matesis
dedas

HDP aslında nedir

HDP aslında nedir

HPG aslında nedir?

Fazla uzatmadan, kısaca söyleyeyim; HPG, Kürtlerin sırtından eski tüfek solculara koltuk ve makam sağlama projesidir.

HDP, bir süredir BDP vasıtasıyla Türk solunun vesayetinden kurtulmuş olan Kürt siyasetinin yeniden bu vesayet altına girmesidir.

HDP, Türk Kemalist, komünist ve sol anlayışların bölgede ilk ikide, büyük şehirlerde ilk dörtte yer almaya başlayan Kürt siyasi hareketinin etinden, sütünden ve derisinden faydalanmak istemesidir.

HDP, muhalif Kürt siyasi hareketinin temsilcisi BDP’nin fiilen sona ermesi, bu hareketin artık Kemalist Türk soluna eklemlenmesi anlama gelmektedir.

Nitekim bu proje gündeme geldiğinden beri başta BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve muhafazakâr kesimin partideki temsilcisi Altan Tan’ın rahatsızlıklarını saklamadan açıkça dile getirmeleri, yukarıda saydığım maddelerden kaynaklanmaktadır.

BDP çatısı altındayken kendilerini Kürt seçmene şirin göstermek için oynayan Türk solcuları, yuvalarına döndükleri gün maskelerini çıkarmışlar, gerçek yüzlerini göstermişlerdir.

Örnek mi; bakınız Levent Tüzel’in mecliste başörtülü vekillerle ilgili değerlendirmesi.

Şu çok açık ve nettir ki, HDP hiçbir zaman muhafazakâr ve dindar Kürt tabanını temsil etmeyecektir.

Bu yüzdendir ki önümüzdeki seçimlerde bölgemizde BDP çatısı altında oy istenecektir seçmenlerden.

Partinin kuruluş talimatını verdiği bilinen Öcalan’ın amacı aslında yüzde 6’yı bir türlü aşamayan BDP’yi klasik Türk solu ile eklemlendirerek barajı aşacak bir hareket oluşmasını sağlamaktır.

Ama bu aşı tutmayacaktır çünkü Türk siyasetine sorundan başka bir şey kazandırmayan Kemalist solun, Kürt siyasetine de katacağı bir şey yoktur, tam tersine alıp götürecekleri bile olabilir.

Üstelik bu partinin seçmen kitlesinde hedeflediği LGBT grupları yani bilumum ahlaksız taifesi muhafazakâr ve dindar Kürt seçmenin karşısına nasıl çıkacak, merak ediyorum.

Kısacası HDP sadece Ertuğrul Kürkçü gibi eski tüfeklerin koltuk merakını tatmin etmekten öte bir şey değildir.

 

Başörtülü vekil bal gibi de oluyormuş demek ki

Cumhuriyetin ilanının doksanıncı, AK Parti iktidarının on birinci ve bu hükümetin ikinci yılında sonunda beklenen normalleşme gerçekleşti ve başörtüsü bu milletin temsil edildiği yer olan Meclise girdi.

Ama ne kıyamet koptu, ne rejim yıkıldı ne de ülkede kaos ortamı yaşandı.

Oturumu sabote etmeleri beklenen CHP’liler bile ses çıkarmadılar.

CHP adına konuşan Pavey’in söylemindeki aşağılayıcı, rahatsız edici üslup dışında bir tatsızlık yaşanmadı.

Pavey demişken, BM çatısı altında insan hakları alanında yaptığı çalışmalardan sonra genç yaşta parlamentoya ve CHP yönetimine girmiş birisinin, partideki dinozorları aratmayan bir performans sergilemiş olması düşündürücü gerçekten.

Başörtülü vekillere üst perdeden talimat verir, azarlar havasıyla ve o insana hiç de sempatik gelmeyen gülümsemesiyle, “ülkede yaşanacak her türlü olumsuzluğun kaynağı siz olacaksınız” anlamına gelen konuşması açıkçası beni çok rahatsız etti; benzer düşünceleri pek çok kişiden de duydum.

Özetle Türkiye normalleşme yönünde bir adım daha attı.

Meclise başörtüleriyle giren başta hemşerimiz Gönül Hanım olmak üzere diğer milletvekillerini kararları nedeniyle tebrik ediyor, hayırlı olmasını diliyorum.

Öğrenci evlerinde sadece ders mi çalışılıyor?

Gündem oluşturma konusunda bir ekol olan Sayın Başbakan gündemimize yeni bir tartışma maddesi daha hediye etti; kızlı-erkekli bir arada kalınan öğrenci evleri.

Öncelikle Başbakanın bu konudaki rahatsızlığına katıldığımı ifade edeyim.

İnancımız, kültürümüz ve değerlerimize taban tabana zıt olan bu anlayış, toplumdaki yozlaşma ve çürümenin bir işaretidir aslında.

Her türlü değer yargısını elinin tersiyle iten, toplumun ve ailenin temeline dinamit koymak demek olan bu düşünce ve yaşam tarzı terörden daha kötü sonuçlar doğuracak bir anlayıştır.

Otobüste yolculuk esnasında bile “bayan yanı” uygulaması olan ve üstelik bunu sadece muhafazakâr, dindar kesiminin değil tümünün yaptığı bir toplumda bu tür bir yoz anlayışı normalmiş gibi göstermek, en az bu yaşam tarzı kadar yoz ve bozuk bir düşünce tarzıdır.

Bakmayın siz öyle sosyal medyada “aslında bu evlerde oturup masum masum ders çalışıyoruz” diye atılan palavralara.

Allah’ın bildiğini kuldan esirgemenin anlamı yok; o evlerde ne tür rezaletler, pislikler dönüyor, öğrenciliğimiz döneminde duyduk, gördük.

Yine sosyal medyada Başbakanın açıklamasını eleştiren kızların yazdıklarını babaları veya anneleri görmüş müdür diye bir soru aklıma geliyor ve hemen elbette görmemişlerdir diyorum.

Bu konuda Başbakanı eleştirenlere bakınca, acaba kaç tanesinin kendi kızı veya kız kardeşinin böylesi bir ortamda yaşamasını normal karşılayacağını merak ediyorum.

Böyle dedikten sonra, devletin bu tür bir yaşam tarzı karşısında nasıl tedbir alacağını merak ediyorum.

Her evin başına bir polis dikecek hali yok; bu işin önü nasıl alınır, nasıl önlenir, polisiye ve adli tedbirlerle olur mu, ben pek emin değilim.

İşin çözümü temeline dinamit konulan aile ve toplum yapısını yeniden canlandırmak, bu yönde çalışmalar yapmak olmalı diye düşünüyorum.

Sonuçta bu ülkede eğitim bakanlığı da var, aile ve sosyal politikalar adında fiyakalı adı olan bir bakanlık da var; bulurlar bir çözüm herhalde.

Yorumlar

Image
Roni Miro
07.11.2013 / 15:46

Hpg'nin asla eski türk soluna koltuk, makam sunmak gibi bir derdi olmadı, olamazda. Hpg'ye objektif bakanlar, hpg'nin ne yapmaya, kime/kimlere koltuk, makam kazandırma peşinde olduğunu biliyor. Bölgede Kürt siyasi hareketine tahammülleri olmayanların, Türk ulusalcılarından farkı yok. Bdp ve Kürt siyasi hareketi söz konusu oldu mu, bölgede sistem partılarına (genelde iktidar partilerine oy veriyorlar) oy verenlerin dilinin ulusalcı hata türk milliyetçilerinden farkı olmuyor. Kullandıkları sözler, ettikleri laflar bire bir aynı. Eski tüfek solculara, lgbt'lilere hpg dolayısıyla bdp koltuk ve makam sunmak peşinde deyip dini bütün onurlu kürtleri AKP ve sistem partilerine oy vermeye çağırıyorsunuz. Kürt halkı sistem partilerini dolayısıyla AKP'yi iyi tanıyor. İlk seçimde Kürt halkı seçimini yapacak. Elinde bulundurduğu belediye sayısını 100'den en az yüzelliye çıkarak. En son yapılan anketlerde, Mardin de, AKP bir önceki seçimde aldığı oydan altı puan daha az oy alıyor görünüyor. Dolayısıyla kendimizi fazla yormayın, Kürt halkı ne yaptığını iyi biliyor. Tıpkı Suriye de ne yaptığını bildiği gibi, tıpkı utanç duvarına nasıl tepki koyacağını bildiği gibi...

Yorum Yaz