştıkça bizi birbirimize düşman etmek isteyenlerin tuzakları bir bir boşa çıkıyor.

Yerel de olsa milli iradenin sandığa yansımasıyla hem yerel yönetimlerde hem de genel anlayışta yeni bir dönem başlayacaktır. Zira Halkın basireti, Küresel aktörlerin oyununu bozdu. Halk milli iradeye sahip çıkacağını, bunu değiştirecek olanın da yine kendisi olacağını ve sön sözü milletin söyleyeceğini de ispat etti. Bu seçimlerde de kazanan yine millet/halk olmuştur.

Bu halk, kendinden başkasını akıllı saymayanlara, çıkarcı, dar görüşlü ve de bencil olanlara demokratik bir dil ile cevap verdi. Siyasi ve ekonomik istikrardan yana olmayı tercih eden millet, bu tercihini sandıkta göstermiştir. Herkesin milletin bu iradesine saygı göstermesi ve yürekten sahip çıkması gerekmektedir.

Seçim sonuçlandı, halk tercihini yaptı. Artık istikbale bakmalıyız.

Seçilenler de kibir, vakar ve onuru birbirine karıştırmadan halktan alınan desteğin halk için harcanması gerektiğini unutmamalıdır. Siyasi iradenin seçim sonuçlarının bölgesel ve uluslararası sorumluluklarını daha da artırmış olduğunun farkına varması gerekmekte ve ona göre tavır ve sorumluluk alması hayati önem arz etmektedir. Öte yandan yeni dönemde vaad edilen yeni Türkiye'nin, yeni sivil anayasa ile mümkün olabileceği gerçekliği bilinciyle yola devam edilmelidir.

Artık asıl gündemimiz olan; “Analar ağlamasın, ocaklardan feryatlar yükselmesine” dönmeliyiz.  Öncelikle herkese eşit ve adil bir şekilde hukukun işlediği bir ortamı oluşturmak ve hızlanması için çözüm/barış sürecinin önünü açmakla başlanabilir. Zamanı boşa geçirme lüksümüz yok.

Güvenin tesisi, birliktelik ve aidiyet duygusunun oluşması/pekişmesi adına; barış/çözüm sürecinin hızlanmasının gerektiğini düşünüyorum. İlk adım olarak da başta çok ağır olan hasta mahkûmlar bırakılabilir. Kaynaşma ve tahammül adına; Toplumsal pişmanlık ve toplumsal helalleşmenin zeminini hazırlamaya yönelik çalışmalar başlatılabilir. TMK'da düzenlemeye gidilebilir veya bazı maddeleri kaldırılabilir. Daha sonra da yasal güvence adımı atılabilir.

Bu bağlamda, halkların değerleriyle barışık, demokratik, özgürlükçü ve sivil irade ürünü yeni bir anayasa için tüm siyasileri ortak hareket etmeye davet ediyor, bu temennilerle 2014 Yerel Seçimlerinin bu coğrafyada yaşayan tüm halklara hayırlar getirmesini diliyorum.


Yorum Yaz